Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 2024 Genişleme Paketi kapsamında yer alan ‘AB Komisyonu 2024 Türkiye Raporu’ 30 Ekim tarihinde yayımlanmış, Türkiye Dışişleri Bakanlığı raporu eleştirmişti.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı 31 Ekim tarihli açıklamasında, ‘Rapor, Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının gerçeklerle bağdaşmayan, hukuk dışı ve maksimalist görüşlerini yansıtmakta; Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin meşru kaygılarını ve haklı politikalarını tamamen göz ardı etmektedir.
Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik formatın yalnızca Ada'daki iki tarafı, üç Garantör gücü ve Birleşmiş Milletleri içerdiğinin altını çizmek isteriz. Gelecekte varılacak herhangi bir çözüm, Ada'daki iki tarafın mutabakatıyla gerçekleşmelidir. AB'nin Kıbrıs meselesine ilişkin olarak, Kıbrıs Rum tarafının tutumunu kayıtsız şartsız yansıtan ve Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını dikkate almayan açıklamaları, çözüm çabalarına katkıda bulunmamakta ve AB'nin çözüm sürecinde yer almasının neden uygun bir seçenek olmadığını açıkça göstermektedir. AB'nin, üçüncü ülkelerin sınırlarını belirleme görevi veya bu konuda karar verme yetkisi olmadığını da hatırlatırız.’ demişti.
AB Komisyonu tarafından hazırlanan 2024 Türkiye Raporu’nun Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’le ilgili tartışmalı değerlendirmeleri şöyle:
AB Komisyonu Raporu’nun, ‘Giriş-Çerçeve’ bölümünde, ‘Türkiye, Avrupa Birliği için kilit bir ortak ve aday ülkedir. Nisan 2024'te Avrupa Konseyi, AB'nin Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli bir ortama ve Türkiye ile iş birliğine dayalı ve karşılıklı olarak faydalı bir ilişkinin geliştirilmesine yönelik stratejik ilgisini yineledi.
Bu bağlamda Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği'nin Kıbrıs çözüm görüşmelerinin yeniden başlatılmasına ve ilerlemesine AB-Türkiye iş birliğini daha da artırmaya özel önem verdiğini vurguladı. Hem AB hem de Türkiye, 23 Kasım 2023 tarihli AB-Türkiye ilişkileri hakkında Ortak Bildiri'nin ve ilgili Avrupa Konseyi Sonuçları’ndaki öneriler doğrultusunda karşılıklı çıkar alanlarında yeniden etkileşim kurmaya devam ediyor.’ denildi.
Türkiye AB'nin beşinci büyük ticaret ortağı, AB ise ticarette Türkiye'nin en büyük ortağı
Türkiye’nin ekonomik açıdan 2023 yılında 206 milyar euroyu aşan ticaret hacmiyle AB'nin beşinci büyük ticaret ortağı olduğu, AB’nin ise ticarette Türkiye'nin en büyük ortağı olmaya devam ettiği kaydedildi. ‘Türkiye'nin AB'ye ihracatı 2023 yılında 95,5 milyar euroya ulaşırken, AB'den ithalatı 111 milyar euroya ulaştığı’ ifade edildi.
‘Türkiye ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararlarına aykırı olarak Kıbrıs'ta iki devletli çözümü defalarca savundu’
Raporun Giriş-Çerçeve bölümünün devamında, ‘2023'ten bu yana Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili ilişkiler iyileşti ve Türkiye Doğu Akdeniz'de yetkisiz sondaj faaliyetlerinde bulunmadı veya Yunan adaları üzerinde uçuşlar gerçekleştirmedi. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımayı reddetmeye devam etti ve ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararlarına aykırı olarak Kıbrıs'ta iki devletli çözümü defalarca savundu.’ Ifadeleri yer aldı.
Müzakere Çerçeve Belgesi ile belirlenen ve Türkiye ile müzakerelere konu olan fasıllardan ‘Fasıl 24: Adalet, Özgürlük ve Güvenlik’ altındaki, ‘Düzenli ve düzensiz göç’/ ‘Uygulama ve yürütme kapasitesi’nde, ‘Yeşil Hat (BM tampon bölgesi) üzerinden Kıbrıs'a gelen düzensiz göçmen sayısı %60 oranında azaldığı’ vurgulandı.
‘Vize politikası’ alt başlığında, ‘Türkiye, Kıbrıs vatandaşlarına yönelik ayrımcı vize rejimini uygulamaya devam ediyor.’ tespiti yapıldı.
‘Türkiye, Geçitkale'deki askerî amaçlı insansız hava aracı üssü ile İskele Boğaz’daki deniz üssünü geliştirerek işgal edilmiş bölgede askerleştirmeyi artırmaya devam etmiştir.’
‘İyi Komşuluk İlişkileri ve Bölgesel İş Birliği’ başlığı altında, daha önceki raporlarda olduğu gibi ‘Kıbrıs’a özel olarak ayrılan bölümde şu ifadelere yer verildi:
‘Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımayı ve onunla iş birliği yapmayı reddetmeye devam etti. Avrupa Konseyi ve Komisyon tarafından tekrarlanarak yapılan çağrılara rağmen Türkiye, 21 Eylül 2005 tarihli Avrupa Topluluğu ve Üye Devletleri Beyannamesi'nde ve Aralık 2006 ve Aralık 2015 tarihli Konsey Sonuçları da dahil olmak üzere Konsey Sonuçları'nda belirtilen yükümlülüklerini hâlâ yerine getirmedi. Türkiye, Ortaklık Anlaşması’na Ek Protokol’ün tam olarak ve ayrımcılık yapmaksızın uygulanmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmemiş olup, Kıbrıs Cumhuriyeti ile doğrudan taşımacılık bağlantılarındaki kısıtlamalar da dâhil, malların serbest dolaşımı önündeki tüm engelleri kaldırmamıştır. Türkiye ayrıca, terörizm de dâhil güvenlikle ilgili meselelerde Kıbrıs Cumhuriyeti ile iş birliği yapmayı reddetmiştir. Türkiye, aralarında Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) de bulunduğu çeşitli uluslararası kuruluşlara Kıbrıs Cumhuriyeti’nin katılım başvurularını veto etmeye devam etmiştir.
Rapor döneminde, Türkiye, Doğu Akdeniz'de izinsiz sondaj faaliyeti yürütmemiştir. Türkiye, sismik araştırmalar ve bilimsel araştırma faaliyetleri gerçekleştirmek üzere çok sayıda seyir duyurusu (NAVTEX) yayımlamıştır ancak bunların hiçbiri, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi'ni kapsayan alanlarda değildir. AB, çıkarlarını savunma ve bölgesel istikrarı muhafaza etme konusundaki taahhüdünü sürdürmektedir. Kasım 2023'de, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki izinsiz sondaj faaliyetlerine yanıt niteliğindeki kısıtlayıcı tedbirler çerçevesinin dördüncü defa gözden geçirilmesinin ardından, Avrupa Birliği Konseyi, uygulamayı 30 Kasım 2024 tarihine kadar bir yıl daha uzatmıştır. Hâlihazırda, iki şahıs yaptırımlara tabidir.
Türkiye'nin, Kıbrıs'ın deniz yetki alanlarındaki askerî tatbikatları devam etmiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Uçuş Bilgi Bölgesi'nde (FIR) ve ulusal hava sahasında Türk insansız hava araçlarının uçuşları da hız kesmeden devam etmiştir. Türkiye, Geçitkale'deki askerî amaçlı insansız hava aracı üssü ile İskele Boğaz’daki deniz üssünü geliştirerek işgal edilmiş bölgede askerleştirmeyi artırmaya devam etmiştir. Bunun yanı sıra Türkiye'nin Kıbrıs balıkçı gemilerine yönelik tacizleri de devam etmiştir.
Rapor döneminde Türkiye, Kıbrıs Türk toplumunun rızası alınmaksızın, Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresinin uzatılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararını eleştirmeye devam etmiştir. Türkiye ayrıca UNFICYP'yi taraflı olmakla suçladı. BM Barış Gücü’ne verilen yetki, Kıbrıs adasının tamamını kapsamaktadır ve BM Barış Gücü’nün hareket özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, barış gücü operasyonlarında görev yapan Birleşmiş Milletler personelinin emniyeti ve güvenliği açısından ciddi riskler oluşturabilir.
‘… kabul edilemez olmasına rağmen Türkiye, Kapalı Maraş'ın tamamını açma planına devam etmiş, sahada yeni bir oldubitti yaratmıştır’
Uluslararası düzeyde kınamalara ve BMGK’nın 550 (1984) sayılı Kararı’nda öngörüldüğü üzere eski mukimleri dışındaki kişilerin Maraş'ın herhangi bir bölgesine yerleşmesinin kabul edilemez olmasına rağmen Türkiye, Kapalı Maraş'ın tamamını açma planına devam etmiş, sahada yeni bir oldubitti yaratmıştır. 2022’de BM Barış Gücü’nün Kapalı Maraş bölgesindeki faaliyetlerine getirilen yeni kısıtlamalar uygulanmaya devam etmiştir; bu durum BMGK’nın 789 (1992) sayılı Kararı'nın ihlali niteliğinde olup BM Barış Gücü’nün yetkisine uygun olarak görevlerini yerine getirebilmesini zorlaştırmaktadır.
Türkiye, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'taki Kişisel Temsilcisi'nin atanmasına onay verdi ve görev süresinin uzunluğunu ve içeriğini sınırlı olarak değerlendirdiğini belirtti. Türkiye yetkilileri, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon arayışında olan herhangi bir sürecin başarılı olmayacağını defalarca belirtti.
‘Türkiye, ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararlarına aykırı olarak, ısrarla ‘iki devletli çözümü’ savunmuştur. Kasım 2022'de, uluslararası alanda tanınmayan sözde "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti", Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) gözlemci üye olarak kabul edilmiştir’
Türkiye, ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararlarına aykırı olarak, ısrarla ‘iki devletli çözümü’ savunmuştur. Kasım 2022'de, uluslararası alanda tanınmayan sözde "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti", Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) gözlemci üye olarak kabul edilmiştir. Bu durum, toprak bütünlüğü ilkesinin ve BM Şartı'nın ihlâlidir. AB, ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararları uyarınca bir uluslararası hukuk süjesi olarak yalnızca Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımaktadır ve Kıbrıslı Türklerin ayrılıkçı oluşumunun uluslararası alanda tanınmasını kolaylaştıran veya bunu herhangi bir şekilde destekleyen her türlü eylemin, çözüm müzakerelerinin Birleşmiş Milletler himayesinde yeniden başlatılması için elverişli bir ortam oluşturulması çabalarına ciddi şekilde zarar vereceğini vurgulamıştır.
AB, Kıbrıs sorununun BM çerçevesinde, ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararları uyarınca ve AB'nin kurulduğu ilkeler ve müktesebat doğrultusunda kapsamlı bir şekilde çözülmesine tam bağlılığını sürdürmektedir. AB, en son Nisan 2024'teki Avrupa Konseyi Sonuçları’nda, müzakerelerin hızlı bir şekilde yeniden başlatılması çağrısında bulunmuş ve BM liderliğindeki sürecin tüm aşamalarını, tasarrufunda bulunan uygun araçların tamamıyla destekleme konusunda aktif bir rol oynamaya hazır olduğunu ifade etmiştir. Nisan 2024'te AB, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'taki Kişisel Temsilcisini atamasını memnuniyetle karşılamıştır. Avrupa Birliği, AB-Türkiye iş birliğini daha da geliştirmek için Kıbrıs çözüm görüşmelerinin yeniden başlatılmasına ve ilerlemeye özel önem vermektedir.
Müzakere Çerçeve Belgesi ve Konsey bildirilerinde vurgulandığı üzere, Türkiye’den, ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararları uyarınca ve AB’nin üzerine inşa edildiği ilkeler ile AB müktesebatı doğrultusunda Kıbrıs meselesine, BM çerçevesinde adil, kapsamlı ve uygulanabilir bir çözüm bulmayı amaçlayan müzakereleri aktif olarak desteklemesi beklenmektedir. Türkiye'nin, ilgili BMGK Kararları doğrultusunda, dış veçheleri de dâhil olmak üzere, Kıbrıs meselesinin BM öncülüğündeki çözümüne yönelik görüşmelere ilişkin taahhüdünü bir kez daha teyit etmesi önem arz etmektedir. Adada gerilimi artırabilecek ve görüşmelerin yeniden başlatılmasını engelleyebilecek tek taraflı eylemlerde bulunulmamalıdır. Maraş konusunda, Türkiye, 20 Temmuz 2021 tarihinde ilan edilen tek taraflı eylemler ile Ekim 2020'den bu yana, ilgili BMGK Kararları ile çelişen tüm adımları derhal geri almalıdır. AB, Maraş'ın statüsünün önemini vurgulamakta ve BMGK Kararlarına (özellikle 550, 789 ve 1251 sayılı Kararlar) tam uyum çağrısında bulunmaktadır.’
‘Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hükümet tarafından kontrol edilmeyen bölgelerinde, uluslararası alanda tanınmayan sözde "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" ile bir elektrik bağlantı hattı planlarında ısrar ediyor’
‘Sınır ihtilaflarının barışçıl çözümü’ başlıklı bölümde, ‘Şubat 2023'ten bu yana, Yunan hava sahasının Türk ihlalleri önemli ölçüde azaldı ve Yunan yerleşim alanları üzerinde hiçbir uçuş bildirilmedi. Yunan karasularının ihlalleri 2024'te bildirilmeye devam etti ve 2023'e kıyasla arttı. Temmuz 2024'te Türkiye, AB'nin bir Ortak Çıkar projesi olan Büyük Deniz Bağlantısı için araştırma faaliyetlerini engellemeye çalıştı. Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin hükümet tarafından kontrol edilmeyen bölgelerinde, uluslararası alanda tanınmayan sözde "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" ile bir elektrik bağlantı hattı planlarında ısrar ediyor.
Türkiye, iyi komşuluk ilişkilerine zarar veren tehdit ve eylemlerden kaçınmalı, Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerini normalleştirmeli ve tüm AB Üye Devletlerinin karasuları ve hava sahaları üzerindeki egemenliklerine ve özellikle UNCLOS olmak üzere AB ve uluslararası hukuka uygun olarak doğal kaynakları keşfetme ve işletme hakkı da dahil olmak üzere tüm egemenlik haklarına saygı göstermelidir.’ denildi.
‘Bölgesel iş birliği’ başlığında, ‘İyi komşuluk ilişkileri Türkiye'nin katılım sürecinin önemli bir parçasıdır. Diğer genişleme ülkeleriyle ikili ilişkiler genel olarak iyiydi. Ancak, özellikle Yunanistan ve Kıbrıs olmak üzere bazı komşu AB Üye Devletleriyle zorlu olmaya devam etti. Ege ve Doğu Akdeniz'deki gerginlikler Şubat 2023 depremlerinden sonra önemli ölçüde azaldı ve bu durum raporlama döneminde de devam etti. Bölgesel istikrarı baltalayabilecek eylemlerden kaçınılmalıdır.’
‘Bölüm 10: Dijital dönüşüm ve medya’da, ‘Dijital televizyon yayıncılığı konusunda Kıbrıs, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'nde (ITU) ITU Geneva06 planı kapsamında 700 MHz'in altında yeni bir birleşik Kıbrıs dijital televizyon yayın planının kaydedilmesine Türkiye'den halen itirazla karşı karşıyadır. Bu, Kıbrıs'ı komşu ülkelerden gelen müdahalelere karşı gerekli düzenleyici korumadan mahrum bırakmaya devam ediyor.’ İfadelerine yer verildi.
‘Bölüm 14: Ulaştırma politikası’ başlığı altında, ‘Deniz taşımacılığında Türkiye, limanların yeşil sertifikasyonu hakkında bir yönetmelik ve denizde çarpışmanın önlenmesi hakkında bir yönetmelik yayınladı. AB Liman Hizmetleri Yönetmeliğini uygulayan ulusal mevzuat henüz geliştirilmedi. Kıbrıs bayrağı taşıyan gemilerin Türk limanlarına yanaşmasının yasaklanmasının devam etmesi ve Kıbrıs'a giden veya Kıbrıs'tan gelen kargo taşıyan tüm gemilerin Türk limanlarına uğramasının yasaklanması oldukça sorunlu olmaya devam ediyor. İç su yollarındaki uyum sınırlı kalmaya devam ediyor ve raporlama döneminde hiçbir ilerleme kaydedilmedi.
Havacılık konusunda Türkiye, AB havacılık güvenliği müktesebatına daha fazla uyum sağlamak için çabalarını sürdürdü. Türkiye ve Kıbrıs'taki hava trafik kontrol merkezleri arasındaki yeterli iletişim eksikliği, Lefkoşa uçuş bilgi bölgesindeki hava güvenliğini tehlikeye atmaya devam etti ve operasyonel bir çözüm gerektirdi. Türkiye, havacılıkta AB iç pazarının temel taşı olan, Üye Devletlerle yaptığı hava hizmetleri anlaşmalarında AB taşıyıcısı belirleme ilkesini kabul etmeyi şu ana kadar reddetti.
Kıbrıs'ta kayıtlı, Kıbrıs ile ilgili veya son uğrak limanı Kıbrıs olan gemiler ve uçaklar üzerindeki kısıtlamalar devam ettiği sürece, Türkiye bu bölümle ilgili AB müktesebatını tam olarak uygulama konumunda olmayacaktır.’ ifadeleri kullanıldı.
‘Bölüm 15: Enerji’de, ‘Türkiye, Akaryakıt Yönetiminin Güvenliği ve Radyoaktif Atık Yönetiminin Güvenliği Ortak Sözleşmesi'ne katılmış ancak söz konusu Sözleşme'ye taraf olan Kıbrıs Cumhuriyeti'ne karşı yükümlülüklerini kabul etmeyi reddettiğini beyan etmiştir.’ tespiti yapıldı.
‘Türkiye, TDT’ye gözlemci olarak katılımıyla sözde uluslararası olarak tanınmayan 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni meşrulaştırma çabalarını da teşvik ett'
‘Bölüm 31: Dış, güvenlik ve savunma politikası’ başlığı altında, ‘Silahsızlanma ve yayılmanın önlenmesi konusunda Türkiye, çoğu uluslararası antlaşma ve sözleşmeye taraftır ve ihracat kontrol rejimlerine ve diğer siyasi olarak bağlayıcı düzenlemelere katılarak yasal olarak bağlayıcı yükümlülüklerine ve siyasi taahhütlerine uymaktadır. Ancak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Silahsızlanma Konferansı'na ve diğer Düzenlemeler ve Komitelere katılımını engellemeye devam etti. İmzacısı olduğu Silah Ticareti Anlaşması'nı halen onaylaması gerekiyor.
Türkiye, Orta Asya'da büyüyen bir varlığa ve jeopolitik hırsa sahip olup, bağlantıya büyük önem veriyor ve bölgedeki ülkelerle ilişkileri geliştiriyor. Türkiye özellikle, Kazakistan ile savunma sanayiinde iş birliğini daha da geliştirdi ve Türkmenistan ile enerji iş birliğine odaklandı. Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) daha güçlü bir siyasi rol üstlenmesi için baskı yapmaya devam ederken, aynı zamanda TDT’ye gözlemci olarak katılımıyla sözde uluslararası olarak tanınmayan 'Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni meşrulaştırma çabalarını da teşvik etti. Bu da Birleşmiş Milletler himayesinde çözüm görüşmelerinin yeniden başlamasına elverişli bir ortam yaratma çabalarını baltalıyor.’ denildi.
Aynı başlık altında, 'Türkiye, uluslararası örgütlerle aktif olarak ilişki kurarken, bir dizi örgüt ve düzenlemede, özellikle Kıbrıs Cumhuriyeti olmak üzere AB Üye Devletlerinin katılımını sistematik olarak engellemeye devam etti' ifadeleri yinelendi.
'EK I – AB ve Türkiye Arasındaki İlişkiler’de, ‘Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımayı reddetmeye devam ediyor ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) ilgili kararlarına aykırı olarak Kıbrıs'ta iki devletli bir çözümü savunuyor. Nisan 2024'te Avrupa Konseyi, ilgili BMGK kararlarına uygun ve AB'nin kurulduğu ilkeler ve AB müktesebatı doğrultusunda, BM çerçevesinde Kıbrıs sorununun kapsamlı bir şekilde çözülmesine olan bağlılığını yeniden teyit etti. BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi'nin atanmasını memnuniyetle karşıladı. Avrupa Konseyi, AB'nin elindeki tüm uygun araçlarla BM liderliğindeki sürecin tüm aşamalarını desteklemekte aktif bir rol oynamaya hazır olduğunu yineledi.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yetkisiz sondaj faaliyetlerine yanıt olarak kabul edilen Temmuz 2019 tarihli Konsey sonuçları yürürlükte kalmaya devam etmektedir. Kasım 2023'te, yetkisiz sondaj faaliyetlerine yanıt olarak kısıtlayıcı önlemler çerçevesinin gözden geçirilmesinin ardından Avrupa Konseyi rejimi 30 Kasım 2024'e kadar bir yıl daha uzattı. Şu anda iki kişi yaptırımlara tabidir. Türkiye, 2021'in başından bu yana Doğu Akdeniz'de herhangi bir yetkisiz sondaj faaliyetinde bulunmamıştır.’ denildi.
Kaynak: 2024 Türkiye Raporu
Yorumunuz