Yazılar

Başsavcılığa Avrupa standartları getirilmesine ihtiyaç yok mu?

Meriç Erülkü’ye Başsavcılık Ağır Ceza’da dava açmış...

Duymamış olabilirsiniz Meriç Erülkü’ye Başsavcılık Ağır Ceza’da dava açmış… 

2020’de bir televizyon programına tek konuk olarak katılan Meriç Erülkü, programda bir bankayı kastederek, ismini vermediği bankanın ‘geçen sene 600 bin TL kâr etmiş olması’ndan bahsetmek suretiyle bankanın güvenini zedeleyebilecek veya şöhretine veya servetine zarar verebilecek şekilde, asılsız haber yaymakla suçlanıyor.

Programı izledim, Erülkü 'geçen sene' diye bir tarih vermemiş, bankanın kârlılığı konusunu açarken 'bu bilançolardan bir tanesinde, bankanın kârı 600 bin TL civarı' diyor. Kaldı ki bir bankanın yayımlanmış bilançosundaki kârlılığını tarihi ve tam rakamı ile zikretseydi bile bu bir suç mu oluştururdu?

Banka bilançoları, kâr-zarar cetvelleri ve bankaların bağımsız denetim raporları kamuya açıktır. KKTC Merkez Bankası her sene yayımlıyor. Bir bankanın bir bilançosundaki kârı veya zararı söylemenin ve bilançodaki durumu yorumlamanın nasıl bir suç olduğunu dava aşamasında şahsen dinlemeyi çok istiyor ve aydınlanmayı umuyorum.

Ne tuhaf ki Diyalog gazetesi yazarlarından Ertuğrul Buğrahan, bir bankacı olarak her sene KKTC’de faaliyette olan bankaları bilançolarına göre keskin analizleriyle değerlendiriyor ve bankaların isimlerini vererek donuk alacaklarının miktarını, sermayelerinin yeterliliğini sorguluyor. Bu ayrıntıları kamuya açık bilançolar üzerinden yorumluyor. Mesela söz konusu bankanın 2019 bilançosu için, halen yayında olan yazısında bir hayli ilginç değerlendirmeler yapıyor. Ertuğrul Bey’i tanımam, kendisine de Universal Bank yorumları nedeniyle Ağır Ceza’da bir dava açıldı mı bilmiyorum. Eh, eli kulağındadır belki de Mahkeme celbinin…

Meriç Erülkü aleyhine açılan davada, Başsavcılığın tanıklarından biri, KKTC Merkez Bankası’ndan Rasiha Maşlakçı, Savcılığın diğer tanıkları arasında yer alan Universal Bank eski sorumlusu Mustafa Mertekçi hakkında Polis'e şikâyette bulunmamış mıdır? “Zarar üreten bir bankanın kârlılığını artırmak maksadıyla hesaba sahte kayıt yapılması” şikâyeti neticesinde, Tanık 1 Mustafa Mertekçi aleyhine ceza davası açılmamış mıdır? Duruşması bugün yapılmadı mı? Sahte muhasebe kaydı yapılması, bilançoların gerçeği yansıtmaması için yapılan bir eylem değil midir?

Başsavcılık Ali Kişmir’den Meriç Erülkü’ye kadar pek çok isme salt yazdıkları veya söyledikleri üzerinden Ağır Ceza’da yargılanmaları için dava açtı. İlginçtir, Başsavcılık top kaleye girer mi girmez mi, dava tutar mı tutmaz mı pek önemsemeden şutu çekiyor, sonra da topu Mahkemelerin önüne mi atıyor? Ağır Ceza’da yargılanma korkusu yaşatarak sizleri ve ailelerinizi strese sokar, yorarım; maddi-manevi külfetle her birinize aylarca, yıllarca uykusuz geceler hediye ederim, hatta sağlığınızı tehdit ederim mi demek istiyor? 

Ne güç ama, bir tek tanrılara yaraşır… Başsavcılık devletin avukatlığını yapıyor diye dokunulmaz mıdır? Yoğun yolsuzluk olan bir ülkede, kaç hukukçu devletin avukatı olmak ister? Ciddi suçları işleyenlerin avukatları çok büyük paralar talep ediyor, bilirsiniz… Bu makama gelmenin bilmediğimiz bir hayrı mı var ki oraya çıkmak isteyen çok? Bu kadar talep gören Başsavcılığı denetleyen bir mekanizmamız var mı peki? Vatandaşlar olarak maaşlarını vergilerimizle ödediğimiz Başsavcı’yı ve savcıları kim denetliyor? 

Başsavcılığın açtığı bütün davalar ‘KKTC Başsavcısı’ tarafından açılıyor malum. Her türlü yetki Başsavcı’dadır ya, Başsavcı istediği savcıya terfi verebildiği gibi istediğini sürebilir mi mesela? Savcıların terfilerini, tayinlerini yapan Yüksek Savcılar Kurulu’nda çoğunluğu Başsavcı ve Kurul’a atadığı savcılar oluşturmuyor mu? Savcıların terfi almasında da güç Başsavcı’da değil midir? 

Davaları açmak, ilerletmek, geri çekmek gibi tüm yetkileri elinde tutan Başsavcı, aynı zamanda savcıların terfi ve tayininde de aşırı bir güce sahiptir diyebilir miyiz? O halde bu durumun sorgulanması gerekmez mi? Başka bir şey daha farz edelim, Başsavcılık makamına yoz bir Başsavcı seçildi diyelim ve dosyaları elde ettiği çıkara göre ilerletiyor veya birtakım bahanelerle görevini, gerçekte çıkarlarını korumak için yerine getirmiyor, kim Başsavcı’ya dur diyebilecek?

Bu soruları sormak da mı suç? Sorularımla Başsavcılık makamına güveni mi zedelerim? Başsavcılığın açtığı kaç davada yeterli kanıt sunuldu ve kaç dava kazanıldı? Kaç dava hangi gerekçe ile geri çekildi? Zengin sanıklara açılan kaç davada Savcılığın tanıkları ülkeyi terk etti? Kaç kamuya mal olmuş davada tanıkların yurt dışına çıkış yasakları kaldırıldı ve kaçı ülkeye bir daha geri dönmedi? İngiltere’de 1985 yargı reformundan bu yana uygulanan kovuşturma kurallarının kaçı bizde uygulanabiliyor? Suçun toplum üzerindeki etkisi ne kadar büyükse, kovuşturmaya ihtiyacın artması gerekmiyor mu? Öyleyse bizde neden dolandırıcılıkla, yalan beyanla, yalancı tanık çıkarmakla, evrakta sahteleme yapmakla suçlanan zenginlere yönelik soruşturmalar ve ceza davası açılması süreci fevkalade ağır ilerliyor? 

Başsavcılığın ve yönettiği savcıların yıllardır birikmiş dosyalara eğilmesi, değerli zamanlarını ve kamunun azalan kaynaklarını ülkemizin suç makinelerinin bir an önce Mahkemeler’de yargılanmasına ve dayanakları çok sağlam davalar açmakta değerlendirmesi beklenir.

Güney Kıbrıs’ta yıllardır kaç kez yargı reformu yapıldı ama Avrupa Birliği ‘2023 Kıbrıs’ta Hukukun Üstünlüğü Raporu’nda Kıbrıs’ın güneyini halen eleştiriyor. Raporda, ‘Başsavcı'nın kovuşturmaya yer olmadığına veya cezai takibatın durdurulmasına ilişkin kararlarının gözden geçirilmemesi endişelere yol açıyor’ deniliyor.  

AB’nin güney Kıbrıs hukuk sistemine yönelik tavsiyelerinden biri, ‘Kovuşturmanın bağımsızlığı ve özerkliğine ilişkin Avrupa standartları dikkate alınarak, Başsavcı'nın kovuşturma yapmama veya yargılamayı durdurma kararının gözden geçirilmesi de dahil, Savcılık Hizmetinin bağımsızlığının ve hesap verebilirliğinin güçlendirilmesidir’.

2022 AB Adalet Skor Tablosu'ndaki verilere göre, güney Kıbrıs, yargısal ve hiyerarşik olarak Başsavcılık kararlarının gözden geçirelemediği tek AB üyesi devlettir. Bizde de kimin haddine Başsavcılık kararlarını gözden geçirmek… Avrupa standartlarına göre, savcıların kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararlarına karşı yasal yolların bulunmaması, hesap vermeme riskinin yükselmesine neden oluyor. Bu sorunun ortadan kaldırılması için AB, ‘Savcılığın sınırsız takdir yetkisine karşı yeterli kontrol ve denge mekanizmasının kurulması’nı öneriyor.

Kıbrıs'ın güneyinden kuzeyine geri dönersek, Türkiye yargısında yaşananların KKTC’ye yansıtılmasına yönelik haklı kaygılar, bu endişeleri kendi rezilliklerini maskelemek için kullanan bir grup simsarın işine yarıyor olabilir. 

Yargı sisteminin değiştirilerek bağımlı bir yargı yaratılmasına ilişkin hesaplı ve planlı adımların varlığı, bağımsız yargı söylemi altında, bir simsar grubunun yargıyı sızabildiği yerlerden yozlaştırmasının kılıfı olamaz. Bu yamalı kılıf yargıdan sökülüp atılmadığı takdirde, birbirine gebe olanların ortaklaşarak sömürdüğü sistem her türlü dış etkiye çok daha açık hale gelir. 

Yargımızda yolsuzluğa bulaşan hiç mi yok? Dosyaları şu veya bu iyilik karşılığında sümen altı eden bir Savcı bile yok mu? Rüşvet alan, usulsüzlük yapan, değişik iyilikler karşılığı kazandıran ya da kaybettiren Yargıç da yok tabii… ABD’de bile var ama bizde yok, ilginç değil mi?

Neredeyse her devlet kurumunda rüşvet alabildiğine yayılmış olmakla birlikte hukuk sistemimiz her nasılsa tertemiz mi kalmış? Yoksa hesap verebilirlik olmadığı için hesap soran da çıkamamış mı?

Yargı bağımsızlığını ve hesap verebilirliğini hakiki, çok meşakkatli bir mücadele ile koruyacak nitelikte ve değerde olan Yargıçlar ve Savcılar hak ettikleri makamlarda olamıyorsa, dosya kapatan, keyfi dosya açan, akrabalarının veya yakın, özel arkadaşlarının hafif ceza almaları için akla ziyan işlere girenler mevcutsa ve doğruluktan sapmayanlar yerlerinden sürülürken, yaptıkları ayyuka çıkanlar yükseliyorsa durum değişir. 

Yargı bağımsızlığının teminatı, kendi içinde bağımsız, hesap verebilir ve güvenilir üst denetim organları kurulmasıdır.

Meriç’e açılan bir davayla başladım, nerelere geldim… Bu fırsatı bana sunduğunuz için ne kadar teşekkür etsem az kalır doğrusu! 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın