Gazeteci Timur Soykan, YouTube’dan yayın yapan BirgünTV’de Türkiye’de ve İran’da faaliyet gösteren, Türkiye vatandaşlığı almayı başarmış İranlı yasa dışı bahis çetesini anlattı.
Soykan, “Türkiye'de uyuşturucu baronlarının, suç örgütü liderlerinin dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösterdiğini daha önce haberlerimizde ortaya koyduk. Hatta bu uyuşturucu kaçakçıları, uyuşturucu baronlarının, suç örgütü liderlerinin Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını aldığının skandal örnekleriyle karşılaştık. Hatta öylesine örnekler gördük ki, Yeni Zelandalı bir uyuşturucu kaçakçısı Türkiye'de vatandaşlık danışmanlığı yapan bir şirkette sigortalı çalışan olarak görünüyordu. Uyuşturucu kaçakçısı kendi dünyasından suçluları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıyordu.
"Yasa dışı bahis siteleri kuruyorlar, bu sitelerle İran'da bahisler açıyorlar, aynı zamanda online kumar oynatıyorlar ve oradan aldıkları kara parayı Türkiye'ye getiriyorlar. Bütün sistemi de Türkiye'den yönetiyorlar”
Bu skandalların sonu gelmedi. Aslında daha ne görürüz derken, bunu da gördük. Neyi gördük? Bu sefer bir İranlı yasa dışı bahis çetesi ile karşı karşıyayız. Bu yasa dışı bahis çetesi çok uzun zamandır Türkiye'de faaliyet yürütüyor. İcraatları şu: Yasa dışı bahis siteleri kuruyorlar, bu sitelerle İran'da bahisler açıyorlar, aynı zamanda online kumar oynatıyorlar ve oradan aldıkları kara parayı Türkiye'ye getiriyorlar. Bütün sistemi de Türkiye'den yönetiyorlar.” dedi.
Bu kara para trafiğinin başında Sait Emir olduğunu, Sait Emir’in kendisini Türkiye'de diş hekimi aynı zamanda pilot, dans hocası ve iş adamı olarak tanıttığını ve bir dans okulu, bir diş hastanesi ve bir mankenlik ajansı kurarak kendisini meşru, yerüstü hayatta göstermeye çalıştığını aktaran Soykan, Emir’in "Best of Model Turkey" yarışmasına ana sponsor olduğunu belirtti.
"Hatta Sait Emir'in bazı bürokratlara, bazı siyasilere o ajanslar vesilesiyle şantaj arşivi oluşturduğu iddiası var. Ama elde delil yok"
Gazeteci şu iddialarda bulundu: “Yasa dışı bahis trafiğini Sait Emir yönetiyor. Buradan her gün hatta milyonlarca lira kazanıyor ve bu paralarla diğer suç faaliyetlerini organize ediyor. Mankenlik ajansından veya diğer faaliyetlerinden seks ticareti yaptığı yönünde veriler toplanıyor. Hatta kendisinin bazı bürokratlara, bazı siyasilere o ajanslar vesilesiyle şantaj arşivi oluşturduğu iddiası var. Çok ciddi iddialar ama bu konuyla ilgili elimizde herhangi bir delil yok.
Peki, “Bu fark edilmiyor mu?” diyeceksiniz. Fark ediliyor. 2020 yılında İran İslam Cumhuriyeti, Türkiye'ye – Adalet Bakanlığı'na ve İçişleri Bakanlığı'na – bir bilgi notu gönderiyor. Bu notta Sait Emir ve çetesinin bütün faaliyetleri detaylarıyla anlatılıyor. Onunla ilişkili tüm kişiler de açıkça belirtiliyor.
Ama yıllarca dokunulmuyor. 2020'de gelen bu bilgi notuna rağmen, 2023 yılına kadar herhangi bir işlem yapılmıyor. İddiaya göre, savcılık bu süre boyunca suç unsuru bulamıyor ve dosya kapatılıyor.
"Ocak 2024'te İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Türkiye ziyareti sırasında Sait Emir ve ekibi yeniden gündeme geliyor"
Ancak, Ocak 2024'te İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin Türkiye ziyareti sırasında Sait Emir ve ekibi yeniden gündeme geliyor. Bu ziyaretin ardından dosya tekrar açılıyor. Savcılık, yeni delil bulunduğunu öne sürerek soruşturmayı yeniden başlatıyor. Oysa aslında yeni bir delil yok. 2020'den beri bilinen, herkesin gözünün önünde olan ve hatta faillerinin sosyal medyada son derece cüretkâr bir şekilde sergilediği gösterişli hayatları ortada. Ama ancak şimdi, Ocak 2025’te bir iddianame hazırlanıyor.”
24 sanıklı iddianamede İranlılara suç örgütü kurmak, yasa dışı bahis ve kara para aklama gibi ağır suçlamalar yöneltildiğini ancak İranlı bir çete olmasına rağmen, iddianamede hep Türk isimleri yer aldığını kaydeden gazeteci Soykan, 24 sanıklı iddianamede 11 İranlı ve 1 Gürcistanlı olduğunu ancak 11 İranlının tamamının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldığını açıkladı.
Ultra lüks yaşantılar sürüyorlar
11 İranlı T.C vatandaşını tek tek ele alan Soykan, çok sayıda şirket sahibi olarak görünen sosyal medyada at biniciliği yaparken, yat veya uçak kullanırken, ultra lüks araçlarla gezerken, güzellik yarışmalarına sponsor olurken gösterişli bir hayat sergileyen Sait Emir'in Türkiye vatandaşı ve Mersin nüfusuna kayıtlı olduğunu, gerçek adının ise "Şaki" olduğunu belirtti.
Sait Emir isminin arkasına saklanarak bu faaliyetleri yıllarca sürdürebilmiş. Soruşturma başlayınca ise İzmir'deki bir otelde yakalanmış.
Sait Emir Chamada Club'ta yapılan ‘Best Model of North Cyprus" yarışması için 2023’de Kıbrıs’taydı
Timur Soykan aktarmasa da Sait Emir’in Instagram sayfasında, 2023 yılında Chamada Club'ta yapılan ‘Best Model of North Cyprus" yarışması için Kıbrıs’a geldiği görülüyor.
İkinci sanıksa İranlı ve Türk vatandaşı olan, Şişli nüfusuna kayıtlı, gerçekte adı Şigi Aslı olan bu kişi, soyadını Diego yapmış, adını ise Can olarak değiştirmiş. Eski adı, Farshid Amir Shaghaghi. Resmi olarak artık "Can Diego" olarak biliniyor. Sait Emir'in oğlu. İddianameye göre, aslında örgütün beyni. Yeni oyunlar geliştirme, program ve yazılım becerileri sayesinde organizasyonu büyüttüğü anlatılıyor. Johan Diego olarak da bilinen Can Diego’nun, kazandığı parayla bir seks ticareti ve şantaj ağı oluşturduğu iddia ediliyor.
Can Diego operasyonun hemen ardından kaçıyor ve izini kaybettiriyor. Yurt dışına çıktığı düşünülüyor.
Can Diego’nun annesi Deniz Aslan, Sait Emir’in eski eşi ve aslında o da İranlı. Adını değiştirerek Türk vatandaşlığı alan Deniz Aslan’ın kara para trafiğinde önemli bir rol aldığı iddia ediliyor.
Bir diğer kritik isim ise Nuyan Muhtari. Örgütün tepe yöneticilerinden biri olarak gösteriliyor. O da adını değiştirmiş ve Türk vatandaşı olmuş. Asıl adı Nuyan Muhtari iken, farklı bir isim almış, Puyan Muhtari olmuş. Bu kişinin ultra lüks bir hayat sürdüğü, yasa dışı bahis çarkını yönettiği ve büyük çapta kara para akladığı belirtiliyor. İlk isim değişikliğinden sonra, Rolls-Royce marka lüks otomobillerinin plakasını "PYN" olarak değiştirdiği de biliniyor. Aynı zamanda otomobil alım satımıyla büyük miktarda para akladığı iddia ediliyor.
Ekran görüntüsü: Birgün
Instagram’da tam 5.3 milyon takipçisi olan İran ve T.C vatandaşı sosyal medya fenomeni Niloofar Bahar yasa dışı bahis sitelerinin tanıtımını yapıyordu
Bir diğer isim, Niloofar Bahar. Kendisi İranlı bir sosyal medya fenomeni. Instagram’da tam 5.3 milyon takipçisi var. Türkiye’deki hayatını seksi klipler ve gösterişli paylaşımlarla tanıtarak takipçi topluyor. Ancak iddialara göre, bu sosyal medya şöhretinin arkasında farklı ilişkiler ve faaliyetler de bulunuyor.
Niloofar Bahar, sosyal medya hesaplarından yasa dışı bahis sitelerinin tanıtımını yaparak Puyan Muhtari ile birlikte bahis çarkını işletiyor. Puyan Muhtari’nin fenomen sevgilisi olan Niloofar Bahar oto alım satımıyla da ilgileniyor ve özellikle Porsche marka araçlara büyük bir merakı var. Çok sayıda lüks araca sahip ve bunları sürekli alıp satarak kara para aklama sistemini işletiyor. Hatta ilginç bir olay yaşanıyor: Puyan Muhtari’nin annesine bir Porsche satılıyor, ardından annesi bu aracı kız kardeşine devrediyor. Böylece kara para, aile içi işlemlerle meşrulaştırılarak sistem içinde döndürülüyor.
Ancak sadece otomobil ticaretiyle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda pek çok taşınmaz edinerek servetini büyütüyor ve Türk vatandaşlığına geçiyor. O da Şişli nüfusuna kayıtlı hale geliyor ancak operasyon öncesinde Türkiye’den kaçıyor.
T.C vatandaşlığına geçerken Koç, Zorlu gibi büyük sermaye gruplarının soyadlarını almayı tercih etmişler
Roya Koç ismi de iddianamede öne çıkanlardan biri. Roya Koç, Puyan Muhtari’nin annesi. Dikkat çeken nokta şu: Çete üyeleri, vatandaşlık aldıktan sonra birbirleriyle bağlantılarının kolayca anlaşılamaması için hep farklı soyisimler alıyorlar. Ve özellikle Türkiye’de büyük sermayedar ailelerin soyisimlerini tercih ediyorlar. Roya Koç da bunlardan biri. Ankara Altındağ nüfusuna kayıtlı olarak Türk vatandaşı olmuş.
Roya Koç’un kızı Nilhan Zorlu, yani hem Roya Koç’un kızı hem de Puyan Muhtari’nin kız kardeşi, Zorlu soyadını alıyor. Türkiye’de büyük bir sermaye grubunun markası olan bu soyadı, dikkat çekmeyecek şekilde seçilmiş gibi görünüyor. Nuan Zorlu’nun da yasa dışı faaliyetlerde ve kara para aklama işlemlerinde aktif rol aldığı belirtiliyor.
İddianamede dikkat çeken bir diğer isim Davut Gaffari. Bu kişi çetenin üst düzey yöneticilerinden biri olarak gösteriliyor. Lüks yaşamını sosyal medyada sık sık sergiliyor; yatlarda, Boğaz’da ve dolar motifli kıyafetlerle pozlar veriyor. O da Türk vatandaşlığına geçmiş ve Şişli nüfusuna kayıtlı.
Ancak Davut Gaffari hakkında daha da ilginç bir detay var. Önceden hakkında haber yapılmış bir isim. Sadece Türk vatandaşlığı almakla kalmamış, aynı zamanda Türkiye’de oy kullanmış. 2023 genel seçimlerinde oy kabininde hem AK Parti’ye hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdiğini gösteren bir video çekmiş. Üstelik bu görüntüleri Instagram hesabında paylaşmış.
Davut Gaffari, İngiltere’de bir dolandırıcılık faaliyeti nedeniyle aranıyordu. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak faaliyetlerini sürdürdü ve ancak operasyon sonrası tutuklandı. Şu an cezaevinde.
Çete içerisindeki bir diğer isim Gürcistanlı Marina Labuchidze. O da Adana Kozan nüfusuna kayıtlı olarak Türk vatandaşlığı almış ve çetenin para trafiğinde önemli bir rol üstlenmiş. Sait Emir’in çetesinde yer alan Gürcistanlı tek kişi. Bu dans okulunda para aklandığı ve Sait Emir’e şüpheli para transferleri olduğu için davanın sanıklarından biri oldu.
Atilla Zorlu: İranlı. Ahadi olan soyadını, Türkiye vatandaşı olduktan sonra ‘Atilla Zorlu’ ismiyle değiştirdi. Zorlu Group İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’yi kurdu. Çetenin para aklama faaliyetlerinde paravan şirketleriyle yer alıyordu. İstanbul ili, Şişli ilçesi, Cumhuriyet Mahallesi nüfusuna kayıtlı.
Can Tekin: İranlı. Türkiye vatandaşlığı alınca ‘Can Tekin’ ismini kimliğe yazdırdı. İstanbul ili, Bakırköy ilçesi, Şenlik Mahallesi nüfusuna kayıtlı. Can Diego ve Niloofar Bahar ile ortak olduğu şirketlerde 1 milyar TL’lik para hareketi vardı.
Mesut Aslan: İranlı ve Türkiye vatandaşı olduktan sonra bu ismi aldı. Can Diego ve diğer örgüt üyeleriyle yakın mali ilişkileri tespit edildi. Çete üyelerinden taşınmaz alım ve satımları iddianameye girdi. Halen aranıyor.
"Çetenin içinde artık tutuklu olan eski bir polis amiri de bulunuyor. Bu kişi meslekten ayrılmış ama çete ile aktif olarak çalışmaya devam etmiş. Çete için yaptığı en kritik işlerden biri, devletin özel veritabanlarını kullanarak Sait Emir ve ekibinin herhangi bir soruşturma kaydı olup olmadığını kontrol etmek olmuş"
İstanbul Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede tüm çetenin vatandaş olduğu gerçeğine hiç vurgu yapılmadı. Ama şu tespit yer aldı: “Şüphelilerin… ülkemizin sağladığı yasal imkânlardan özellikle vergi barışı gibi düzenlemelerden faydalanarak yasadışı kaynaklarını meşru bir çerçeveye oturtma niyetleri görülmüştür.”
Gazeteci Timur Soykan, “Bu tabloya baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının adeta "kelepir" bir hale geldiğini, suç örgütlerinin bile kolayca vatandaşlık alabildiği bir sistem oluştuğunu görüyoruz. Bu çete, tıpkı diğer uluslararası suç organizasyonları gibi Türkiye’yi hem bir operasyon merkezi hem de bir güvenli liman olarak kullanmış." dedi.
"İddianame incelendiğinde aslında 2020’den itibaren bilinen bilgilerle yapılan bir operasyon olduğunu görüyoruz. Peki, yıllarca Sait Emir ve çetesine neden dokunulmadı?” diyen Soykan şöyle devam etti: “İstihbarat birimlerinin bu faaliyetleri görmemesi ya da bu konuda hiçbir adım atmaması akıl almaz bir durum. Ancak bu noktada ortaya atılan en güçlü iddia, şantaj arşivinin devreye girdiği ve çeteye koruma sağlandığı yönünde.
İddianameye göre, çetenin içinde eski bir polis amiri de bulunuyor. Bu kişi meslekten ayrılmış ama çete ile aktif olarak çalışmaya devam etmiş. Sonunda o da tutuklandı. Üstelik, çete için yaptığı en kritik işlerden biri, devletin özel veritabanlarını kullanarak Sait Emir ve ekibinin herhangi bir soruşturma kaydı olup olmadığını kontrol etmek olmuş. Yani çete, olası operasyonlara karşı sürekli teyakkuzda kalabilmiş ve devlet içinden destek alarak faaliyetlerine devam edebilmiş.”
Kaynak: Birgün TV
Yorumunuz