Cyprus Mail gazetesindeki ünlü hiciv köşesi ‘Kahvehaneden Hikâyeler”de ('Tales from the Coffeeshop') bugün yayımlanan 'Putin’in Kullanışlı Aptalı Fidias' başlıklı yazıda, Kıbrıs Rum Hükümeti’nin hukuk devleti olma iddiası mizahi bir dille eleştirildi.
Köşede şu ifadeler kullanıldı:
“Kuzeyde Rum mallarını gasp edip geliştiren kişilerin tutuklanması, Kıbrıs sorunundaki (Cyprob) kilitlenmenin itici gücü haline geldi.
Ersin Tatar bu tutuklamaları “terörizm” olarak niteledi ve bu ortamda Prezniktwo [Hristodulidis ima ediliyor] ile görüşmeyeceğini söyledi. Pazartesi günü BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile yaptığı görüşmeden sonra, “Bu terörist faaliyetler derhal sona ermeli” dedi. Holguin, bir yıllık aradan sonra Kıbrıs’a geri dönmüş ve hiçbir yere varmayan görüşmelere yeniden başlamıştı.
Bizim taraf ise Tatar’ın tepkisinden memnun görünüyordu çünkü Prez [Hristodulidis kastediliyor] Tatar'la görüşmeye pek hevesli değil, Tatar’ı kızdırarak elde ettiği milliyetçi, sert adam imajını seviyor. Bu durum ayrıca, açıkça göz kırptığı ELAM’ın da hoşuna gidiyor; öyle ki, DİKO’nun patronlarından, bilmiş vekil Chrysis Pantelides geçen hafta sonu Kathimerini’ye verdiği röportajda bundan şikâyet etti.
Hristodulidis ise fırsatı değerlendirip hukuk devletini pazarlamaya girişti: “Adalete müdahale etmeyiz. Suç işleyenler yargılanır.”
Ancak bu sözler hem doğru değildi hem de zamanlama açısından talihsizdi. Çünkü tam bu sırada, vergi ve sosyal sigorta borçlarını ödemeyen futbol kulübü yöneticilerinin, toplum istemediği için yargılanmadığı ortaya çıkıyordu.
Vergi Dairesi Başkanı Sotiris Markides, Meclis Maliye Komitesine, eğer vergi yasaları uygulansaydı, borcunu ödemeyen kulüplerin kapatılacağını, mal varlıklarına haciz konacağını ve banka hesaplarının dondurulacağını söyledi. Hatta yöneticiler bile suç işlemiş sayılıp yargılanacaktı.
Ancak dört futbol kulübü devleti kandırmaya devam ederken, asgari ödemeleri bile yapmayıp (bazı son tarihleri kaçırdıktan sonra borcun yaklaşık yarısını ödediler), hukuk devleti onlar için süresiz olarak askıya alındı. Maliye Bakanlığı kararı uyarınca, vergi borçları ödenmeyen kulüplerin borçlarını vergi mükellefleri üstlenecek.
Hükümet benimsediği bu çifte standartların farkında değil gibiydi. Mini Me [Genç hükümet sözcüsü kastediliyor] cumartesi günü bir radyo programında, kuzeyde Rum mallarını gasp edenlerin tutuklanması hakkında konuşurken hâlâ hukuk devletine bağlılık açıklaması yapıyordu:
“Kıbrıs Cumhuriyeti her zaman hukuk devleti çerçevesinde hareket eder. İnsan haklarının korunması hiçbir siyasi amaçla bağlantılı değildir ve defalarca söyledik ki, yürütme organı adalete müdahale edemez ve etmez.”
Ancak birkaç gün önce Meclis Komitesi’nde yapılan tartışmayı duymamıştı: Roman Abramoviç’in Kıbrıs merkezli, süper yatlarını yöneten şirketi Blue Ocean, 14 milyon euro KDV borcunu ödemeden kapatılmıştı. İki mahkeme kararına (2018 ve 2024) rağmen borç ödenmedi ve hiç kimse yargılanmadı. Kısacası, Kıbrıs’ta “hiç yaşanmaz” denilen adalete müdahale, Abramoviç’e yaranmak için yapılmıştı. Hatta davayla hiçbir ilgisi olmayan bir politikacının TV kanallarını arayıp bu konunun haberlerde yer almaması için ricada bulunduğu söyleniyor.”
Köşenin tamamını Cyprus Mail’den okuyabilirsiniz.
Yorumunuz