Dün akşam basına düşen bir haberde Bilal Tula isimli şahsın kimliği bilinmeyen bir erkek tarafından iki ayağından vurulduğu bildirildi.
Zanlı halen aranıyor…
Bilal Tula’nın daha önce, 27 Aralık 2023 tarihinde aracına ateş edilmiş, Ercan Havaalanı’nda düzenlenen operasyonla otomobiline iki kurşunla ateş eden Abdülkadir Yavuz ve Bilal Tula’yı tehdit eden Oktay Felek tutuklanmıştı.
Polis Mahkeme’deki şahadetinde, Bilal Tula’nın 13 Aralık 2023 tarihinde Oktay Felek tarafından WhatsApp üzerinden tehdit edildiği yönünde ifadesi olduğunu söylemiş ve Bilal Tula ile Oktay Felek arasında geçmişte yaşanan olaylara ilişkin Polis’te bir dosyanın mevcut olduğunu açıklamıştı.
Ardından davada hiç beklenmedik bir tuhaflık yaşanmıştı: Tehdit mesajı gönderen Oktay Felek'in benzer meseleden, tehditle mal istemekten askıda bir başka davası olmasına rağmen Başsavcılık Felek’in tutuklu yargılanmasını talep etmemiş ve Felek teminatla serbest bırakılmıştı.
Mikro-Makro olay üzerine yaptığı özel haberde, ‘İsmet Felek çetesi’ üyelerinin başta İsmet Felek olmak üzere KKTC’de ve Türkiye’de birçok suça karıştığına dikkati çekmiş ve benzer meseleden askıda davası olan, müştekiyi tehdit eden ve aleyhinde şikâyet yapılmış Oktay Felek’in nasıl teminatla serbest bırakıldığını sorgulamıştı.
8 Ocak 2024’te yaptığımız haberin ardından 3 ay bile geçmeden Bilal Tula’nın dün iki ayağından vurulmasını nasıl değerlendirmeli? Oktay Felek için tutuklu yargılama talep etmeyenler şimdi ne düşünüyor acaba? Bu basit bir ihmal olarak değerlendirilebilir mi? Neye göre birileri hoş görülüyor, bazılarıysa hor görülüyor? Bağlantılılara hukuktan, teamülden, prensipten ödün mü veriliyor? Bağlantısız kimsesizler neden ödüllendirilmiyor?
Yasaların, önceki kararların esnetildiği zanlılar olacaksa ve daha fazla suç işlemelerine engel konulmayacaksa adaletin herkese eşit dağıtılmadığına mı kanaat getirmeliyiz?
Benzeri suçtan askıda davası olan, tehditsever bir zanlının serbest kalmasına bir sakınca görülmemesi nasıl açıklanabilir? Askıdaki davadan haberi olmayanlar vardıysa, Oktay Felek’in İsmet Felek’in kardeşi olduğu da mı bilinmiyordu?
Polis’in her yerde Oktay Felek’i aradığı doğru mu? Oktay Felek’in Polis’e haftalardır ispat-ı vücut yapmadığı, imza vermeye gitmediği yalan mı? Teminat şartlarına uymadığı için aranıp da bulunamayan Oktay Felek ülkeden kaçtıysa, zanlının tutuklu yargılanmasını talep etmeyenler herhangi bir sorumluluk hissedecek mi?
Konuyla ilgili önceki haberimizde “son zamanlarda azmettiricisi ‘bilinmeyen’ bir dizi saldırının ardında aynı çete olduğu ileri sürülmüyor mu?” sorusunu sormuştuk.
Oktay Felek’in tutuklu yargılanmasını Mahkeme’den talep etmeyen Başsavcılık, teminatla serbest bırakılan Felek adadan kaçmışsa şayet bir açıklama yapacak mı?
Felek çetesi ile bağlantılı bir ismin oğlunun KKTC’de Bitcoin ve döviz işinde olduğuna, kara para akladığına dair iddialar varken Oktay Felek’i çıkarları gereği koruyanlar olabilir mi? Başsavcılık bu iddiaları da araştırıyor mu?
Polis’te temiz eller operasyonu yapılıyorken… Başsavcılığın da çetelerle ve çetelerle bağlantılı olanların üzerine gitmesi beklenirken… Serbest bırakılan zanlının önceden tehdit ettiği kişi vurulsun ve şimdi de zanlı hiçbir yerde bulunamasın iyi mi?
Organize bir suç örgütü üyesini cezaevine yollamayıp serbest bırakarak, zanlıdan şikâyetçi olanın vurulmasına vesile olunmadı mı?
Bakınız, Polis’te bir Aslan Coşkun soruşturması var. Güzelyurt [Trafik] Polis Müdürü Aslan Coşkun’un oğlunun hesabına binlerce sterlinin girip çıktığı iddia ediliyor. Bu yolsuzluk tahkikatında Polis’in işine yarayacak yasa bellidir: “Suç Gelirlerinin Aklanmasının, Terörizmin Finansmanının ve Kitle İmha Silahlarının Yaygınlaşmasının Finansmanının Önlenmesi Yasası.”
Yasanın “Siyasi ve/veya Nüfuz Sahibi Kişiler”i tanımlayan bölümü, “polis ve askeri üst düzey yetkilileri” “Siyasi ve/veya Nüfuz Sahibi Kişiler’” olarak kabul eder. Aynı yasada ‘bu kişilerin birinci dereceden akrabaları ve yakın iş birliği içinde bulunduğu kişiler’ de siyasi ve/veya nüfuz sahibi kişiler olarak tanımlanmıştır.
Aslan Coşkun’un birinci dereceden akrabası olarak oğlunun banka hesaplarındaki paraların nereden, hangi kişi ve şirketlerden temin edildiği de soruşturuluyordur herhalde… Bu soruşturma Polis içindeki çürüklerin kurumu daha da zehirlememesi ve temiz polislerin güçlenmesi açısından yürütülen en önemli ve takip edilmesi gereken soruşturmalardan biridir.
Polis’i kirletenlere dokunulmayacaksa bir polis gidecek diğeri gelecektir. Nasıl olsa KKTC kirleticilerden geçilmiyor! Her geçen gün daha fazla kara para üreten bu tür şirketler, sahipleri ve paravanları, haklarındaki soruşturmaları kapatmak için kirletebilecekleri Polis arıyor…
Sadece Polis’te mi? Tütün kaçakçılığından tutuklanan Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri eski komutanı Ömer Paç’ın Halil Falyalı ile Veysel Şahin’le ne işi vardı? Görevdeyken sadece kumar mı oynuyordu?
Kire batmış şirketler ve sahiplerinin poliste, askerde ayakları yok mu? Ya Başsavcılıkta? Serbest bırakılan organize suç örgütü üyesi Oktay Felek Kıbrıs’ta kimlere hizmet ediyor?
Ah Kıbrıs… Yasemin kokan sokaklarında, geceleri ışıtan mehtabın, denizinde kıvrak yakamozunla ne kadar da aldatıcısın… Aşk olsun sana! Bunca güzelliğinle bu kire nasıl dayanıyorsun? Para ve hırstan kudurmuşları çekiyorsun içine, sokaklarında özel plakalı lüks araçları ile dolaşan sonradan görmeleri, limanlarında içinden ne geçtiği bilinmez yatları ağırlıyorsun. Dağlarını, ormanlarını yok ediyor; denizini batırıyorlar ve sen hâlâ susuyorsun…
Yorumunuz