Yazılar

Totaliterleşme

Demokrasi dediğimiz kavram yerini uzun yıllar önce yeni bir tür totaliterliğe bıraktı. Amerikalı düşünür Sheldon Wolin ‘tersyüz edilmiş totalitarizm’ kavramını 1980’lerde ortaya attı ve klasik totaliter sistemlerin aksine demokrasi kültürünü geliştirirmiş gibi görünen yeni sistemin her yanıyla anti demokratikleştiğini ileri sürdü. Demokrasi, şirketler tarafından yönetilen totaliter bir sisteme dönüşmüştü. Yurttaşı her alanda iktidarsızlaştıran ve korkuyla sindiren sistem, seçimle iş başına gelen iktidarlar aracılığıyla şirketlerin kontrolü altına girmişti.

ABD, demokrasiyi bastırır görünmeden bastırmanın yolunu icat etmişti ve her türlü propagandayla sürekli olarak kendi yurttaşlarına ve dünyanın kalanına yeni icadını empoze ediyordu. Naziler gibi olmaya hiç gerek yoktu; Anayasa’yı korur görünür, kitapları yakmadan da totaliter olabilirdi sistem. Totaliterlik tersyüz edilerek, baskı altına alınan Amerikan toplumu filmi dizisi, villası arabasıyla uyutularak, manipüle edildi ve cahilleştirildi.

Savaşlardan ticari kazanç sağlayan şirketler ve oy toplayan siyasetçiler vardı en tepede. En altta ise gündelik yaşamın ağırlığı altından ezilen, vatanını seven ancak her gün daha da kontrol altına alınan yurttaşlar… ABD’nin açtığı savaşlarla yoksul Amerikalıların büyüklenmesi ve kendilerini iyi hissetmesi sağlandı. Siyaset bilimci Wolin 1980’lerde fikirlerini yayınladığında ABD’nin en iyi üniversitelerinden birinde hocaydı… Makaleleri üniversitedeki meslektaşları tarafından okunuyor fakat hiçbiri tarafından olumlu ya da olumsuz eleştiri almıyordu. Susuyordu herkes... Princeton Üniversitesi’nden yavaşça uzaklaştırıldı sonunda. Adına demokrasi denmeye devam eden tersyüz edilmiş totaliter sistem, kendisini eleştiren aydınların icabına üniversiteden atmadan, mobbingle bakıyordu.

ABD’de şirket devletine itaat etmeyen siyasetçi siyasette barınamaz, akademisyeni üniversitede çalışamaz, gazetecisi medyada kalamaz. Wolin’e göre ne Demokratlar demokrattır ne de Cumhuriyetçiler cumhuriyetçidir. ABD’de şirketler ve şirketler iktidarı ne derse o olur. Wolin’in meşhur bir kitabına geçtiğimiz sene ön söz yazan Amerikalı muhalif gazeteci Chris Hedges, ‘yurttaşlar olarak haklarımız elimizden alındı. Demokrasimiz ise hayal mahsulü bir hikâye’ diyordu. Görünürde seçimlerin olduğu, özgür partilerin yarıştığı, devlet kurumlarının bağımsızlığını koruduğu fakat gerçekte tüm sistemin, eğitimi ile sağlığı ile parası olan elitlere sunulduğu bir demokrasi... Entelektüellerin ve araştırmacıların üniversiteler ve resmi kurumlar tarafından fonlandıkça sustukları, çatlak seslerin iş bulamadığı bir Amerikan demokrasisi... Sistemin nasıl işlediğini anlatmaya çalışanların lobiciler tarafından ‘aşırı uç’, ‘marjinal’ olarak tanımlandığı, itibarlarını zayıflatmak için her şeyin yapılabileceği ABD demokrasisi...

Kıbrıs’ın kuzeyinde Amerika’daki gibi totaliterliği tersyüz ederek, demokratik kisve altında örgütlenmeye ve oy toplamaya  çalışanlar var kuşkusuz. Sergiledikleri, çoktan deşifre olmuş, vasatın da altında oyunla insanı güldürüyorlar. Fakat tertipçilerin bu oyuna gülecek olanlarla işleri yok zaten. Hamaset tüccarlarının hedefi, cahilleştirilmiş Amerikalılar misali abartılı yiğitlik söylemlerine kanacak olanlar. Wolin’den iktibasla, tersyüz edilmiş totaliterlik antik Yunan’dan devraldığı mitleştirme geleneği ile sorunlar karşısında gösterişli tavır takınır sadece; sorunları çözmeye niyeti yoktur.

Tersyüz edilmiş totaliterliğin her tür kara propagandasıyla mücadele, bağırmadan çağırmadan, küfretmeden, zıplatılmaya çalışan sinirleri inadına sükunetle koruyarak yapılmalıdır. Kızgınlığına yenilenler tüccarların ekmeğine yağ sürerek, hedeflerindeki kitlelerin birbirlerine sıkıca bağlanmalarına yardımcı olur. İpliklerini pazara çıkarmak varken ağız dalaşına girmek, oynanan oyunun üzerinin örtülmesine ve gerçek gibi algılanmasına neden olur. Reddettiğiniz oyunun temize çekilmesinde ana karaktere dönüştürülür, sizin ‘kötü’ karakter olarak şeytanlaştırıldığınız piyesin izlenmesine ve alkışlanmasına sayısız katkı koyarsanız.

Demokrasiyi işleterek ve her alanda örgütlenerek geniş bir ağ kurmak gerekirken ucuz söylemlerde boğulmamalı ve totaliterleşme eğilimi ile sakinliği kaybetmeden mücadele edilmelidir. Ne de olsa insanlığın eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi hiç bitmedi ve bitmeyecek. Bugün ABD’nin Orta Doğu politikası nasıl çökmüşse, yarın diğer tersyüz edilmiş totaliterlikler de düştükleri çukurdan çıkamayacak.

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın