Donald Trump'ın ABD başkanlık seçimlerinde ve 2024 Avrupa seçimlerinde popülizmin elde ettiği son başarılar, dünya genelindeki mevcut popülizm dalgasını gözler önüne serdi.
Uzmanlara göre popülizmin yükselişi, sosyo-ekonomik, kültürel ve politik şikâyetlerin güçlü bir karışımıyla besleniyor.
Avrupa Popülizm Çalışmaları Merkezi (ECPS) 29 Ekim'de yayımladığı detaylı raporda, Avrupa Parlamentosu'nda popülist partilerin koltuk sayısını artırmasını ülke bazında inceledi.
"Popülizm toplumları 'sıradan insanlar' ve 'yozlaşmış seçkinler" olarak ikiye ayırıyor ve 'sıradan insanın' davasını savunduğunu iddia ediyor"
Raporda, 21. yüzyılın ilk yirmi yılı boyunca popülizmin, siyasi manzarayı yeniden şekillendiren önemli bir güç haline geldiği dile getirildi. 1990'ların başlarından bu yana Avrupa'da merkezci popülist, popülist aşırı sol ve popülist aşırı sağ partilere verilen desteğin arttığı kaydedilen raporda, popülizmin toplumları "sıradan insanlar" ve "yozlaşmış seçkinler" olarak iki homojen ve karşıt gruba ayırdığına ve popülistlerin sadece “kendine hizmet eden siyasi seçkinler” karşısında “sıradan insanın'” davasını savunduklarını iddia ettiklerine değinildi.
Radikal sağda popülizmin genel olarak dışlayıcı yerlicilikle birleştiği, göçe karşı olan söylemini terörizm ve suçla da ilişkilendirdiğine dikkat çekilirken, popülist radikal solun ise evrenselci bir profile sahip olduğu, 2008 küresel ekonomik krizinden çıkışta kurtarma paketleri ve kemer sıkma programlarına karşı tepkiden yararlandığı ifade edildi.
Popülist partilerin geneli, Avrupa’da sayılarının ve coğrafi yayılımlarının artmasıyla 2024 Avrupa seçimlerinde güçlerini birleştirdiler.
2019 seçimlerinde 22 AB ülkesi 40 popülist partiyle Avrupa Parlamentosu'nda temsil edilirken, Haziran 2024'te 26 AB üye ülkesi 60'tan fazla popülist parti ile Avrupa Parlamnetosu'nda temsil ediliyor.
Genel olarak, Avrupa Parlamentosu'nda popülist partiler %36’lık bir oranla, 720 sandalyenin 263'ünü kazandı. Fransa ve İtalya’da gibi aşırı sağ partiler en büyük zaferi elde ederken, sol kanat ve merkezci popülistler nispeten daha az destek aldı.
Radikal sağcı popülistler dört ülkede (Avusturya, Fransa, Macaristan ve İtalya) anketlerde zirveye oturdu. Diğer iki ülkede (Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti) merkezci popülistler seçimi kazandı.
"2008 mali krizi, 2015 mülteci krizi, COVID-19 salgını, Ukrayna ve Gazze'deki savaşlar, enflasyon, yeşile geçiş ve LGBTQ+"
Rapora göre, ABD'de olduğu gibi, Avrupa'da da popülizmin popülaritesi 2008'den beri ortaya çıkan "çoklu kriz"e dayanmaktadır. Süregelen bu çoklu kriz, 2008 mali krizi, 2015 mülteci krizi, COVID-19 salgını ve şu anda da Ukrayna ve Gazze'deki savaşlarla şekillenmektedir. Her kriz, ekonomik kaygılar, kültürel korkular ve siyasi kızgınlık sayesinde popülizmin seferberliği için belirli fırsatlar üretti.
Son yıllarda kötüleşen ekonomik koşullar kamuoyunda ağır bir etki yaratarak, artan yaşam maliyetine ilişkin hayal kırıklığını ve öfkeyi besledi. Bu arada, göç ve kültürel değişimle bağlantılı güvensizlikler radikal sağcı popülizme desteği körükledi.
Macaristan, İspanya ve İtalya gibi ülkelerde, radikal sağcı popülistler ayrıca LGBTQ+ gündemiyle geleneksel kültüre yönelik iddia ettikleri ‘tehditler’den de yararlandı.
Brexit dönemindeki AB’den "çıkış" çağrılarından uzaklaşan çoğu popülist parti, Avrupa entegrasyonuna ilişkin pozisyonlarını yumuşatmış veya belirsizleştirmiştir ve bunun yerine AB'nin içeriden reform edilmesi ve ulusüstü entegrasyon yerine ulusal egemenlik çağrısında bulunmuştur.
Rapora göre popülistler diğer konularda ise bölünmüş durumdadır. Parçalanma, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili olarak ortaya çıktı; popülist radikal sağ partiler çevresel geçişi "cezalandırıcı" olarak nitelerken, sol kanat popülist partiler çevresel sorunlarla mücadeleyi ve yeşil geçişi destekledi.
İsrail-Hamas savaşı ve Gazze'deki insani krizin etkisi bölgelere göre farklılık gösterdi: Siyasi söylemde Ukrayna'daki savaş Orta ve Doğu Avrupa'da öncelik kazanırken İsrail-Hamas savaşı ve Gazze, Batı Avrupa'da çok daha belirgin bir şekilde öne çıktı.
Batı Avrupa'daki pek çok popülist, siyasi dışlanmayı önlemek amacıyla Rusya'nın Vladimir Putin'ine olan desteğini stratejik olarak azaltırken, Doğu Avrupa'da hâlâ Bulgaristan'daki Vazrazhdane, Romanya'daki SOS veya Çek SPD gibi açıkça Rusya yanlısı popülist partiler görülmeye devam ediyor.
Değişen performanslar ulusal seçim döngüsüne de bağlandı. Popülistlerin muhalefette olduğu Almanya ve Fransa gibi ülkelerde, bu partiler ulusal hükümetlerle ilgili siyasi hoşnutsuzluktan faydalandı.
Yeni Trump yönetiminin Ukrayna’yı desteklemeyi bırakacağı endişelerinin olduğu bir dönemde, göç, iklim değişikliği, AB genişlemesi ve Ukrayna'ya destek gibi belirli politika konularında popülistlerin geçici koalisyonlar kurabileceği kaydedildi ve hem söylem hem de politika açısından genel olarak Avrupa’da sağa doğru bir kayma olduğuna vurgu yapıldı.
Yorumunuz