Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) ile Avrupa Kültür Vakfı’nın ortak raporuna göre, Donald Trump yönetimi Avrupa’da kültür savaşı yürütüyor. Raporda, ABD başkanının kıta üzerindeki MAGA ('Make America Great Again', 'Amerika'yı Yeniden Yücelt') hareketine yakın siyasi ve ideolojik müttefikleri agresif biçimde desteklediği, AB’yi dünya sahnesinde alenen küçük düşürdüğü ve seçimlere müdahale etmeye çalıştığı vurgulanıyor.
Çalışmaya göre Trump, transatlantik ilişkiyi muhafazakâr değerlere çekmeyi, Avrupa’daki sağ popülistleri ifade özgürlüğü teması etrafında toplamayı hedefliyor. Rapor, AB liderlerinin bölünmeleri, tereddütleri ve Trump’a karşı izledikleri “pohpohla, yatıştır, oyalama” yaklaşımının bu politikaları cesaretlendirdiğini belirtiyor.
"AB vatandaşlarının AB’ye güveni 2007’den bu yana en yüksek seviyede"
Araştırma ve anketlerle desteklenen rapor, Avrupa kamuoyunda AB’ye bağlılık hissinin güçlü olduğunu ve Birliğin kendi iradesini ortaya koyabilecek durumda bulunduğunu kaydediyor. Eurobarometer verilerine göre, vatandaşlarının AB’ye güveni 2007’den bu yana en yüksek seviyede. Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönmesinden sonra İsveç, Fransa, Danimarka ve Portekiz başta olmak üzere 12 ülkede güven artışı kaydedildi. Üç ülke, Romanya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti hariç, AB ülkelerinde artık neredeyse hiçbir siyasi parti AB’den ayrılmak istemiyor. Çoğu ülkede halk, AB’nin küresel krizler ve güvenlik risklerine karşı koruyucu rolünün daha da artması gerektiğini düşünüyor.
37 sayfalık rapor, Avrupa’nın durumunu Truman Show filmindeki baş karaktere benzetiyor: İçinde bulunduğu dünyanın aslında reyting uğruna yazılmış bir senaryo olduğunu fark eden karakter gibi, Avrupa’nın da Trump ve müttefiklerinin yazdığı krizlere sürekli tepki verdiği ifade ediliyor. Viktor Orbán (Macaristan), Giorgia Meloni (İtalya) ve Robert Fico (Slovakya) gibi liderlerle birlikte gündeme gelen gümrük vergisi tehditleri, göç korkuları ve ifade özgürlüğü tartışmalarının Avrupa’yı edilgen hale getirdiği kaydediliyor.
"Trump’ın kültür savaşında hedef bizzat Avrupa’dır"
Raporun yazarı Avrupa Dış İlişkiler Konseyi kıdemli dış politika uzmanı Pawel Zerka, “Trump’ın kültür savaşında hedef bizzat Avrupa’dır” diyerek, Şubat 2025’te ABD senatörü JD Vance’in Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmayı dönüm noktası olarak gösterdi. Vance, Avrupa’nın “ortak temel değerlerden uzaklaştığını” iddia etmiş ve ABD’nin seçimlere müdahale niyetini açıkça ortaya koymuştu. Zerka’ya göre bu, ABD-AB ilişkilerini “değerler ayrılığı” üzerinden tanımlama ve ifade özgürlüğünü Avrupa’daki MAGA yanlısı partiler için birleştirici çağrıya dönüştürme stratejisinin işaretiydi.
Rapor ayrıca Trump’ın Ukrayna’nın geleceğine dair görüşmelerden AB liderlerini dışlamasını, Avrupa genelindeki ana akım partilere saldırmasını ve ticaret müzakerelerinde Brüksel’e şantaj yapmasını eleştiriyor. Polonya’da milliyetçi aday Karol Nawrocki’nin Beyaz Saray’da ağırlanması ve sosyal medyada öne çıkarılması da “Avrupa siyasetinin ideolojik ağırlık merkezini kaydırma girişimi” olarak nitelendiriliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan Samuel Samson’un, Avrupa’yı “dijital sansür, kitlesel göç, din özgürlüğü kısıtlamaları ve demokratik özyönetime saldırıların yuvası” olmakla suçlayarak “medeniyet müttefiklerine” çağrı yapması ve Elon Musk'ın girişimleri de raporda yer aldı.
Ayrıca Elon Musk ve Mark Zuckerberg gibi isimlerin Trump yönetimi ile yakın ilişkilere sahip olduğu, platformları X ve Meta'nın ise Avrupa’nın dijital alanında etkin olduğu vurgulandı.
Zerka, kültür savaşının iki düzeyde yaşandığını belirtti: Avrupa siyasetinin temelinde yatan değerler üzerine ideolojik bir çatışma ve Avrupa’nın küresel sahnede özerk bir aktör olarak onuru, güvenilirliği ve kimliği için bir mücadele. Ona göre Brüksel ve ulusal başkentler, kültür savaşının hedefinde olduklarını kabul etmeli, ancak Trump’ı her fırsatta kışkırtmak yerine gerektiğinde zaman kazanmaya odaklanmalı. Yine de AB'nin, güçlü yanlarını öne çıkararak, ABD başkanının hızlandırdığı istikrarsız küresel düzende acı çekmek yerine gelişebileceği kaydediliyor.
Son olarak raporda, ulusal liderlerin Trump karşısında pohpohlayıcı tavırdan uzak durmaları, Avrupa Komisyonu’nun ise Dijital Hizmetler Yasası ve ticaret araçları gibi enstrümanları cesurca devreye sokması gerektiği ifade edildi.
Avrupa Kültür Vakfı’ndan André Wilkens, “Avrupa hissi soyut bir ütopya değil, Avrupa’ya dair sahici duyguların ve Avrupalıların bu duygular için mücadele etme kararlılığının ifadesidir” diyerek, asıl meselenin kültür olduğunu vurguladı. Bu noktada ünlü Amerikan siyasi sloganına gönderme yaparak (“It’s the economy, stupid!”), onun yerine “It’s culture, stupid!” dedi.
Kaynaklar: The Guardian - Avrupa Dış İlişkiler Konseyi
Yorumunuz