Yazılar

‘Kıbrıs Rum mülkleri en çok T.C. vatandaşlarına, en az İsraillilere satıldı’

KTİMB’e göre, 1974 sonrası satılan Kıbrıs Rum mülkleri en çok, yüzde 40 oranında T.C. vatandaşlarına satıldı. 

Kıbrıs’ta toplumlar arasında mülkiyet sorunun yarattığı huzursuzluk, dünyanın farklı bölgelerinde geçmişte ve bugün meydana gelen çatışmalar ve yerinden edilen insanların yaşadığı acılar ve hak kayıpları ile birçok benzerlik gösteriyor. 

Bosna… Kosova… Arnavutluk… Doğu Timor… Afganistan… Güney Afrika… Kolombiya… Sri Lanka… Burundi… Sudan… Kongo… Irak… Ve şimdi Ukrayna’da yerinden edilen insanların mülkleri ile bağları koptu.

Kıbrıs’ta olduğu gibi bu ülkelerde de çatışmalarda yiten insanların acısına, mülksüzleşmenin psikolojik yükü, ekonomik ve sosyal ağırlığı bindi.

Son 50 yıldaki bunca sürtüşme arasında uluslarası kuruluşlar ve bağlı kurumları, yerinden edilmiş insanların ve çatışma yaşamış toplumların mülkiyet sorununu çözmek için çabaladı. 

Bu gayretlerin en önemli kazanımları arasında, kuzey Kıbrıs’tan çok önce, mesela Bosna’da 1996’da kurulan ‘Gayrimenkul Talepleri Komisyonu’ ve 1997’de Birleşmiş Milletler tarafından alınmaya başlanan kararlar doğrultusunda, 2005 yılında ‘BM Mülteciler ve Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler için Konut ve Mülkiyet İadesi İlkeleri’nin kabul edilmesi yer alıyor.

Dolayısıyla Kıbrıs’ın biricik sandığımız mülkiyet sorunu, dünyanın Kıbrıs’tan daha sonra çatışma yaşamış birçok diğer ülkesinde, üstelik ve maalesef çok benzerlikler sergileyerek ortaya çıktı.

Kıbrıs’taki mülkiyet sorununun bu kadar karmaşık hale gelmesi, iki toplumun siyasi liderliklerinin kendi bölgelerinde diğerine ait mülkleri resmen devletlerinin kontrolüne vermiş olması değil midir?

Güneydeki ‘Vasilik Yasası’ üzerinden Kıbrıslı Türklerin güneyde bıraktıkları mülklerin yönetimi Kıbrıs Cumhuriyeti’ne verilmiş ve bireylerin mülklerine erişimi bilinmeyen bir çözüm tarihine kadar ertelenmişken, kuzeyde çıkarılan yasalarla eşdeğer malı olan kişiler güneydeki haklarından feragat ederek mülklerini KKTC Devleti’ne bırakmış durumdadır.

Eşdeğer alarak feragatname imzalamamış Kıbrıslı Türkler güneydeki mülklerini iade alamaz veya kuzeyde kullandığı mülk ile güneydekini takas edemezken, Kıbrıslı Rumların kuzeydeki mülklerinin iadesi ve takası oldukça sınırlı şartlarda gerçekleştirilebiliyor. 

Bildirimde bulunulmaksızın ve herhangi bir ödeme yapılmaksızın güneyde kamulaştırılan Kıbrıs Türk malları gibi, kuzeyde Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmayan 2’inci ülke vatandaşlarına tahsisten koçan çıkarılması, ayrı dilleri konuşan Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum siyasilerin siyaseten aynı açmazları yarattığını göstermiyor mu?

Güneyde hukuksuz kamulaştırma, hukuksuz kiralama ve tazminattan yoksun bırakılma gibi, kuzeyde İTEM ve İTEM değişiklik yasaları ile eşdeğer ve tahsis mülklere koçan verilmesi, iki tarafın siyasilerinin iradesiyle gerçekleşti ve özünde hak sahiplerinin karşılıklı olarak haklarından mahrum bırakılmasına neden oldu. Kıbrıs Türk tarafında bu yasal değişikliklerin altında Meclis’teki tüm siyasilerin ortak imzası bulunmaktadır.

Bu durum, Birleşmiş Milletler’in ‘Mülteciler ve Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler için Konut ve Mülkiyet İadesi İlkeleri’ arasında yer alan, ‘Devletler, yerinden edilmeye karşı tercih edilen çözüm yolunun ve onarıcı adaletin temel bir unsuru olarak, eski hale iade hakkına açık bir şekilde öncelik vermelidir. Eski hale iade hakkı ayrı bir hak olarak mevcuttur ve konut, arazi ve mülk iadesi hakkına sahip mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin fiilen geri dönmeleri veya dönmemeleri bu hakka halel getirmez’ maddesi başta olmak üzere, BM’nin söz konusu ilkelerine aykırıdır. 

Ve kuşkusuz kuzeydekiler gibi güneydeki Vasilik Yasası da uluslararası hukuka aykırıdır.

Kıbrıs’ta mülkiyet sorununda yaşanan sorunların çözümü, mevcut şartlar altında bu nedenle daha çok tazminatların ödenmesine bağlıdır.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) kısa bir süre önce bir çalışma yaptı. KTİMB’de yapılan çalışmada 1/75 ölçek harita üzerinde 1974 öncesinden itibaren Kıbrıs Rum mülkleri işaretlendi ve bu mülkler arasında satılanlar ayrıca belirlendi. 

KTİMB’in çalışmasına göre, KKTC genelinde sahillerin %60’ı imara kapalıyken, imara açık %12 içinde yabancılara satılan mülklerin toplamının %0.28, yani %1 bile olmadığı hesaplandı.

KTİMB’e göre, 1974 sonrası satılan Kıbrıs Rum mülkleri en çok, %40 oranıyla T.C. vatandaşlarına satıldı. 

Bu mülklerin %70’i, '1+1' ve '1+0' şekliden stüdyo dairelerden oluşurken, bu veri KKTC’de mülk alanların çoğunlukla yerleşmek için değil tatil amaçlı yatırım yaptığını ortaya çıkarttı.

Aynı çalışmaya göre, KKTC’den en az mülk alanların ise İsrailliler olduğu belirlendi.

Tazminat, iade ve takas amaçlı kurulan ve gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerek Birleşmiş Milletler tarafından tanınan kuzeydeki Taşınmaz Mal Komisyonu, daha önce karara bağlanmış 1790 başvurunun ardından, 26 Temmuz itibarıyla 44 başvuruyu daha karara bağlamış, kararı verilmiş 1834 başvuru için toplamda 464.278.046 Sterlin tazminat kararı çıkmıştır. Ayrıca, 5 başvuru için iade; 2 başvuru için takas ve tazminat; 8 başvuru için de iade ve tazminat kararı verilmiştir. Bir başvuru için çözümden sonra iade ve bir başvuruda da kısmi iade doğrultusunda karar alınmıştır. Bu data, kaynak varsa kararların süratle alındığını ve ödemelerin hızla yapılabildiğini gösteriyor.

Tazminatlara bulunacak kaynak konusunda, 2003 Annan Planı’ndan bu yana üretilen gerçek dışı, fabrikasyon iddialar Pasifik Okyanusu’nu aşarak ABD’nin bile kaynak yaratabileceğine kadar geniş bir yelpazeye serpilmiş ve Kıbrıs Türk toplumunun bu tazminatları sonunda kendisinin ödeyeceği gerçeği popülist siyasiler tarafından gizlenmeye çalışılmıştır. 

Türkiye dahil hiçbir devlet karşılıksız kendi vatandaşlarının vergileri ile bir başka ülkedeki insanların özel mülkiyet edinmesi için kaynak yaratmaz. Buna zamane çocukları bile inanmaz. Biz nasıl inandırıldık?

Türkiye’nin 2017’de kuzeydeki kullanıcıların, bankaların sağlayacağı kolaylıklarla ‘Şerefiye Vergisi’ ödemesi önerisi KKTC siyasilerinin tamamı tarafından reddedilirken, siyasiler sayesinde Taşınmaz Mal Komisyonu uzunca bir süre kaynaksız kaldı. Taşınmaz Mal Komisyonu’na birkaç kalem üzerinden vergi yoluyla kaynak yaratılmasının kabulüyle Türkiye tarafından TMK’ya yeiden kaynak sağlanmaya başlandı. Toplumun kendi kaynakları ile tazminat bütçesini oluşturması, bugün, bunu daha önce açıkça reddeden aynı siyasiler tarafından desteklenmektedir ve bu vergiler de artık alınmaktır.

Geç de olsa hem Yorgo’nun tazminatını alarak yaşam kalitesini yükseltmesiyle hem Ahmet’in tazminatı ödeyerek kuzeydeki mülkün değerinin artmasıyla birlikte kazandığı bir iklim oluşuyor. Kıbrıs’ın en sıcak günlerinde bu iklim, Kıbrıs Rum siyasi liderliğinin toplumlar arası atmosferi açtırdığı soruşturmalar ve davalarla daha da kaynattığı bir ortamda ferahlatıyor…

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın