Hükümet çoğu kez yaptığı gibi sessiz sedasız, kamuoyunda tartışmaya açmaksızın bir tüzük geçirdi. Güya ülkeye çalışmaya gelen 3’üncü ülke vatandaşlarının KKTC yurttaşı olmasını engellemek için yapılan bu tüzük, yabancı çalışanların 4 yıl çalıştıktan sonra 45 günlüğüne ülkelerine dönmelerini ve işveren istediği takdirde tekrar izin çıkartılmak suretiyle adaya getirilmelerini emrediyor!
Emrediyor çünkü görüştüğüm işverenler ve sektör temsilcilerinin hiçbirinin tüzüğün Bakanlar Kurulu’ndan onay alıp geçtiğinden bile haberi yoktu.
Dün oldukça sıkışık programlarına rağmen lütfedip benimle görüşen üst düzeylerden aldığım bu bilgiye ben de şaşırdım. Resmi içeriklerin Resmi Gazete’den bile kaçırıldığı bir yönetim anlayışının kıvrak zekası ne kurnazlıklara kadir… Son zamanlarda bir dizi tüzüğün Bakanlar Kurulu tarafından onaylandığı Resmi Gazete’de yayımlanıyor ve fakat tüzüğün içeriği online yayımlanmayan ‘ek’e iliştiriliyor. Maksat, kamuoyunun keskin gözlerinden konuyu kaçırmak mıdır? Vazgeçiniz! Zira, bu, daha çok dikkat çekiyor. Tüzük hakkında bilgi yoksa o tüzükte okunması, tartışılması istenmeyen ayrıntılar gizleniyor demektir. Merkezi Mevzuat Dairesi’nin sitesi de aynı gizleme alışkanlığının bir sonucu olarak muhtemelen sadece istenilen ve Nuh Nebi'den kalmış tüzükleri yayımlıyor.
‘Milliyetçi’ UBP’nin işine gelince Rum yasalarından feyzalması, Almanya’dan falan örnek vermesi, üzerine de çok değişik ülkelerden gelenlerin vatandaşlık hakkı kazandığı bahanesiyle Kıbrıslı Türk toplumunun demografik yapısını korumak istediğini iddia etmesi nasıl iki uçlu, ne ikiyüzlü ve rezil bir popülizmdir, tarifi yok.
KKTC’nin ucuz olduğu sürece alışverişin yapıldığı bir ülke olduğunu unuttuklarına mı inanacağız? Ülkenin öz yurttaşlarının daha uygun fiyatlara güneyden alışveriş yaptığını görmediklerine mi? Pahalılıktan ve düşük ücretlerden gençlerin Kıbrıs’ın güneyinde ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde hayatlarını kurduklarından haberdar olmadıklarını mı varsayacağız? Kıbrıslı Rumlar açısından KKTC’deki yüksek enflasyonla kuzeye geçmenin araç sigortası ve benzin maliyetini karşılamaya değmediğini ve artık kuzeye alışverişe gelmediklerini bilmediklerini mi farz edeceğiz? Türkiye’den çalışmak için gelenlerin bu pahalılıkta yeterli para kazanamadığı için ülkelerine geri döndüklerinden ya da adaya gelmek istemediklerinden haberlerinin olmadığını mı sanacağız?
Mevcut UBP, yönetimdeki diğer koalisyon partileri gibi tırnak içinde milliyetçi bir partidir. Sözde ‘milliyetçi’, gerçekte ‘iş birlikçi’dir. 2’inci ülke yurttaşları ve çalışanları KKTC vatandaşı olmaya aynı şartlarda devam edecek amma 3’üncü ülke vatandaşlarını çalıştıkları şirket istihdam etmeyi sürdürmek istiyorsa, 4 senede bir, dünyanın artık hangi kıtasındaysa gidiş-dönüş uçak biletini temin edecek, hiçbir iş yapamayacak olsa da çalışanın en az 45 günlük maaşını ödeyecek, yokluğunda işler aksayacak ve yıllardır birlikte çalıştığınız, deneyimli yabancı ülkesinde daha iyi bir fırsat yakalarsa haliyle KKTC’ye dönmeyecek. İşveren böyle bir riski kolay kolay almayacağından, 3’üncü ülke çalışanı da kendisini teşvik eden bir sistemden eser kalmadığı için, varlığını bulunmaz Hint kumaşının üretildiği ülke sanan KKTC’ye zamanla ne okumaya ne çalışmaya gelecek.
3’üncü ülke vatandaşlarına yurttaşlık verilmeyecekse 2’inci ülke vatandaşlarına da verilmemedir. Bu, Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereğidir. Başsavcılık da bu yönde görüş verdiği için hükümet kimsenin içeriğini göremediği bir tüzükle 3’ncü ülke yurttaşlarını iş piyasasından çekecek ve 2’inci ülke vatandaşlarına daha çok istihdam alanı açacak. Turizmde, üniversitelerde ve inşaat sektöründe gelirlerin düştüğü bir dönemde Türkiye’den daha fazla çalışanı cezbetmek için daha yüksek ücret ödemek zorunda kalacak işyerleri de artan giderlerini fiyatlara yansıtarak mecburen yüksek enflasyonu daha da azdıracak.
Tüzükle güdülen amaç, Kıbrıslı Türkleri istihdama kazandırmak değildir. Güneyde, İngiltere’de, Avustralya’da, Avrupa ya da ABD’de çok daha yüksek bir gelir elde edecek genç Kıbrıslılar ülkeyi terk ederken, adanın kuzeyini tamamen Türkiyelileştirmektir hedef. Kıbrıslı adadan gidiyor, dönmüyor. Sonradan adaya gelen T.C. vatandaşları KKTC vatandaşlıklarına rağmen KKTC şartlarına dayanamayıp pılıyı pırtıyı satıp ülkeyi terk ediyor. 3’üncü ülkeden gelenleri de keselim, piyasada Kıbrıslı Türklerin tükenişi hızlansın gayesini güden iş birlikçi zihniyetin eseridir bu tüzük…
'4 senede bir ülkeden gönder, sonra geri getir'in devlete ve aracılara bırakacağı rant da hesaba katılmıştır mutlaka. ‘Anavatan’dan yasaları kopyalayıp yapıştırdığınız gibi, hiç sevmediğiniz, düşmanca söylemleriniz sayesinde size elektrik satmayı dahi kesen ‘Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin yasalarından ilham alacağınıza orijinal fikirler üretin. Amaç hakikaten vatandaşlık vermemekse, 4 senede bir çalışma izinli 3’üncü ülke vatandaşından yazılı olarak KKTC vatandaşlığı almak istemediklerine dair bir beyanat verilmesini izin yenilemenin ön şartı yapar ve bu işi böyle bile halledebilirsiniz. Niyet o değil. Hedef, 2’inci ülke nüfusunu daha da arttırmak, nüfus taşınmasına yeni bir kılıf yaratmak. Murat edilen, birden fazla iş birlikçi ideolojiyi bir arada uygulamak ve devlete, siyasilere ve aracılara çalışma izinlerinden yeni bir rant kapısı aralamaktır.
Serdinç Maypa’nın ortaya çıkarttığı üzere ‘eşek gibi çalıştırılan’, ‘köleleştirilen’, ‘pasaportuna el konan’, ‘dövülen’ yabancı işçilerden bahsediyoruz. Yabancıya vatandaşlık tarihe gömülecekmiş... Çalışan yabancıları yaşarken bir gömmediğiniz kalıyor... Sizler gömseniz gömseniz KKTC’yi ve Kıbrıslıyı tarihe gömersiniz!
Yorumunuz