Kıbrıs

Kıbrıs Rum Temyiz Mahkemesi: Türkiye Kıbrıs'ta dava edilemez ama bireysel 'gaspçı' dava edilebilir

Milyonlarca euro tutarındaki tazminatların iptal edilmesine hükmedilen kararda, Kıbrıs Cumhuriyeti Mahkemeleri’nin ‘tüm topraklar üzerinde yargı yetkisine sahip olan’ tek Mahkeme olduğu iddia edildi.

Kıbrıs Cumhuriyeti Temyiz Mahkemesi bir alt Mahkeme kararını bozarak, Türkiye’nin Kıbrıs Mahkemesi'nde dava edilemeyeceğine emir verdi ve milyonlarca euroluk tazminatı iptal etti.

Kıbrıs Cumhuriyeti Temyiz Mahkemesi, ‘işgal altındaki topraklarda’ mülkiyet ihlalleri nedeniyle bir Kıbrıs Rum Kaza Mahkemesi tarafından Türkiye aleyhine verilen, iki Kıbrıslı Ruma milyonlarca euro tazminat ödenmesi kararını bozdu.

Stavros Stavrou, Stella Christodoulidou-Messiou ve Ifigenia Stylianidou'dan oluşan üç Yargıçlı Temyiz Mahkemesi, Türkiye'nin, herhangi bir egemen devlet gibi, dokunulmazlığa sahip olduğuna ve Kıbrıs Cumhuriyeti Mahkemeleri'nde dava edilemeyeceğine karar verdi. Mahkeme kararında, Türkiye'nin ‘işgal altındaki toprakların tamamını kontrol ettiği’ni ve ‘eylemlerini ticari, özel veya medeni hukuk konularına indirgemenin tehlikeli olacağı’nı ileri sürdü.

Egemen dokunulmazlık, devletleri başka bir devletin yasal işlemlerinde rızaları olmadan dava edilmekten veya kovuşturulmaktan koruyan bir uluslararası hukuk ilkesidir. Bu ilke hem hukuki hem de cezai yargılamaları kapsamaktadır.

Temyiz Mahkemesi, davacıların bu tür uyuşmazlıklarda uluslararası mahkemeler aracılığıyla çözüm aramaları yönünde talimat verirken, Türkiye ile Türkiye'den farklı olarak ‘bireysel mülk gaspçıları’ arasında ayrım yaptı. Kararda, ‘Bireysel mülk gaspçıları’nın Türkiye'nin aksine cezai ve hukuki kovuşturmalarla karşı karşıya kalabileceği belirtildi.

Yapılan temyiz başvurusu, 2016 yılında Lefkoşa-Girne Bölge Mahkemesi'nde Türkiye'ye karşı dava açan tanınmış Girne yerlileri Ioannis Sherkesavvas ve Katina Savva Kounama’nın davasıyla  ilgiliydi. 

Davacılar, 
Mülklerinin kullanım, işletme, geliştirme ve kira kaybından kaynaklanan zararlar için tazminat,
Mülkiyet hakkına ilişkin beyan kararları ve hukuka aykırı müdahalelerin kaldırılması,
‘İşgal altındaki Kıbrıs'ta "Taşınmaz Mal Komisyonu" ve "Yüksek İdare Mahkemesi"nin yasa dışı olduğunu ilan eden emirler talep etti.

Türkiye tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya gelmezken, davanın tarafı olmamasına rağmen Mahkeme’ye uzmanlığı ile yardımcı olması için davet edilen Kıbrıs Rum Başsavcı, vatandaş haklarını korumak için devletlerarası başvurularla çeşitli girişimlerde bulunduğunu beyan ederek davaya katılmayı reddetti.

Kıbrıs Rum Mahkemesi Serkesavvas'a 33,44 milyon euro ve Kounama'ya 38,37 milyon euro tazminat verdi. Davacılar diğer talepleri reddedildiği gerekçesiyle kararı temyiz etti.

Temyiz Mahkemesi, Loizidou ve Türkiye gibi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin baktığı davalarda belirtildiği üzere Türkiye'nin ‘işgal altındaki Kıbrıs'taki insan hakları ihlallerinden münhasıran sorumlu olduğu’nu vurguladı, ancak Türkiye’nin uluslararası hukukun temel ilkesi gereği bir devlet olarak ‘egemen dokunulmazlığa’ sahip olması nedeniyle Kıbrıs Cumhuriyeti Mahkemeleri'nde dava edilemeyeceğine hükmetti. Yargıçlar, bu uluslararası hukuk ilkesini teyit eden Uluslararası Adalet Divanı'ndaki 'Almanya ve İtalya davası'na atıfta bulundu.

Kararda, Türkiye için ‘sınırlı dokunulmazlık istisnasının geçerli olmadığı’ kaydedilerek, böyle bir olasılığın bir Kıbrıs Cumhuriyeti Mahkemesi tarafından tartışılmasının bile ‘tehlikeli bir girişim olduğuna inanıyoruz’ denildi ve şu tartışmalı iddialar savunuldu:

‘Yarım yüzyıl önce Türkiye, uluslararası hukuku ihlal ederek Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının neredeyse %37'sini işgal etti ve hâlâ elinde tutuyor. İstilacı ve işgalci bir güç olarak, en geniş anlamda, fiilen en genel anlamda yalnızca temyizde bulunanların mülklerine değil, Kıbrıs'ın işgal altındaki kısmındaki mültecilerin tüm mülklerine yasa dışı bir şekilde sahiptir. Sonuç olarak, Türkiye'nin eylem ve sorumluluklarını, sivil-ticaret-özel hukuk anlamında haksız fiil, borçlu, izinsiz giren vb. kişilerin eylem ve sorumluluklarıyla eşitlemenin ve bu sıfatla Mahkeme önünde Türkiye'ye dava açılabilmesini sağlamanın, yalnızca temyizde bulunanların haklarına değil, aynı zamanda genel olarak mültecilerin haklarına zarar verebileceğine inanıyoruz."

Mahkeme, Türkiye'nin eylemlerinin hukuki veya ticari konulara indirilmesinin mülteci haklarına zarar vereceği sonucuna vararak, bu tür davaların uluslararası mahkemelerde açılması gereğini belirtirken, ‘bireysel mülk gaspçılarının’ Kıbrıs'ta halen kovuşturulmayla karşı karşıya kalabileceğini savundu.

Fileleftheros gazetesinin haberine göre, Mahkeme, 'işgal altındaki bölgede' ‘cezai ve hukuki olarak yargılanabilecek özel mülkiyet gaspçılarını’ Türkiye’den ayırarak, bu kişilere Kıbrıs Cumhuriyeti Mahkemleri’nde dava açılabileceğini kaydetti.

Kararda, 'Kıbrıs Cumhuriyeti Mahkemeleri’nin ülkedeki tek hukuk Mahkemesi' olduğu ileri sürülerek, ‘işgal altındaki alanlar’ üzerinde etkin, fiili kontrolün mevcut durum nedeniyle mümkün olmamasına bakılmaksızın, işgal edilen alanlar da dahil olmak üzere tüm topraklar üzerinde yargı yetkisine sahip olduğu öne sürüldü.

Alt Mahkeme kararı hükümsüz kılınırken ve tazminatların tamamının iptaline karar verildi.

Kaynaklar: Fileleftheros Fileleftheros ING

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın