Petrol ve altın, lityum ve demir cevheri… Bütün bunlar, Afganistan'ın sahip olduğu ve şu anda ülkenin yeni Taliban hükümetinin kalkınma için herkese sunduğu muazzam doğal kaynakların sadece küçük bir kısmı.
Radikal Taliban hareketi (Rusya'da yasaktır), dünya ülkelerini Afganistan'ın doğal kaynaklarını geliştirmeye ve böylece ülkenin yeniden inşasına yardımcı olmaya çağırdı. Ülkenin 1-3 trilyon dolar değerinde maden yataklarına sahip olduğu tahmin ediliyor. Ve bu miktar, Amerikan Jeolojik Araştırmaları tarafından keşfedilen Afgan yataklarının sadece üçte biri. Maden yatakları arasında, demir cevheri, bakır ve altının yanı sıra nadir toprak mineralleri ve piller için kıt bir bileşen olan dünyanın en büyük kullanılmamış lityum yatakları bulunuyor. Ayrıca ülkede petrol ve gaz sahaları da mevcuttur.
Kabil'deki yeni liderlik, basit bir nedenden dolayı doğal zenginliğini cömertçe vermeye hazır. 2020'de GSYİH'nın en az % 40'ını oluşturan dış mali destek kesildi, ayrıca IMF tüm ödemelerini donduruyor ve Afganistan Merkez Bankası'nın 9 milyar dolardan fazla varlığını bloke ediyor. Rus yatırım stratejisti Alexander Bakhtin, Kabil'deki yeni liderliğin ciddi ekonomik zorluklarla, ulusal para biriminin değer kaybetmesi ve artan enflasyonla karşı karşıya kalabileceğini söylüyor.
Taliban’ın Afganistan’ın doğal kaynaklarını geliştirme çağrısıyla sadece Çin, Rusya ve Türkiye ilgileniyor ama…
Taliban'ın bu çağrısına kim cevap verebilir? ABD ve Batılı ülkeler aceleyle Afganistan'ı terk ederken Çin, Türkiye ve Rusya ülkedeki ofislerinden şimdilik ayrılıyor. Afganistan'a en büyük ilgiyi bu üç ülke gösteriyor. Örneğin Çin, Kabil’e yakın Mes Aynak'taki en büyük bakır yatağını kontrol ediyor ve Afganistan’ın da dahil olduğu İpek Yolu hayallerini kuruyor.
Türkiye de Afganistan üzerinden Çin altyapı projesiyle büyük ölçüde örtüşen bir ticaret alanı olarak, [Türkiye'yi Gürcistan, Azerbaycan, Hazar Denizi ve Türkmenistan üzerinden Afganistan'a bağlayacak] "Yeşim Yolu"nu inşa etmek istiyor.
Afgan pazarı neden Rusya için ekonomik olarak çekici? Şimdiye kadar Rusya'nın katılmak için özel istek gösterdiği tek proje, Türkmenistan'dan Azerbaycan üzerinden Pakistan ve Hindistan'a uzanan TAPI doğalgaz boru hattının inşasıdır. Yılda 33 milyar metreküp Türkmen gazının Hindistan'a sevk edilmesini öngörüyor. Geçen gün Taliban TAPI'yi inşa etmekle ilgilendiklerini açıkladı ve temmuz ayında Taşkent'te tam anlamıyla Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Rusya’nın TAPI ile ilgilendiğini doğruladı.
TAPI, Nabucco projesi gibi çökmüş bir projedir
Rusya neden Rus gazını değil Türkmen gazını taşıyacak bir boru hattına ihtiyaç duyuyor peki? Birincisi, Rusya bu şantiyeye boru, ekipman ve teknoloji tedarik ederek iyi para kazanabilirdi. Aslında, gaz boru hatlarının inşasında Rusya'ya eşit konumda kimse yok. Ancak asıl fayda, Türkmen gazını Hindistan'a yönlendirerek Avrupa pazarından uzaklaştırmak olacaktır. Son olarak, Moskova gazını yeni bir boru hattı aracılığıyla doğrudan, Gazprom için yeni ve büyüyen bir satış pazarı olarak Hindistan'a pompalayabilir.
Ancak uzmanlar, gerçekte Afganistan'da doğal gaz boru hattı inşası olmayacağına inanıyor. Rus Ulusal Enerji Güvenliği Fonu Başkanı Konstantin Simonov, “Bu maceralı bir proje ve artık Rusya için bir anlam ifade etmiyor. TAPI projesi, Nabucco projesi gibi zaten çöktü ve bu bizim için iyi. Rakibimiz Türkmen gazı artık Avrupa pazarına gelmeyeceği için Çin pazarına gitti. Ve Pekin, Türkmen gazının ana alıcısı olacak” öngörüsünde bulunuyor.
Hindistan pazarına gelince, Rus gazı hâlâ ilgi görüyor. Simonov, "Ancak oraya boru hattı gazıyla girmeyeceğiz, Hindistan'daki Rus gazı LNG şeklinde sunulabilir" diye ekliyor.
Rusya'nın Afgan ekonomisinde potansiyel olarak ilgilendiği ikinci unsur, petrol ve gaz üretimidir. Bu alanda da Rusya engin deneyime, donanıma ve teknolojiye sahip fakat siyasi riskler çok büyük.
Afganistan'da hiçbir ülke ticari petrol veya gaz üretimi yapmayacak
Simonov, “Afganistan'da hiç kimse ticari petrol veya gaz üretimi yapmayacak. Afganistan'da çalışmak için çeşitli seviyelerde bir grup haydutla anlaşmaya varmak gerekecek”diyor. Bununla birlikte, yalnızca bir siyasi istikrarsızlık meselesi olsaydı, gaz boru hattının hâlâ bir geleceği olabilirdi.
“Ayrıca tek bir hükümetin olmadığı ve haydutlarla müzakere etmeniz gereken Irak'ta şirketler hâlâ benzer siyasi riskler alıyor. Ancak Irak'ta Afganistan'da olmayan büyük bir artı var. Orada benzersiz alanlar var. Irak’ın benzersizliği düşük üretim maliyetinde yatmaktadır. Afganistan'da ticari olarak uygulanabilir benzer bir ürün yoktur. Petrol ve gaz çok zor bir yerde, sağlam dağların altındadır. Ayrıca, hidrokarbon çekme lojistiği de zorlayıcıdır” diyor Simonov.
Ve Simonov’a göre, Afganistan'da en güvenilir demokratik hükümet iktidara gelse bile, yine de kimse orada petrol ve gaz üretmeye başlamaz. Bu tür projeler için petrolün varil başına 100 dolardan önemli ölçüde daha ucuza mal olması gerekir.
Lityum üretiminde ciddi teknik ve jeolojik zorluklar var
Nadir toprak metalleri, özellikle lityum konusu potansiyel olarak yükselişe geçebilir. Bazı tahminlere göre, Afganistan'ın lityum rezervleri Bolivya'dakilerle karşılaştırılabilir boyuttadır. Bolivya bugün dünyanın en büyük lityum tedarikçilerinden biridir. Akıllı telefonlarda ve elektrikli araçlarda kullanılan pillerin üretimi için vazgeçilmez bir hammaddedir. Bir zamanlar, Sovyet jeologları Afganistan'da lityum yatakları keşfettiler, ancak daha sonra bu elemente hiç kimse ihtiyaç duymadı. Ama şimdi, Batılı ülkeler "yeşil" bir devrim yapmaya çalışırken, lityum ağırlığınca altın değerinde oldu. Rusya, elbette, lityum çıkarmakla da ilgileniyor, çünkü bu, tüm akıllı telefon ve elektrikli araç üreticilerini, yani her şeyden önce Çin, ABD ve AB'yi etkilemesine izin verecek. Ancak uzmanlar, siyaset bir yana, burada ciddi teknik ve jeolojik zorlukların ortaya çıkacağından eminler.
Plekhanov Russian Academy of Economics (PRUE) Endüstriyel Ekonomi Bölümü doçenti Oleg Kalenov, “Lityum yataklarının gelişimi ortalama olarak yaklaşık 16 yıl sürüyor. Kaynak yataklarının ulaşılması ne kadar zor olduğuna dair yetkin bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Ayrıca Afganistan'da ek yatırımlar gerektirecek neredeyse hiçbir altyapı yok. Sonuç olarak, üretim maliyeti birkaç kez artabilir” yorumunu yapıyor.
Alexander Bakhtin'e göre, lityum çıkarma projesinin uygulanması için beş ila altı yıla ve on milyonlarca dolar ihtiyaç olur.
“Yabancı şirketlerin Afganistan'a girmek için acele etmemesinin ikinci nedeni, yaptırımlara maruz kalma tehdididir. ABD, Taliban'a karşı yaptırım uygulayabileceğini zaten söyledi. Buna göre, gelecekte Afganistan'daki yeni rejimle işbirliği yapacak veya onu finanse edecek şirketlerin ve ülkelerin Batı yaptırımlarına tabi olabileceği göz ardı edilemez" diyor Bakhtin.
Çin Afganistan’daki bakır yatağında 13 yıldır üretime başlayamadı
Yıllar boyunca proje uygulamasının birçok kez değişebileceği siyasi duruma da dikkat çekiyor uzman. Ülke topraklarında silahlı çatışmalar geçen yüzyıldan bu yana kim iktidarda olursa olsun neredeyse aralıksız devam ediyor.
Gösterge, yalnızca yıllardır "inşaat halinde" olduğu iddia edilen TAPI gaz boru hattının örneği değil, aynı zamanda Kabil'den 40 km uzaklıktaki Çin tarafından bir bakır yatağının geliştirilmesidir. Pekin, 2008 yılında gelişimi için bir ihale kazandı, ancak 13 yıldır orada üretim başlamadı.
“Son zamanlarda sadece Çin, Hindistan ve Pakistan Afgan pazarına girmeye çalıştı. Ve istisnasız tüm projeler başarısız oldu. Analist Aleksey Korenev, "Ya hiç uygulanmadılar ya da yeni yetkililer, hafifçe söylemek gerekirse, tüm bunları kamulaştırdı” diyor.
Başta eroin, uyuşturucu üretimi Afganistan'ın ekonomik temeli olmaya devam edecek
Korenev, Afganistan'ın şu anda sahip olduğu kaynaklar ne olursa olsun, yabancı iş dünyasının parasını riske atmayacağından emin.
Aleksey Korenev "Bu nedenle, eroin Afganistan'ın ekonomik temeli olmaya devam edecek ve onun yerini alacak hiçbir lityum olmayacak. Rusya'nın Afganistan'da hiçbir zaman ciddi bir ekonomik çıkarı olmadı. Bu ülkedeki varlığımız sadece jeopolitik faktörden kaynaklanmaktadır. Afganistan'da mevcut değilsek, Afganistan'ın ülkemizde iki hipostazla [temelde], radikal İslam ve uyuşturucu şeklinde bulunacağı anlamına gelir” diyerek konuyu kapatıyor.
Kaynak: Olga Samofalova, Vzglyad
Bilgi Notu: Afgan halkında küçümsenmeyecek boyutta, 2,5 milyondan fazla kişinin bağımlı olduğu, her 3 aileden birinde eroin, haşhaş ve kristal metamfetamin gibi uyuşturucuların kullanıldığı araştırmalara yansımıştır. Kırsal alanlarda şehirlere göre 3 kat daha fazla kullanılan uyuşturucu nedeniyle, ailelerde kadın ve erkeklerin dışında çocukların da uyuşturucu bağımlısı olabildiği bilinmektedir.
Yorumunuz