Yazılar

Plansızlık

Güney Kıbrıs ekonomisinde planlamaya verilen önem son derece olumlu sonuçlar doğuruyor. Kumardan hiç hoşlanmayız ama Güney’de casinolar faaliyete mi geçecek kumarhaneler daha açılmadan üniversitelerinde casino yönetimine ilişkin eğitim verilmeye başlanıyor. Özel kursların açılmasına izin vererek kendi ülkelerinde casino personeli yetiştiriyorlar. Hangi sektör olursa olsun yerel istihdam öncelikleri ve dışarıdan gelecek emek göçü olasılığına karşı daha yolun başında önlem alıyorlar.

Mesele yozlaşmaysa şayet, kötü yönetişimin önüne geçmek üzere başkanlarının dokunulmazlığını sınırlandıracak yasa tasarısı hazırlayabiliyorlar. Rum Yönetimi Başkanı bile olsa seçilmiş bir siyasinin yasalara aykırı bir keyfiliği tespit edilirse cezai olarak kovuşturulmasına yönelik adım atıyorlar. Ekonominin yanında siyasal etiği güçlendirmek ve hesap verilebilirlik eşiğini yükseltmek için de planlama yapıyorlar.

Bizde ise mesela plansız kentleşme özellikle Girne’de pek çok altyapı problemini beraberinde getiriyor. Trafik yoğunluğu, elektrik kesintileri, su baskınları, çevre estetiği bir yana Girne’deki plansız kentleşme hâlihazırda riskleri hesap edilmemiş bir yığın yeni soruna gebe...

Üniversite sektörü plansızca açılan bir düzine ekstra üniversiteyle birlikte rekabete dayanamayarak, çoktan teklemeye başladı.
Turizm sektörümüz nereye kadar bunca altyapısal sorunla başa çıkabilecek çok tartışılır...

Dertler artarken ortalama 1 sene 2 aylık iktidarları döneminde politikacıların sadece koltuğa oturmaları, makamlarında tebrik ziyaretlerini kabul etmeleri zaten 5 ay sürüyor; kalan 9 ayda da değil sosyo-ekonomik planlama yapmak, hangi açığı kapatmak için nereyi özelleştirip kaynak yaratılırın peşinden koşarak, tepki çeken kararlar almakla vakit tüketiyorlar. Zamanın irrasyonel kullanımını engellemek ve iktidara geleni çalıştırmak için tebrik ziyaretleri yasaklansa yeridir.

Komşumuzla tatlı rekabette sırf plansızlığımız nedeniyle görece üstünlük sağladığımız alanlarda bile rekabet edemez hale geliyoruz. İktidarlar iktidarları kovalarken daha fazla yoksullaşan, trafikte sıkışıp, kazalarla daha fazla can veren, kimyasal kalıntısı yüksek yiyeceklerle beslenmeye zorlanan, kanser olma riski yükselen bir halk, iş bulamayan, alkol ve uyuşturucu batağına sürüklenen gençleriyle yaşam mücadelesi vermeye çalışıyor.

Geçen defa milletvekili olamayanlar olsun, bakanlıkta önü kesilenlere bu sefer bakanlık koltuğu verilsin, eksik emekliliği kalanlar emekli olana dek siyasette atsın tutsun diye mi çektiğimiz bu çile?

Toplum trafik güvenliği istiyor, uyuşturucudan kurtuluşu iple çekiyor. İstekleri basit: Sağlıklı beslenebilsin, temiz havada yürüyüş yapacağı, bisiklet süreceği alanlar inşa edilsin... Hastanelerden alacağı hizmete itimat edebilsin, iş güvencesi altında olsun ve temiz denizde, ücretsiz yüzebilsin... Verdiği vergilerle temel ihtiyaçlarının insan onuruna yaraşır şekilde karşılanmasını talep ediyor sadece.
İktidar partileri ve yerel yönetimler yurttaşın temel ihtiyaçlarını bile asgari düzeyde karşılayamazken her yeni güne hırsızlık, taciz, kadın cinayetleri, trafik holiganları, kundaklama, zam, dövizde yükşeliş haberlerini duyarak uyanan bir toplum nasıl huzurlu olabilir? Ve işi siyaset olanlar yurttaş yaşadığına dua etsin gibi bir anlayışla nasıl devlet yönetebilir?

Elbette gerçekten iş yapan, yurttaşın hayatını kolaylaştıracak, vatandaşın yaşam kalitesini artıracak, haksızlığı ve ayrımcılığı önleyecek politikaları hayata geçiren değerli siyasetçilerimiz de var. Sayıları olması gerekenin çok çok altında...
Günlük yaşam telaşında, her gün daha fazla insan geleceğe dair belirsizlikten yakınırken sorunların çözümünde en önemli ayrıntı şüphesiz planlama kavramında düğümleniyor.

Ne var ki siyasette yıllardır yaşanan istikrarsızlıklar ve yozlaşma geleceği planlamaktan aciz yönetimlerin yarattığı sorunları çoğaltıyor ve problemlerin çözümünü bir başka seçime öteliyor.

Seçimler, koltuk kavgaları, partiler arası hesaplar derken toplumun daha iyi bir geleceğe dair besleyeceği ümit yok oluyor. 
Toplumumuz birleşerek kendisine dayatılan plansız, programsız ve güvencesiz hayata olan tepkisini siyasetçilere yüksek sesle ifade etmedikçe ne yeni bir seçimle ne de daha genç politikacılarla önümüzde yükselen negatif tabloda olumlu yönde bir değişiklik yaşanacak. 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın