Yazılar

Kodlama ve müfredat

Bilişim adası olmak yönünde strateji oluşturmuş bir ülkenin bilişimin atardamarı, yazılım sektöründe kalifiye personel sıkıntısı çekmesi nasıl açıklanabilir? 2009 yılında, ‘Kuzey Kıbrıs’ın 10 sene içinde dünyaya örnek bir bilişim adası olacağı’ hedeflenmiş ve ‘Bilişim Adası 2009 Çalıştayı’ yapılmıştı. Üzerinden 8 sene geçti... Bırakın dünyaya örnek olmayı; bilişimde dünyanın en geri ülkelerinden biri olmaya adayız. Yazılım sektöründekilerin çok iyi bileceği gibi Kuzey Kıbrıs’ta üniversitelerde eğitim alıp, piyasada çalışacak yeterliliğe sahip yazılımcı sayısı bir elin parmağını geçmez. Siyasilerimizin tumturaklı laflarla, göstermelik iş yapmasının en hazin sonuçlarından biri daha...

Yazılım ya da diğer bir deyişle kodlama, Estonya’dan İngiltere’ye, ABD’den İtalya’ya kadar ilk ve orta eğitimde zorunlu ders olarak müfredata girmiştir. Türkiye’de zorunlu dersler arasında yer alan ‘Bilişim teknolojileri ve yazılım’ dersinde kodlama ile ilgili güncellemeler yapılıyor.

Kodlama, felsefenin temeli mantık üzerine kurulu, bilgisayarın ne yapması gerektiğine ilişkin komutlardan oluşan bir dil olarak tanımlanabilir. Üstelik temelini öğrendikten sonra bir dilden diğerine geçiş kolaylıkla yapılabilir. Dünyanın diğer ülkelerinde kodlama neden zorunlu ders haline geldi? Kodlama, çocukların problem çözme yeteneklerini artırıyor ve analitik düşünme becerilerini geliştiriyor. Öte yandan onları geleceğe hazırlıyor. Çoğu çocuk kodlama öğrenmeye başladığında bilgisayarda oyun oynamak yerine kendi oyunlarını yazıyor.

Yakın gelecekte nesnelerin interneti (IoT) dediğimiz kavram hayatlarımıza tamamıyla girecek. Evinize ulaşmadan sıcak suyu ısıtıp, eve geldiğinizde duşunuzu almak için ısıtıcıyı uzaktan programlamanız gerekecek. Uyandığınızda, kahve makineniz kahvenizi otomatik olarak yapacak. Trafikteyken ulaşacağınız yerdeki park alanında yer var mı yok mu; size bilgisi hemen gelecek. Araba anahtarınızı kaybettiğinizde anahtarı önceden programlama bilgisine sahipseniz, anahtarınızın yerini bulabileceksiniz...

Dolayısıyla, akıllı makineleri ihtiyaçlarımıza göre planlamak için programlar hakkında temel bilgiye sahip olmamız gerekecek. Piyasaya artarak sürülecek akıllı makineleri yetişkin olduklarında kullanabilmeleri için çocuklar eğitilmek zorunda... Karşı çıkabilirsiniz ama kapitalizm daha fazla akıllı makineyi ve akıllı sistemi satabilmek için akıllı makineleri ihtiyaçlarına göre planlayacak alıcılara ihtiyaç duyar.

Kıbrıs ‘yavaş şehir’ kategorisinde ilerlemeye çalışırken dünya yavaş şehir olgusunun yanında ‘akıllı kent’ler yaratmaya endeksleniyor. Dünyanın en akıllı şehirlerinden biri olan Barselona’da nerede park alanın boş olduğu sürücülere bildirilir. Kent, bu yolla, yılda 50 milyon dolar ekstra kazanç sağlamaktadır. Barselona’da kamusal aydınlatma, programlanan saatlere göre ayarlanır ve İspanya’nın en büyük ikinci kenti, bu sayede senede tam 37 milyon dolar tasarruf etmektedir. Barselona, doğru zamanda, doğru yerin otomatik olarak sulanmasıyla parklardan yılda 58 milyon doları bütçesinden başka kalemler için ayırabilmekte ve daha çok yatırım yapabilmektedir. Hollanda’da belediyeler doldukları zaman birimlere mesaj gönderen çöp kutuları sayesinde işgücü ve yakıt giderlerini yılda 92 bin Euro düşürmektedir. Bizim belediyelerimizin tasarrufa hiç ihtiyacı yok biliyorsunuz... Öyle varlıklı belediyelerimiz...

Dünyada kodlamanın ilkokullarda zorunlu kılınması ile çocukların teknolojinin altyapısında sihirli ve kompleks herhangi bir şey olmadığını anlamaları ve nesneleri kişisel ihtiyaçlarına göre programlama yeteneklerinin geliştirilmesi amaçlanıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilkokullarda müfredata kodlama dersi koymak yönünde herhangi bir hazırlığı yok. Bugün planlansa kodlama dersi verecek öğretmen kadrosu açmak bile başlı başına diğer bir sorun olarak karşımıza çıkacak.

Ülkemizin siyasi yönetim anlayışının çoğu kez mantıksızlık üzerine kurulduğu düşünüldüğünde, kodlama gibi çok mantıklı çalışmaları ötelemek için her zaman geçerli bir sebep bulunacaktır: Çocuklar oy veremeyeceklerine göre, kadro da olmadığından görmezden gel gitsin!

8 senede bilişimde geldiğimiz yer, 10. yılda nerede olacağımızı şimdiden gösteriyor: Bilişimde dünyanın belki de en geri kalmış adası...

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın