Geçtiğimiz hafta yaşanan kadın cinayetleri ülkeye dışarıdan gelenlerin yaşadığı, bizi bağlamayan olaylar değil; iliklerimize işleyecek, bağlayıcılığı olan cinayetlerdir. Kadınların bıçaklanarak öldürülebildiği bir ülkede kadınların yanı sıra televizyon izleyen, gazete okuyan çocuklarla gençler ve elbette yetişkin erkekler de güvende olmadıklarını hissederler.
Öyle ya, bazı erkekler eşlerini veya sevgililerini öldürebiliyorsa aynı adamlarla yolda da karşılaşabilirsiniz. Birini öldüren herhangi bir nedenle sizi niçin öldürmesin? Sinirlenir, öldürür. Yan baktın der bıçaklar, öldürür...
Çocuklar için şiddet öğrenilen bir davranıştır. Ne kadar maruz kalırlarsa o kadar yansıtırlar. Yani bazılarınca vahim bir gazete haberinden ibaret sayılan bir olay bile toplumumuzda şiddete olan eğilimi henüz çocukluktayken artırır.
Bizde kadınlar zaten hiç şiddete uğramıyor biliyorsunuz. Şiddet mağduru kadınlar söz konusu olunca polisimiz uygulanan şiddeti asla aile içi bir mesele olarak görmüyor duymuşsunuzdur. Hemen ilgileniyor polis; şiddet uygulayan kocayı, nişanlıyı ya da sevgiliyi kodese tıkıyor. Fazla iyimserseniz, elbette öyle olduğunu sanabilirsiniz. Kadınlar 50 kere şikâyet ediyor ya başka ülkelerde, bizde bir ihbarla polis şiddet uygulayan adamı derhal mahkemeye gönderiyor, inanırsanız.
KKTC’nin kadınlar için güvenilir bir ülke olduğuna sahiden inanıyorsanız, beklenmedik bir şekilde şiddetle karşılaştığınızda yaşayacaklarınızın en az şiddetin kendisi kadar travmatik olacağını bilmelisiniz. Acı gerçeklerle bir başınıza kalınca kendinizi korumak için belki biber gazı spreyi alabileceğinizi düşünebilirsiniz. Aklınızdan geçirmeyin, kadınların çantalarında koruyucu biber gazı taşıması ülkemizde yasak. Panik butonumuz da yok. Hoş, olsa panik anında alarmı duyan çıkar mı, çıksa gereğini yapar mı yoksa yaylana yaylana daha ölmemiştir, beklesin biraz daha kadın mı der; meçhul. Kapkaççısı, tacizcisi, tecavüzcüsü, saldırganı ile aynı sokaklarda yürüyüp, aynı trafikte araba kullanıyorsak ve ne polisimiz ne bakanlarımız bu kadar şiddet karşısında önlem alıyorsa daha fazla kadının öldürülmesine göz mü yumulacak?
Düşünüyorum da yöneticilerimiz şiddet yoluyla kadın eliminasyonu yapmakta gizli bir anlaşma falan mı imzaladılar? Kadın nüfus az değil; hiçbir şey yapmazsak öldürüle öldürüle sayıları azalır gayri!
‘Önlem almak lazım’mış. Her kadın cinayetinin ardından idareciler vah vah önlemek lazım diyor ya… Sanki devleti kadınlar yönetiyor da hükümetteki bakanların hepsi erkek değilmiş gibi konuşmuyorlar mı…Kim alacak önlemi 11 erkek bakanımız dışında?
UBP-DP hükümeti iktidara geldiğinden bu yana ülkede esasen 3 kadın öldürüldü. Hükümetin kurulduğu Nisan 2016’dan itibaren 2 kadın öldürüldü; bir başka kadın kocasından gördüğü şiddete dayanamayarak intihar etti. Kadın cinayetleri aynı hızda devam ederse UBP-DP hükümeti, döneminde KKTC’de en çok kadın cinayeti işlenen hükümet olarak tarihe geçmeye aday. Hükümetin hukuk tanımamakta da bir şampiyonluğa imza attığı düşünülürse, arazilerin zorla seleksiyonu misali kadınların da şiddetle eliminasyonu neden akla gelmesin!
Epeyi maçoluk da olunca serde… ‘Hiçbir şey yapmayalım, bizim kadınlar da dırdırı kessinler artık. Sokağa çıkmasın, dibimizden ayrılmasınlar. Hadlerini bilsinler yoksa bıçak, benzin, tabanca ne ararlarsa bulsunlar sokakta’ mı demektesiniz?
1. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı geçtiğimiz mart ayında yapıldı. Çalıştay’ın en önemli sonucu, çok yakında kamuoyuna açıklanması beklenen, kadına yönelik şiddet karşısında alınacak önlemleri içeren Ulusal Eylem Planı olacak... Bakalım bu çalıştay da uygulanmayan, sözde kalan bir çalıştay olarak mı tarihe gömülecek ve yahut, kadına yönelik şiddet karşısında önleyici ve müdahale edici bir eylem planına dönüşecek mi?
Bu doğrultuda, Alo 183 İhbar Hattı’nı kuran, Şiddet Bildirim Formu uygulamasını hayata geçiren, gecesini gündüzüne katarak çalışan KKTC Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Aydan Başkurt’tan başta kadınlar olmak üzere tüm topluma umut veren, içimizi rahatlatacak güzel haberler bekliyoruz.
Yorumunuz