İktidar ve muhalefet suydu elektrikti her konuda birleşiyor; ağır gerçeklerse tartışılmıyor. Tüy sıkletler karşısında ağır sıklet bir muhalefet olmayınca…

Enterkonnekte sisteme bağlanacakmışız. Tanınmayan Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası elektrik iletim altyapısına enterkonnekte bağlanması çözüm olmadan mümkün değil. Muhalefetsin ya, ‘Yunanistan’a, Bulgaristan’a enterkonnekte elektrik satarsın da, çözüme daha fazla destek olmazsan Kuzey Kıbrıs’ta diskonnekte olduğumuzla kalırız’ desene.

Türkiye’de, Rusların yapacağı Akkuyu Nükleer Santrali’nde elektrik üretilecek. Türkiye’nin Ruslara 15 yıl alım garantisi verdiği elektriği satın alacak ilk ülke KKTC. Türkiye ürettiği elektriği ihraç edemezse, Ruslara verdiği alım garantisi nedeniyle satamadığı elektrik için üzerine para ödeyecek. ‘Çözümün önünde daha fazla engel yaratma, bizim üzerimizden başka yerlere de elektrik satabilirsin’ hatırlatmasını yap bari. ‘Yaz kış güneşim var, güneş enerjisi ve rüzgârla elektrik üretirim; böyle olacaksa almam senden elektrik melektrik’ de hiç değilse. ‘Ben senden hem su hem elektrik satın alacağım bir de senden sövgü mü dinleyeceğim’ desene…

Almanya nükleer santralleri kapatıyor. Avusturya, Danimarka, İsviçre, Filipinler, İtalya ve Kazakistan’da nükleer santraller devre dışı. Fransa’da santrallerin kapatılması için yoğun mücadele veriliyor. ‘Sen benim dibime, üstelik fay hattının yanına santral kuruyorsun’ desene... ‘Reaktörün soğuması için denize bırakacağın 35 derece sıcaklıktaki su ve asit Kıbrıs’a kadar gelecek’ de; ağzından muhalifçe tek bir kelime çıkar bari. ‘Nükleer santralinde bir kaza çıksa ilk etkilenecek yer, 110 km. uzağındaki Kıbrıs’ desene. ‘Kuracağın nükleer santral Mersin’e 145 km, Antalya’ya 180 km. mesafede; kaza anında en yakın etki alanı “şehit kan”larıyla suladığın Kuzey Kıbrıs’ desene! ‘Elektrik üretirken bir radyasyon sızıntısının en çok vuracağı yer Kıbrıs’ de! ‘Ne turizmim ne üniversite sektörüm kalır, çöl oluruz 2 günde’ desene. Bir şey desen yahu!

Ama sen bunları diyemediğin gibi elindeki gücün bile farkında değilsin. 6 oktav yüksekliğinde ne söylerlerse onu yapıp, ‘şükran’ muhabbetinde sınır tanımıyorsun; üstüne de hakarete maruz kalıyorsun! Sesini çıkaramadığın için bir halk da birilerinin sabah akşam, münasebetsiz bir üslupla ‘bir santimetrekare toprak vermeyiz’ yollu ukalalığına katlanıyor.

Doğal gaz hattı Kıbrıs üzerinden geçsin, ne güzel... Muhalefetsin madem ‘Etrafta onu vermem, bunu çekmem diyorsun; e nasıl geçireceksin o hattı Kıbrıs üzerinden’ sorsana...

‘Ben sana Orta Doğu’daki Araplardan, Asya’dakilerden daha yakınım. Aynı dili konuşuyorum seninle; biricik dostunum’ anımsatsana. ‘Sen burada yokken kamyon dümeninden yaptığım silahlarla ben direniyordum’ desene. ‘Bekliyordum gelmiyordun, bense sana rağmen dayandım’ de. ‘Ben senin her zaman yanında oldum fakat sen bana emrivaki yapmaktasın’ desene. ‘Bana saygı duymuyorsun, yaşam tarzıma bile karışmaya başladın ne iş’ diye sorsana. ‘Suyunu sat, elektriğini sat alayım da bana karışma, bana kendi kültürünü dayatma’ desene!

‘Benim ülkem AB Müktesebatı’nın askıda olduğu bir ülke, nereyi ilhak edeceksin a güzel kardeşim’ de. ‘Kimin toprağını kime vermiyorsun sen’ de. ‘Sen çekip gittiğinde, İngiltere’nin Kıbrıs’ı ilhak ettiğini kabul ettiğinde burada kalan ben değil miydim’ diye sor. ‘Buraya neredeyse yüz sene sonra “barış” getirmeye gelmemiş miydin sen, şimdi neden ağzından ilhak çıkar oldu’ sorusunu da sor.

Soru sorma özürlü muhalefet masallarına doymayanlara yabani enginar suyu içmelerini öneririm. Enginar sapını suda kaynatacaksın. Suyunu bir bardağa koyacaksın. İlk rengi sarımtıraktır. Soğudu mu koyu bir yeşile dönüşür. Sıcak içmeyip, soğumasını bekleyeceksin. Bu ülkede muhalefetin rengininse yeşile dönmediğini, hep kaynamış enginar sapının ilk renginde kaldığını belki o zaman görür, muhalefetin yeşile dönüşmesini boşuna beklediğini ancak o zaman anlarsın. Ne yeşil ne kırmızı, sarı muhalefettir bu; sapsarı...