Yazılar

Serdinç Maypa’ya açılan dava: Araştırmacı gazeteciliği yıldırma girişimidir

Araştırmacı gazetecilik, zamana karşı yarışan geleneksel habercilik anlayışından farklıdır. Birçok belgeyi ve bilgiyi kamu yararına incelemeyi, doğrulamayı, aralarında ilişki kurmayı gerektirir ve belgelerden yola çıkarak sabırla yolsuzlukların ortaya çıkartılmasına, toplumsal dönüşüme ve toplumsal baskıyla yasal değişiklikler yapılmasına hizmet etmelidir.

ABD’de Watergate skandalındaki gibi bazen başkanların veya hükümetlerin devrilmesinin tek nedeni, üzerinde yıllarca çalışılan bir haber dosyasıdır.

Araştırmacı gazetecilik sızdırılan belgelerin, ses kayıtlarının veya görüntülerin kamu yararı doğrultusunda incelenerek, genel hipotez doğrultusunda yeni bilgi ve belgelerin bulunması yoluyla yolsuzlukların, mağduriyetlerin veya istismarların ortaya çıkarılmasıdır.

Sızdırılmış belgelerin üzerine yeni bir şey konmamışsa buna araştırmacı gazetecilik denemez.

Bir dönem Kıbrıs’ta, DAÜ İletişim Fakültesi Dekanı olan duayen gazeteci Süleyman İrvan’ın ifadesiyle ‘araştırmacı gazetecilik açısından aslolan, bilgi ve belgelerin nasıl elde edildikleri değil, kamu yararına hizmet edip etmedikleridir.’

Sızdırılmış bir evrak, bir ses kaydı ya da görüntü kamu yararına hizmet ediyorsa yayınlanabilmelidir. Öyle olmasa ne küresel çapta pek çok devlet görevlisini zora sokan 2016 tarihli, 11,5 milyon sızdırılmış belgeden oluşan 'Panama Belgeleri' ortaya çıkardı ne de 2020’de güney Kıbrıs’ta Meclis Başkanı Dimitris Syllouris ile AKEL milletvekili ve AKEL Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Christakis Giovanis’in istifasını sağlayan ve yatırım karşılığı altın pasaport verilmesi uygulamasının kaldırılmasına neden olan 'Cyprus Papers' (Kıbrıs Belgeleri) bu kadar büyük etki yaratırdı. 

Sızdırılan belgeleri kullanan gazetecilere Panama Belgeleri’nden ötürü bir suçlama getirildi mi? Cyprus Papers’da El Cezire muhabirleri başkalarının kimliklerine bürünerek, Kıbrıs Rum siyasiler, emlakçılar ve hukuk büroları ile görüşürken gizli kayıt yaptılar diye suçlanabildi mi? 

Almanya’da göçmenlerin sınır dışı etme planlarının tartışıldığı aşır sağcı AfD partisinden ve Meclis’teki merkez sağ partilerden bazı isimlerin gittiği bir toplantıya katılanları belgelemek için gazeteciler otomobillerinden gizlice fotoğraf çekti; toplantının yapıldığı otele gerçek kimliğini gizleyen bir muhabir sokarak muhabirin gizli kayıt yapmasını sağladılar.

10 Ocak 2024’te yayınlanan ve büyük olay yaratan haber dosyasını hazırlayan araştırmacı gazetecilik oluşumu Correctiv’e haberde kamu yararı olduğu için soruşturma açan olmadı aksine Almanya'da ırıkçılık karşı gösteriler yapıldı.

Kamu yararı gözeten gazeteciler kitle kaynak yöntemiyle halka çağrı yaparak, halkın tanıklıklarından faydalanarak da kaynak sağlayabilir.

‘Özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verileri yaymak’la suçlanan Serdinç Maypa’ya açılan davada, Maypa’nın gönüllü avukatları Ünver Bedevi ve Ayşe Sandallı Avrupa’da bu belgeleri kamu yararı için kullanmanın suç teşkil etmediğini belirtti. Ülkemizin Avrupa Birliği ile halen bağları yok muydu? AB hukukunu, İngiliz yasalarını ve uluslararası insan hakları normlarını artık yok mu sayacaktık?

Tahkikatı yürüten polis müfettişi ve savcı birden fazla kez ‘biz KKTC’de tahkikat yaparız. KKTC’deyiz. Burası da KKTC Mahkemesi’dir’ dedi. Aslına bakarsanız yasaları bir dizi boşlukla bırakan, açıkça yanlış ve pratikte işlevsiz ya da fiilen farklı yorumlamalara ve tutuklamalara sebebiyet verecek şekilde yapan bir Meclis varken polisi ve savcılığı suçlamak ne kadar doğrudur?

Özel Hayatın Gizliliği yasasında kamu yararına atıfta bulunulmaması ve basını koruyan herhangi bir madde olmaması nedeniyle gazetecilere dava açılırken Meclis’tekilerin, en başta söz konusu yasayı yapan ana muhalefet partisi CTP’nin suskun kalması araştırmacı gazetecilikten ne kadar çekinildiğinin açık bir göstergesidir. Yanlış yapılanı düzeltmek bir erdemdir. Bu yasanın değiştirilmesi için harekete geçmediğiniz takdirde saman altından su yürüten iktidar partilerini yalnız bırakmayacak ve daha fazla gazetecinin tutuklanmasından en az iktidar kadar sorumlu olacaksınız.

Bu tür yasalar yoz siyasiler elinde gazetecilere bedel ödetmenin, gazetecileri ev, iş yeri araması ve hapisle tehdit etmenin en istismar edici araçlarına dönüşüyorsa, ifade özgürlüğü ve kamu yararı ilkesi açısından sorunlu yasaları ivedilikle ‘çalışır, yeniden yaparsınız’. 

Çalışmadığınız, eleştirilere kulak tıkadığınız için ve hatanızı düzeltmek için çaba ortaya koymadığınız için insanlar hapse atılıyor; yılları dava koridorlarında geçiyor. Bu süreçlerin maddi ve manevi ne denli yıpratıcı olduğunu yaşamayan kestiremez. Davayı takip eden, Meclis'te gazetecileri temsil eden Sami Özuslu'dan bu yönde girişim başlatmasını rica ettim. Buradan kendisine, partisine ve basın-meslek örgütlerine bir an önce harekete geçilmesi için tekrar çağrı yapıyorum.

Maypa’nın davasına bakan yargıç Zehra Yalkut Bilgeç adaletli kararlar vererek, yargıya güveni tazeledi. İlk tutukluluk talebinde şikâyetçiler hakkında Serdinç’in iddialarının PGM Müdürü tarafından atanacak başka bir soruşturma memuru tarafından araştırılması, memurun kendisine en geç 15 gün içinde ve devamında her 15 günde bir bu soruşturmaya ilişkin rapor sunulmasını emrini verdi. 

Dün, alınacak 24 ifade, incelenecek 226 belge, 28.223 resim ve sosyal medya üzerinden 2.586 görüşme olduğu ve Maypa’nın olası suç ortaklarına ve tanıklara etki etmesinin önlenmesi iddiasıyla tutukluluğunu 4 gün daha uzatmak isteyen Savcılığın talebine karşılık, Mahkeme kamu yararı ile kişi özgürlüğü arasında denge oluşturulması gerektiği, zanlının tahkikata olumsuz etki edebileceğine ilişkin yeterli olgu sunulmadığı kararına vararak 4 günlük tutukluluk talebini reddetti.

Yargımızın ürettiği kararlara ve teminata bağlanarak yurt dışına çıkış yasağı konan Maypa için 35 bin TL’nin Maypa destekçileri tarafından nasıl 10 dakikada toplandığına şahit olmam Kıbrıs için umutların yitmediğinin işaretedir. Kadınlar vardı, 'cebimde bu kadar var' deyip uzatan… 'Çocuğumun okul parası ama Maypa’ya helal olsun' diyerek cebindekini olduğu gibi veren… 1.000 TL ekleyen bir arkadaş, cüzdanından 2.000 TL çıkaran bir avukat ve bir tomar parayla çıkagelen bir yurttaş… Unutulmaz hatıralar defterine koydum bu anıyı hemen… Hayatımda bu kadar hızlı evini, aracını kefil gösterene, kısacak bir zaman diliminde gönüllülükle böyle bir para toplandığına hiç tanık olmadım. 

Umarım muhalefet ve basın meslek örgütleri ilgili tüm yasalarda sırasıyla ve bir an önce kamu yararını ve gazetecileri gözeten yasal değişiklikleri yaparak, ülkemizde yeni filizlenen araştırmacı gazeteciliğin yerleşmesine katkı koyarlar. Son hamlenin araştırmacı gazeteciliğin ve kaynak sağlayıcıların sindirilmesini amaçladığı ortadadır. Tüm iktidarlar araştırmacı gazetecilikten çekinir. Gizlenen yasa dışılıkların ifşa edilmesi işlerine gelmeyeceği için susturmaya ve yıldırmaya başlarlar. Yasalar elverdiği müddetçe bu operasyonları yapabilirler.

Avrupa Birliği’nde gazetecileri taciz etmek için hukuk davası açılmasının önlenmesi için ‘SLAPP Karşıtı Direktif’ bu sene yürürlüğe girecek. AB’de temel haklar, çevre, dezenformasyonla mücadele ve yolsuzluk araştırmaları gibi alanlarda faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar, bu yasayla korkutma ve taciz amaçlı suistimal edici mahkeme işlemlerine karşı korunacak.

Davalılar, açıkça asılsız iddiaların erken reddedilmesi için başvurabilecek ve bu gibi durumlarda SLAPP davası açanlar, davalarının sağlam temellere dayandığını kanıtlamak zorunda kalacak. 

Mahkemelerden bu tür başvuruları hızlı bir şekilde görmesi beklenecek. Mahkemeler, kötüye kullanım davalarını önlemek için genellikle lobi gruplarını, şirketleri veya politikacıları temsil edilen davacılara caydırıcı cezalar verebilecek. Aynı şekilde davacıyı, davalının yasal temsili de dahil olmak üzere tüm yargılama masraflarını ödemeye mecbur edebilecek.

Şirketokrasi ve yolsuzlukla yönetilen KKTC için Alman oyun yazarı, yönetmen ve şair Bertolt Brecht’in 'Galilei Galileo' oyununun son perdesindeki sözleri paylaşıyorum sizlerle: Dostlar Tiyatrosu’nun ve tiyatronun yönetmeni Genco Erkal’ın muhteşem oyunculuğuyla, Galileo’nun yamağı Andrea Sarti, ‘Kahramanları olmayan ülkelere yazıklar olsun’ derken perde kapanır. Oyun bitti sanılırken perde tekrar açılır ve tek başına oturan Galilei Galileo (Genco Erkal) 'Asıl kahramanlara ihtiyacı olan ülkelere yazıklar olsun' cümlesini kurar.

Brecht’ten yetkililere 'Tahterevalli' şiirini göndererek bu konuda yazacaklarımı şimdilik noktalıyorum:

İyice görüyorum artık düzeni.


Orada, bir avuç insan oturuyor yukarıda,


aşağıda da birçok kişi.


Ve bağırıyor yukardakiler aşağıya:


"Çıkın buraya gelin ki,


hepimiz olalım yukarıda."


Ama iyice gözlediğinde görüyorsun,


neyin saklı olduğunu


yukardakilerle, aşağıdakiler arasında.


Bir yol gibi gözüküyor ilk bakışta.


Yol değil ama.


Bir tahta bu.


Ve şimdi görüyorsun açıkça;


Bu bir tahterevalli tahtası.


Bütün düzen bir tahterevalli aslında.


İki ucu birbirine bağımlı.


Yukardakiler durabiliyorlar orada,


sırf ötekiler oturduğundan aşağıda.

Ve ancak;
aşağıdakiler, aşağıda oturduğu sürece


kalabilecekler orada.


Yukarıda olamazlar çünkü,


ötekiler yerlerini bırakıp çıksalar yukarı.


Bu yüzden isterler ki;


aşağıdakiler sonsuza dek


hep orada kalsınlar.


Çıkmasınlar yukarı.


Bir de, aşağıda hep daha çok insan olmalı yukardakilerden.


Yoksa durmaz tahterevalli.


Tahterevalli.


Evet, bütün düzen bir tahterevalli.

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın