Güney Kıbrıs’ta Baf’taki Blue Iris Sanat Galerisi’nde 13 Aralık’ta açılan ressam George Gavriel'in sergisi etrafında büyüyen tartışmalar, dün sanatçının evine yönelik saldırıyla yeni bir boyuta taşındı.

Perşembe günü öğleden sonra, Gavriel çocukları ve torunlarıyla evdeyken, evinin verandasında el yapımı bir patlayıcı infilak etti. Havai fişekle yapılan saldırı maddi hasara yol açarken, herhangi bir yaralanma yaşanmadı.

Gerilimin fitili, internetteki tepkilerin kısa sürede siyasi parti açıklamalarına dönüşmesiyle ateşlendi. Sürece DISY Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili Efthimios Diplaros da dahil olmuş; Diplaros, sanatçıyı hedef alan bir sayfa kolajını yeniden paylaşarak eserlerin “bilinçli olarak Hz. İsa’yı, Hz. Meryem Ana’yı ve Ortodoks İnancının en kutsal sembollerini kirlettiğini” savunmuştu.

Diplaros paylaşımında, “Bu sanat değil, küfürdür. Bunu sunan ve destekleyen herkes tam sorumluluk taşır. ‘İfade özgürlüğü’ bahanesi, milyonlarca inananın dini vicdanını incitmek için uydurulmuş ucuz bir mazerettir.” ifadelerini kullanmıştı.

Gavriel ise eserlerinin, üç genç tarafından sergi duvarından indirilmeye çalışılması ve galeri sahibinin tehdit edilmesi üzerine sergiden çekildiğini açıklamıştı. 

Bu süreçte, sanatçının kendisinin üretmediğini söylediği bir kolajın dolaşıma sokulması ve Hz. İsa, Hz. Meryem Ana ile diğer Hristiyanlık sembollerini konu alan eserleri üzerinden yürütülen tartışmaların, onu yoğun eleştiri ve tepkilerin hedefi haline getirdiği kaydedildi. Dünkü saldırının ardından bazı siyasi partilerin, yöneticilerin ve milletvekillerinin sert tepkilerinin daha görünür hale geldiği belirtilirken, siyasi partilerden yalnızca ikisinin sanatçının yanında durduklarını açıkladığı, diğerlerinin ise önceki günlerde yaptıkları açıklamalarla saldırıları yoğunlaştıran hoşgörüsüzlüğe ortak oldukları kaydedildi.

"Hoşgörüsüzlük normalleştiğinde..."

Politis’in haberine göre Gavriel’e destek veren iki siyasi parti AKEL ve Volt oldu. AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanou, saldırıyı kınayarak doğrudan ya da dolaylı biçimde şiddeti ve fanatizmi teşvik eden siyasi söylemin yayılmasına karşı uyarıda bulundu. Stefanou, olayı “toplum içinde sistematik olarak beslenen, aşırı sağcı siyasi söylemle meşrulaştırılan ve korku, bölünme ve nefrete yatırım yapan kamu figürleri tarafından doğrudan veya dolaylı olarak teşvik edilen örgütlü fanatizmin bir uzantısı” olarak tanımladı; “hoşgörüsüzlük normalleştiğinde, kaçınılmaz olarak şiddet eylemine dönüşür. İfade özgürlüğü, çoğulculuk ve muhalefet hakkı olmadan demokrasi olmaz.” vurgusu yaptı.

Stefanou ayrıca, “Özgürlük ve Demokrasiyi savunmak tarafsız bir duruş değil, siyasi bir sorumluluktur. Ve bunu, hiçbir koşul öne sürmeden, korkmadan, fanatizme müsamaha göstermeden üstlenmeliyiz.” dedi; hükümete, politikacılara ve partilere “fanatizm ve faşizme karşı açık ve net bir tavır almaları” çağrısında bulunarak açıklamasını “AKEL demokrasiyi savunmaya devam edecek.” sözleriyle bitirdi.

"Sanatçılar toplumun ‘düşmanları’ olarak gösterildiğinde, şiddete giden yol açılır"

Volt da saldırıyı kınayan açıklamasında, “kamuoyu açıklamaları ve kolajlarla nefret fitilini ateşleyen ahlaki kışkırtıcılar” olduğunu duyurdu ve bunları “ELAM, Diplaros liderliğindeki DISY ve aynı söylemi benimsemeyi veya normalleştirmeyi seçen ‘merkez’ partiler” olarak sıraladı. Volt, “Kamuoyu tartışmaları çamur atma ve siyasi hoşgörüsüzlüğe dönüştüğünde, sanatçılar toplumun ‘düşmanları’ olarak gösterildiğinde, şiddete giden yol açılır. Bu tesadüf değildir. Öngörülebilir ve tehlikelidir” uyarısında bulunurken, polis teşkilatına da “şiddete sıfır tolerans göstererek ve nefret söylemiyle ilgili yasayı titizlikle uygulayarak gerekeni yapmaları” çağrısı yaptı.

Volt, "Hristiyanlık sanattan tehlikede değildir. Din, yıldırma ve terörizmden tehlikededir" vurgusu yaptı; ayrıca Volt’un "fanatizmin ilerleyişine karşı bir set" olacağını savundu.

Kaynak: Politis