İngiliz muhafazakârlarının en etkili düşünce kuruluşu olarak tanımlanan Policy Exchange göçmen ve sığınmacıların, gerçek bir mülteci olsa bile İngiltere’ye girişlerinin engellenmesi için bir dizi öneriyi ele aldığı bir rapor yayınladı.
Londra merkezli Policy Exchange’in hazırladığı raporların İngiltere’deki sağ hükümetlerin politikalarının şekillendirilmesinde oldukça etkili olduğu biliniyor.
Her yıl İngiltere'ye küçük teknelerle giriş yapan ve Fransa kıyılarından denize açılan on binlerce insanın geri gönderilmesi için raporda iki plan ortaya konuyor.
Raporda, İngiltere’ye küçük teknelere girmeye çalışan göçmen ve sığınmacıların geldikleri ülkeye geri gönderilmesi veya göçmenleri kabul etmeye istekli başka bir devlete iade edilmesini öneriliyor.
Öneri doğrultusunda 'Plan A' ve 'Plan B' olarak sunulan iki çözüme göre, Plan A kapsamında Fransa ile, Manş Denizi'ni küçük teknelerle geçmeye çalışan göçmen ve sığınmacıların geri döndürülmesi için bir anlaşma imzalanması tavsiye ediliyor.
Fransa ile böyle bir anlaşmaya varılamazsa, Plan B kapsamında Birleşik Krallık'a küçük teknelerle girmeye çalışan kişilerin, ister Kanal Adaları, ister Kıbrıs'taki Egemen Üsler veya Ascension Adası olsun, İngiltere dışındaki bir yere, sığınma taleplerinin dikkate alınacağı yerlere gönderilmesi öneriliyor.
Raporda, ekonomik itkilerle hareket eden göçmenlerin kendi ülkelerine veya bu tür göçmenleri kabul etmeye istekli başka bir devlete iade edilmesi gerektiği vurgulanırken, gerçek mültecilerin Birleşik Krallık dışında güvenli bir ülkeye yerleştirilmesi gereğine işaret ediliyor.
Raporda, ‘Güvenli bir ülkeden küçük bir tekneyle Birleşik Krallık'a giren (veya girmeye teşebbüs eden) hiç kimsenin, gerçek bir mülteci bile olsa Birleşik Krallık'a yerleşmesine izin verilmeyecektir’ deniyor.
Plan B kapsamında, İngiltere'ye Kanal (Manş denizi) üzerinden küçük teknelerle giren göçmen ve sığınmacıların Kıbrıs’taki İngiliz üslerine götürülebileceği belirtiliyor.
Kıbrıs’ın güneyindeki İngiliz üslerinin Akrotiri ve Dikelya'da göçmenleri barındırmak ve prosedürleri takip etmekte “geçici” yerler olarak kullanılmasında ilişkin olarak, İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın garantör ülkeler olduğu 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşması’na göre ve yakın zamanda Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi kararıyla da desteklendiği üzere, Birleşik Krallık'ın Kıbrıs’taki egemen üslerini kullanmasının askeri amaçlarla sınırlandırılması gerekmediği vurgulanıyor.
Göçmen ve sığınmacıların geçici olarak barındırılmasında Kıbrıs'taki egemen üslerin kullanımı, raporun "uzak senaryoları" altında değerlendiriliyor ve Kıbrıs yerine dünyanın en uzak yerlerinden biri olan Ascension Adası öncelikle tercih ediliyor.
Britanya Denizaşırı Toprakları'nın bir parçası olarak yönetilen ve bir İngiliz hava üsünün bulunduğu Ascension Adası, Afrika kıyılarından yaklaşık 1.600 km ve 88 kilometrekarelik bölge olan Brezilya'dan 2.300 km. uzaklıktadır.
Raporda yer alan önerilerin altında, Avustralya’nın tekneyle gelen ve koruma arayan tüm sığınmacıların daha sonra 1968’de bağımsızlığını kazanan Nauru'daki göçmen gözetleme merkezinde zorunlu ve süresiz gözaltına alınması pratiği yatıyor ve Nauru’daki uygulamalara detaylarıyla değiniliyor.
Kaynak: Policy Exchange
Yorumunuz