Mikro-Makro geçen yaz yaptığı bir haberde, Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı’nın girişimi ile adli tatilde toplanan Olağanüstü Genel Kurul’da Birliğin yaptığı tüzük değişikliğinin davalık olduğunu belirtmiş ve Esendağlı’nın davayı açan karşı taraf olarak Demokrat Parti’nin temsilcilerini arayıp aramadığını, partiden davayı geri çekmesini isteyip istemediğini sormuştuk.
İddialar bizce önemliydi çünkü davalık olmuş bir meselede karşılıklı davalaşan taraflardan birinin, diğerinin avukatlarını atlayıp karşı taraftan davayı geri çekmesini istemesi oldukça etik dışı bir durumdu.
Devam eden davada bir türlü müdafaa vermeyen Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, 12 Aralık’taki son duruşmadan bir gün önce, Barolar Birliği’nin kapalı Facebook grubundan bir paylaşım yaparak, davayı açan taraf için ‘Demokrat Parti Merkez Yönetim Kurulu, 30 Ekim tarihli toplantısında oy birliği ile Barolar Birliği’nin Yüksek Adliye Kurulunda Temsil Edilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Tüzük ile ilgili açmış olduğu 2 davayı geri çekme kararı almıştır’ diyordu. 30 Ekim’de alındığı ileri sürülen bu karar hakkında Esendağlı iki duruşmadır hiçbir şey söylememişti...
Partinin avukatlarının ve Anayasa Mahkemesi’nin haberdar olmadığı bir iddiayı, Esendağlı neden duruşmadan bir gün önce Barolar Birliği grubunda paylaştı?
Davada müdafaa içinde sunulması gereken bir bilgi şayet doğruysa, neden duruşmadan bir gün önce Esendağlı tarafından duyuruluyordu? Devam eden bir dava hakkında davada henüz sunulmamış belge ve bilgileri Esendağlı etik kurallara aykırı olarak kamunun belirli bir bölümüne niçin açıklama ihtiyacı duymuştu? Ve neden Demokrat Parti’nin avukatları ve Genel Sekreter Yardımcısı bir gün sonraki duruşmada bu iddiayı olduğu gibi reddediyordu? Esendağlı Demokrat Parti üzerinde baskı mı kurmaya çalışıyordu? Partinin avukatlarının ve Anayasa Mahkemesi’nin haberdar olmadığı bir iddiayı, Esendağlı neden duruşmadan bir gün önce Barolar Birliği grubunda paylaşıyordu?
Mikro-Makro’nun geçen yaz ortaya attığı iddia bizzat Esendağlı tarafından doğrulandı ve Esendağlı kendisine dava açan partideki bazı yetkililerle görüştüğünü kamuoyuna duyurmuş oldu
Esendağlı, davaların geri çekilmesinin parti yetkililerince tarafına bildirildiğini, ilgili davaların açılmasına ilişkin herhangi bir parti kararı bulunmadığını da bu vesileyle öğrendiğini ifade ediyordu.
Böylelikle Mikro-Makro’nun geçen yaz ortaya attığı iddia bizzat Esendağlı tarafından doğrulanıyor ve Esendağlı kendisine dava açan partideki bazı yetkililerle görüştüğünü kamuoyuna duyurmuş oluyordu…
Öncesinde cübbeli avukat, sonrasında cübbesiz başkan!
Avukatlar (lcrai-Meslek ve Etiket) Tüzüğü’nün ‘Karşı Tarafa Müzakkereler’ başlıklı 23’üncü Maddesi ‘Hiçbir avukat, meslektaşlarının müvekkilleri ile, ilgili meslektaşının bilgisi, yetkisi veya muvafakatı olmaksızın, dolaylı veya dolaysız bir şekilde muamele yapmamalıdır’ diyor... Avukat Esendağlı, Barolar Birliği Başkanı olarak, ülkedeki tüm avukatların seçilmiş başkanı sıfatıyla, hiç örnek alınmaması gereken bir davranışla Avukatlar Etiket Tüzüğü’ne aykırı mı davranıyor? Mikro-Makro’nun doğruladığı bilgilere göre, Esendağlı son duruşmaya cübbesiz geliyor, duruşmaya avukat olarak değil Birlik Başkanı olarak geldiğini ve K.T Barolar Birliği Başkanı olarak Demokrat Parti ile görüştüğünü ileri sürüyor. Kısacası Etiket Tüzüğü’nü çiğnemediğini göstermek için bir manevra yapıyor. Öncesinde cübbeli avukat, sonrasında cübbesiz başkana dönüşüyor!
'Yani ne yapalım Polis'e mi gidelim Mahkemeye mi intikal edelim?'
Karşı taraf avukatları, duruşma tutanaklarına göre hem dava hakkında, davaya sunulmamış bir iddianın paylaşılmasının hem de Esendağlı'nın karşı tarafla görüşmesinin bir 'suç' olduğunu ileri sürüyor, Mahkeme'den yardım isteyip 'Yani ne yapalım Polis'e mi gidelim Mahkemeye mi intikal edelim' diye soruyor.
Davalı taraftan Esendağlı duruşmada davacı DP’nin MYK defterinde 2 davanın geri çekilmesine dair kararı ‘gözleriyle gördüğü’nü söyledi!
Siz birine dava açtınız diyelim, bu davayı geri çektiğinizi avukatlarınıza söylemeyip karşı tarafa mı söylerseniz? Demek ki burada karışık bazı işler döndürülmeye çalışılıyor. Facebook paylaşımdan bir gün sonra, Demokrat Parti’nin Genel Sekreter Yardımcısı Osman Can Nuri Mahkeme’ye gelip Esendağlı’nın duruşmada da dile getirdiği iddiayı iki kez reddediyor ve parti olarak bu davayı sürdüreceklerini, davaların geri çekilmediğini söylüyor.
Mikro-Makro’nun ulaştığı duruşma tutanaklarında Esendağlı, DP’nin MYK defterinde 2 davanın geri çekilmesine dair kararı ‘gözleriyle gördüğü’nü söylüyor, DP avukatlarının bu kararı ‘Mahkeme’den gizlediklerini’ iddia ediyor. Barolar Birliği Başkanı sıfatıyla DP’nin başkanını aradığını, Genel Sekreter ve MYK üyeleri ile görüştüğünü ileri sürüyor. DP Genel Başkanı’nın böyle bir dava açıldığından haberi olmadığını söylediğini iddia ediyor ve 30 Ekim’de partinin Genel Başkanı ve Genel Sekreteri’nin de imzasının bulunduğu kararla, 2 davanın da geri çekilmesi kararını ürettiğini öne sürüyor.
Savcılık yapılan tüzük değişikliğinin Anayasa’ya aykırı olduğu görüşünü Mahkeme’ye beyan etti
Mahkeme’nin direktifi olduğu halde 2 celsede de Esendağlı müdafaa sunmuyor. Barolar Birliği yönetiminde tüzük değişikliğini onaylayan ve müdafaayı Esendağlı dışında hazırlayacak bir başka avukat mı yok? Mahkeme, iki duruşmadır Birliğin müdafasını vermemesinden rahatsızlığını ifade ediyor ve 19 Aralık’taki bir sonraki duruşmada DP’nin Mahkeme’ye gelip davayı geri çekip çekmediğini beyan etmesini talep ediyor. Bu arada, önceki duruşmalarda Savcılık yapılan tüzük değişikliğinin Anayasa’ya aykırı olduğu görüşünü Mahkeme’ye beyan ediyor. Savcılık Anayasa’ya aykırı bir tüzük yapıldığını bildirmişken bu tüzüğün olduğu gibi geri çekilmesi gerekmiyor mu?
Esendağlı Demokrat Parti’nin içini parti yöneticisi bir müvekkili üzerinden karıştırarak, kendi lehine partiden bir karar çıkmasına çalışmıyorsa, neden davadan önce böyle bir paylaşım yapıyor? Niçin son duruşmalarda müdafaa sunmak üzere süre istiyor? Esendağlı, bahse konu dava geri çekilmezse, Anayasa Mahkemesi’nde davayı kaybedebileceğini mi öngörüyor? 8 Temmuz’da yapılan Olağanüstü Kurultay sırasında böyle bir dava açılırsa ve davayı kaybederse istifa edeceği sözü verdiği için mi davanın ilerlemesinden çekiniyor? Yüksek Adliye Kurulu'nun bağımsızlığını kaybetmesine neden olacak bir kararın çıkmasını sağlayarak fırlattığı bumerang şimdi kendisine mi geri dönüyor?
KKTC Anayasası’nın 147’inci Maddesi uyarınca her siyasal parti Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla yasa/tüzük/kararname iptali için iptal davası açabilir
KKTC Anayasası’nın ‘Anayasa Mahkemesinin Görev ve Yetkileri’ni düzenleyen Üçüncü Bölüm/Madde 147 uyarınca, Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisi'nde temsil edilen siyasal partiler, siyasal gruplar ve en az dokuz milletvekili veya kendi varlık ve görevlerini ilgilendiren alanlarda diğer kurum, kuruluş veya sendikalar, yapılan bir yasa, kararname, tüzük, yönetmelik veya bunların herhangi bir kuralı hakkında Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açabilir.
KKTC Anayasası, Madde 147.
Barolar Birliği’nin ya aldığı kararın arkasında durması ve kararı savunması ya da yanlış yaptığını kabul edip tüzüğü olduğu gibi geri çekmesi gerekmiyor mu?
Diğer partilerin de yapabileceği gibi Demokrat Parti Anayasa'da belirten hakkını kullanarak, bu davayı açmıştır. Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Esendağlı’nın davanın geri çekilmesine yönelik parti içinde destek arayışları hem kendi adına hem Barolar Birliği adına ürkütücü görünmüyor mu? Hukukun önemli bir kurumu olarak Barolar Birliği'nden, tüm eleştirilere, usulsüzce kapalı bir oylama yapıldığı, yapılan oylamanın sayılmadığı iddialarına rağmen bir tüzük değişikliği kararı alımışsa, bu kararın arkasında durması ve sonuna kadar aldığı kararı savunması ya da yanlış yaptığını kabul edip tüzüğü olduğu gibi geri çekmesi beklenir. Esendağlı henüz davanın başındayken yan çizerek, yaptığı paylaşımda tüzük konusunda ‘tüm meslektaşlarımızın rahatlıkla üzerinde hem fikir olabileceği yeni bir düzenleme yapılmasını Baro Konseyi’nin ilk toplantısında ele alacağız. Çünkü amacımız, ne olursa olsun Baro’yu bir ve bütün tutmaktır’ görüşünü savunmuştur.
Esendağlı'nın 11 Aralık tarihinde yaptığı Facebook paylaşımı.
Madem öyle, tüzüğü ya olduğu gibi geri çekin ya da davada kendinizi var gücünüzle savunun. Kendisine doğru dönen bumerangı görünce bu yollara sapmak güvenirliliği oldukça zedeleyecek bir tutumdur. Kaldı ki dava geri çekilse bile Mahkeme Savcılığın görüşünü dikkate alarak davanın görülmesine emir verebilir.
Birliğin, bağımsız olması gereken YAK temsilcisinin oyunu belirlemek ve yetkilerini sınırlamak amacıyla yaptığı tüzük değişikliği ile, hiçbir kurumun tavsiye ve telkinde bulunamayacağı, Anayasa’da görev ve yetkileri 141’inci Madde’de tanımlanmış Yüksek Adliye Kurulu’nu bazı başka saiklerle baskı altına alması çok tehlikeli bir girişimdir. Bunun önü bir kere açıldı mı tüzük yapma yetkisine sahip her kurum Anayasa’ya aykırı olarak tüzük değişikliği yapmayı deneyebilecektir.
Son duruşmanın tutanaklarını aşağıdaki pencereden kaydırarak okuyabilirsiniz:
Yorumunuz