Kadınların işgücüne katılımı arttıkça doğurganlık oranlarının da azalıyor ve kariyerle çocuk bakımını birlikte götürerek hokkabazlık etmek, büyük aileye dönüşmek için çok az alan bırakıyor gibi görünüyordu. Ancak yeni araştırmalar zengin ülkelerde bu eğilimin çarpıcı bir şekilde tersine çevrildiğini gösteriyor.
1980'de kadın işçilerin sayısının yüksek olduğu zengin ülkeler daha düşük doğurganlık oranlarına sahipti
1980'de kadın işçilerin sayısının yüksek olduğu zengin ülkeler, daha fazla işsiz kadına sahip daha fakir ülkelerden daha düşük doğurganlık oranlarına sahipti. Zengin ebeveynler çocuklarına daha fazla para harcıyor ve bu nedenle daha az çocuk istiyordu. Ve çalışan anneler çocuk yetiştirmedikleri durumda daha yüksek fırsat maliyetlerine sahip olabiliyordu. Bu mantığa göre, daha fazla kadın işgücüne katıldıkça, doğum oranlarının düşmesi gerekiyordu. Ancak 2000 yılına gelindiğinde, çalışan kadınların payı Amerika ve İngiltere gibi yerlerde % 17 oranında arttıktan sonra, bu eğilim tersine döndü.
Zengin ülkeler arasında doğurganlık oranları, en çok kadının çalıştığı yerlerde en yüksekti. Demografi uzmanları şaşkındı. Ne değişmişti?
Esnek işgücü piyasaları, yükü paylaşan babalar, elverişli sosyal normlar ve iyi aile politikaları temel nedenler
Amerikan Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu tarafından yayınlanan yeni bir çalışma, tersine dönüşün hem kültürel hem de politika değişikliklerinin sonucu olduğunu savunuyor.
ABD ve Norveç gibi ülkelerde, bir işi elinde tutmak ve anne olmak ekonomik ve sosyal olarak daha kolay hale geldi. Sonuç olarak, doğum oranı arttı. Ancak ikisinin çatışma içinde olduğu ülkelerde, örneğin İtalya ve İspanya'da, kadınlar halen daha az çalışırken daha az bebek sahibi olabiliyor.
Norveç'te, 2021'de hükümet küçük çocuk başına 29.726 Dolar harcadı; 49 haftalık ebeveyn izni verildi
Yazarlar, dört ana faktörün daha yüksek doğurganlık oranlarına yol açtığını belirledi: Esnek işgücü piyasaları, ev içi işleri ve çocuk bakımını paylaşan babalar, elverişli sosyal normlar ve iyi aile politikaları. Örneğin, çocuk bakımının yüksek oranda sübvanse edildiği Norveç'te, 2021'de hükümet küçük çocuk başına 29.726 Dolar harcadı. Bu rakam hem kadın istihdam oranı hem de doğurganlık oranı, çoğunlukla zengin ülkelerden oluşan bir kulüp olan OECD'deki (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü, The Organisation for Economic Co-operation and Development) en yüksekler arasındadır. Hiç şüphesiz 49 haftalık ebeveyn izni de buna yardımcı oldu.
ABD’de çocuk başına 500 Dolar harcıyor, ücretli doğum izni de yok ancak Amerikan erkekleri daha fazla ev işi ve çocuk bakımı üstleniyor
Bununla birlikte, kamu harcamaları tek başına çocuk yetiştirme kararlarını belirlemez. Sosyal faktörler de rol oynar. Amerika, çocuk bakımı harcamalarında OECD'nin en altında yer alıyor ve her yıl çocuk başına sadece 500 Dolar harcıyor. Aynı zamanda ulusal ücretli doğum izni olmayan tek ülkedir. Ancak ABD'deki erkekler çoğu OECD ülkesinden daha fazla ev işi yapıyor ve daha fazla çocuk bakımı üstleniyor.
Erkeklerin ev işlerinden paylarına düşeni yapmalarını sağlamak, hükümetler veya kadınlar için basit olmayabilir. Amerika'daki Demokratların yapmaya çalıştığı gibi sosyal normları değiştirmek zaman alır ve çocuk bakımına yapılan harcamaları artırmak veya ebeveynlik izni politikalarını iyileştirmek politik olarak gerginlik yaratabilir. Ancak eğilim açıktır: Zengin ülkelerdeki annelerin çalışmasını kolaylaştırmak, doğurganlık oranlarını artırmaya yardımcı olmak için iyi bir yoldur.
Kaynak: The Economist
Yorumunuz