Kıbrıs

Ongun Talat: 'Tutuklanma riskini kim alacak? Evleri alanlar kara para sahipleri olacak'

'Türkiye ve KKTC dışına çıkmayacak müteahhitler sektörü ele geçirecek, evleri alanlar da kara para sahipleri olacak’

Cumhuriyet Meclisi’nde konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne Milletvekili Ongun Talat, hükümetin izlediği politikaların “tamamen gerçeklikten kopmuş bir anlayışa” dayandığını iddia ederek, tek çıkış yolunun yeniden çözüm masasına dönmek olduğunu vurguladı.

“Bir gecede yasa gücünde kararnameyle 3 daire hakkını 6 daireye çıkarttınız”

Taşınmaz mal edinimine ilişkin son düzenlemelere değinen Talat, hükümetin önce kamuoyunda büyük tartışmalara yol açan bir yasayla sınırlama getirdiğini, ardından yasa gücünde kararnameyle bu sınırlamaları aniden kaldırdığını söyledi. Talat şöyle konuştu:

“Ne oldu da geçtiğimiz gün hiçbir biçimde kamuoyu önünde tartışılmadan, Meclis’teki tartışma süreçlerinden de bu anlamda muaf tutularak aniden yasa gücünde bir kararnameyle ‘Bir önceki değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına üç daire hakkını altı daireye çıkarıyorum. Ayrıca eğer villa cinsinden mal edinecekse Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, onu da üçe çıkarıyorum’ dediniz?

Ve ne oldu yine ki aniden üçüncü ülke yurttaşlarıyla alakalı olarak bir daire sınırını üç daireye ve villa cinsinden de iki villaya çıkardınız? Ne oldu da, örneğin vergilerin bir anda yükseltilmesiyle alakalı sizi aylarca eleştirdik, hiçbir adım atmadınız ama aniden yasa gücünde kararnameyle vergilerin taksitlendirilmesi ve oranlarının değiştirilmesiyle alakalı olarak da birtakım değişiklikler yaptınız?” sorularını sordu.

“'Hodri meydan, daha da fazla satmaya devam edeceğim’ diyorsunuz”

Milletvekili, “Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs’ın kuzeyine kapanmasıyla ilgili olarak, buraya hapsedilmesiyle ilgili olarak ve en genelde de varoluş meselesiyle ilgili olarak bir süreç yaşanıyor. Şu anda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kendi Ceza Yasası kapsamında yürüttüğü süreç; müteahhitlerle ilgili tutuklama emirleri, emlakçılarla ilgili emirler, eşdeğer mal sahiplerine kadar gidebilecek bir süreci yürütüyor.

Ve siz buna karşılık ‘Hodri meydan, daha da fazla satmaya devam edeceğim’ diyorsunuz. Ama bunun farkında değil hükümet mensupları. Çünkü uzun bir süredir Kıbrıs sorunuyla iç meselelerde yaşadığımız sıkıntıların bağlantısını göremeyecek kadar gerçeklikten kopmuş bir yönetim anlayışı tarafından yönetiliyoruz.” dedi.

“Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmadan önce Türkiye Cumhuriyeti tazminatları ödüyordu ama koçan Rum malı kalmaya devam ediyordu”

Talat konuşmasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin saldırılarının yeni olmadığını kaydetti ve “Hatırlayacaksınız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde davalar açıldı. Kıbrıslı Rumların mülk haklarıyla ilgili olarak daha önce de davalar açıldı. Hatırlayacaksınız, en meşhuru, Loizidou davası” diyerek geçmişte yaşanan hukuki sürece dikkat çekti.

Loizidou kararında Türkiye Cumhuriyeti’nin başlangıçta tazminat ödemekten kaçındığını, ancak 2000’li yılların başından itibaren bu ödemelere başlandığını anımsatan Ongun Talat, “Neydi bu ödenen tazminatlar? Güneydeki Kıbrıslı Rumun kuzeyde bıraktığı malla ilgili olarak kullanım kaybıyla alakalı davalardı bunlar. Ve ödenen tazminatlar günün sonunda o malın koçanının statüsünü değiştirmiyordu. Yani Türkiye Cumhuriyeti tazminatları ödüyordu ama koçan Rum malı kalmaya devam ediyordu.” ifadelerini kullandı.

Taşınmaz Mal Komisyonu Kıbrıs Türk halkının Annan Planı’na ‘evet’ oyu vermesi sayesinde kuruldu

Kıbrıs Türk halkının 2004’te Annan Planı’na %65 oranında “evet” oyu vererek net bir çözüm iradesi sergilediğini vurgulayan Talat, bu iradenin uluslararası alanda güçlü bir söyleme dönüştüğünü hatırlattı. Bu söylemin “Kıbrıslı Türkler açısından çok basit bir denklem; ‘Ben çözüme evet dedim, Kıbrıslı Rumlar hayır dedi ama hâlâ daha çeşitli alanlarda benim üzerime gelmeye devam ediyorlar’” şeklinde olduğunu belirtti.

Bu dönemde diplomatik temaslarla uluslararası kamuoyunun ikna edildiğini kaydeden Talat, bu yaklaşımın somut kazanımlar getirdiğini söyledi. “Örneğin: Taşınmaz Mal Komisyonu” diyerek, bu komisyonun kurulmasının çözüm sürecinin bir ürünü olduğunun altını çizdi.

“Taşınmaz Mal Komisyonu’nun hangi koşullarda kurulduğunu çok iyi hatırlamanız lazım. Çünkü Anayasa Mahkemesi’ne de götürdüydünüz meseleyi, ‘Anayasaya aykırıdır’ diye. O dönemde ‘Satıyorlar mallarımızı’ diye karşı çıkmıştınız. Şimdi de tam tersi söylemler içindesiniz” diyerek iktidarın çelişkili tutumlarını eleştiren Talat, komisyonun etkin iç hukuk yolu olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tanındığını hatırlattı.

2005’te işlemeye başlayan komisyonun, 2010 yılında alınan Demopoulos kararıyla hukuken tanındığını belirten Talat, “Bu da Kıbrıslı Türk halkı üzerinde oluşturulmak istenen baskının, çözüm iradesine yaslanarak püskürtüldüğü anlamına gelir” dedi.

“Çözüm isteyen bizdik, cezalandırılan da biz olmamalıyız” söylemi bugün işlevsiz kaldı

Ongun Talat konuşmasının devamında, hükümetin geçmişte kurduğu “çözüm isteyen bizdik, cezalandırılan da biz olmamalıyız” söyleminin bugün işlevsiz kaldığını vurguladı. “Ama artık ne yazık ki bu söylem çöktü. Uluslararası temaslar en üst düzeyden en alt düzeye indi. Bugün valilerle, muhtarlarla, sivil toplum temsilcileriyle düzeyinde ilişkiler yürütülüyor” sözleriyle dış politikanın zayıfladığına dikkat çekti.

“Gerçeklikten kopmuş bir siyasi anlayışı temsil ediyorsunuz”

 “Bu çöküşün nedenini anlamak zor değil. Çünkü siz tamamen gerçeklikten kopmuş bir siyasi anlayışı temsil ediyorsunuz.” dedi.

Güney Kıbrıs’ın Interpol aracılığıyla başlattığı süreçlere karşılık verilmesi gerektiğini söyleyen Talat, şu çağrıyı yaptı:

“Interpol süreci de dahil olmak üzere tüm diplomatik mekanizmalar derhal devreye alınmalıdır. Sektör temsilcilerinin güvenliğini sağlamak için devlet güvencesi verilmelidir.”

“Bütünlüklü bir strateji geliştirmek yerine hoyratça küçük enişte gibi naralar atıyorsunuz”

Güney Kıbrıs’ta açılan davalar nedeniyle birçok yurttaşın güneye geçebilir miyim, dünyanın herhangi bir yerine gidebilir miyim endişesi yaşadığına işaret eden Talat, hükümetin gerçeklikten kopuk olduğu için bu kesimlerin feryatlarını duymadığını, Türkiye ile bütünlüklü bir strateji geliştirmek yerine ‘hoyratça küçük enişte gibi naralar attığını” ve komik duruma düştüğünü öne sürdü. 

“İki devletli siyaset çöktü. Bu işin tek kurtuluşu masaya geri dönmektir”

Mevcut dış politika çizgisinin başarısız olduğunu ve federasyon masasına dönüşün tek seçenek olduğunu ifade eden Talat, şunları vurguladı:

“İki devletli siyaset çökmüştür. Tamamen çökmüştür. Bu işin tek kurtuluşu masaya geri dönmektir. Masaya döneceksiniz. Ve bu mülkiyet sorunu konusunda da dünyaya diyeceksiniz ki: ‘Çözüm sürecini dinamitleyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’dir.’ Bunun başka bir çaresi yoktur.”

Ekonomik Örgütler Platformu’nun federal bir zeminde masaya dönme çağrısı yapması gerektiğini söyleyen CTP Milletvekili, Güney Kıbrıs Rum liderliğinin yürüttüğü strateji ile sadece emlakçılar ve inşaatçılar değil, aynı zamanda elinde eşdeğer tutan herhangi birinin, imza atan bir proje mimarının veya bir projenin mühendisinin de olumsuz etkileneceği bir süreci başlattığına dikkati çekti. ‘Bu, Kıbrıs Türk halkını Kıbrıs’ın kuzeyine kapatma sonucunu doğuracaktır’ uyarısı yaptı. Hükümetin bundan sonra atılacak adımlarla ilgili herhangi bir çalışması olmadığını kaydetti. ‘Hodri meydanı çektiniz. Ama nasıl el yükselteceğinize dair hiçbir fikriniz yok.’ dedi.

“Tutuklanma riskini kim alacak? Türkiye ve KKTC dışına çıkmayacak müteahhitler sektörü ele geçirecek, evleri alanlar da kara para sahipleri olacak”

Bu şartlar altında tutuklanma riskini kim alacak sorusunu soran Talat, Türkiye ve KKTC dışına çıkmayacak müteahhitlerin sektörü ele geçireceğini, evleri alanların da ‘kara para sahipleri’ olacağını öngördü. Hükümetin canı çektiğinde valizlere para getirilsin gibi bir düzen kurduğunu ancak Kıbrıs Türk halkının tehlikeye atılamayacağını vurguladı. 

‘Kıbrıslı Türk yurttaşların güvenliği, seyahat özgürlüğü ellerinden alınamaz. Derhal kendinize gelmeniz ve bütünlüklü çözümler üzerine kafa yormanız gerekiyor. Halkıma da seslenmek istiyorum: Yegane çözüm modeli masaya tekrar geri dönmektir.’ dedi.

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın