İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile beraberindeki 10 Yönetim Kurulu Üyesi'ne "Basın Yoluyla Terör Örgütü Propagandası Yapmak" ve "Basın Yoluyla Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yaymak" suçlarından 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle fezleke hazırlandı.
HaberTürk'ün aktardığına göre, fezlekede, İstanbul Barosu yönetiminin yayınlanan basın açıklaması ile "güvenlik güçlerini terörle mücadele kapsamında etkisiz hale getirdikleri" ileri sürüldü. Ayrıca örgüt mensuplarına yönelik güvenlik güçlerinin faaliyetini "savaş suçu" kapsamında ifade ettikleri iddia edildi.
Soruşturmaya konu basın açıklamasının "örgütün nihai amacı olan bölücülük faaliyetini meşru gösterme ve yayma amacı taşıdığı" iddia edilen fezlekede, baronun soruşturmaya konu olan paylaşımının "örgüt üyeliğini özendirici mahiyette" olduğu savunuldu.
Yapılan açıklamayla İstanbul Barosu’nun "terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterdiği veya bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yaptığı" iddia edildi.
"Paylaşım kamu barışını bozmaya elverişli"
Fezlekede, baro yönetiminin açıklamalarında kullandıkları ifadelerle ülkenin iç ve dış güvenliği ve kamu düzeni ile ilgili gerçeğe aykırı bilgilerle halkı yanıltarak algı oluşturmaya çalıştığı ileri sürüldü.
Ayrıca, devletin kurum ve organlarına duyulan güveni olumsuz etkilemeye çalışarak, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle hareket ettikleri, paylaşım içerikleri ve paylaşımların sosyal medyada görüntülenme sayıları dikkate alındığında eylemin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu savunuldu.
Tüm bu gerekçelerle fezlekede İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ve 10 yönetim kurulu üyesi hakkında "Basın Yoluyla Terör Örgütü Propagandası Yapmak" ve "Basın Yoluyla Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yaymak" suçlarından 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı "kovuşturma izni" talebiyle hazırladığı fezlekeyi Avukatlık Kanun’u kapsamında en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
Kaynak: HaberTürk
İstanbul Barosu, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in Suriye’de öldürülmesine ilişkin 21 Aralık 2024'te baronun resmi X hesabından "Uluslararası İnsancıl Hukuk Uygulansın" başlıklı bir açıklama yayınlamış ve şu ifadeleri kullanmıştı:
"Basına yansıyan bilgilere göre, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık'ta Suriye'de yaşanan gelişmeleri takip ederken uğradıkları saldırı sonucu yaşamını yitirmişlerdir. Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınması, Uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesi'nin ihlali niteliğindedir. Dahası, savaşa taraf olmayan sivillerin hedef alınması, Roma Statüsü 8/2/b/ii. maddesinde savaş suçlarından biri olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, silahlı çatışma bölgesinde görev yapan gazetecilerin korunmasına ilişkin kurallar, Uluslararası İnsancıl Hukukun bünyesindedir.
Yine, bahsi geçen olaya ilişkin Şişhane Meydanında yapılmak istenen basın açıklamasında, aralarında Baromuz üyesi dört meslektaşımız ile iki hukuk fakültesi öğrencisi ve onlarca gazetecinin olduğu yurttaşlar gözaltına alınmıştır. Uluslararası hukuku ihlal eden bu olaya ilişkin derhal soruşturma başlatılması ve sorumlulardan hesap sorulması gerekirken, Anayasal haklarını kullanan ve meslektaşları için yas tutan basın mensuplarının ve meslektaşlarımızın gözaltına alınması kabul edilemez bir durumdur.
İki basın mensubu yurttaşımızın öldürülmesi olayıyla ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütülmesini ve Anayasal haklarını kullanarak basın açıklaması yaptıktan sonra gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını talep ediyor, sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz."
Bu paylaşımın ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Daştan ve Bilgin'e "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan açılan soruşturmalara atıf yaparak bu isimlerin gazetecilik faaliyeti yürütmediğini iddia etmiş, ardından İstanbul Barosu’na "terör soruşturması" başlatılmıştı.
Yorumunuz