Yazılar

Çalıntı araçlarda sustunuz! Paravan sigorta şirketlerinde de susacak mısınız?

CTP son 10 günde 2. kez sessizliğe mi bürünecek?

Son Meclis Genel Kurulu’nda CTP Lefkoşa Milletvekili Ürün Solyalı, Güney Garaj ve Kartis Garaj sahibinin sigorta dolandırıcılığından hüküm giydiğini hatırlatmış ve bu kişinin bir personelinin Maliye Bakanı Berova'nın 2024'te faaliyetine izin verdiği bir sigorta şirketinde direktör olduğunu iddia etmişti. 

Milletvekili, sahte kaza raporu hazırlayarak sigortalardan sahtekârlıkla para temin etmekten 4 yıl hapisle cezanlandırılan, garajına gelen bazı çetelerin tehditlerine maruz kalan, Yargı’da görev yapan, çok yakın bir üst düzey dostunu sıklıkla ziyaret ettiğine şaşkınlıkla şahit olunan Güney Garaj ve Kartis Garaj sahibi İsmail Güney’den bahsediyordu. Vekil Solyalı, Güney’in bir personelinin iki üç sigorta şirketinde direktör olduğunu ileri sürmüştü. İsim isim vererek London Insurance ve Grand Plus sigorta şirketleri için ‘hepsi aynı insanlar’ demiş ve Ion Sigorta’nın da bağlantılı olduğunu ima etmişti.

Solyalı, ‘Başbakan ve Maliye Bakanı’nın Para Kambiyo Müdürü’ne baskı kurarak, evrakları huzurda olmayan sigorta şirketlerinin kuruluşu için müdüre imza attırdıkları” iddiaları olduğunu dile getirmişti.

Ürün Solyalı’nın, ‘Mikro-Makro Meclis Notları’ haberine tamamını özellikle koymadığımız, oldukça ilgimi çeken başka ifadeleri daha vardı: Meclis’teki konuşmasında Maliye Bakanı Özdemir Berova’ya seslenerek, “O anlamda umarım ki daha ileri gitmeyelim. Umarım ki bu konudaki son nokta burada konurken doğru dil geliştirilir. Bu alana attığınız ateş, barındırdığınız risk umarım paydaşların tümüyle beraber oturulur, görüşülür ve doğru zemine çekilir. Yasayı daha fazla bekletmenizi uygun bulmuyorum.” demişti.

Bu cümlelerden çıkan anlam, daha fazla sigorta şirketine yeni izin vermeyin, sigorta şirketleri ile oturun görüşün ve yeni yasayı bir an önce geçirelim değil miydi? İyi hoş da bunca iddialara konu olan yeni kurulmuş bazı şirketler faaliyetlerine devam mı edecekti?  

Salı günkü bu Meclis fırtınasının ardından, Maliye Bakanı Özdemir Berova'nın perşembe günü (dün) 3 Bakanlık yetkilisi ve 12 sigorta şirketi yetkilisi ile birlikte bir toplantı yaptığı, sigorta şirketi kurulması izinlerinin Haziran 2025’e kadar durdurulduğu ve verilen ön izinlerin iptal edildiği bildiriliyordu.

Biraz araştırınca toplantıya katılan sigorta şirketleri arasında birçok köklü sigorta şirketinin olmadığını, toplantıya katılan şirketlerden 7’sinin 2024 yılında, yani Maliye Bakanı Berova döneminde sigortacılıkta faaliyet gösterme izni alan şirketler olduğunu öğrendim. Ion, İyi Gelecek, Biçare, Target, Correct Choice, Grand Plus ve Alfa Sigorta. Son olarak da aslında kapalı olması gereken ama faaliyetlerine her nasılsa devam eden Mapfree... Kapatıldığı iddiası ile yerine Alfa Sigorta’nın kurulduğu Maliye eski bakanı Alişan Şan’ın şirketi Mapfree de Maliye Bakanı Özdemir Berova’nın huzurunda toplantıya katılmıştı. Toplantıda bulunan diğer 4 şirket ise 45 üyeli K.K.T.C Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği’nin eski üyeleriydi. Birliğin 45 üyesi arasından 4 şirket dışında, diğer köklü sigorta şirketlerinin temsilcileri toplantıda yoktu. Üstelik Berova döneminde 2024 yılında izin alarak yeni kurulan, aralarında Solyalı’nın isimlerini ‘pis kokular yayıldığı’nı vurgulayarak zikrettiği şirketler de Maliye Bakanı’ndan yeni verilen ön izinlerin durdurulmasını istiyordu!

Meclis’teki konuşmalarında bağımsız milletvekili Ayşegül Baybars ve CTP milletvekili Ürün Solyalı tarafından iddia edilenler neydi? 1- “Sınır kapılarında kapı haklarını senede en az 100 bin euroya satmak için kurulan sigorta şirketleri var”. 2- “Ödenmiş minimum sermayeyi 10 milyon TL’den 30 milyon TL’ye çıkaran Sigorta Hizmetleri (Düzenleme ve Denetim) (Değişiklik) Yasa Tasarısı hükümet tarafından bekletilirken, “Başbakan ve Maliye Bakanı’nın baskısıyla” yeni ve uygun olmayan pek çok şirkete sigorta faaliyet izni verilerek, yasa geçince bu şirketlerin yüksek meblağa devredilmesi planlanıyor”. 3- “Aynı adreste faaliyet gösteren, genel müdürü bile olmayan Berova döneminde izin almış sigorta şirketleri var.”

Bu iddialar aslında Serdinç Maypa ve bazı yönleriyle Mikro-Makro tarafından uzunca bir süredir belgeleriyle kamuyoyuna sunulan, ciddi yolsuzluk şüphesi uyandıran iddialardır. 

Sigorta faaliyet izinlerinin gerekli belgeler sunulmadan verilmesi için ‘Para Kambiyo Dairesi Müdürü’ne baskı kurdukları’ iddia edilen siyasilerin “görevlerini kötüye kullanmadan”, havadan yüzbinlerce euro kazansınlar diye genel müdürsüz, adresinde olmayan şirketlere sigorta faaliyet izni verdiğine mi inanalım? 

Dünyada daha önce ortaya çıkmış yolsuzluklara bakıldığında şu ispatlı olaylarla karşılaşılmıştı: Paravan sigorta şirketleri yolsuz siyasilere ve yolsuz kamu görevlilerine rüşvet ve yasa dışı ödemeleri gizlemek için kullanılabilir ve bu şirketlerde yolsuz görevlilerin yakın akrabaları yüksek maaşlarla çalışıyor olabilir. Sigorta primi gibi gösterilen paralar aslında belirli kişi veya gruplara aktarılan örtülü ödemeler olabilir. Yasa dışı faaliyetlerden elde edilen gelirler, sahte sigorta poliçeleri veya tazminatlar üzerinden aklanabilir. Sigorta poliçeleri veya danışmanlık hizmetleri adı altında siyasal partilerin seçim finansmanı için bağışlar yapılabilir. Hükümetle bağlantılı iş insanları siyasilerin gizlice ortak olduğu paravan sigorta şirketleri aracılığıyla sigorta ihaleleri kazanmakta avantaj sağlayabilir.

Sözün özü, dünya genelinde ortaya çıkırılan yolsuzluklarda, sigortacılık sektörü kasıtlı bir denetimsizlikle, siyasiler ve üst düzey yolsuz kamu görevlileri tarafından kişisel, yasa dışı çıkar temininde sıklıkla araç olarak kullanılmaktadır. Meclis’te iki vekil tarafından iddia edilenlerin bu nedenle araştırılması ve soruşturulması gerekir. Ürün Solyalı Meclis konuşmasında Bakan Berova’ya Ceza Yasası’nın 105. Maddesi’ni boşuna hatırlatmıştı. Kendisine veya başkalarına menfaat sağlamak amacıyla görevinin gereklerine aykırı hareket edenin Görevi Kötüye Kullanma suçu işlediğini ve 2 yıl hapis cezası alabileceğini söylemişti yani.

Bu kadar ciddi söylemlerin ağızlardan döküldüğü bir Meclis ortamının hemen akabinde, çoğunluğunu Maliye Bakanı Berova döneminde, 2024 yılında izinlendirilmiş sigorta şirketlerinin oluşturduğu bir toplantı düzenleniyor ve bu toplantı sonucunda, gerçekte eldekilerden olmamak için yeni izin verilmesinin durdurulmasına karar veriliyor. Bu karar, görevini kötüye kullandığı iddia edilenlerin çıkar elde etmesini engeller mi yoksa bu çıkar araçlarının artık yasal zeminde faaliyetlerine devam etmesini mi sağlar?

Amaç, yeni izinlerin durdurulmasından daha çok verilen yasaya aykırı tüm izinlerin iptal edilmesi ve derinlikli bir soruşturma açılması olmalıydı.

Çalıntı araçların yasaya aykırı olarak ihaleye çıkmadan devletin kullanımına verilmesi skandalında CTP gene Meclis’te esmiş gürlemiş ve uygulamanın Maliye Bakanı Berova’dan Gümrük ve İstihsal Yasası’nın hangi maddesine dayandırıldığını açıklamasını istemişti. CTP’li milletvekili Fazilet Özdenefe, çalıntı araçları getirenlerin Savcılığa sevk edilmemesini ‘devleti suça taraf yaptığı’nı belirtmişti... 27 Ocak’taki Meclis oturumunda Bakan Berova muhalefete bir sonraki pazartesi çalıntı araçların hangi yasa maddesi gereği Resmi Hizmet Aracı yapıldığını açıklayacaktı. O pazartesi dahil şubat ayı başından bu yana ne Bakan’dan bir açıklama var ne CTP vekilleri Bakan’a çalıntı araçları soruyor...

Halkın önünde bu kadar ciddi iddialar ve ithamlarda bulunan ana muhalefet partisi ne oluyor da ertesi gün susuveriyor? Bilmediğimiz bir al gülüm ver gülüm mü var aranızda? Memeleketteki araştırmacı gazetecilerin yazıp söylediklerini aylar sonra nihayet duymakla, Meclis’te büyük iddialar ortaya atıp sonra geri çekilmekle muhalefet yapamadığınız için muhalefet Kudret Özersay başta Meclis dışındaki siyasal partiler tarafından yapılıyor. Ya yapamayacağınız şeyleri söylemeyin ya da söylediklerinizi uygulayın. 

Fark etmişsinizdir, Meclis’te her söylediğinizi ayrıntılarıyla yazmaya başladık. Söz uçar, yazı kalır! Avazınız çıktığı kadar bağırmanız ve hemen sonra süt dökmüş kediye dönmeniz fazlasıyla dikkat çekiyor çünkü. Ana muhalefet bağır-sus/pet şişe fırlat-otur döngüsünü sahnelerken yolsuz düzende kısmen iyi bir hayat kuramayacağını öngören gençlerimiz ülkeyi terk ediyor. Yıllardır söylediğimizi uluslararası ilişkiler uzmanı Erol Mütercimler dün Türkiye’de bir TV kanalında söyledi: “Kuzey Kıbrıs’ta demograifk yapı değiştiği için mesela Trump gibi biri çıkıp ta Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türkler burayı terk etmelidir, yukarıda anavatanları var derse ne olacak? Kalkıp bunu söylese bu adam, ne yapacağız biz? Gerçekten ne yapacağız?’ 

Türkiye’dekiler bile KKTC’de demografik yapının Kıbrıslı Türkler aleyhine bozulduğunu teslim ediyor. Bizim Meclis muhalefetimiz kendilerini seçmelerini bekledikleri Kıbrıslılar ülkeyi terk ederken önce yüksek perdeden konuşup hemen sonra görmez, duymaz, hatırlamaz rolüne bürünüyor...

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın