Özel Haber

2017’de ölen işçi için Çalışma Dairesi’nin raporu mu değiştirilmeye çalışılıyor?

►Avukatın Çalışma Bakanlığı’na imzalayarak gönderdiği ‘tanığa müdahale’ mektubunu yayımlıyoruz… ►Korman Construction ve direktörleri Günay Çerkez ve Fuat Kutlu sorumlular arasında yer alıyor… ►2017’de ölen işçi için Çalışma Dairesi’nin raporu mu değiştirilmeye çalışılıyor?

Çatalköy'de, Hazreti Ömer Türbesi yanındaki Hilton Oteli inşaatında 21 Nisan günü, 7 metre 40 cm yükseklikten beton zemine düşen ve 26 Nisan 2017’de hayatını kaybeden 32 yaşındaki Pakistan vatandaşı Mohammad Khawar’ın ölümüne sebep olanlar hakkında aradan geçen 6 seneye rağmen Başsavcılık halen dava açmadı.

Çalışma Dairesi’nin hazırladığı 06/2017 sayılı, LŞ09/0072 dosya numaralı tahkikat raporunda, çalışma izinsiz olduğu belirlenen işçi Mohammad Khawar’ı inşaatta çalıştıran Metsev İnşaat’ın, inşaatın yatırımcısı ATY-Adalı Turizm Yatırım Şti. Ltd.’nin ve yatırımcı adına kaba inşaattan sorumlu ana yüklenici Korman Construction Ltd.’nin yasalara aykırı davranarak, kazanın gerçekleşmesinde sorumlu oldukları tespit edildi.

Çalışma Dairesi’nin 2017’deki soruşturması sonucunda, ölenin çalışma iznine sahip olmadığı, yüksekten düşme riskine karşı önlem alınmadığı, şantiye alanına güvenli giriş çıkış sağlanmadığı, tesisat boşluklarının kapatılmadığı ve inşaatın tescilinin yapılmadığı rapora yazıldı. Söz konusu hususların, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın 44’üncü Maddesi altında yapılan İnşaat Tüzüğü’nün ilgili maddelerine ve 63/2006 Yabancıların Çalışma İzni Yasası’na ‘aykırı hususlar’ olduğu raporda belirtildi.

35/2008 İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın İkinci Kısım, 5’inci Maddesi’ne göre,
‘(1) İşveren, işle ilgili her konuda çalışanların sağlığını ve güvenliğini korumakla yükümlüdür.
(2) İşverenin iş sağlığı ve güvenliği konusunda işyeri dışındaki uzman kişi veya kuruluşlardan hizmet alması bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.’

Kazanın olduğu gün yapılan tahkikatta ana yüklenicinin Korman Construction olduğu Çalışma Dairesi’nce alınan ifadelerle tespit edilmiş, inşaatın giriş çıkış kontrollerinde zaafiyet olduğu, inşaat içerisinde düşme risklerine karşı önlemlerin yetersiz olduğu, bunlardan da ana yüklenici ve yatırımcı şirketin sorumlulukları olduğu sonucuna varılmıştır. 

Ana yüklenici ve yatırımcı şirket tarafından yapılan ihmaller belirlenerek, tutanak altına alınmıştır. Benzeri şekilde Polis’e ve Savcılığa da aynı tutanak ve şahadet sunulmuştur.

Mikro-Makro’ya yapılan bir ihbarla, Korman Construction’ın ve direktörleri Günay Çerkez ve Fuat Kutlu’nun avukatı Serhan Çınar’ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na 26 Eylül 2023 tarihli bir mektup gönderdiği ortaya çıktı. 

Avukatın Bakanlığa gönderdiği mektupta, Çalışma Dairesi tarafından yapılan soruşturmanın Korman Construction’ın ve direktörleri aleyhine sonuçlandığı yazıldı. 

Aynı mektupta Polis tarafından Korman Construction’ın ve direktörleri Günay Çerkez ve Fuat Kutlu’ya dava okunmak istendiği de vurgulandı.

Tanığa müdahale Ağır Cezalık bir suç değil midir?

Meselede cezai sorumluluğu olduğu tespit edilen ana yüklenici Korman Construction’a ve direktörlerine ve diğerlerine neden halen dava açılmamıştır? 

2017 yılından sonra geçen 6 senede ilgili şahıslara dava okunmaması normal akışa ters değil midir? 

Normalde iki sene içerisinde dava getirilecek bir meselede Polis’in dava okumak istediği mektupta açıkça kabul edilmişken dava neden açılmadı?

Çalışma Dairesi’nin raporunun geriye dönük olarak değiştirilmeye çalışıldığı iddiaları doğru mudur? 

Savcılık ve Polis’te bu raporun birer kopyası varken neden Çalışma Dairesi’ndeki raporun değiştirilmeye çalışıldığına dair iddialar ortaya atılmaktadır? 

Rapor tekrardan mı tanzim edilmeye mi çalışılıyor? 

Tanığa müdahale Ağır Cezalık bir suç değil midir?

Bir ceza davası daha zengin zanlılar lehine kapatılmaya mı çalışılıyor?

Başsavcılığınn davada kullanacağı bir rapora savunma avukatı nasıl müdahale edebilir?

Çalışma Bakanlığı’ndan Çalışma Dairesi’ne ve raporu yazan memura talimatla raporu değiştirmesi mi talep edilecektir?

Fasıl 154 Ceza Yasası’nın Üçüncü Kısım, İkinci Bölüm’ünde, Madde 118, ‘Tanıkları Yalan İfade Vermeye ve Doğru Şahadeti Gizlemeye Teşvik; Madde 119, ‘Tanıkları Aldatmak’; Madde 120 ‘Delilleri Tahrip Etmek’; Madde 121, ‘Adaletin Tecellisini Engellemek ve Tanıklara Müdahale İçin Gizli İttifak’ hapis cezası gerektiren suçlar değil midir?

Avukat mektupta müvekkilleri aleyhine işlem başlatıldığını, soruşturmanın müvekkilleri aleyhine sonuçlandığını resmen yazmış ve imzalamış, başka bir ifadeyle müvekkilleri aleyhinde tamamlanmış bir soruşturmayı, verilen tanık ifadesinin değiştirilmesini istiyor. Bu açık bir suç değil midir?

Mahkemede gelip tanıklık yapacak bir memura bir avukat, altında imzası olan bir mektupla müdahale etmemiş midir? Bu mektup bunun kanıtı değil midir? 

Mektupla Mahkeme’ye sunulması gereken evraklar Çalışma Bakanlığı’na sunularak, Savcılığın ana tanığı konumundaki Daire’den ifadesini ve raporunu değiştirmesine çabalanmıyor mu?

Polis dosyasındaki ifadeleri, raporu, tespit ve şahadeti bir bakanlığa mektup yazmak suretiyle değiştirmeye çalışmak suç kapsamından mı çıkarıldı?

Mahkemenin değerlendireceği bir delile, bir rapora, bir ifadeye bir avukat nasıl müdahale edebilir?

Raporu yazan kurum, soruşturmasını tamamlamış, Polis’e teslim etmiş, ifadesini de vermiş ve artık Savcılık tanığı iken Çalışma Dairesi'ne, bağlı bulunduğu Bakanlık üzerinden baskı kurulmasını talep etmek suç değil midir?

Ceza Yasası’nın 122’inci Maddesi, (a) bendinde ‘Herhangi bir kişiyi, herhangi bir yargısal işlemde, herhangi adli sıfatla görev yapmaktan veya herhangi bir şekilde, avukat, tanık veya taraf olarak bulunmaktan vazgeçirmeyi amaçlayan veya vazgeçirmesi muhtemel olan;
(b) Herhangi bir yargısal işlemi önlemeyi veya herhangi bir biçimde ona müdahaleyi amaçlayan veya önleme ve müdahalesi muhtemel olan herhangi bir fiil işleyen herhangi bir kişi, hafif bir suç işlemiş olur ve üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir’ denmiyor mu?

Mektupla Savcılığın ana tanığı konumundaki Çalışma Bakanlığı’na bağlı Çalışma Dairesi’nin tespit ve tutanakları avukatın müvekkillerine dava açılmasın diye değiştirilmeye çalışılmıyor mu?

Bu iddialar korkutucudur ancak temelsiz olduğu söylenebilir mi? 

Zenginlerin ve güçlülerin soruşturmalarında ve davalarında neler oluyor?

Halil Falyalı yaşarken baş sanığı olduğu davada, Savcılık tanığına müdahale edildiği Polis tarafından öne sürülmemiş miydi? Sonrasında tanığın ifadesini değiştirmesi suretiyle dava düşerek, Falyalı serbest kalmamış mıydı?

Bir başka zengin Hasan Özok’un davasında doktor şahadetinin değişmesi ile Özok’un davası Ağır Ceza’dan alt mahkemeye indirilmemiş miydi?

Tekin Arhun’un yargılandığı davaların birinde, ana tanık işlediği başka bir suçtan ötürü bağlandığı teminat emrinin değiştirilmesi sonucunda yurt dışına kaçınca dava düşmemiş miydi?

Resmi bir dairenin hazırladığı bir raporda hata olduğu iddia ediliyorsa Yüksek İdare Mahkemesi’ne başvuru yapmak gerekirken neden Çalışma Bakanlığı’na 6 sene sonra 'kapsamlı soruşturma yapılması' için mektup yazılmıştır? 

Bakanlığa ve Çalışma Dairesi Müdürlüğü’ne, Müdürü Sezgi Ballı’ya, personeline baskı kurulmaya ve tanık şahadeti mi değiştirilmeye çalışılıyor?

Başsavcılık ve Polis bu mektuptan haberli mi?

16/11/2016 tarihinde onaylanan ön izinle, Kıyal Tahir Ltd’de çalışmak üzere adaya gelen işçiye sonrasında çalışma izni yapılmadı. Kaçak işçi ömrünün son 5 ayını büyük umutlarla geldiği adada geçirdi ve inşaat temizliğine gittiği gün 7 metre 40 cm yükseklikten düştü. Başında ve göğsündeki kırıklarla 5 gün yaşayabildi.

Bizim çocuklarımız, insanlarımız İsias’ta hayatını kaybetti. Pakistanlı bir ailenin evladı da burada gerekli önlemler alınmadığı için yaşamını yitirdi. Ülkemize gelen insanların da birer ailesi var. Onlarınki evlat değil mi?

Tekrar soruyoruz: Gerekli önlemleri almadıkları için işçinin ölümünden sorumlu olanlar hakkında 6 sene geçmesine karşın neden dava açılmadı?

Süreci takip edeceğiz.

Bu haberle ilgili herhangi başka bir bilgi ve/veya belgeye sahipseniz Mikro-Makro’ya iletisim@mikro-makro.net’den veya +90 533 852 60 63’den ulaşabilirsiniz.
:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın