Son 20 yıllık tarihimiz, rengarenk bir çiçek tarlasının günden güne solduğu, neşe saçan, enerjiyle dolu güzelliğini başını eğerek kurumaya bıraktığı, iç karartıcı bir manzara artık.
Bir günde olmadı: Her gün biraz daha sessizleştik, her çirkef şamarla biraz daha sarsıldık, yalanları, hırsızlıkları kanıksadıkça gür sesimiz cılızlaşarak çıkmaz oldu. Kapılar açılıp da fanus kırılınca güneye geçip, Avrupa’ya çok daha fazla gidebildikçe demokrasiyle bütünleşeceğimize, esip gürleyen baskı fırtınaları altında çareyi daha fazla kaçmakta bulduk.
Faşizmin ince hesapları devredeydi: Azar azar, bir adım ileri iki adım geri şiddeti gösteriyor, çekiliyorlardı. Paranın karasını içimize soktukça kirden beslenmemiz ve yeni sistemin salgıladığı morfine bağımlı olmamız isteniyordu. Yuttuk hapı: Ezildikçe bağımlılıklarımıza daha fazla yenildik, kanıksadıkça üstümüze beşer adım, onar adım koşarak geldiler. Yoksullaştıkça faşizmin yaydığı bellek uyutma araçlarında daha fazla kaybolduk. TV dizileri, Netflix, Face ve TikTok en büyük eğlencemiz, günlük dertlerimizden yorgun her eve dönüşte, varsa bir huzur, gözlerimizi kapatıp uyumaktan ibaretti.
Meydanlarda dans ederek şarkılar söyleyen bir toplumdan konuşmaya korkar, yazmaya çekinir hale böyle getirildik. Dizayn edilen yeni kabın içine sığmak için minnacık kaldık. Kabahatın çoğu bizdeydi: Her seferinde daha fazla bağıracağımıza daha çok sustuk. Yavaş yavaş 20 yılda tüketmeye and etmişlerdi: Dürtüklemelerle başladı önce, tekme tokat, kroşe yumruklarla devam ettiler. Ölmemizi istercesine…
İktidarın 10 üssü 8’e çıkan bol basamaklı rezaletlerinden son gündeme gelen maskaralığını konuşuyoruz kaç gündür: İngiltere’de aynı model araçların şasi numarası ve motor numarasını yasa dışı yollarla alarak, çalıntı araçların şaşi ve motor numaraları ile ‘change’ eden bir şebekinin KKTC’ye çoğu Range Rover çalıntı araçları gönderdiğini Serdinç Maypa’dan duyuyoruz.
Maypa’dan öğrendiğimize göre, bu araçların çalıntı olduğunu tespit eden Gümrük Dairesi ve Polis hükümetin ilgili birimlerine durumu bildirdi. Dünyanın her yerinde olabilecek esaslı bir dolandırıcılık neticesinde, dünyanın KKTC dışında çok az ülkesinde görülebilecek hukuk dışı bir durum yaşandı: Maliye Bakanlığı İngilizlerden çalınan araçları, yasal süreç sonuçlanıncaya kadar sahiplerine iade etmek üzere güvenli bir yerde muhafaza edeceğine devlete tahsis etti!
Çalıntı araçları getirenlere neden soruşturma açmıyorsunuz? Olur a! Belki onlar da dolandırıldılar ve araçları İngiltere’ye iade etmek istiyorlar. KKTC’deki tüm yasalara harfiyen uymakla yükümlü bir devlet teşkilatı, UBP’nin rezil yönetiminde hırsızlık malı alıp kendisine tahsis eden bir devlet anlayışı sergilemekte sakınca görmedi.
İngiliz Yüksek Komiserliği’ne yazı yazılmış da araçların gerçek sahiplerine sunulan başvuru süresi sona ermişmiş… İngiliz Yüksek Komiserliği’ne sorulduysa, araçların İngiltere’ye iade edilmesi için ne yapılması gerektiği sorulmuş mu? İngiltere’ye bildirim yapılarak araçların gerçek sahipleri bulununcaya kadar çalıntı otomobillerin olduğu haliyle bir alanda tutulması neden düşünülmemiş? Soyguncuların çaldığı araçlara devletin plakasını yapıştırmak da ne demek?
Gasp mallarının üzerine KKTC malı yazınca çalıntı mal olduğu gerçeğinden kurutulunmadığına ilişkin epeyi ağır bedeller ödeniyorken üstelik, oluyor mu İngilizden çalınmış mala resmi araç plakası vermek? Devlet gasp malı alırsa hırsızlıktan arınıyor mu o mal?
Yarın öbür gün araçların gerçek sahipleri veya çalınan araca tazminatını ödeyen İngiliz sigorta şirketleri KKTC Devleti’nden ağırlaştırılmış tazminat isterse ne olacak? Arabamı hırsızlar çaldı, sen de devlet olduğunu iddia ediyorsun ama benim çalınmış malımı aldın kullandın derse ne olacak? Bilerek bir devlet nasıl olur da çalıntı aracı devletin aracı haline getirebilir?
KKTC’nin tanınmasını isteseydeniz, çalıntı araçların geldiği ülkeye iade etmenin yollarını zorlardınız. Dünyaya afişe ederdiniz: Çalıntı malları İngiltere’ye iade etmeyi istiyorum geri almıyorlar deme hakkınız olurdu. Sizi devletten saymadılar madem, Türkiye kanalı üzerinden araçların resmen İngiltere’ye iade sürecini başlatırdınız. Devletim diyorsan, devlet politikası budur. Devletin tanınması hayalini kuruyorsan ve bu idealinde samimiysen devlet böyle tanıtılır.
Günlerdir her zaman yaptığınız gibi susup unutulmasını bekliyorsunuz. Size soru sorsak ne fayda, utanmayanın yalanları mı dinleyeceğiz? Haliyle toplumumuza soruyorum: Bu devlet yönetimini hak ettiğinizi mi düşünüyorsunuz? Mis kokulu tarlalarımızı soldurdular, toprağa düşmüş tohumlarımızı kurutamadılar. Ömürleri yetmez. Yıkılmayan tek bir faşizm yoktur köhne dünyanın silkelenip yenmediği… Yeşermeliyiz sadece.
Yorumunuz