Yazılar

Hasan Esendağlı istifa edecek mi?

Davalık olan tüzüğü bazı avukatlarla birlikte Anayasa Mahkemesi’ne götüren siyasal partinin bizzat Başkan Hasan Esendağlı tarafından arandığı ve partiden davayı çekmesinin istendiği iddiaları gerçeği yansıtıyor mu?

KKTC'de, devlet kurumlarında ve özel sektörü temsil eden bazı birlik ve odalarda nüfuz elde ederek, gücü kişisel menfaatleri için kullanmak amacıyla örgütlü yapılar oluşturulması birden fazla kez görüldü.

Organize yapıların elebaşları, kendileri ile mücadele edenler karşısında devletin yoz makamlarını harekete geçirerek, yasa dışı faaliyetlerini ifşa edenlere çok ağır bedeller ödetecek kadar ileri gitti. 

Ancak her seferinde yolsuzluklara ve yapılan zulme baş kaldıranların ve işin peşini her şeyi göze alarak bırakmayanların inatla verdikleri mücadele sonucunda deşifre oldular. 

Direnenlerin mücadelesi her defasında kazanıldı. Bu yazının konusu, devletin gücünü birçok mevkide planlı ve organize müttefikler yaratmak suretiyle kullanan, ortak çıkarları için birbirlerine bağlı ve bağımlı kılınan ve bu saikle kurumlara önceden yerleştirilmiş kişilerle devlet organizasyonunu yeniden biçimlendirmeye çabalayan örgütlü yapıları tek tek anlatmak değil.

Tasarlanarak kurulmuş bu yapıları yaşanan olaylar özelinde, bir bir anlatacağım başka yazılarım olacak. 

Şu aşamada, şahsi amaçları için örgütlenen gizli yapıların bir kısmının zamanında Polis’te ve Savcılık’ta kurulup gün yüzüne çıkarıldığını, davaların sonuçlanmasına az zaman kaldığını ve bugün benzer eğilimlere sahip olan bazı birlik başkanlarının da aynı şekilde eleştirilmekte ve hatta yargılanmakta olduğunu hatırlatmakla yetineceğim.

Birlik ve odalara 3 seneden fazla başkanlık yapanlarda açıklıkla görülmeye başlanan, edindiği gücü, spesifik, seçilmiş noktalara kendilerine yakın isimlerin gelmesini sağlayarak, etik dışı ve çoğu durumda yasa dışı olarak kişisel menfaatlerini yükseltmek için kullanma eğilimi, iddia edildiği gibi Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı için de geçerli midir? Bu, kuşkusuz ciddiye alınarak irdelenmesi gereken bir iddiadır.

Esendağlı’nın girişimiyle, adli tatil sırasında, geçtiğimiz temmuz ayında Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin Olağanüstü Genel Kurulu'nun toplanmasıyla bir tüzük yapılmıştı. Bu tüzüğe onay verenlerin Avukatlar Yasası’nın tanımlamadığı, olmayan bir yetkiyi kullandığı, dolayısıyla yetkisizce tüzük yaptığı iddia ediliyor. Öte yandan söz konusu tüzüğün Yüksek Adliye Kurulu Yasası’na da aykırı olduğu ileri sürülüyor. Ayrıca geçirilen tüzüğün Başsavcılık’tan görüş alınmadan ve Bakanlar Kurulu’nun onayına sunulmadan alelacele resmileştirilmesi için Merkezi Mevzuat Dairesi üzerinden Resmi Gazete’de yayımlandığı öne sürülüyor. Doğru mu değil mi?

Tüzük Avukatlar Yasası, Madde 24 altında yapıldı.

Davalık olan tüzüğü bazı avukatlarla birlikte Anayasa Mahkemesi’ne götüren siyasal partinin bizzat Başkan Hasan Esendağlı tarafından arandığı ve partiden davayı çekmesinin istendiği iddiaları gerçeği yansıtıyor mu?

Bakanların ve dolayısıyla Bakanlar Kurulu’nun tüzük yapma yetkisinin Meclis tarafından denetlenmesi gerektiği savunulurken, Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin Avukatlar Yasası’na ve Yüksek Adliye Kurulu Yasası’na aykırı tüzük yaptığı belirlenirse, olay gerçekten tarihe geçecektir. 

Bu tüzük, daha yeni, 2023-2024 Adli Yıl Açılış Konuşması’nda, ‘Anayasa’ya aykırı yasaların, yasalara aykırı tüzüklerin, tüzüklere aykırı idari işlemlerin göz göre göre yapıldığı; çok sınırlı bir düzenleme alanı olan yasa gücünde kararnamelerin yasama yetkisini gasp edercesine kullanıldığı; kamu yararı ilkesinin ısrarla göz ardı edildiği bir dönemden geçmekteyiz’ diyen Esendağlı tarafından önerilmiş ve üstelemesiyle Birliğin Olağanüstü Genel Kurulu’ndan geçirilmiştir çünkü. 

Hukukçuların yaptığı tüzüğün ilgili yasalara ve Anayasa’ya aykırı olduğunun tespit edilmesi halinde yoz bakanlardan sonra hukukçuların da yasaları ve Anayasa’yı dilediklerince deldiği ortaya çıkmayacak mı? Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin Olağanüstü Genel Kurulu’nda itirazlara rağmen açık oylama ile ve oylar sayılmadan yapılan bir oylama sonucunda kabul edilen tüzük iptal edilirse, Esendağlı olağanüstü genel kurulda açıkladığı gibi istifa etmek zorunda kalmayacak mı? Yasaya aykırı olduğu iddia edilen tüzüğe 'göz göre göre' olumlu oy veren Esendağlı ve bazı avukatlarla birlikte Barolar Birliği’nin itibarı zedelenmeyecek mi?

Tüzük değişikliği yasal mı değil mi Mahkeme karar verecek. Peki bu tüzük değişikliği neden yapıldı? İddialara göre, Esendağlı’nın çok yakınındaki bir isme Yüksek Adliye Kurulu’nun (YAK) yaptığı seçimlerde Kıbrıs Türk Barolar Birliği temsilcisi dahil 1 oy bile çıkmamıştı. Doğru mu yanlış mı?

Oyunu Esendağlı’nın istediği adaya vermediği anlaşılınca Birliğin bağımsız olması gereken YAK temsilcisinin oyunu belirlemek, yetkilerini sınırlamak ve bir sonraki seçime Esendağlı’nın istediği sonucu alabilmesi için yaz ortasında bir tüzük değişikliği yapıldığı ve olağanüstü genel kurulun toplatıldığı öne sürülüyordu. Kurulun toplanmasının ana nedeni yargıçlık atamalarının objektif kriterlere bağlanması olarak sunuluyordu ancak bu acelenin altında başka şahsi sıkıntılar olduğu iddia ediliyordu. Yanlış mı doğru mu?

Yüksek Adliye Kurulu Yasası'ndan...

Esendağlı bazı diğer deneyimli meslektaşları gibi büyük davalara bakan, yüksek ücretlerin talep edilebileceği müşterileri olmasıyla ve düşük ücretli davaları kendisine yakın avukatlara havale etmesiyle tanınmıyor muydu? Bir yandan da yasal olarak Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin temsilci ataması gereken devlet kurumlarına ve derneklere Barolar Birliği’ni temsilen ağı içindeki isimlerin atanmasını sağladığı, böylelikle birlik üyesi bazı avukatlar nezdinde gücünü genişletebildiği bir strateji izlediği ileri sürülüyordu. Yalan mı hakikat mi?

İlginç başka bir detay daha dile getiriliyordu: Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nde yıllarca Baro’nun başkanlığını yapan, aynı zamanda Yüksek Adliye Kurulu Temsilciliği’ni de yürüttü. Bu yerleşmiş gelenek, teamül Hasan Esendağlı yönetiminde bozulunca Esendağlı dikkatları üzerine çekti. Esendağlı her seferinde Yüksek Adliye Kurulu Üyeliği için kendisinin dışında başka bir avukatı önerdi. İleri sürülenlere göre, başkan olarak aynı zamanda Yüksek Adliye Kurulu Temsilcisi olsaydı yargıçlık seçimlerinde birinci dereceden bir yakınına yasa gereği oy veremeyecekti. Esendağlı bu nedenle Barolar Birliği’ni temsilen Kurul’a başka bir avukatın görevlendirilmesini istiyordu. Evet mi hayır mı?  

Yüksek Adliye Kurulu Yasası'ndan...

Ayrıca ‘Avukatlar İcrai-Meslek ve Etiket Tüzüğü’ne aykırı olarak ücret almadığı, gönüllü bulunduğu davalar da dahil, üstlendiği davaların tafsilatı hakkında basına röportaj vermemesi gerekirken basına açıklama yapıyor, avukatların şahsi reklam yasağına rağmen bu açıklamalarda fotoğrafının çekilmesine ve yayımlanmasına izin verebiliyordu. Gerçek mi?

Kıbrıs Türk Barolar Birliği Esendağlı başkanlığında elbette güzel çalışmalara da imza atıyor. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve insan hakları alanlarında alkışlanacak başarılı işler yapılıyor. Takdir etmemek mümkün değil.

Bununla birlikte, Birliğin Cumhuriyetçi Türk Partisi ile yakın bağları, bazı oda ve diğer bazı birliklerin Ulusal Birlik Partisi’nin politikalarını desteklemesi gibi, demokratik çeşitliliği baltalamıyor muydu? Birlik ve oda başkanlıkları siyasete atlama tahtası mıdır soruları soruluyordu. Oysa UBP’nin hurdaya çıkmış ‘saravallagi’si nasıl yol alamıyorsa, kırık dökük aracı değiştireceğine aynı saravallaginin başına geçmeye çalışan CTP’nin mevcut yönetimiyle gidilecek yol yoktu… 

Öne sürülenler bir yana, Esendağlı muhtemelen ne CTP’li ne UBP’lidir. 1974 öncesinde güneye, Köfünye’ye giderken Rum Polisi durdurmasın diye ‘Geçitkale’ levhasını indiren, kuzeye geçerken TMT’nin olay çıkarmaması için Köfünye’yi çıkartıp Geçitkale levhasını takan köy otobüsü şoförlerini hatırlatıyordu daha çok… [Benzetme bana ait olsa da, yaşanmış bir olay olarak Köfünye/Geçitkale levhalarını değiştiren bir otobüs şoförünün hikâyesini geçenlerde kadim dostlarımdan Mustafa Kanbur anlatmıştı.]

Naçizane Başsavcılık’la birlikte Yargı kararlarını çok eleştirmiş ve eleştirmeye devam eden biriyim. KKTC Yargısı’na içerden veya dışarıdan müdahale etmeyi iple çeken odaklar karşısında ise Yargı’nın bağımsızlığı için tereddütsüz mücadele etmek gerektiğini düşünürüm. Benzeri bir anlayışa Barolar Birliği Başkanı Esendağlı’nın da sahip olmasını isterdim. Anayasa Mahkemesi aleyhte karar verirse aksi ispat olunmayacak mı?

Şöyle ki tüzük ve Yargıç seçimleri tartışmaları şayet Esendağlı’nın yakınındaki isim terfi etmiş olsaydı yaşanacak mıydı? Yargıç atamalarında liyakat, yazılı sınav ve objektif kriterler olması yönünde yasal değişiklik çalışması yapılması için 20 Şubat’ta toplanan olağan genel kurulda karar almayan Esendağlı’nın sadece 4 ay sonra, 4 Haziran’da YAK’ta atamaların yapılmasının hemen ardından, 8 Temmuz’da olağanüstü genel kurulu toplamasına ne gerek vardı?

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın