Yazılar

Sömürge miyiz?

Türkiye Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumları genellikle anlayamamıştır diyebilir miyiz? Ada’daki insan dokusunun şifrelerinin geçen bunca yıla rağmen Türkiye tarafından çözülemediğine inanıyor musunuz gerçekten? Sömürgeci ülkelerin başında gelen İngiltere’nin de Kıbrıslıları tanımakta zorlandığı bilinir. ‘Kıbrıslılar anlaşılmaz varlıklardır’ gibi bir kestirimde bulunulamayacağına göre, kolonyal ülkelerin sömürgeleştirdikleri ülkeleri anlamakla ilgili sıkıntıları olduğu akla gelebilir. Veyahut sömürgeci ülkelerin sömürgelerini zaten anlamak istemediklerini de düşünebiliriz.
   Bildiğimiz noktaların üzerinden geçelim: Sömürgeciler kontrol altında tuttukları toplumlara ve bireylerine kendi kültürlerini dayatır. Sömürgeci ruh, kültürünü, dinsel inanışlarını ve dilini altta gördüğü topluma ekonomik bağımlılığı kullanarak empoze eder. Sömürgeleştirdiği ülkenin kaynaklarını ele geçirir ve yarattığı ilişki ağı ile sömürgesinden kâr eder. Sömürgelerde daha kolay para kazanacağını bilen sömürge ülke tüccarları bile kendi ülkelerinde iş yapmak yerine sömürgelere giderek iş kurarlar. Sonunda sömürgeci sömürdüğü ülkeye bağımlı hale gelir. Kendisine tabi kıldığı ülkenin bağımlısı olmak her sömürgecinin kaderidir.
   Tunus kökenli Fransız yazar Albert Memmi sömürgecinin ‘gaspçılık’ yaparak ele geçirdiği sömürgesinde aklanmaya çabalamak zorunda olduğunu yoksa gaspçılığından kurtulamayacağını yazar. Memmi’ye göre, sömürgeci hileyle ele geçirdiği yerde yaptıklarını meşrulaştırmak için iki yol izleyecektir: Sömürgeci ya kendisini değerli gösterecektir veya sömürgeleştirdiği toplumu değersizleştirecektir.
   İngilizler Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumları ‘tembel’ olarak yaftalardı. 1952-1956 arasında Kıbrıs’ta, Girne’de yaşamış İngiliz yazar Lawrence Durrell ‘Kıbrıs’ın Acı Limonları’nda Kıbrıslıları ‘tembel’ olarak tarif etmiş ve ‘Kıbrıslıların korkak olduğuna ve hiçbir zaman savaşamayacaklarına’ inanmıştı. Hollandılar için eski sömürgelerindeki Endonezyalılar da ‘tembel’ ve ‘korkak’tır. Arjantin’in İspanya kolonisi olduğu yıllarda sömürgeci İspanyollar için Arjantinliler de ‘tembel’ ve ‘korkaktı’.
   Sömürgecinin sömürgesini itibarsızlaştırması ve kendi varlığını yüceltmesi tam bir tefecilik örneğidir. İhtiyaçların karşılanması için kaynak sağlar, verdiği parayı misli faizle geri alır. Tefeci yaptığı haksızlıkların üzerini örtmek için kendini överken kaynak verdiklerini yüksek miktardaki faizli ödemeleri zamanında yapmadıkları için çalışmamakla, yeterli disipline sahip olmamakla ve kaçmakla suçlar. Ödeme yapmayanı her türlü zor durumda bırakır ki elindekileri satsın ve faizi ödesin.
   Albert Memmi, sömürgecinin gaspçılığını meşru kılmak için yasaları tekrar yazmak isteyeceğini ve tarihi yalanlayacağını da belirtir. Sömürgeci sömürge toplumun hiçbir zaman için kendisi gibi gelişmesini istemeyecektir çünkü kendi kendine yeten bir sömürge, sömürgecinin yeni imtiyazlar elde etmesine engel olacaktır. Sömürgeci sömürgesinden daha fazlasını alabilmek adına kurduğu baskıyı artıracak ve faşizmini yükseltecektir.
   Peki biz bir sömürge miyiz? Yok canım, ne münasebet! Gene de, ortalama 1,5 senelik hükümet dönemlerimizde bir yerlerden gönderilecek paranın gelip gelmeyeceğine odaklanmak yerine resmin bütününde olup bitene fokuslanabilseydik, seçmenler olarak daha bilinçli davranabilirdik. Siyasetçilerin koltuk sevdalarının altında ne olduğu, hangi partinin iktidara geldiği midir tek mesele? Problem, kim gelirse gelsin bağımlılığın artarak devam edeceğidir. Seçmenler siyasetçilerden bağımlılığı ortadan kaldıracak yolları ortaya koymalarını talep etmedikçe düzen değişmeyecektir. A partisinin para bulup bulmayacağı, B partisinin daha kolay para temin edeceği gibi bir anlayışı dile getirmek çok düşündürücüdür. Birilerinin çıkarları yükseltilirse para gelir. Daha fazlasını masaya koyarsanız ne olur? Bir sonraki adımda çok daha büyüğü istenecektir.
   Fakat gözden kaçırdığımız mühim bir ayrıntı var: Memmi’nin analizleriyle birlikte durumu okuduğumuzda sömürgecinin sömürgesine bağımlı olduğunu da reddedemeyiz. Bizim bağımlılığımızın yakıcılığı, başkalarının buraya bağımlılığını soğutmaz. Memmi’ye göre sömürgecilik sömürgecinin sırtına ekonomik ve siyasal anlamda pek çok sorumluluk yükler. Sömürgeci sorumluluklarına isyan etse de sömürgesini terk edemez. Hepimizin rahatsız olması ve bir önce tartışılması gerekense karşılıklı faydacılık ve fırsatçılığın bize de, Türkiye’ye de uzun vadede kaybettirdikleridir.
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın