4’lü koalisyon döneminde, Başbakanlığa bağlı Spor Dairesi, Piyangolar Birimi’nde hizmet alımı kisvesi altında yapılacak bir özelleştirme zaten hükümeti düşürecekti. KKTC’de, internet üzerinden yasa dışı sanal bahis oynatanların kullandığı programı yapan, yakalanan-yakalanmayan neredeyse yasa dışı sanal betçilerin tümüne programı kiralayarak, yapılan her betten ekstra komisyon alan ‘yazılım şirketi’, yılda net 30 milyon TL kârı olan Piyangolar’a konacaktı. Birkaç iş insanı olayı son anda duyunca durumu gazete ilanları yoluyla kamuoyu ile paylaşacak ve hükümet çok ciddi bir darbe alacaktı. Fakat koalisyon başka sebeplerle dağılınca duyuruya gerek kalmadı.
   Yazılım sektöründe olanların bileceği gibi internet üzerinden oynatılan yasa dışı bet teknik olarak dolandırıcılığa son derece açıktır. Hileli yazılım masa oyunlarında bütün süreçleri takip edebilir, açılan bahis silinebilir ve ödüllerin gelme olasılığı düşürülebilir. Sahtekârlıkla para temin etmek üzerine kurulu olan bir yazılım sisteminin Devlet Piyangosu için modifiye edilmesine hangi kafayla, kim, nasıl izin vermeyi düşünmüş olabilir? Kolay para kazanmak için yasa dışı yollara sapan ve para aklayabilen bir ‘yazılım şirketi’ne vatandaşa en çok güven vermesi gereken bir kurumun alt yapısı nasıl emanet edilebilir? Ve bu anlaşmanın olması için ciddi çaba gösteren siyasetçilerin, ilgili şirketin esas gelir kaynağını yasa dışılıkla elde ettiğini görmezden geldikleri açık değil midir? Niçin? Şahsi menfaatleri için…
   Öyle olmasa neden bu kadar büyük bir hizmet alımının açık ihale yoluyla, firmalar davet edilerek yapılması planlanmadı da çetelerle işbirliği yaptığı bilinen bir ‘yazılım şirketi’ne ihale gizlice verilmeye çalışıldı? İddialara göre şirketin direktörü eski hükümeti tehdit ederek ‘yasa dışı sanal beti yasal hale getirmezseniz Malta’ya giderim. Hükümetiniz de yaptığım genç istihdamından ve verdiğim vergilerden olur’ demiş. Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) Panama Belgeleri’nin ardından, 2017’de yayınlamaya başladığı Paradise (Cennet) Belgeleri’ne girmiş olan bu Kıbrıslı şirket, vergi vermemek için 2014’te Malta’da şirket açmış. Şirkete devletin bir kurumunu teslim etmeye kalkışanlar listesinin başında ağzından hukuk düşmeyen eski solcularımızın gelmesi, ülkede siyasetin vardığı hazinliği katlıyor. İşçiye gelirinden vergi vermesini zorunlu kılan, sıradan yurttaştan dolaylı vergileri otomatik toplayan sistem, zenginin vergi ödemekten kaçınmasını sineye çekerken kendi meşruiyetini kaybediyor. Bu nedenle dünyada yüzlerce gazeteci belge topluyor ve düzenin kaypaklığını deşifre ediyor.
   Bir başka ayrıntı daha var, sıkı durun: Yasa dışı sanal bet üzerinde elde edilen para bir yığın farklı kişi adına hesaplar açılarak başka ülkelere gönderilir veya piyasadan sürekli nakit toplayan sektörlerde faaliyet gösterecek paravan şirketler kurularak, kara para bu firmalar üzerinden aklanır ya da şifrelenmiş, kripto para olarak yurt dışı hesaplara transfer edilir. Şaibeli yazılım şirketi 4’lü koalisyonun bazı parti başkanlarına KKTC’nin kendi kripto parasını yaratmasını önermiş. Şaka gibi! Bankaları dışarıda bırakarak, bet gelirlerini vergiden kaçırmaktan ve kripto para olarak yurt dışına transfer etmekten bahsediyoruz! Üstelik, kripto para üretimi muazzam güvenlik çalışmaları isteyen, çok yüksek maliyetli bir iştir. Küçücük bir güvenlik açığı kriptoya yapılan tüm yatırımı çöpe dönüştürür. KKTC’nin kendi kripto parasını üretmesi çok uzun sürecek, çok büyük bir yatırımı gerekli kılar ve bu işe teknik olarak girişeceklerin saygın bir ticari geçmişle yazılım etiğini içselleştiren pratiklere sahip olması zorunludur.
   KKTC’nin Piyangolar birimini vergiden kaçınan, esas gelirini yasa dışılıkla temin eden bir ‘yazılım şirketi’ne vermeyi düşünen politikacılardan ülkemiz temizlenmeden bir adım yol alamayız. 4’lü koalisyon süreci solun mevcut partiler dışında örgütlenmesine ve yeni hareketlerin partileşmesine tartışmasız, geniş bir alan açmıştır. Umut, o alanda sesini duyuracak, tutarlı ve yaşamında devrimciliğini kanıtlamış şahsiyetlerdedir.