Kıbrıs

‘Güney Kıbrıs Yunanistan’dan özerkleşme yolunda’

Fransa’nın Doğu Akdeniz’de artık “teorik değil, sahada varlık gösteren” bir aktör haline gelmesinin, güney Kıbrıs’ın savunma kapasitesini ciddi biçimde güçlendirdiği vurgulandı.

Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Ta Nea’da yayımlanan Kostis Konstantinu imzalı, ‘Kıbrıs özerkleşme yolunda’ başlıklı analiz, Doğu Akdeniz’de güney Kıbrıs merkezli yeni bir jeopolitik tablonun şekillendiğine işaret ediyor. Makalede, özellikle savunma ve enerji alanlarında yaşanan hızlı gelişmelerin, güney Kıbrıs’ın dış politikada daha özerk ve çok katmanlı bir çizgiye yöneldiğini ortaya koyduğu vurgulanıyor.

Konstantinu’ya göre, son yıllarda sabırla atılan diplomatik ve stratejik adımlar artık somut sonuçlar vermeye başladı. Bu süreçte güney Kıbrıs, yalnızca bölgesel gelişmelere uyum sağlayan bir aktör olmaktan çıkarak, Doğu Akdeniz’de yeni ittifakların kurulduğu bir merkez haline geliyor.

Mari Deniz Üssü’nde Fransa’nın kalıcı askeri varlık göstermesinin önü açılıyor

Bu yeni tablonun en çarpıcı örneklerinden biri, 24 saat içinde yaşanan üst düzey diplomatik trafik oldu. Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan’ın, geniş katılımlı bir heyetle Kıbrıs’ın güneyine gerçekleştirdiği tarihi ziyaretin hemen ardından, Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in Paris’e giderek Fransa ile Stratejik Ortaklık Anlaşması’nı sonuçlandırması, yazara göre güney Lefkoşa’nın çok yönlü dış politika hamlelerini gözler önüne serdi.

Makale, Fransa ile yapılan anlaşmanın özellikle savunma boyutuna dikkat çekiyor. SAFE programı kapsamında güney Kıbrıs’a aktarılacak 1,2 milyar avronun yüzde 85’inin silah sistemleri, insansız hava araçları, dolaşan mühimmatlar ve deniz unsurlarına ayrılması planlanıyor. Bununla birlikte, Mari Deniz Üssü’nde Fransa’nın kalıcı askeri varlık göstermesinin önünü açacak Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması’nın (SOFA) tamamlanmak üzere olduğu belirtiliyor.

Yazar, Fransa’nın Doğu Akdeniz’de artık “teorik değil, sahada varlık gösteren” bir aktör haline gelmesinin, güney Kıbrıs’ın savunma kapasitesini ciddi biçimde güçlendirdiğini vurguluyor.

Güney Kıbrıs’taki BAE yatırımları

Ta Nea’daki analizde, Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerin yalnızca diplomatik değil, ekonomik ve stratejik boyutlarıyla da derinleştiğine dikkat çekiliyor. Güney Lefkoşa’nın uzun süredir BAE’nin Avrupa Birliği nezdindeki en güçlü muhataplarından biri haline geldiği, Körfez ülkesinin güney Kıbrıs’ı bölgede “güvenilir bir ortak” olarak gördüğü ifade ediliyor.

Makale, BAE’nin Gazze’deki insani yardım sürecinde güney Kıbrıs üzerinden yürütülen Amaltheia Planı’na verdiği mali desteği ve kuraklıkla mücadele kapsamında sağlanan mobil deniz suyu arıtma ünitelerini, bu ilişkinin somut göstergeleri olarak aktarıyor.

Öte yandan güney Lefkoşa’nın, BAE ve Körfez İşbirliği Konseyi’nin İran ile ihtilaflı olan Abu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adaları konusundaki tezlerine açık destek vermesi, bölgesel dengeleri etkileyen bir adım olarak değerlendiriliyor. İran’ın bu tutuma sert tepki göstermesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti büyükelçisini Tahran’da Dışişleri Bakanlığı’na çağırması da makalede önemli bir diplomatik gelişme olarak yer alıyor.

Yunanistan-güney Kıbrıs-İsrail üçlü iş birliği, ABD’nin de dahil olduğu 3+1 formatında daha kurumsal bir yapıya bürünüyor

Konstantinu, güney Kıbrıs’ın son dönemde ABD ile ilişkilerinde de yeni bir aşamaya geçtiğini belirtiyor. İsrail ve ABD’deki güçlü lobilerin de etkisiyle, güney Lefkoşa-Washington hattında stratejik iş birliğinin derinleştiği ifade ediliyor. Güney Kıbrıs’ın, bazı silah sistemlerine ücretsiz erişim imkânı elde etmesi, bu yeni dönemin dikkat çekici sonuçlarından biri olarak öne çıkarılıyor.

Makale, NATO’ya yakınlaşma, İsrail ve Mısır’la MEB anlaşmaları ile Lübnan’la varılan mutabakatın, güney Kıbrıs’ın enerji ve güvenlik politikalarının ayrılmaz parçaları olduğunu vurguluyor. Ayrıca Yunanistan-güney Kıbrıs-İsrail üçlü iş birliğinin, ABD’nin de dahil olduğu 3+1 formatında daha kurumsal bir yapıya büründüğüne dikkat çekiliyor.

Atina-güney Lefkoşa hattında farklılaşan öncelikler

Yazarın üzerinde durduğu önemli başlıklardan biri de güney Kıbrıs ile Yunanistan arasındaki yaklaşım farkları. Konstantinu, güney Kıbrıs’ın savunma ve enerji alanlarında daha cesur ve bağımsız adımlar atma eğiliminde olduğunu, buna karşılık Atina’nın Türkiye ile ilişkilerde gerilimi düşürme politikasını önceliklendirdiğini aktarıyor.

Yunanistan'la güney Kıbrıs arasında “Kıbrıs sorunu ve savunma hamleleri konusunda da görüş ayrılıkları mevcut"

Kostis Konstantinu’nun analizine göre, güney Kıbrıs’ın özerkleşen dış politika çizgisi Atina ile kopuş anlamına gelmiyor. Ancak iki ülke arasındaki ilişkilerde, her tarafın kendi çıkarlarını daha açık ve pratik biçimde gözettiği yeni bir düzeyin oluştuğu artık inkâr edilemez bir gerçek olarak ortaya çıkıyor. 

Makale, "[Güney] Lefkoşa ile Atina arasındaki farklılık, [Güney] Kıbrıs’ın Yunanistan’dan GSI elektrik bağlantısı için deniz tabanı ölçümlerine başlanmasını talep etmesiyle görünür oldu. Atina ise bu aşamada Ankara ile olası bir kopuşu tetiklemenin akıllıca olmayacağı görüşünde. Kıbrıs sorunu ve savunma hamleleri konusunda da görüş ayrılıkları mevcut. Buna rağmen [Güney] Lefkoşa’nın önceliği, Atina’nın tutumundan memnun olunmayan durumlarda dahi iki ülke arasındaki ilişkilerin zarar görmemesini sağlamak." ifadeleriyle sonlanıyor.

Kaynak: TA Nea

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın