Özel Haber

Kıbrıs Gerçek muhabiri Ayşe Açıkel’e sanık yakınlarından fiziksel ve sözel saldırı!

Çağlar Yüksel’in ağır yaralanmasına ilişkin davanın duruşması öncesi ve duruşma arasında, Kıbrıs Gerçek muhabiri Ayşe Açıkel'e yapılan vahim saldırılar Basın Emekçileri Sendikası’nın (Basın-Sen) gündemine taşınıyor.

Kıbrıs Gerçek haber portalının Genel Yayın Yönetmeni Çağlar Yüksel'i ağır yaralamakla suçlanan sanıkların dün görüşülen davasına, duruşma öncesi, duruşma esnasında ve duruşma arasında çıkan olaylar damga vurdu.

Kıbrıs Gerçek’in muhabiri Ayşe Açıkel’e sanık yakınları ve sanıklar tarafından fiziksel ve sözel saldırılar yapıldı.

Sanıklar Okan Bolatçıoğlu, Tarkan Kazım Ozansoy, Ahmet Ateş ve Mehmet Tunç Altınoluk’un Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaları başlamadan önce, sanıkların yakınları kalabalık bir grup halinde duruşmanın görüleceği salonun önünde toplanmaya başladı. 

“Hadi çek çek fotoğrafı; ben de Okan’ın kardeşiyim, görüşeceğiz”

Sanık yakınlarının aralarında sürekli kaş göz işaretleriyle iletişim kurduğu fark edildi. Daha sonra sanık 1 Okan Bolatçıoğlu’nun kardeşi olduğu ayrıca teyit edilen Ersin Bolatçıoğlu, Kıbrıs Gerçek muhabiri Ayşe Açıkel’e “Hadi çek çek fotoğrafı; ben de Okan’ın kardeşiyim, görüşeceğiz” cümlelerini kullanarak, açık tehditte bulundu. 

Sanık yakınları Kıbrıs Gerçek muhabiri Ayşe Açıkel’in etrafında gittikçe sıklaşan bir daire oluşturdu

Muhabir Ayşe Açıkel’i, kendisine sürekli uzaktan bakmak suretiyle rahatsız etme cüreti gösteren sanık yakınları, Açıkel’in duruşma öncesi fotoğraf çekmesini engellemek için muhabirin etrafında gittikçe sıklaşan bir daire oluşturdu.

Sanık Okan Bolatçıoğlu’nun Çağlar Yüksel’in ağır yaralanması ile bağlantılı suçlamaları kabul ettiği, aracında bir adet 9 mm çapında ruhsatsız tabanca ve tabancaya ait 15 adet canlı mermi ile bir adet demir cop bulunmasına ilişkin davanın duruşması, ilk görülen duruşma oldu.

Duruşma Mahkeme salonunda devam ederken, Mahkeme koridorunda olan Kıbrıs Gerçek muhabiri Ayşe Açıkel’e sanık yakınlarının etrafında sürekli dolaşarak rahatsızlık vermeye devam ettikleri görüldü. Muhabir Ayşe Açıkel “Ne oluyor hayırdır? Ben çekildikçe üstüme yürüyorsunuz” demesi üzerine sanık yakınları “işine bak” ifadelerini kullandı.

Duruşma salonunda ise sanık Okan Bolatçıoğlu’nun davası dinlenmeye başlandı. 

Bolatçıoğlu, daha önceki duruşmada Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti tarafından 6 ayrı suçlama ile itham edilmiş ve ‘9 mm çapında otomatik tabancayı ithal etmek’, ‘ateşli silahı kanunsuz olarak tasarrufunda bulundurmak’, ‘ruhsatsız tabanca taşımak’, ‘15 adet canlı mermiyi ithal etmek’, ‘15 adet canlı mermiyi tasarrufunda bulundurmak’ ve ‘15 adet mermiyi taşımak’ suçlamalarını kabul etmişti.

Okan Bolatçıoğlu’nun avukatı sanığın 3 çocuk babası olduğunu, küçük yaştan bu yana silahla haşır neşir bir kişi olduğunu, çocukları nedeniyle silahı evde tutmadığını ve aracında bulundurduğunu, ailesinin geçimini tek başına sağladığını, eşinin çalışmadığını, silah taşımanın suç olmadığını, ülkede 20 bin av tüfeği olduğunu iddia etti.

Sanık avukatı: "KKTC toplumu ataerkil bir toplum; silah kültürümüzde var"

Sanık avukatı ısrarla ülkemizde av merakından da anlaşılacağı üzere toplumumuzda ciddi bir silah merakı bulunduğunu, KKTC toplumunun ataerkil bir toplum olduğunu Mahkeme'ye söyleyerek silahın kültürümüzünde var olduğunu iddia etti.

Başkan Aksun: "Tabancayla ava gidilmez"

Savunma avukatının sanık Okan Bolatçıoğlu’nun da bu meraka sahip bir kişi olduğunu söylemesi üzerine Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, tabanca ile ava gidilmeyeceğini anımsatarak, bu savunmanın yerinde olmadığını söyledi.

Ağrı Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, ‘Ruhsatsız silah taşımak suçtur. Silahla ava gidilmez’ dedi.

Bolatçıoğlu’nun avukatı sanığın silah taşımanın suç olduğunu bilmediğini, pişman olduğunu, aldığı tutukluluğun kendisine ders olduğunu ve bir daha silah temin ederse yasal yollarla temin etmesi gerektiğini öğrendiğini ileri sürdü.

Mahkeme duruşmaya 23 Haziran tarihinde devam edilmesine karar verdi.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, savunma avukatlarının ısrarla Savcılık'la görüşmemesine tepki gösterdi

Ardından Çağlar Yüksel’in ağır yaralanmasına ilişkin davanın duruşması başladı. Okan Bolatçıoğlu, Tarkan Kazım Ozansoy, Ahmet Ateş ve Mehmet Tunç Altınoluk’tan oluşan 4 sanıklı davada, Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın daha önceki duruşmalarda defalarca sanık avukatlarının Savcılıkla görüşülmesi konusundaki uyarılarına rağmen savunma avukatları Savcılıkla bu sefer de görüşemediklerini bildirdi.

Bir önceki duruşmada Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fadıl Aksun, sanık avukatlarının halen Savcılık ile görüşülmemesi karşısında "Bu davayı bu heyetin huzurunda bitirmemek için çaba gösterdiğinizin farkındayım. Bu bize de ayıp yeni gelecek ekibe de" diyerek, Savcılık’la bu sefer kesin görüşülmesini talep etmişti.

Başkan Fadıl Aksun, ‘Bu; sizin için Mahkeme’nin ne söylediği önemli değil demektir’ diyerek, kaç duruşmadır Mahkeme’nin Savcılıkla görüşülmesi konusundaki uyarılarına savunma avukatlarının riayet etmemesine tepki gösterdi. 

Sanık Ahmet Ateş, görüntü almak isterken ayaklarına basılan muhabir Açıkel’e omuz atıp, “pardon ya” gibi alaycı söylemlerde bulundu

Duruşmaya ara verildi. Sanıklar duruşmadan çıkarken sanık yakınları fotoğraf çekmek isteyen muhabir Ayşe Açıkel’i engellemek için önüne dizildi. Ayşe Açıkel görüntü almaya çabalarken sanıkların yakınları Açıkel’in ayaklarına bastı; muhabire omuz attı ve görüntü almasını önlemek amacıyla sürekli olarak Ayşe Açıkel’e müdahalelerde bulundu.

Sanıklar koridorda merdivene doğru giderken sanık Ahmet Ateş, görüntü almak isteyen Açıkel’e omuz atıp, “pardon ya” gibi alaycı söylemlerde bulundu. 

Saldırıya uğrayan Kıbrıs Gerçek muhabiri Ayşe Açıkel.

Sanık Okan Bolatçıoğlu’nun kardeşi Ersin Bolatçıoğlu: “Senin sonun da patronun gibi olacak; görüşeceğiz”

Açıkel sanıkların önüne geçip onları fotoğraflamaya çalıştığında ise sanık Okan Bolatçıoğlu’nun kardeşi Ersin Bolatçıoğlu muhabir Açıkel’i, omuz darbesi ile iteklemeye kalkıştı. Hızını alamayan Ersin Bolatçıoğlu Kıbrıs Gerçek muhabirine “Senin sonun da patronun gibi olacak, görüşeceğiz” söylemlerinde bulunarak, Ayşe Açıkel’e açık tehditler savurdu. 

Başsavcılığın suçlamalarını sanıklar kabul etmedi

Aradan sonra devam eden duruşmada sanıkların avukatları, Çağlar Yüksel’in ağır yaralanmasına ilişkin Başsavcılığın müvekkillerine yönelttikleri suçlamaları kabul etmeyeceklerini, reddettiklerini bildirdi.

Suçlamaları kabul etmeyen sanıkların duruşmalarına 10 Ağustos’ta başlanmasına karar verildi.

Kıbrıs Gerçek haber portalı muhabiri Ayşe Açıkel’e dün yapılan saldırılar karşısında üyesi bulunduğu Basın Emekçileri Sendikası’na (Basın-Sen) olaylar detayı ile aktarıldı ve Polis’e şikâyette bulunuldu. 

Mikro-Makro’nun notu:
Vretçalı Cemal Mida’nın yargılanmasında bile Mahkemeler’de böylesi görülmedi!

Vretçalı Cemal Mida, İngiliz Sömürge Yönetimi’nde Lefkoşa Mahkemesi’nin bugünkü mekânında idam edilmiş; kimilerine göre bir ‘halk kahramanı’ kimilerine göre ‘azılı bir suçlu’dur. 

Mida ortağını öldürmesinden ötürü dağa kaçmış ancak Baf köylerindeki dostları sayesinde düzenli istihbarat almış, hem de dağda gıda bakımından aç kalmamış ve yıllarca İngiliz Sömürge Yönetimi’nin kovalamasına karşın yakalanamamasıyla meşhur olmuştur.

Kendi rutin kaçak hayatında yaralanınca Limasollu bir arkadaşına sığınan Mida, İngiliz Hükümeti tarafından başına konan ödül nedeniyle arkadaşı tarafından ihbar edilince yakalanmıştır.


Annesi dahil, Mahkeme koridorlarında hiç kimse 'halk kahramanı' Mida için bile bir rezillik çıkaramamıştı!

Tedavi edilen Mida, bir 'halk kahramanı' olsa da ayaklarından ve ellerinden zincirlere bağlı olarak Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne getirilmiş, annesi dahil o Mahkeme koridorlarında hiç kimse 'halk kahramanı' Mida için bir rezillik çıkaramamıştır. 

Mida yargılanmış ve idama mahkûm edilmiştir. Kraliçe Mida’yı affetse de Kraliçe’nin af kararı Kıbrıs’a geç ulaştığından ötürü Mida idam edilmiştir.

Mida’nın dağa çıkmasının nedeni, kasap olduğu zamanlarda ortağının işlediği koyun hırsızlığı suçunu üstlenmesi; onun yerine hapse girmesi ve sonrasında, kendisi hapisteyken ortağının eşine tecavüz ettiğini öğrenmesi neticesinde hapisten çıktıktan sonra ortağını öldürmesidir. Mida’nın bu kadar sevilmesinin nedenin de bu olduğu anlatılır…

Kaynaklar: Can Sarvan köşe yazısı – Harid Fedai ve Mustafa Kanbur sözel anlatımları 

Bu haberle ilgili herhangi başka bir bilgi ve/veya belgeye sahipseniz Mikro-Makro’ya iletisim@mikro-makro.net’den veya +90 533 852 60 63’den ulaşabilirsiniz.
:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın