Yazılar

Birleşme

Güney Kıbrıs’ta ticaret ve sanayi odaları birleşiktir. Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası’nın altında ticaret ve sanayi departmanları olarak beraber çalışırlar. Bizde de neden benzeri olmasın? Hatta Esnaf ve Zanaatkarlar Odası ile birlikte sanayicisi, ithalatçısı, ihracatçısı ve esnafı niçin aynı çatı altında olmasın ve seslerini daha gür çıkarmasın?

İngiliz usulü böl-yönet politikaları pek revaçta ya bu aralar… Senin esnafın varsa benim de esnafım var diyebiliyor ya birileri…  Etnik köken milliyetçiliği ile toplumu bölüp yönetmeye çabalayanlara, Ada’da yaşayan esnaf, sanayici ve tüccarı ‘bizden’ ve ‘onlardan’ diye bölmeye kalkanlara ve bayatlamış politikalarına en güzel cevap birleşmektir.

Aynı şekilde Kıbrıs dışında yaşayan, İngiltere, Türkiye, ABD, Avrupa, Avustralya ve Kanada’daki Kıbrıslı Türklerin neden Cumhuriyet Meclisi’nde temsiliyeti söz konusu olmasın? Türkiye’de yurt dışındaki Türkler seçimlerde oy kullanıyor. Yaklaşık 650 bin Kıbrıslı Türk ise Kıbrıs dışında yaşıyor. Pek tabii bizim politik kast Ada dışındakileri çekip gitmekle suçlar, memlekette kalıp mücadele vermemekle eleştirir. Oysa bölüne bölüne vardığımız tarihsel evre hepimizi saflarını belirlemeye, demokrasi ve laiklik cephesinde birleşmeye çağırıyor.

Dünyada yeni bir uyanış var üstelik. Vahşi kapitalizmin ürettiği yüksek fruktozlu mısır şurubu ve GDO’lu ürünlerle her gün, daha fazla kâr için öldürülüyoruz. Gıda terörü veya eko emperyalizm; adı nasıl koyulursa koyulsun, devlet özelleştirmelerle yönetimden çekildikçe şirketler en ucuzunu imal ederek kimyası bol, kanserojen gıdalarla sağlığımızı ve genetiğimizi bozuyor. Devletler devlet işletmelerini ve fabrikaları satarak, yurttaşlarını gıda terörünün pençesine atmaktan çekinmiyor.

Kıbrıs’ın geri kalmışlığı, tarihin tam da içinden geçtiğimiz şu anında, sağlıklı tarımsal üretime geçmemiz ve teknolojinin iyi yanlarını alarak doğru yaşam alanları yaratmamız için bize eşsiz bir fırsat sunuyor. Daha da geç kalmadan Kıbrıs’ı vatan bilenlerin yerel ve evrensel değerlere sahip çıkan manifestosunu yazmanın zamanı geldi. ‘Londres’miş, İstanbul’a yerleşmiş eski ‘Kasabalı’ymış, Türkiye kökenliymiş hepimiz daha yaşanır, demokratik ve bağımsız bir Kuzey Kıbrıs ülküsünde birleşebiliriz.

Zamanında İngiliz sömürge yönetiminin böldüğü Kıbrıs’ta kutuplaştırmaya karşı ortak mücadele verebilirdik. Kıbrıslı Rumların İngiliz yönetimi altında polis olmayı reddetmesi üzerine Rumların karşısına İngiliz idaresinin ‘yardımcı polisler’i olarak çıktığımız yıllar Ada’ya ne mutluluk ne de huzur getirdi. Böl-yönet politikalarında doç. dr. seviyesinde uzmanlaştık. Şimdilerde başkalarını eğitmek, engin tecrübemizi yeni yetişenlere aktarmak zorundayız ki kimse maaş, üniforma, ilişki, çıkar ve güç sahibi olmak adına aynı çömezliklerde kendini kandırmasın ve yurdunu böldürmesin.

Hoş, İngiliz bölüp yönetmeye kalkışırken diplomatı memur değildi; Kraliçe’ye sözünü geçirirdi. Hatta meşhurdur: Kraliçe affetse de Vretçalı Cemal Mida’yı, İngiliz valisi yargının kararıyla astırmaktan çekinmedi. Yatırımcısının, İngiliz ticaret erbabının sözü senetti. Sömürge idaresi Lefkoşa’dan Mağusa’ya ve Güzelyurt’a kadar demiryolu hattını inşa etti; tarımı geliştirdi. Kıbrıs’ta salgın sıtma hastalığına karşı Kıbrıslı Mehmet Aziz Bey’in olağanüstü değerdeki çalışmalarını destekleyerek, sıtmanın kökünü kuruttu. Sömürge idaresinin Ada’ya gönderdiği tebaa eğitimi, kültürü ve terbiyesi ile saygı uyandırırdı ki böl-yönet’te bir yere kadar başarılı oldu. Kültür emperyalizmini empoze etmenin tüm inceliklerini bilirlerdi. Kendilerinden çok emindiler ancak büyük bir hata yaptılar: Antik Yunan kültürüne bayağı hayrandılar. Günün sonunda ‘çocuksu’, ‘neşeli’, antik Yunan’ın mirasçısı saydıkları Kıbrıslı Rumların bir kısmı faşizmden medet umdu; Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için kurulan EOKA’ya destek verdi ve İngilizleri öldürmeye başladı…

1974’e dek Rum faşizmine karşı evlerinin avlusunda top dökerek, tornada eğdikleri su borularına barut ve saçma koyarak yıllarca direnen Kıbrıslı Türkler olgusunu hafife alanlara kıssadan hisse: Ada’da bölücülük yapan İngiliz de Rum da kaybetti. Yenisini deneyen olursa, o da kaybedecek.
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın