KKTC’de sigortalı hastalara yazılan sigorta reçetelerinde bazı serbest çalışan hekimlerle eczanelerin yolsuzluk yaptığı demeçlerine rağmen, yolsuzluk yaptığı tespit edilen sözleşmeli hekim ve eczanelerin neden duyurulmadığı merak ediliyor.
Sosyal Sigortalar Dairesi’nin 92 serbest çalışan hekimle imzaladığı sözleşmede, ‘’sözleşme yürürlükte olduğu süre zarfında sözleşmede belirtilen kurallara doktor tarafından aykırı hareket edildiği takdirde Daire tek taraflı olarak sözleşmeyi fesh eder’’ maddesi bulunuyor.
Sözleşmenin 8'inci maddesi Daire'ye tek taraflı fesih hakkı veriyor:
Sözleşmeli çalışan 291 eczane ile imzalanan sözleşmelerde de benzer bir madde bulunuyor. Mikro-Makro’nun görüştüğü birden fazla eczacı fesih maddesinin kendi sözleşmelerinde de bulunduğunu doğruladı.
Söz konusu yolsuzlukla ilgili ilk şüphelerin 2021 yılında doğduğu, soruşturmanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski bakanı Hasan Taçoy döneminde başlatıldığı ve yeni bakan Sadık Gardiyanoğlu döneminde devam ettiği yönündeki resmi açıklamalar yapıldı.
Polis’te soruşturma ile ilgili özel ekip kurulduğunu açıklayan Sosyal Sigortalar Dairesi Müdürü Tahir Serhat, haklarında soruşturma açılan bazı doktor, eczacı ve ilaç depolarının yapmış oldukları yolsuzlukları ifşa etti. Ancak dairenin imzaladığı sözleşmelerde açık ve kesin maddeler olmasına karşın Sigortalar Dairesi soruşturma altındakilerin sözleşmelerinin feshedildiğine dair bugüne dek bir açıklama yapmadı.
Daire bu yönde bir açıklama yapmaktan neden çekiniyor? Feshedilen sözleşme yok mu? Varsa ki olmalı, hangi doktor ve eczanelerin sözleşmesi feshedildi?
Sağlık ve sigorta sisteminde bu yolsuzluğun yıllar öncesinden başladığı, özellikle Meclis’e giren tanınmış, dolayısıyla çok hastası olan bazı doktor milletvekillerinin kendi hastalarını reçete alabilmeleri için başka doktorlara ve bazı eczanelere pasladıkları gerçek dışı mıdır?
Sigorta reçetelerinde yolsuzluk yapıldığını ve yıllardır bazı siyasetçilerin, bazı milletvekillerinin veya bazı bakanların anne babalarına aynı şekilde reçete yazıldığını devletin ilgili kurumlarında kimse bilmiyor muydu?
Sigorta reçetesi piyasasının reçete başına 40 TL olduğu, günde ortalama 100 reçete yazan yolsuz bazı doktorların ayda 120 bin TL’lik haksız kazanç sağladığı hiç duyulmamış mıydı?
Denetimsizlik nedeniyle ortamı boş bulan ve yolsuzluk yapmaya eğilimli olanlar bu şartlar altında günde 3.000 reçeteyi, 3 sekreteri ile yazamaz mı?
Böyle bakınca söz konusu soruşturma çok daha önce açılabilecekken skandal bazı UBP’li siyasiler arasındaki kurultay ve başkanlık rekabetinden mi hız aldı?
Veya hükümetin başka skandalları gündemden düşürme telaşına mı eşlik ediyor bu soruşturma? Serdinç Maypa'nın gündeme getirdiği hastane yemeklerinde şişirilmiş fatura yazılması skandalına ne oldu mesela?
Ülkedeki bütün yolsuzlukların üzerine gidilmeli ve bazı yolsuzluklar siyasi ihtirasları beslemek için öne alınırken, bazı soruşturmalar da ucu yine siyasilere dokunduğu için gündemden düşürülmemeli değil mi?
Üstelik mevcut sistem zaten yolsuzluğa kapıyı sonuna kadar açık bırakan bir sistem değil mi?
Serbest hekim sadece uzmanlık alanına göre reçete yazmadığı sürece, kronik hastaların tekrarlayan reçetelerinde kamu hekiminin reçete yazma hakkı artırılmadığı müddetçe ve ihbarlar/şikâyetler derhal denetime yol açmadıkça yarın aynı yolsuzluk bu sefer farklı yöntemlerle ortaya çıkmayacak mı?
Sigortalıyı mağdur etmeksizin, yasalara ve imzaladıkları sözleşmelere uygun hareket eden doktoru ve eczacıyı koruyarak bir soruşturmayı yürütmek neden bu kadar komplike hale getiriliyor?
Halen neden skandala karışanların sözleşmelerini feshetmediniz?
Feshettiklerinizi ne zaman açıklayacaksınız?
Yorumunuz