Dünya

Hasan Piker: ABD’de iç şiddet ile ülkenin dış politikadaki saldırganlığı birbirini besliyor

Twitch yayıncısı Hasan Piker, Charlie Kirk suikastının ardından ABD’deki şiddet kültürünü değerlendirdi ve ABD’de silahların yalnızca sokaklarda değil, dış politikada da kullanıldığına dikkat çekti.

Amerikan siyasetinde genç kuşakların ilgisini çekmesi planlanan bir etkinlik, trajediye dönüştü. Twitch yayıncısı ve siyaset yorumcusu, Türk asıllı ABD vatandaşı Hasan Piker, iki hafta içinde Dartmouth College’da yapmayı planladığı münazara için hazırlandığı sırada, münazarada karşısında olacak muhafazakâr aktivist Charlie Kirk, Utah’taki bir üniversite kampüsünde silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti.

Planlanan tartışma, yaşanan trajedi

25 Eylül’de Dartmouth College’da gerçekleşmesi planlanan etkinlikte, Piker ve Kirk genç seçmenlerin politik görüşlerini merkeze alan geniş kapsamlı bir tartışmada karşı karşıya gelecekti. Ancak çarşamba günü Utah’tan gelen haber, planları kökten değiştirdi: Kirk, konuşma yaptığı sırada vurularak öldürüldü. Perşembe gece yarısı geç saatlerde saldırıyla bağlantılı cinayet zanlısı gözaltına alındı.

Hasan Piker, acı haberi her zamanki gibi Twitch’te canlı yayın yaptığı sırada aldı. “Her gün inanılmaz dehşet görüntülerine, özellikle de Gazze’de yaşanan vahşete dair görüntülere maruz kalmama rağmen, Utah’tan gelen görüntüler beni yine de şok etti” diyen Piker, tanıdığı birinin yükselen siyasi şiddetin kurbanı olmasının yarattığı sarsıntıyı dile getirdi.

Amerika’da silahlı şiddet gerçeği

Piker, Kirk’ün ölümünü değerlendirdiği New York Times’daki makalesinde, ABD’deki gevşek silah yasalarına ve gelişmiş ülkeler arasında en yüksek silahlı ölüm oranına sahip olunmasına dikkat çekti. ABD’de bu yıl yalnızca okullarda yaşanan silahlı saldırı sayısı 47’ye ulaştı.

Kirk’ün ölümü, siyasi açıdan sarsıcı olsa da, Piker’e göre saldırının kendisi ABD’deki genel şiddet tablosundan ayrı değildi.  Tanınmış bir siyasi figürün böylesi bir saldırıya hedef olmasının, toplumsal düzenin bozulduğunu gösterdiğini vurguladı.

Toplumsal çürüme ve bireysel umutsuzluk

Piker, yaşanan şiddetin köklerini Amerikan toplumundaki daha derin sorunlara bağladı: Artan evsizlik, yüksek kiralar, iklim krizinin yıkıcı etkileri ve giderek büyüyen ekonomik eşitsizlik. Kapitalist yaşam tarzının insanları yalnızlığa ve öfkeye sürüklediğini, 7/24 haber döngüsünde bu öfkenin daha da körüklendiğini kaydetti.

Amerikalıların “aşırı şiddet kapasitesinin” dışa yansıması: “Silah çekmek ya da füze fırlatmak, ulusal karakterimizin bir parçası haline geldi” 

Piker’in üçüncü tespiti ise Amerikan kültüründeki şiddet alışkanlığıyla ilgiliydi. Ona göre, ABD’de iç şiddet ile ülkenin dış politikadaki saldırganlığı birbirini besliyor. Küba’dan Irak’a, Gazze’den Yemen’e kadar birçok coğrafyada Amerikan silahlarının ve operasyonlarının sivilleri hedef aldığına işaret eden Piker, “Silah çekmek ya da füze fırlatmak, ulusal karakterimizin bir parçası haline geldi” dedi.

Özellikle Gazze’de yaşanan yıkıma ve İsrail’e verilen sınırsız desteğe dikkat çeken Piker şöyle yazdı: “Amerikalılar, giderek alışkanlık haline getirdiğimiz bir şiddet kültüründe yaşıyor. Şiddet kültürümüz ile Amerikan dış politikası arasında bir bağlantı var. Zamanla, bu şiddet kültürü dünyadaki insanları -Küba’dan Irak’a kadar her yerde- Amerikan silahlarının ve bombalarının gerçek hedefleri haline getirdi; ben bunu Amerikalıların “aşırı şiddet kapasitesinin” dışa yansıması olarak görüyorum.

Yıllardır Amerikan siyaseti giderek daha cezalandırıcı bir karakter kazandı. George W. Bush döneminde Araplar ve Müslümanlar (ve hâlâ) şüpheyle damgalanıyordu. Arap ve Müslüman ülkelere karşı yeni savaşlara girişirken, onların sivil hakları sürekli ihlal edildi ve bu ülkelerdeki hayatlara kendi hayatlarımız kadar değer vermedik.

Barack Obama yılları, bir düzeltmeden çok bir devamlılıktı; insansız hava aracı saldırıları, gece baskınları ve bitmeyen savaşlarla geçti. Trump’ın ilk başkanlık döneminde ve Joe Biden yönetiminde yaşananlar ise aynı çizginin devamıydı: Amerikan düşmanları olarak belirlenen taraflara yönelik aşırı söylemler, buna eşlik eden agresif yaptırımlar ve tüm ülkeleri istikrarsızlaştırmayı amaçlayan gizli operasyonlar.

Sözde yeminli düşmanlarımızı cezalandırmaya ve öldürmeye dayalı, diplomasiyi hiçe sayan bir dış politika, yaşamak istediğimiz dünyaya ancak öldürerek ve sakatlayarak ulaşabileceğimiz korkunç mesajını veriyor.

Korkarım ki bu durum en açık biçimde Amerika’nın İsrail’e verdiği sarsılmaz destekte görülüyor. Gazze’deki soykırım on binlerce masum can aldı. Bu arada İsrail, İran, Katar, Lübnan ve Yemen’de pervasızca suikastlar ve suikast girişimleri gerçekleştirdi. Trump’ın ve daha önce Biden’ın desteğiyle sürdürülen bu neredeyse koşulsuz Amerikan desteği, yaşadığımız ülke hakkında ürkütücü bir tablo ortaya koyuyor.

Bu, yalnızca “düşman” olarak etiketlediğimiz için Amerikan düşmanlarının ölümle cezalandırılabileceği anlamına geliyor. Bu rakipler meşru bir tehdit oluştursa da oluşturmasa da, ordumuzun ve müttefiklerimizin “ateş ve öfke”si, çıkarları bizimkilerle örtüşmeyen bir dünyayla nasıl başa çıkacağımızın varsayılan cevabı haline geldi. Silah çekmek ya da füze fırlatmak ulusal karakterimizin bir parçası haline geldi; ahlak anlayışının, parmakların tetiği çekmesi için geçen zamana indirgenmesi ise acı bir durum.

Bay Kirk’e bütün bunları sormak isterdim. O ve ben bazı aynı sorunları tespit ettik, ancak nedenleri ve olası çözümleri konusunda görüşlerimiz çatışıyordu.” diye yazdı.

“Amerikalılar, özellikle de genç Amerikalılar, iktidardakilerin pek çoğunun ekonomik ya da başka alanlardaki mücadelelerini dinlemeyi reddetmesi nedeniyle giderek artan bir umutsuzluk hissediyor. Bir taraf, Demokratlar, çoğunlukla basmakalıp sözler sunarken; diğer taraf,  Trump’ın simgelediği yaklaşım ise, insanların öfkelerinden sık sık yararlanıyor ve bu öfkeyi savunmasız topluluklara yönlendiriyor. Bay Trump’ın müttefiki olan Bay Kirk ise bu konuda uzmandı.

Bay Kirk’le tartışmak istiyordum. Ama bir şiddet eylemi yüzünden artık tartışamıyorum.” diyerek makalesini bitirdi.

Makalenin tamamını New York Times’dan okuyabilirsiniz.

Piker, Instagram’dan yaptığı Kirk'in ardından yaptığı yayında ise, “Charlie Kirk, bugün yasını tutanların bizzat savunduğu ve hâlâ savunmaya devam ettiği politikaların kurbanı oldu. Tek çözüm ise daha akılcı silah denetimidir.” dedi.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

A post shared by Hasan Piker (@hasandpiker)

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın
" }