'Yolsuzluk soruşturması'nda tutuklanmasının ardından İstanbul Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ 'casusluk' suçundan tutuklandı. Tutuklama istemiyle sevk eden savcılığın sevk yazısında "Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütünün amacının Cumhurbaşkanlığı adaylığı için fon oluşturma amacıyla gerçekleşen yolsuzluk eylemlerinin yanında uluslararası desteği sağlamak için casusluk eylemlerini de gerçekleştirdikleri, şüpheliler Özkan ve İmamoğlu'nun başta İBB'ye ait kurumsal hesaplar olmak üzere çok sayıda seçmenin sosyal medyasına ve iç yazışmalarına erişmek suretiyle 2019 seçimlerinde avantaj sağlamaya çalıştıkları, bu kapsamda askeri ve siyasal casusluk suçundan tutuklu Ekrem İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi Hüseyin Gün ile birlikte hareket ettikleri tespit edilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Hüseyin Gün ayrıntılı ifade verdi
Hüseyin Gün'ün etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle Ekrem İmamoğlu'nun elebaşı olduğu iddia edilen suç örgütü ve casusluk bağlantıları hakkında Emniyette ve Savcılıkta ayrıntılı ifade verdiği öğrenildi. OdaTV Hüseyin Gün’ün 262 sayfalık tam ifadesine ulaştı ve Ekrem İmamoğlu, Merdan Yanardağ ve Necati Özkan’ın verdiği ifadelerdeki detayları yayımladı.
Hüseyin Gün ifadesinde Hüseyin Gün manevi annesi olduğunu iddia ettiği Seher Alaçam üzerinden Merdan Yanardağ ve Necati Özkan’la tanıştığını söyledi. “Seher Erçili Alaçam 2022 yılında, Hüseyin Gün ile kendi evindeyken havuzda gizemli bir hayatını kaybetti.”

Hüseyin Gün (solda), Seher Erçili Alaçam (ortada), Ekrem İmamoğlu (sağda), 26 Ağustos 2019, Kaynak: A Haber
Gazeteci Barış Terkoğlu bugünkü köşe yazısında Hüseyin Gün ve Seher Erçili Alaçam arasındaki bağları anlattı
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, bugünkü köşe yazısında üç aydır tutuklu bulunan Hüseyin Gün’ün dosyasında yer alan detaylara değindi. Terkoğlu, Hüseyin Gün ile Seher Erçili Alaçam arasındaki ilişkilere dair dosyadaki bilgilere yer vererek ve şu iddialarda bulundu:
"Hüseyin Gün,1974 yılında Almanya’da doğmuş. İlkokulu ve ortaokulu Mersin’de okumuş. Ailesi orta 3’te İngiltere’ye eğitime göndermiş. Liseyi bitirdikten sonra Londra’da genetik mühendisliğine girmiş. 1996’da okulu bitirmesinin ardından Cenevre’de petrol şirketinde işe başlamış. Bir yıl sonra Merrill Lynch Bankası’nda yoluna devam etmiş. 2004 yılına kadar çeşitli şirketlerde çalıştıktan sonra, 2004 yılında bir konferansta tanıştığı Seher Alaçam ile ortak Avicenna Kapital isimli yatırım firmasını kurmuş.
Alaçam ile nasıl bir ilişkisi var derseniz…
İş ortaklığından fazlası, Gün ona "manevi annem" diyor. Alaçam’ın parasına, hatta hayatına Gün yön veriyordu. Hüseyin Gün’den yaşça oldukça büyük olan Alaçam’ın, Ümit isminde bir de oğlu var. Gün’ün anlattığına göre Seher Alaçam, "haylaz bir hayat süren" oğlundan çok Hüseyin Gün’e güveniyordu. Şirket 2012’ye kadar ayakta kaldı. Buradan sonra kendi ifadesiyle teknoloji yatırımlarına yöneldi: "Bu yatırımlarımın bazılarında Seher Alaçam ve Latif Aral Aliş isimli şahıs vardı. Kendisi aile dostum olur. Bu kişiyle de Sargun Savunma Sanayi isimli bir şirket kurmuştum."
Merdan Yanardağ’ı günlerdir manşet yapanlar farkında mı bilmem…
Gün’ün "aile dostum", "birlikte şirket kurduk" dediği Aliş, savunma sanayinde herkesin bildiği Sarsılmaz Savunma’nın sahibi. ATAK, HÜRKUŞ, HÜRJET, KAAN gibi projelerde devletle birlikte çalışıyor.
Seher Alaçam'ın gerçek oğlu ihbar etti
Gün, çoğunlukla İngiltere’de yaşıyordu, Türkiye’ye geldiğinde ise Seher Alaçam’ın evinde kalıyordu. Alaçam, 2022 yılında evinin havuzunda ölü bulundu. Alaçam’ın ölümünün ardından bir süre daha o evde yaşadı. Sonra adresini değiştirdi. 2024’te Şişli’de aldığı eve taşındı.
Her şey 2 Mart 2025 günü 112’ye Seher Alaçam’ın öz oğlunun yaptığı ihbarla başladı. İhbar kayıtlara şöyle girmiş:
"Hüseyin Gün Türk ve İngiliz vatandaşı. İsrail ve Amerika için çalışıyor. Yabancı istihbaratla çalışıyor. Yeni çıkan asker şahısların projelerini çalar. 2005’ten beri tanıyorum. Annemin evinde yazılı dosyalar bırakmış, orada gördüm, ekiplere teslim edebilirim. Kriptolu telefon kullanıyor. Başka ülkelerin darbeleriyle bağlantılı olduğunu söyler."
Oğul Ümit Alaçam, 6 Mart’ta tanık koltuğuna oturup, Hüseyin Gün’ü anlatmaya başladı. Gün’ün annesiyle ortak olduğunu, bu sayede tanıdığını, şirket evraklarını incelediğinde Hüseyin Gün’ün annesinden para kaçırdığını fark ettiğini söyledi.
Asıl mesele…
Ümit Alaçam’ın anlattığına göre: Hüseyin Gün, Türkiye’de savunma sanayi içinde işler yapıyordu. Bu sırada da ajanlık faaliyeti yürütüyordu. Devlet yetkililerine satmaya çalıştığı telefon kriptolama programı aslında İngiliz istihbaratının telefon dinleme oyunuydu. Lübnan’da Hizbullah’ın çağrı cihazlarını ve telefonları patlatmaktan, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan’a kadar farklı ülkelerde karışıklık çıkarmaya kadar bir dizi istihbarat faaliyetinin içindeydi. Türkiye’de de yabancı devletlerin elçileriyle, dikkat çekmemek için sevgilisinin kafesinde görüşüyordu. Polise, Gün’ün sevgilisinin adını da verdi.
Alaçam, bunların bir kısmını Hüseyin Gün’ün kendisinden duyduğunu söylüyor, bir kısmını ise Gün’ün annesinin evinde bıraktığı bilgisayarlar, ajandalar, dosyalar, telefonlar hatta günlükten öğrendiğini söylüyordu. Bunları da polise teslim etti.”
A Haber ise Seher Alaçam'ın Türkiye'de Sun Reklam Ajansı'nın sahibi olduğunu bildirdi.
Ekrem İmamoğlu'nun ifadesi
Ekrem İmamoğlu Savcılık’ta verdiği ifadesinde, itirafçı Hüseyin Gün ile nasıl tanıştıkları hakkında “Dosyada şüpheli olarak bulunan sormuş olduğunuz diğer şahıs olan Hüseyin Gün isimli şahsı ise tanıdığımı hatırlamıyorum.” diye konuştu.
Hüseyin Gün’ün yazışmalarında isminin geçmesi ve İmamoğlu'nun sosyal medyada trol orduları kurduğu iddiaları üzerine, “Ekrem İmamoğlu ismi ile kastedilen ben olabilirim fakat bu yazışmalar ile bir ilgim yoktur, adıma bu şekilde yapıldığı iddia edilen yazışmalarla alakalı hiçbir şekilde bilgim yoktur." dedi.
Talimat vererek veri topladığı iddiaları hakkında konuşan İmamoğlu, “Yazıyı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göreve başladığım Teftiş Kurulu Başkanlığı'na ben yazmıştım. Bahse konu belgenin yazılış amacı İBB'ye ait her türlü kurum evrakının güvenliğinin sağlanması amacı iledir, başkaca herhangi bir amacı yoktur.” ifadelerini kullandı. Atılı suçlamalar hakkında konuşan İmamoğlu, "Roma'yı benim yaktığım daha gerçekçidir." dedi.
"'Wickr me' isimli mesajlaşma programını ilk defa duydum"
Şüpheli Hüseyin Gün'den ele geçirilen dijital materyallerde, "Wickr Me" programında "Mayor", "Başkan", "Ekrem Başkan" olarak bahsedilen kişinin kendisi olup olmadığı, görüşme içerikleri ile bu içeriklerde geçen verilerin kim tarafından ne şekilde temin edildiği, temin edilmesi ya da kurum ve kuruluşlara paylaşılması yönünde talimatı veya bilgisi olup olmadığı, "PPTX" dosyalarının kendisine gönderilip gönderilmediği ya da bu dosyaların hazırlatılması veya hazırlanması yönünde talimatı olup olmadığı İmamoğlu'na soruldu.
İmamoğlu, bu soruyu şu şekilde yanıtladı: "Sormuş olduğunuz 'Wickr Me' isimli mesajlaşma programını ilk defa duydum. Dolayısıyla bu programda üyeliğim daha önce hiçbir şekilde olmamıştır. Belirttiğiniz tespitlerde 'BLUESTAR81' kullanıcı isimli şahıs olduğunu iddia ettiğiniz Necati Özkan ve 'JUPİTER1881' kullanıcı isimli Hüseyin Gün olduğunu iddia ettiğiniz şahıslar arasında gerçekleşen yazışma içeriklerindeki 'Mr Mayor, İmamoğlu, Başkan, Başkan Bey, Ekrem Başkan' şeklinde yapılan yazışmalardaki kastedilen şahsın ben olup olmadığımı bilmiyorum. Ama tahminimce Ekrem İmamoğlu ismi ile kastedilen ben olabilirim fakat bu yazışmalar ile bir ilgim yoktur, adıma bu şekilde yapıldığı iddia edilen yazışmalarla alakalı hiçbir şekilde bilgim yoktur. Bu konu ile de ilgilenmiyorum. Yazışmalarda geçen sorduğunuz '150 bin kişilik dijital ordu' şeklindeki ibare ile ne kastedildiğini bilmiyorum. Ama tahminimce İstanbul gönüllüleri kastedilmiş olabilir ama daha önceden de belirttiğim gibi okuduğunuz tüm yazışmalar ile alakalı bilgim bulunmamaktadır."
İmamoğlu'na, "Tarafınıza yöneltilen 'İBB veri tabanı kopyalama' ifadesiyle alakalı olarak gerçekleştirilen açık kaynak tetkiklerinde, bahse konu veriler açık kaynak araştırma tutanağında belirtilen veriler midir? Herhangi bir şekilde veri paylaşımında bulunuldu mu? Bulunuldu ise talimatı siz mi verdiniz? Ne şekilde, ne sebeple ve kim-kimlerle paylaşıldı? Veri içerikleri neleri kapsamaktadır?" sorusu yöneltildi.
Şüpheli İmamoğlu, "Söz konusu belgeyi (İBB veri tabanıyla ilgili yazılan yazı) İBB Başkanı olarak göreve başladığım Teftiş Kurulu Başkanlığı'na ben yazmıştım. Bahse konu belgenin yazılış amacı İBB'ye ait her türlü kurum evrakının güvenliğinin sağlanması amacı iledir, başkaca herhangi bir amacı yoktur." yanıtını verdi.
İmamoğlu, Özkan ve Gün arasındaki mesaj kayıtlarıyla ilgili bilgisi ve alakası olmadığını belirterek, "Görüşme içeriklerinde geçen 'Başkan' şeklinde belirtilen ve benim bir toplantıya katılacağıma dair belirtilen yazışma içeriği hakkında da bilgim yoktur." dedi.
Hüseyin Gün ve Gün'ün manevi annesi olduğunu belirttiği Seher Erçili Alaçam arasındaki yazışmalar hakkında ve Gün'ün Alaçam’a gönderdiği iddia edilen İngilizce yazıların olduğu ekran görüntüsü ve Gün'ün kendisiyle toplantı yapacağı iddiasıyla ilgili yazışma içeriğiyle ilgili bilgisinin olmadığını söyleyen İmamoğlu, Alaçam, Hüseyin Gün ve kendisinin olduğu fotoğrafın tebrik ziyareti için çekildiğini dile getirdi.
"Seçim kampanyamın 15 güne indirilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir"
Şüpheli Hüseyin Gün'ün kendisi hakkındaki ifadesinin okunmasının ardından İmamoğlu, ifadesine şöyle devam etti:
"Hüseyin Gün ile Necati Özkan arasındaki yazışma içeriklerinden hiçbir şekilde bilgim yoktur. Söylemiş olduğunuz tarihlerden ve yazışma içeriklerinden anladığım kadarıyla Necati Özkan ile Hüseyin Gün arasındaki iddia edilen temas, Hüseyin Gün'ün 'mayıs sonu haziran başı' şeklindeki ifadesi ile seçimden 15-20 gün öncesine dayanmaktadır. Dolayısıyla 15-20 günlük bir temas ile benim seçim kampanyama ne şekilde katkının verildiği ya da tanımadığım Aaron Barr isimli şahıs ile Hüseyin Gün'ün iddia ettiği temas kurularak seçim kampanyama verildiği söylenen katkıyla alakalı benim o dönemlerde yoğun bir seçim trafiği de yaşadığım göz önüne alınarak bilmem ve ilgilenmem mümkün değildir. Dolayısıyla söz konusu ifade içeriği ile alakalı diyecek bir hususum yoktur. İlgilenmiyorum. Aynı zamanda Gün'ün manevi annesi olarak belirttiği şahıs ile beni ziyareti sonrasında benim kendisine iddia edildiği haliyle kampanya sürecindeki yardımları için teşekkür ettiğime dair hususu da şu an hatırlamıyorum. Çünkü o dönem başkan seçildiğim için çok sayıda insana teşekkür etmişimdir. Kendisine, destek sunduğunu söylemiş ise nezaketen teşekkür etmişimdir."
İmamoğlu, Gün tarafından hakkında verilen beyanların saçma yorumlardan ibaret olduğunu dile getirerek, "Belirttiğim üzere Haziran 2019 başında Necati Özkan ile tanıştığını anladığım ve iddia ettiği şekliyle seçim kampanyama yardım ettiğini belirten şahsın 15 gün içinde bütün kampanyamı yönlendirmesi ve etkilemesi kesinlikle akla mantığa uygun değildir. Çünkü ben o dönem 7 aylık bir seçim kampanyası gerçekleştirmiştim. Bütün kampanya süremin adeta çöpe atılarak sadece 15 güne indirilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. 6 yaşında Kuran-ı Kerim okumayı bilen bir şahıs olarak CIA çalışanı olduğu belirtilen Aaron Barr isimli şahsın bana muhafazakarlara nasıl davranmam ile alakalı tavsiyelerde bulunması akla mantığa uygun değildir. Dolayısıyla söz konusu beyanlarla alakalı diyecek bir şeyim yoktur." diye konuştu.
İmamoğlu ifadesini, "Benim ne istihbarat örgütleri ile ne istihbarat örgütlerinin çalışanları ile hiçbir şekilde bilgim alakam olamaz. Üzerime atılı suçlamaları yukarıda da belirttiğim üzere kabul etmiyorum. İkinci ifadeyi de incelediğimde absürt bir suç isnadı olduğunu düşünüyorum. Komplo teorisi ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum. Roma'yı benim yaktığım daha gerçekçidir." sözleriyle tamamladı.
Merdan Yanardağ: "En çirkin suçlama"
‘Casusluk’ suçlamaları kapsamında bugün savcılıkta ifadesi alınan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni MerdanYanardağ, itirafçı Hüseyin Gün’ün kendisine para verdiği iddialarına “Hüseyin Gün'den bugüne kadar hiçbir ad altında para almadım. Ya ben yanlış hatırlıyorum ya da kendisi yanlış hatırlıyor.” diye yanıt verdi.
Gün’ün programda konuşulacaklar hakkında yönlendirme yaptığı iddiaları hakkında da konuşan Yanardağ, “Her ne kadar kendisi ile olan WhatsApp konuşmalarımız soruşturma dosyasına kendisinden talimat emir aldığım şeklinde suçlamaya dönüşmüş ise de kendisi ile olan yazışmalarım normal bir izleyici ile olan aramdaki sıradan bir yazışmadır.” dedi.
Yanardağ, “Ben sol görüşlü ve yurtsever bir gazeteciyim. Ülkemin aleyhine halkımızın aleyhine herhangi bir faaliyet içeresinde olmam düşünülemez bu bana yöneltilebilecek en çirkin suçlama olur bunu reddediyorum.” diye konuştu.
“Hüseyin Gün isimli şahsı Seher Alaçam isimli şahsın yanında görmemle tanıdım”
Yanardağ, savcılıkta verdiği ifadesinde, Hüseyin Gün'ün etkin pişmanlıktan yararlanarak verdiği beyanları reddederek, şunları söyledi: "Bana sormuş olduğunuz Hüseyin Gün isimli şahsı ifademde bahsettiğim Seher Alaçam isimli şahsın yanında görmemle tanıdım. Kendisi ile Seher Alaçam'ın Yeniköy'deki evine ziyaret etmeye gittiğim zamanlarda görüşürdüm. Tahmini 5-7 kez bu şekilde görüşmüşümdür. Seher hanımın ölümü üzerine başsağlığı dilemek amacıyla yine Seher hanımın Yeniköy'deki evinde kendisini görmüştüm. Bu görüşmelerde kendisi ile siyasi gündeme dair konuşmalar yapıyorduk. Kendisi siyasi konulara herkes gibi ilgiliydi. Tanışmış olduğumuz dönem 2022- 2023 yılları olduğu için genellikle 2023 seçimleri ile alakalı konuşuyorduk. Görüşmelerimizde Hüseyin'in Seher hanımın manevi oğlu olduğunu bilmiyordum, öz oğlu olduğunu biliyordum. Hatta kendisini 'Hüseyin Gün Alaçam' olarak iki isimli olarak biliyordum. Bu yüzden Gün'ün soyadı olduğunu mevcut soruşturma kapsamındaki ifademde bana söylenilmesi üzerine öğrendim. Ne Seher hanım ne de Hüseyin bundan bahsetmemişti. Ben de hiç sormamıştım. Hüseyin ve Seher hanım aynı evde yaşamaktaydı. Benim görüşmelerimde Hüseyin Seher hanıma 'momy' şeklinde hitap ederdi. Öz annesi olduğunu düşünmem çok normaldi."
"Seher hanımın hayatta iken TELE1 kanalına kurumsal olarak yardım amacıyla elden maddi yardımda bulunduğu doğrudur"
"Daha önce de ifademde söylediğim gibi Seher hanım hayatta iken TELE1 kanalına kurumsal olarak yardım amacıyla elden maddi yardımda bulunduğu doğrudur. Bu yardımlarda küçük miktardadır. Bu yardımlar muhasebeleştirilip kayıtlara geçer. Anormal bir durum yoktur. Seher hanımın oğlu Ümit'i ise bir defa Seher hanımın ricası üzerine aradım. Seher hanım bana özel hayatıyla ilgili bir mesele için tavsiyede bulunmamı istedi. Bunun üzerine kendisini aradım. Bu tarihten sonra o da beni arada aradı. Bir defasında ise Seher hanımın baş sağlığı için Seher hanımın evine gittiğimde Hüseyin'in yanında gördüm. Bu görüşme yukarıda bahsettiğim baş sağlığı ziyareti sırasında olmuştur."
'Hüseyin Gün'den para almadım'
Hüseyin Gün'den bu güne kadar hiçbir ad altında para almadığını söyleyen Merdan Yanardağ, "Ya ben yanlış hatırlıyorum ya da kendisi yanlış hatırlıyor. Annesi olarak gördüğü Seher hanımın küçük maddi yardımları olurdu. İfadesinde bahsettiği faaliyetleri ile ilgili hiçbir bilgim yoktur. Necati Özkan isimli şahıs ile alakası nedir bilmiyorum. Görüşmelerinde Necati Özkan isimli şahıstan bahsettiği hiç olmamıştır. Siyasi espiyonaj faaliyeti yürüttüğü ile ilgili hiçbir izlenimim olmadı. Bu konuda hiç şüphelenmedim. Söylemleri de doğal ve diğer izleyicilere benzer tepkileri içeriyordu." ifadesini verdi.
Merdan Yanardağ, Berkay Yağcı isimli şahsı hiç tanımadığını belirterek, "Tanıdıysam da hatırlamıyorum. Hüseyin Gün'ün benim ile ilgili neden bu şekilde beyanda bulunduğunu bilemiyorum. Hüseyin Gün'ün benim tanıdığım kadarıyla iftiracı ve yalancı bir karakterde olmadığını düşünüyorum. Benimle bir husumeti yoktur. Bu konudaki tek akla yatkın cevap ya o ya benim yanlış hatırlıyor olabileceğimdir." diye konuştu.
Yanardağ, Savcılık ifadesinde şunları kaydetti: “Yani Hüseyin isimli şahıstan para alma konusundaki iddialar ile ilgili doğru ya da yanlış şeklinde bir cevabım yoktur. Her ne kadar kendisi ile olan Whatsapp konuşmalarımız soruşturma dosyasına kendisinden talimat emir aldığım şeklinde suçlamaya dönüşmüş ise de kendisi ile olan yazışmalarım normal bir izleyici ile olan aramdaki sıradan bir yazışmadır. Bu şekilde birçok izleyici bana tepkilerini ve önerilerini ifade eder.
Signal uygulamasını kullanamadığım için silmiştim. Son telefon değiştirdiğimde telefonu aldığım bayi yükledi. Bu telefon faturamdan da görülebilir. Hüseyin isimli şahsın 30.04.2025 tarihinde neden Whatsaap üzerinden değil de Signal uygulaması üzerinden mesajlaşmak istediğini hatırlamıyorum. Tahmini olarak diğer yazışmalarımız gibi aynı konulardır. Bu şahıs ile savcılığınız ile paylaşamayacağım herhangi bir sırrım yoktur. Ben sol görüşlü yurtsever bir gazeteciyim.
Hüseyin Gün ile ilgili bana bahsetmiş olduğunuz soruşturma kapsamında olan bilgi ve ifade tutanağı üzerine karşılaştığım profile şaşkınım. Çünkü bu şahıs benim ile olan iletişiminde bu tarz izlenim vermemişti. İzleyici gazeteci sınırlarını aşmadı. Özellikle yabancı istihbarat servisi çalışanları ile şirket ortağı olmasına çok şaşırdım. Ancak bugün geriye dönüp baktığımda da bu şahsın benim ile olan ilişkisinin bu faaliyetleri dışında olduğunu düşünüyorum. İstemeden de olsa herhangi bir espiyonaj faaliyetine de alet olduğumu da düşünmüyorum. En nihayetinde şahsın niyetini okuyamam. Açıklamalarım benim kişisel düşüncelerim ve gözlemlerimdir.
İlk gençlik yıllarımdan beri bütün hayatım ve mesleğim, emperyalizm ve siyonizme karşı mücadele ile geçti. Ben sol görüşlü ve yurtsever bir gazeteciyim. Ülkemin aleyhine, halkımızın aleyhine herhangi bir faaliyet içeresinde olmam düşünülemez, bu bana yöneltilebilecek en çirkin suçlama olur, bunu reddediyorum. Sosyalist ve yurtsever bir gazeteci olarak sürdürdüğüm meslek yaşamımda lekelemelere dönük olduğu kanaatindeyim. Bu, her şeyden önce kendi hayatıma ihanet etmek olur. Bugüne kadar doğrudan ya da dolaylı bir biçimde belirtilen ilişkiler içinde kesinlikle olmam. Sonuç olarak büyük bir haksızlık ile karşı karşıya olduğumu düşünüyorum ve serbest bırakılmamı talep ediyorum."
İtirfaçı Hüseyin Gün'ün ifadesi
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan isimlerden ilk olarak Hüseyin Gün’ün ifadesi alındı. Emniyette 262 sayfa ifade veren Gün, “etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak” istediğini söyledi.
Emniyet ifadesi ortaya çıkan Hüseyin Gün kendisine sorulan Necati Özkan’ı 2019’daki seçim iptali sonrası manevi annesi aracılığıyla tanıdığını belirterek, “Manevi annem bana Necati Özkan’ın ertelenen seçimle alakalı bir kampanyasına yardımcı olmamı rica etmişti. Sosyal medya analiz konularında şirketimin olması sebebiyleydi. Özkan ile Etiler’de bulunan ofisinde görüştüm. Kendisine ne konularda yardım edebileceğimi, sosyal medya analizinin hangi kapsamda olabileceği gibi sorular sordu bende kendisine sistemin ne şekilde olduğunu anlattım.” dedi.
“Manevi annem Seher Alaçam’ın yönlendirmesi ile Necati Özkan ile tanıştım”
Hüseyin Gün Savcılık’ta verdiği ifadesinde, "Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğimi emniyette belirtmiştim. 10 Haziran 2019 tarihinde manevi annem Seher Alaçam yönlendirmesi ile Necati Özkan ile tanıştım, sonrasında ilk seçim tarihi olan 31 Mart 2019 ile ikinci seçim tarihi olan 23 Haziran 2019 tarihleri arasında seçim süreciyle alakalı beraber çalıştık. Necati Özkan Ekrem İmamoğlu’nun hem siyasi danışmanı hem de seçim kampanyasının menajeriydi. Benim Piiq isimli firmam vardı. Darren, Aaron ve Ed isimli ortaklarım vardı. Aaron eski istihbarat servisi çalışanıdır. Şirketteki tüm analiz işlemlerini teknik ekip ile birlikte Aaron yapardı. OSINT (Açık Kaynak İstihbaratı) programı vardır. Bu program şemsiye programıdır. Bu şemsiyenin altında dark web gibi internette hassas bilgiye ulaşabileceğiniz bilgiler vardır. Bu internetin yer altıdır.
İBB verileri üzerinden seçim analizi yapıldığı iddiası
Necati Özkan bana OSINT’e bir bakmamı istedi. OSINT’te yaptığımız araştırmada İBB’ye ait çok sayıda kurumsal mail ve şifreler vardı. Bu mail ve şifrelerle belediyenin en derinlerindeki bilgiye ulaşabilme kabiliyeti veriyordu. Burada belediye içi yazışmalar ve bilgi akışı görülebiliyordu ancak sadece bilgi temini vardı, herhangi bir müdahale yapılamıyordu. Necati Özkan da bu OSINT alemine hakimdi. Ben de zaten ofisindeyken genel bir bilgilendirme yapmıştım. Dolayısıyla Necati Özkan oradaki verilerin neye mal olabileceğini bilebilecek durumdaydı." şeklinde konuştu.
"Özkan’a analizleri iletirdim, Başkan’a verilmesini söylerdim"
Gün ifadesinin devamında, "OSINT’te tekrar yaptığımız kontrollerde ilk gördüğümüz datadan daha fazlası olduğunu gördük. Beni OSINT’e yönlendiren Necati Özkan’dır. Zaten bir kez girdiğiniz zaman sonradan gelen bilgilere de sahip oluyorsunuz. OSINT’teki veriler ya hacklenme yoluyla ya da birinin oraya yüklemesiyle orada olur. Bu sahip olduğumuz imkanın sadece yüzde onudur. Biz ayrıca elimizdeki yazılımla sosyal medya hesapları üzerinden iş yazışmaları görüp buna göre algı oluşturmaya çalışıyorduk. Bu yaptığımız analizleri de ben Necati Özkan ile paylaşırdım. Bizim şirket olarak sahip olduğumuz çok geniş yetkileri olan yazılımın mucidi Amerika istihbarat servisinde kapalı operasyon direktörüydü. Bu programın adı Pq’dur. Bu kişi benim ortağım olan Aaron’du. Aaron zaten istihbarattan emeklidir. Ben yaptığım analizleri Necati Özkan’a verirdim. Bunları başkana iletmesini söylerdim, o da başkana iletirdi." ifadelerini kullandı.
"Mayor olarak geçen kişi İmamoğlu’dur"
Gün, "Başkan olarak kastedilen kişi Ekrem İmamoğlu’dur. Yazışmada 'Mayor' olarak geçen kişi de Ekrem İmamoğlu’dur. Chris isimli kişi 2016 yılından beri İngiltere’den tanırım. Cris eski istihbaratçıdır. 2019 seçiminden sonra Melih Geçek, Necati Özkan, Yavuz Saltık ve Şenay isimli kişiler vardı. Şu an tarihleri hatırlamıyorum. Bu toplantıda ‘İstanbul Senin’ isimli bir projenin tanıtımını yaptık fakat o dönem İstanbul Senin isimli bir uygulama yoktu. Melih Geçek bildiğim kadarıyla da IT konusunda en yetkili kişilerden birisiydi. Toplantıda Melih Geçek’i özel sektörde IT olarak tanıttılar. Yakın zamanda da belediyede çalışacağını söylediler. Toplantıya katıldığında belediyede yetkili değildi.
“Merdan Yanardağ manevi annemin tanıştırdığı bir kişidir”
Merdan Yanardağ manevi annemin tanıştırdığı bir kişidir. Onun vasıtasıyla tanıştım. Dönem dönem elden cüzi miktarlarda para verirdim. Bu parayı kanalına destek maksadıyla verirdim. Merdan Yanardağ’ın Kemal Kılıçdaroğlu’yla yaptığı röportajda sorulmasını tarif ettiğim soruları ilettim ve aynı olmasa da benzer nitelikte sorular soruldu. Ama benimkisi tamamen tavsiyeydi. Genel olarak 2019 seçimlerinde yukarıda bahsettiğim gibi analiz ve raporlamalar yaparak İmamoğlu’nun seçim kampanyasına destek oldum. İrtibatım Necati Özkan’laydı. Necati Özkan da Ekrem İmamoğlu’nun bilgisi dahilinde bizimle çalıştı. Seçim sonrasında da manevi annem Seher ile birlikte çalışma ofisinde Saraçhane’de belediye binasında tebrik ettik. O da bize yardımlarımız için teşekkür etti. Dolayısıyla teşekkür etmesinden de anlaşılacağı üzere tüm faaliyetlerimizden haberdardı" dedi.
Necati Özkan: ‘Hüseyin Gün bende bir dolandırıcı intibası yarattı’
İfade veren isimlerden bir diğeri de Necati Özkan oldu. Özkan İBB'nin 150 bin kişilik bir dijital ordusu olmadığını dile getirdi.
İmamoğlu’nun seçim kampanyası direktörü Necati Özkan, ‘casusluk’ soruşturmasında savcılıkta verdiği ifadede Hüseyin Gün’ün medya takip işi için kendilerine sunum yapıp 3-4 milyon dolar istediğini, bunu reddettiklerini ve Gün’ün kendisinde ‘bir dolandırıcı intibası yarattığını’ söyledi.
Necati Özkan’ın ifadesi şöyle: "Ben reklamcılık sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin sahibiyim. Ekrem İmamoğlu ile ilk kez 2014 yılı seçim kampanyası öncesinde tanıştık. Daha sonra 2019 yılı 23 Haziran seçimleri 31 Mart 2024 seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’nun seçim kampanyasını yönettim. 2014 yılından önce kendisi ile herhangi bir tanışıklığım yoktu. Ben bu seçimlerde seçim kampanyası ücretini ya CHP İl Başkanlığına ya da CHP Genel Merkezine fatura ettim. Kendisi ile aramızda herhangi bir para alışverişi olmadı.
Melih Geçek isimli şahsı Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı olarak bilirim. Hatta hatırladığım kadarıyla Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı iken Melih de Beylikdüzü İlçe Yöneticisiydi. Merdan Yanardağ isimli şahısla yüz yüze hiçbir görüşmem olmamıştır. Sadece kanal kapatma cezası aldıklarına ‘geçmiş olsun’ mesajı atmıştım. Bunun dışında bir irtibatımız yoktur. Hatta bir programında benim aleyhime benim yazdığım kitapla ilgili olarak konuştuğunu da biliyorum.
Hüseyin Gün isimli şahsı ise 2019 yılında tanıdım. 2019 yılında iki seçim yapıldı. Biz ilk seçimi kazandıktan sonra şuan ismini hatırlamadığım bir yakınım bana Hüseyin Gün isimli şahsın benimle görüşmek istediğini söyledi. Bana yurt dışında teknoloji üzerine şirketi olan başarılı bir iş adamı olarak tanıttı. Ben de şu an ismini hatırlamadığım yakınımı kıramadığım için kendisini ilk seçimden sonra ikinci seçime yaklaşık 5-10 gün kala bir randevu verdim."
"Randevuya annesi olarak tanıttığı bir şahıs ile geldi. Hatırladığım kadarıyla toplantıda seçim başarısı sebebiyle bizi tebrik etti. Kendisini Amerikalı iş adamı olarak tanıttı. Bostonda bir teknoloji şirketinin olduğunu, bu şirketin medya takip sistemi üzerine çalıştığını, bize ikinci seçim için destek olmak istediğini söyledi. Konuşma bu şekilde sonlandı. Bu toplantıda ben Hüseyin Gün ve annesi olarak tanıttığı şahıs dışında başka kimse yoktu.
İkinci seçimi de kazanınca Hüseyin Gün bana annesinin Ekrem Bey’i çok sevdiğini, muhakkak tanışmak istediğini belirten bir talep ile bana ulaştı. Ben de talep üzerine ikinci seçimden yaklaşık 1,5 ay sonra Ekrem Bey’le bir randevu ayarladım. Randevuya Hüseyin Gün yine annesi ile geldi. Burada talep üzerine Ekrem Bey şahıslarla bir fotoğraf çektirdi, daha sonra Hüseyin Gün medya takip işi için Ekrem Bey’le çalışmak istediğini söyledi. Ekrem Bey de kendisine bir örnek sunum hazırlayıp teklifte bulunup değerlendirelim dedi.
Örnek sunum Türkiye’de aynı sektörde çalışan şirketlerden bile aşağıdaydı. Bu sebeple teklife sıcak yaklaşmadık. Ayrıca Türkiye’de bu işi yapan şirketler aylık 400-500 dolar talep ederken Hüseyin Gün bizden yaklaşık 3-4 milyon dolar talep etti, bunu da duyunca teklifi reddettik. Hatta şahıs bende bir dolandırıcı intibası yarattı. Hatırladığım kadarıyla tekliften dolayı ufak bir tartışmamız oldu.
Bu görüşmeden sonra 2025 yılında İBB operasyonlarından hemen önce bana bir geçmiş olsun mesajı atmıştı, ben de teşekkür etmiştim. Bunlar dışında ne yüz yüze ne de herhangi bir vasıtayla kendisiyle iletişimimiz olmamıştır."
"Hayatım boyunca Wickr isimli uygulamayı kullanmadım"
"Hüseyin Gün ile aramızdaki görüşmeler yukarıda bahsettiğim gibi randevu talebine, fiyat teklifine ilişkin görüşmelerdir. Merdan Yanardağ’la olan görüşmemiz hatırladığım kadarıyla o dönem korona virüse yakalanması sebebiyle geçmiş olsun demek maksadıyla yapılmıştır.
Yukarıda da ifade ettiğim üzere Hüseyin Gün ile iki adet yüz yüze görüşmemiz olmuştur. Bu görüşmelerle ilgili yukarıda detaylı beyanda bulundum. Balıkesir ilinde dosya şüphelilerinden hiçbiri ile yüz yüze görüşmem olmamıştır. Benim ofisim ve ikametim Akmerkez civarındadır. Burası çok işlek bir yer olduğu için herkesle ortak baz vermiş olabilirim.
Bu programı (Wickr) hiç duymadım, kullanmadım. Programa ilgili bir bilgim yoktur. Ben hayatım boyunca Wickr isimli uygulamayı kullanmadım. ‘Bluestar81-Necati’ isimli kullanıcı ben değilim. Hüseyin Gün’ün beyanlarını kabul etmiyorum."
"Hüseyin'in ortaklarının olduğunu bilmiyordum"
"PiiQ Medya isimli şirket Hüseyin Gün’le biz medya takip için teklifte bulundukları şirkettir. Ayrıca özellikle belirtmek isterim ki bu toplantı seçimlerden 1,5 ay sonra yapılmıştır.
Seher Elçili Alaçan isimli şahsı tanımıyorum. Hüseyin Gün’ün manevi annesi olup olmadığını bilmiyorum. Hüseyin Gün’ün annesi ile ilgili birinci soruda cevap vermiştim. Kendisi ile bir kez Ekrem Başkan ile birlikte, bir kez de Hüseyin ile birlikte ofisime geldiğinde görüşmüştük. Ben Hüseyin’in ortaklarının olduğunu bilmiyorum. İlk defa duydum. Dolayısıyla ortaklarının ne iş yaptığını bilmiyorum. Hüseyin’in bana bundan bahsettiğine dair beyanlarını kabul etmiyorum."
"İmamoğlu'nun yol haritasını Aaron Barr'ın oluşturduğu yalandır"
"Sunuma kadar zaten ücretlilik konu olmadı. Sunumdan sonra da zaten yüksek bir ücret talep ettiği için birlikte çalışmadık. Ben Hüseyin’e İBB veri tabanı ile ilgili hiçbir soru sormadım. Ben hayatımda Osint Darkweb diye bir şey duymadım. İBB veri tabanı ile ilgili Hüseyin ile aramızda bir görüşme geçmedi.
Benim Hüseyin Gün’ün beyan ettiği gibi kendisinden raporları alıp Ekrem İmamoğlu’na ilettiğim hususu yalandır. Yine ifademde bahsettiğim üzere ‘Wickr’ programını zaten hiç kullanmadım. Ekrem İmamoğlu’nun yol haritasının Aaron Barr isimli şahıs tarafından oluşturulduğu, Hüseyin Gün tarafından bunun bana iletildiği, benim de Ekrem İmamoğlu’na ulaştırdığım hususu yalandır. Hüseyin Gün’ün aleyhime olan hiçbir beyanını kabul etmiyorum.
Bir seçim kampanyası hazırlığı aylar önce başlar. Ben ‘Kahramanın Yolculuğu’ isimli kitabımda seçim sürecini detaylı şekilde yazdım. Benim bu süreçteki görevim İmamoğlu’nun halka tanıtılmasıydı. Benim dijital tarafla herhangi bir alakam yoktu. Seçimden sonra bize tavsiye niteliğinde pek çok teklif geldi. Hüseyin de bunlardan biriydi. Biz yüksek teklif verdiği için kendisini kibarca dinleyip reddettik. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum."
İfadeler OdaTV yayınından alınmıştır.











Yorumunuz