Bilim insanları pazartesi günü, üst atmosferdeki koruyucu ozon tabakasının birkaç on yıl içinde restore edilebileceğini açıkladı. Çin’in ozon tüketen kimyasalların ürettiği emisyonları büyük ölçüde ortadan kaldırmasının bunda temel etken olduğu bildirildi.
Birleşmiş Milletler sponsorluğundaki bir değerlendirmede, bilim insanları soğutucu akışkan olarak yalıtım köpüklerinde kullanılan yasaklanmış bir kimyasal olarak CFC-11'in küresel emisyonlarının, birkaç yıl boyunca arttıktan sonra 2018'den bu yana azaldığı kaydedildi.
CFC-11 ve topluca kloroflorokarbonlar olarak adlandırılan benzer kimyasallar, güneşten gelen ultraviyole radyasyonu bloke eden ozonu, cilt kanserine neden olabilecek ve insanlara ve diğer canlılara zarar verebilecek şekilde yok eder.
Bilim insanları, mevcut politikaların yürürlükte kalması durumunda, kutup bölgeleri arasındaki ozon seviyelerinin 2040 yılına kadar, 1980 öncesi seviyelere ulaşması gerektiğini kaydetti. Güney Kutbu'nun yakınında ve daha az sıklıkla Kuzey Kutbu'nun yakınında düzenli olarak görünen ‘Ozon delikleri’ olarak bilinen büyük tükenme bölgeleri, Kuzey Kutbu'nda 2045 yılına ve Antarktika'da ise yaklaşık 2066 yılına kadar iyileşmelidir.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'nden kimyager ve raporun yazarlarından biri olan Stephen A. Montzka, "İşler doğru yönde ilerlemeye devam ediyor" dedi.
Dr. Montzka, CFC-11 emisyonlarının 2012'den bu yana arttığı ve emisyonların Doğu Asya'dan yayıldığı konusunda dünyayı uyaran 2018 tarihli bir araştırmaya öncülük etmişti.
CFC-11 emisyonlarının, 1980'lerde kloroflorokarbonların atmosferik ozonu tükettiği keşfedildikten sonra kloroflorokarbonların kullanımını daha iyi huylu kimyasallar lehine aşamalı olarak durdurmak için müzakere edilen Montreal Protokolü'nü baltalayacağı kaydedilmişti.
O zamanlar protokolü denetleyen Birleşmiş Milletler Çevre Programı başkanı, CFC-11'in yasa dışı üretimini "belirleyici eylem gerektiren bir çevre suçu’ olarak nitelendirmişti.
Ancak takip eden çalışmalar, emisyonların azaldığını gösterdi. Emisyonlardaki azalma Çin hükümetinin yeni CFC-11 üretimini başarıyla düşürdüğünü gösteriyor.
Çin’in CFC-11’i köpük yalıtımı yapımında bir üfleme maddesi olarak kullandığı tahmin ediliyor. CFC-11 köpüklerin yanı sıra soğutma ekipmanı ve yangın söndürme sistemlerinde de kullanıldı.
Washington merkezli Yönetişim ve Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü'nün Başkanı Durwood Zaelke, CFC-11 emisyonlarının ortadan kaldırılmasının, şimdiye kadar yürürlüğe konan en etkili küresel çevre anlaşması olarak kabul edilen Montreal Protokolü’nün başarısının bir başka örneği olduğunu söyledi.
Zaelke, "Suçu kabul etmemekle birlikte, suçlu taraflar birlikte hareket ettiler. Ve ölçümler olması gereken yere geri döndü" dedi.
Protokol uyarınca, pazartesi günü yapılan değerlendirme gibi değerlendirmelerin en az dört yılda bir yapılması gerekiyor. Son değerlendirmeyi yapan bilim insanları arasında ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi bilim insanlarına ek olarak, NASA, Dünya Meteoroloji Örgütü, Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Avrupa Komisyonu’ndan araştırmacılar da bulundu.
Atmosferi soğutmak için bir iklim müdahalesi olarak kükürt aerosollerinin insan eliyle atmosfere dağıtılması önerisi ilk kez incelenecek
Yeni değerlendirmede, atmosferi soğutmak için potansiyel bir iklim müdahalesinin ozon üzerindeki etkileri de ele alındı. ‘Stratosferik aerosol enjeksiyonu’ olarak adlandırılan yöntemle, kükürt aerosollerini atmosferde yüksek bir yere dağıtmak için uçaklar veya başka araçlar kullanılması öneriliyor.
Bu fikir şiddetli muhalefet çekti. Diğer itirazların yanı sıra, muhalifler, iklime bu şekilde müdahale etmenin, dünya çapında hava koşullarını potansiyel olarak değiştirebileceğini, istenmeyen ciddi sonuçlara yol açabileceğini söylüyor. Ancak birçok bilim insanı en azından bunun araştırmaya muhtaç olunduğunu kaydediyor. çünkü gezegenin ısınması, dünyanın böyle bir müdahale tekniğini denemek için çaresiz kalacağı bir noktaya ulaşabilir. Ayrıca sera gazı azaltımlarının önemli bir etkisi olmadan önce geçici olarak bu yolla zaman kazanılabilir.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi Kimya Bilimleri Laboratuvarı müdürü ve protokolün bilimsel değerlendirme panelinin eş başkanı David W. Fahey, bazı çalışmaların kükürt aerosollerinin ozonu üzerinde bir etki gösterdiğini ve bu nedenle değerlendirme ekibine bunu inceleme görevi verildiğini açıkladı.
Protokol "ozon tabakasını korumak için yapıldı ve ozon tabakasına zarar veren maddelerle mücadele etmekte oldukça iyi bir iş çıkardık" dedi. Stratosferik aerosol enjeksiyonuna bakıldığında, "yapabileceğimiz bir şey" diye ekledi.
Dr. Fahey, kükürt aerosollerinin kullanılmasıyla gezegeni 0.5 santigrat soğutmaya çalışmanın, ozon üzerinde bir miktar etkisi olacağını belirtti. Ve bunu denemenin ‘ozon tabakasını tahrip etmeyeceği’ni ve felaket sonuçlar yaratmayacağı"nı öne sürdü.
Fahey, 1991'de Filipinler'de stratosfere muazzam miktarda kükürt gazı yayan, Stratosferik aerosol enjeksiyonuna benzer bir aerosol sisi yaratan Pinatubo Dağı’nda yaşanan büyük volkanik patlamaya atıfta bulundu ve "Aslında bunun yapılabileceğini zaten biliyorduk çünkü Pinatubo Dağı patlaması bizim yerimize bunu kendisi yaptı" dedi.
Fahey, volkanik patlamanın gezegeni geçici olarak yaklaşık 0,5 santigrat derece soğuttuğunu söyledi. Ancak ozon tabakası çökmedi. Ozon tabakasının "esnek" olduğunu vurguladı.
Kaynak: The New York Times
Yorumunuz