Gelir ve Vergi Dairesi’nin 2022 yılı vergi beyanları listesi Resmi Gazete’de önceki gün yayımlandı.
En çok vergi ödeyenler arasında tanıdık isimlerin yanında kimsenin bilgi sahibi olmadığını sonradan öğrendiğim iki isim dikkatimi çekti.
KKTC’de 2022 yılında en çok vergi ödeyen 5. kişi Girne'den Timothy Darren Baker; en çok vergi ödeyen 7. kişi ise yine Girne'den Totti Neiline Baker olarak görünüyordu. Akraba oldukları aşikârdı.
7 milyon 144 bin küsur gelir beyan eden Timothy Darren Baker, 2 milyon 324 bin 930 TL vergi ödeyecek.
6 milyon 972 bin küsur TL gelir beyan eden Totti Neiline Baker ise 2 milyon 267 bin 664 TL vergi verecek.
İlk bakışta ne güzel devlete gelirlerini beyan etmişler ve vergilerini ödeyecekler işte diyebilirsiniz…
Aynı kişilerin 2021 yılı vergi beyanlarına bakınca 2021 yılında 1.108’inci sıradaki Timothy Darren Baker’ın 184 bin TL gelir beyan ettiğini ve 31 bin 385 TL vergi ödediğini; 1.214’üncü sıradaki Totti Neiline Baker’ın ise yine 184 bin TL gelir beyanıyla, 28 bin 588 TL vergi ödediğini gördüm.
İki vergi mükellefi şahsın gelirleri 2021’de 1.108 ve 1.214’üncü sıralardan 2022’de nasıl ilk 5 ve 7’ye sıçramıştı? Başka bir değişle 1 senede Timothy Darren Baker’ın beyan ettiği gelir %3782 oranında, Totti Neiline Baker’ın ise %3689 oranında nasıl artmıştı?
Gerçek kişilerin vergilerine direktörler olarak ödeyecekleri, kira gelirlerinin stopaj vergileri gibi gelirlerinden ödeyecekleri de dahildir. İyi de söz konusu kişiler mesela emlakçılarsa şayet, her gün ev mi sattılar da 1 senede bu kadar gelirleri arttı?
Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nda kayıtlarını olmadıklarını Oda'dan teyit ettiğim bu iki kişiyi konuştuğum hiçbir iş insanı tanımıyordu. Baker’lar yabancı oldukları için değil, 2021’deki düşük gelirlerine rağmen 2022’de en çok gelir elde eden kişiler arasında yer almalarından ötürü ilgimi çekti. Ve bu gelirler sadece beyan edilen gelirlerdir. Beyan edilmeyen gelirler var mı, bu gelirlerin kaynağı nedir Vergi Dairesi veya Maliye Bakanlığı araştırdı mı?
Nihayetinde kaynağı belirsiz paralarla bu ülkede neler yapılmıyor… KKTC’de mülkler ellerinde parası olan herkese kaynağı araştırılmadan satılabiliyor. Siyaset başta iktidar partisi UBP olmak üzere yıllardır sorgusuz sualsiz cebinde parası olan herkese KKTC’nin kapılarını sonuna kadar açıyor.
KKTC, UBP Girne milletvekili Kutlu Evren’in içişleri bakanı olduğu dönemde uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Mark Douglas Buddle’a oturma izni verebildiği, Buddle’ın uyuşturucu parasıyla Akacan’dan olduğu gibi bir katı aldığı, Halil Kahraman’dan lüks bir Cadillac ve kurşun geçirmez Bentley, Land Cruiser araç aldığı, Kahraman’la bir benzin istasyonuna yatırım yapabildiği, Az-Bay Tourism ve Şengül&İlkay Kahraman Ltd'nin çoğunluk hisselerini satın alabildiği bir ülke…
Sahi Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasası tahtında yükümlü avukat Emre Kadri, avukat Batur Sağlamer ve oto galeri sahibi Halil Kahraman’ın yargılandığı ve Eylül 2022’den bu yana devam etmesi gereken davaya ne oldu? Takip etmeyeceğimizi ve unutturabileceğinizi sanıyorsanız, şimdiden bildirelim sonuna kadar davayı takip edeceğiz.
Yasa dışı bet trilyoneri Veysel Şahin’in kardeşi İsmail Şahin’in Malpas Otel&Casino’yu suç gelirleriyle mi satın aldığını, bunu örtbas etmek için hangi bankalarla nasıl bir ilişkisi olduğunu Maliye Bakanlığı’nın ya da Mali Polis’in yapılan haberlere rağmen araştırmadığı, İsmail Şahin’in ve ailesinin eski Malpas, yeni Chamada’ya yasa dışı kat çıktığı ve nedense halen hiçbir yetkilinin inşaatı mühürlemediği bir KKTC’de yaşıyoruz… Şehir Planlama Dairesi Müdürü Türkmen Yiğitcan açıklasa ya İmar Yasası’na aykırı 3’üncü ve hatta 4’üncü katın izni olup olmadığını? Neden susuyor? Çünkü yasaya aykırıdır o katlar… Neden mühürlenmiyor o zaman?
KKTC çoğu Kıbrıs Rum mülkünün uzun zamandır kaynağı belirsiz paralarla, açıkça suç gelirlerinin aklanmasını sağlamak üzere organize suçun nakit parayla satın aldığı kapkara bir ülke haline gelmiştir.
Para gelsin de kimden gelirse gelsin zihniyetindeki yolsuz siyasiler bu kirli paradan beslendiği için geleni kırmızı halıyla karşıladı; resmi ya da gayrıresmi görüşmelerle veya aracılarıla organize suçun elebaşları ile masaya oturdu. Kimisinin oğlu yasa dışı betten olduğu ileri sürülen gelirle havayolu şirketi bile kurdu. Bir dizi bankanın sahiplerinin hukuk davalarında, daha da ileri Ağır Ceza’da yargılandığı, eski milletvekillerinin, devlet personelinin, doktorların ve eczacıların ilaç/reçete yolsuzluğuna karıştığı bir ülkeyi suçlulara ve yozlara bırakıp terk mi edeceğiz?
Her türlü yolsuzlukla birlikte suç gelirlerinin aklanmasına karşı hep birlikte harekete geçmezsek yerli/yabancı organize suç tarafından yönetilen bir ülke haline gelmek üzereyiz. Halil Falyalı’nın parası ile partilerini finanse edenlere, Falyalı’yı öldürenlerin kalaşnikofları nasıl Adaya soktuğunun peşine düşmeyenlere, Mark Buddle’a kucak açanlarla Şahin ailesinin kaçak yaptırdığı inşaatı mühürlemeyenlere bakıldığında yerli/yabancı organize suça teslim bir ülke olduğumuzu bile iddia edebiliriz.
Suçtan gelir elde edenlerin ve suç parasını aklayanların mesken edindikleri ülkelerde şebekeleştiği, organize şiddete başvurduklarına kulaklarını tıkayanlar ve üzerlerinden şu ya da bu hizmetle para kazandıkları için ‘mafya devleti’ olmayı meşrulaştıracaklarını sananlar gittikleri yolun doğru olmadığını eninde sonunda fark edeceklerdir.
Yasa dışı gelir elde edenler finansal açıdan suç işleyerek kirli gelirlerini aklarlar ve etraflarındaki siyasileri, çalıştırdıkları ile devletin tüm kurumlarındaki yolsuz personeli beslerler ve suç işlediklerini gayet iyi bildikleri için kendilerini korumak amacıyla organize suçla mücadele eden ve seslerinin kesilmesini hedefledikleri araştırmacı gazetecileri, dürüst savcıları, etik sahibi polisleri ve diğerlerini yok etmek için gerektiği zamanda şiddete yöneltecekleri kendilerine bağlı hareket eden suç grupları yaratırlar.
KKTC’de Falyalı cinayetiyle organize suçun şiddete başvurduğu bir milat yaşanmıştır. Bu bir milattır çünkü uyarıları dinlemeyenlerin sayısı çok olduğu için kara paranın organize suçu cezbettiğini ve bunun ağır bedelleri olduğunu yaşamaya başladık.
Kara paranın ülkeye girmesini önlemiyorsanız organize suçu da beraberinde içeriye sokarsınız. İçeriye adım atan organize suçu ülkeden çıkarmak çok zordur. Genişler, yeni meskeninde türlü suçlar işler. Nakit parayla rüşvet alanların, rüşvet olarak mal ve mülk alan yolsuz memurların sayısı artar. Devletin kurumları yolsuzluğa bulaştıkça organize suç örgütleri devlet tarafından soruşturulamaz, kovuşturulamaz hale gelir. Soruşturulmayan suçlular yargılanamaz ya da soruşturan çıksa bu sefer en yüksek ücrete hizmet veren en güçlü avukatlarla savunulan bu suçlulular kısa sürede yargı tarafından cezalandırılamaz. Daha vahimi yargı da yozlaşabilir.
İşler bu aşamaya geldiğinde hiçbir korkusu kalmayan suç grupları üzerlerine giden ve hedef tahtasında koydukları her kim varsa onları tehdit etmeye, şiddet uygulamaya ve öldürmeye başlarlar. Özel mülklere çökerler, kurdukları paravan şirketlerle ihaleleri alırlar, devlet içinde daha fazla güç kazanmak için beslediklerini sadece rüşvetle değil, aynı zamanda çektikleri gizli görüntüler, kurdukları kumpaslarla ve şantajla kendilerine köleleştirirler.
İster yerel olsun ister yabancı olsun organize dolandırıcıların ve suçtan gelir elde ederek suç gelirlerini aklayanların ortak üç özelliği vardır: İflah olmamaları, empati duygusundan yoksunlukları nedeniyle acımasız olmaları ve şiddete eğilimli olmaları…
Halkımız ve muhalefet neyi bekliyor bilmem ama bu işler böyle gitmez; laiklik karşıtı adımların yanı sıra yolsuzluğa ve kara paraya karşı birlikte harekete geçmek artık ötelenemez bir seviyeye yükselmiştir. Daha da geç olmadan ve Kıbrıs’ın kuzeyi önce gri listeye, ardından kara listeye alınmadan…
Yorumunuz