Türkiye’de kadınların kamusal alandan ve bireysel haklardan daha da geriye itilerek aile içine, ev içine çekilmeye çalışıldığını savunan kadın örgütleri ve hukukçular, son dönemde dikkat çeken bir tehlikeye işaret ediyor: Kadınların miras hakkı arabuluculuk uygulamasıyla sessizce zayıflatılıyor.
Hedefteki Hak: Kadınların Miras Payı
BirGün TV'den Buse İlkin Yerli'nin programında “iktidarın kadınlara yönelik yeni hamlesi, mirasın eşit bölüştürülmesine dair hukuki güvenceleri fiilen aşındırmak. Kadın hareketi bu süreci bir hak gaspı olarak tanımlıyor.” denildi.
Yayınına katılan EŞİK (Eşitlik İçin Kadın Platformu) gönüllüsü ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Yelda Koçak, bu sessiz değişimi tüm boyutlarıyla anlattı.
İdari Düzenleme ile Uygulama Değişti
Kadınların eşit miras hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. Maddesi ve Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleriyle güvence altındayken, son bir yıldır bazı medya organlarında yer bulan “Miras kavgaları bitti, artık tapuda bir sözleşme verilerek mal paylaşımı yapılabilecek” haberlerinin altında hukuki değil, idari bir düzenleme yatıyor.
Koçak’a göre, "Arabuluculuk Kanunu’ndaki değişiklikle birlikte, ortaklığın giderilmesi davaları arabuluculuğa zorunlu başvuru kapsamına alındı. Bu da fiilen şu an uygulanıyor.” Bu uygulama, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılan bir genelgeyle tapu işlemlerine doğrudan yansıtıldı. Böylece, mahkemeye gitmeden, yalnızca arabuluculuk yoluyla yapılan anlaşmalar tapuda işlem görebiliyor.
Hak Kayıpları Artıyor: "Kadınların İmzası Parmakla Alınıyor"
Koçak, sahadan verdiği örneklerle bu uygulamanın nasıl istismar edildiğini gözler önüne serdi.
Avukat, okuma yazma bilmeyen, 75 yaş üstü bir annenin defalarca arabulucuya götürüldüğünü ve parmak bastırılarak kız çocuklarından habersiz, annelerinin mirasının erkek çocuklara geçirildiğini anlattı.
Eskiden bu tür işlemler için muris muvazaası (gizli irade) davaları açılırken, yeni sistemle bu davaların önü fiilen kesilmiş durumda. Koçak, “artık bu muvazaaların etrafından dolanmak için arabuluculuk kullanılıyor” dedi.
"Miras hakkı ciddi biçimde tehdit altında. Kız çocukları hâlâ dışlanıyor. Şimdi bu dışlanma hukuki prosedürle “meşrulaştırılıyor”. Sahadaki yansımaları çok açık. Bu uygulamalardan acilen dönülmesi gerekiyor." diye ekledi.
Gizli Gündem 2016’dan Beri Masada
Koçak, bu uygulamanın yeni bir girişim olmadığını, 2016 yılında kamuoyuna açıklanan “Boşanmaları Önleme Komisyonu” raporunda yer alan maddelerin bir devamı olduğunu belirtti.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, 6284 sayılı yasanın kaldırılması, nafaka hakkının iptali, çocuk istismarcılarına af ve şimdi de kadınların mirastaki eşit hakkının ortadan kaldırılması bu ajandanın parçaları olarak görülüyor.
“İktidar bu ajandayı hiç bırakmadı, sadece yöntemlerini değiştiriyor. Şimdi bunu arabuluculuk üzerinden yapıyor,” diyen Koçak, kadınların mülkiyet hakkının göz göre göre zayıflatıldığını ifade etti.
Aile Hukukunda Arabuluculuk Daha Büyük Tehlike
Türkiye Adalet Bakanı’nın aile hukukunda arabuluculuğu yaygınlaştırmaya dönük açıklamaları da kadın hukukçular tarafından tehlikeli bulunuyor. Koçak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bu kadar derin olduğu bir ülkede arabuluculuğun kadınların aleyhine sonuçlar doğuracağını vurguladı.
Üstelik yasa gereği şiddet içeren dosyalarda arabuluculuk uygulanmıyor görünse de, ekonomik şiddetin tespiti, bu bağlamda kim tarafından ve nasıl yapılacak sorusu hâlâ cevapsız.
Koçak’a göre bugün yaşananlar, kadınlara yönelik ağır ekonomik şiddet örnekleri.
EŞİK ve İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin bu konuda kamuoyuna açıklamalar yaptığını, sahadan örnekler topladığını belirten Koçak, kadınların birlikte mücadele etmesinin önemine vurgu yaptı.
“Birimiz tapuya gidiyor, birimiz dava örneği getiriyor, bir başkası genelgeyi buluyor. Bu mücadele ancak birlikte yürütülür.” dedi.
Eylül Uyarısı: Aile Hukukunda Arabuluculuk Gündeme Geliyor
Koçak, önümüzdeki eylül ayında aile hukukunda arabuluculuğun yeniden gündeme geleceğini belirterek, şimdiden güçlü bir muhalefet gerektiğini vurguladı.
"Bu konuda sadece muhalefetin değil, iktidardaki kadınların da karşı çıkması gerekiyor. Çünkü bu sadece belli bir kesimi değil, hepimizi etkiliyor. İktidarı destekleyen ailelerde bile, kız kardeşlerin miras hakkını gasp etmeye çalışanlar var. Siyasi görüş fark etmeksizin, kadınların hak kaybı ortak bir sorundur. Bugün iktidar cephesindeki kadınlar dahi bu tehlikeyle karşı karşıyadır. Medeni hukukta yapılan her değişiklik, hepimizin yoksulluğunu artırıyor." dedi.
"Miras Hukukunda Arabuluculuk Uygulamasını Devreye Sokan Genelge Derhal İptal Edilmelidir"
Son söz ise net:
“Kadın yoksulluğu artıyor. Ekonomik şiddet, şiddetin en yaygın biçimidir. Miras hukukunda arabuluculuk uygulamasını devreye sokan genelge derhal iptal edilmelidir.”
Programı izlemek için Birgün TV.
Yorumunuz