Özel Haber

‘En büyük ceza, yurt dışına git de gelme demektir!’

Tekin Arhun’un avukatı Serhan Çınar ne demek istedi? ‘En büyük ceza, yurt dışına git de gelme demektir!’

Başsavcılığın, Ağır Ceza’da yargılanan sanıklar Tekin Arhun ve Turizm Bakanlığı Planlama Dairesi eski müdürü Bora Turgut Muslu’nun teminatında değişiklik yapılması talebine ilişkin duruşma dün yapıldı.  

2 sanığın ‘resmi evrakta sahteleme yapmak’, ‘sahtelenmiş resmi evrağı tedavüle sürmek’, ‘yalancı tanıklık yapmak’, ‘gizli ittifak kurmak’ gibi toplam 23 suçla suçlandığı davanın dünkü oturumunda çok gergin anlar yaşandı.

Başsavcılığın sanıklara yönelik teminat şartlarının değiştirilmesi ve iki sanığa da yurt dışı çıkış yasağı konulması yönündeki başvurusu, Füsun Cemaller Başkanlığındaki Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti tarafından dinlendi.

Sanık 1 Bora Turgut Muslu’nun avukatı Süleyman Dolmacı tanık olarak Mahkeme personelini çağırdı. 17 Mart 2014 tarihli, 113/2014 sayılı teminata ilişkin Mahkeme kararının bir bölümü okundu. İddia Makamı’nın yurt dışına çıkış yasağı talep ettiği ancak Mahkeme’nin sanıkları sadece elli biner TL kefalete bağladığı, davanın ise 23.06.2021’de açıldığı aktarıldı.

Soru üzerine Mahkeme personeli, davanın PI sonrası 31 Mart 2022’de Ağır Ceza’ya gönderildiğini ve bugün 28. oturumun yapıldığını bildirdi. Mahkeme’ye daha önce teminat değişikliği için başvuru yapılmadığını kaydetti.

Ardından, avukat Dolmacı tanık olarak müvekkili sanık Bora Turgut Muslu’yu Mahkeme’ye çıkarttı. Sanık Muslu, 2014’de teminata bağlanmasından sonra çok kez kara ve hava yoluyla KKTC’ye giriş çıkış yaptığını, hatta en son geçen cumartesi ve pazar Rum tarafına gidip geldiğini ifade etti. Mahkeme’ye sanığın giriş çıkışlarını gösteren Muhaceret dökümleri sunuldu. Muslu, emekli olduğunu, PI ve Ağır Ceza’daki tüm oturumlarda hazır bulunduğunu, kaçmak gibi bir niyeti olmadığını, yerleşecek başka bir yeri de olmadığını söyledi.

Başsavcılığı davada temsil eden Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanık 1 Bora Turgut Muslu’yu sorguladı. Savcılığın davanın başında yurt dışı yasağı konulmasını talep ettiğini ancak Mahkeme tarafından sanığa yurt dışı yasağı konmadığını hatırlattı. 

İldeniz, deneyimli bir bürokrat olan sanığın aleyhine getirilen suçlamaların ciddi olup olmadığını sordu. Sanık yorum yapmadı. Savcı sanığa yurt dışına çıkış yasağı getirilmesinin ve Mahkeme’ye mazeretini sunduğunda izin almasının kendisini rahatsız edip etmeyeceğini sordu. Sanık bundan rahatsız olacağını bildirdi.

Savunma makamı adına sanık 2 Tekin Arhun’un avukatı Serhan Çınar, Hukuk Mukayyitliği’nde görevli bir personeli tanık olarak çağırdı. Sanık Arhun hakkında açılan bir başka ceza davasında, yurt dışı yasağı konulduğunu, 23 Ağustos 2023 tarihinde, 180/2021 sayılı teminata dair geçici olarak değişiklik müracaatı yapıldığını belirten Mahkeme personeli, o duruşmada 36 emare sunulduğunu teyit etti.

Sanık 2 Arhun, avukatı tarafından Mahkeme huzuruna çıkarıldı. Sanık 2 Tekin Arhun diğer davada yurt dışı yasağının kaldırılması için yaptığı müracaatta sunduğu emareleri tek tek Ağır Ceza Mahkemesi’nin bilgisine sundu.

Sanık Tekin Arhun şahsı adına kayıtlı mülklerinin toplam değerinin 50 milyon sterlinin üzerinde olduğunu söyledi 

Şahsi adına sadece Nisan 2023 tarihine kadar 274 gayrimenkulü olduğunu, bu mülklerin büyük bir çoğunluğunu kendisine diğer davanın okunduğu 2021 yılı Haziran ayından sonra aldığını, mülklerinin değerinin ‘çok, çok fazla’ olduğunu, sadece şahsi mülklerinin Nisan 2023’e kadar 50 milyon Sterlin’in üzerinde olduğunu, bunun ‘çok ciddi rakamlar’a ulaştığını söyledi.

Büyük hissedar olduğu şirketleri üzerine alınmış 100'den fazla mülk de var

Arhun, yapmış olduğu bir binadan 3.2 milyon sterlin alacağı olduğunu, Kıbrıs Kapital Insurance şirketinde % 50’nin üzerinde hissesiyle en büyük hissedar olduğunu, sigorta şirketleri arasında Anadolu Sigorta’yı de geçerek en çok vergi veren 1’inci şirket olduklarını kaydetti ve belgelerini Mahkeme’ye sundu. Arhun, Kapital Insurance’a ait 4 adet, üzerinde ipotek olmayan gayrimenkül bulunduğunu bildirdi.

C&T Construction adı altındaki alt yapı şirketinin de ortağı olduğunu, şirketin 5 adet taşınmaza sahip olduğunu, hatırladığı kadarıyla bu şirkete bir ya da iki ara emri konulduğunu belirtti.
Trust Capital Reinsurance şirketi ile önceden tek izin sahibi reasürans şirketi olduğunu, şu anda bir başka şirkete bir izin daha verildiğini duyduğunu, sigorta şirketlerinin risklerini devrettiği reasürans şirketinin de % 50’den fazla hissedarı olduğunu söyledi.

Cyprus United Brands’de % 50 hissedar olduğunu, Girne Starling marketlerin de içinde yer aldığı Cyprus United Marketing şirketinde en büyük hissedar olduğunu, Starlingler için biri Lefkoşa’da diğeri Girne’de izni alınmış iki büyük yer yapacaklarını, Tekjen Giyim Sanayi şirketinde en büyük hissedar olduğunu, bu şirketin 14 gayrimenkulü olduğunu, Kıbrıs Capital Trading şirketinde % 90’nın üzerinde hissesi olduğunu, bu şirketin de 1 adet gayrimenkülü olduğunu belirtti. Aynı şirketin 220 milyon TL alacağının bulunduğunu, 2023’de bu alacak miktarının 207 milyon 900 bin TL’ye indiğini, bu alacak miktarının Merkez Bankası’na bildirildiğini kaydetti ve belgelerini Mahkeme’ye sundu.

Bir diğer ortak olduğu inşaat şirketi Resen İnşaat şirketinin 8 gayrimenkulü olduğunu, 2023 Nisan- Ağustos 2023 arasında şahsına yeni aldığı 12 adet daha mülk bulunduğunu, bu davadan sonra inşaat iznini aldığı 7 adet yüzme havuzlu konut projesi yapacağını, Resen İnşaat’ın %90’larda hissesinin kendisine ait olduğunu, Capiton Construction’ın % 90’larda büyük hissedarı olduğunu, kalan hisselerin eşine ve çocuklarına ait olduğunu bildirdi.

İskele’de 970 dairelik bir site yaptığını, şu ana kadar bu siteden 80 daire sattıklarını, Capiton Construction’ın 70 adet mülkü bulunduğunu, Capiton Construction’ın Nisan 2023’den sonra 31 adet gayrimenkul daha aldığını, en çok vergi verenler listesinde şahsının 2021’de 32’inci sırada olduğunu, İçişleri Bakanlığı 3. Etap Şehit Çocukları Arsaları parselasyonunu ihale sonucu 26 milyon TL’ye aldığını söyledi ve tüm bunların belgelerini Mahkeme’ye sundu.

Teminata bağlandığı 2014’den sonra 131 kez yurt dışına çıktığını gösteren dökümleri, sözleşmeleri, alacaklarını gösteren belgeleri ve koçan fotokopilerini Mahkeme’ye sunan sanık Arhun, Girne Alsancak Yolu 3. Etap ihalesi için 203 milyon TL’lik teklif verdiklerini ancak birkaç milyon düşük fiyat veren başka bir şirketin ihaleyi aldığını, Capital Trading’e Nisan 2023’den sonra 5 milyon TL’ye aldıkları bir gayrimenkulün belgelerini de Mahkeme’ye sundu.

Kendisine kefil olan kardeşi Ömer Arhun’un teminat olarak sunduğu mülklerin koçanları, arkadaşı Ali Vahit Kutruza’nın kendisi için sunduğu 20-30 tane koçanın fotokopileri de Mahkeme’ye emare olarak sunuldu.

Avukatı Serhan Çınar’ın sorusu üzerine teminat değişikliği müracaatından sonra, en son UNDP’nin Hamitköy Kanalizasyon ihalesi için 7,5 milyon euro teklif verdiklerini, henüz sonucun açıklanmadığını kaydetti. Yine teminat değişikliği başvurusundan sonra 23 Eylül 2023’de kendi adına Tuzla’da 10 milyon TL kıymetinde bir mülk aldığını söyleyen sanık, koçanını Mahkeme’ye sundu.

Soru üzerine, ailesinin Kıbrıs’ta yaşadığını, 3-4 sene önce babasını kaybettiğini, annesinin sağlığının bozulduğunu, 34 yıllık eşi, 2 kızı, bir toruncuğu ve kardeşlerinin Kıbrıs’ta olduğunu belirtti.

131 kez yurt dışına tatil, iş ve gezi için gittiğini, şu ana kadar yapılan toplam 28 Ağır Ceza oturumunun hepsine katıldığını, PI’da da tüm duruşmalara gittiğini, davanın açıldığı 2014 yılından sonra kişisel durumu için çok olumlu gelişmeler yaşandığını, bir toruncuğu olduğunu, bir sürü gayrimenkul aldığını, bu dava açıldıktan sonra yasa gereği Kıbrıs Capital Bank’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan istifa etmek durumunda kaldığını, bankadaki hisselerini devretmek zorunda kaldığını, bu nedenle sigorta ve inşaat şirketine zaman ayırdığını, pandemi süresince yabancılara daire ve ev satışlarının arttığını, 970 dairelik satıştaki projesi ve ayrıca 180 ev satışına ek olarak etap etap 9.000 adet yeni daire yapacaklarını, her dairenin ortalama 100 bin sterlin olduğu varsayılırsa 10 bin daire ile 10 milyon sterlinlik bir ciroya ulaşacaklarını, bundan devletin harç ve vergi alacağını, bu rakamların Kıbrıs’ın ‘çok çok büyük paralar’ olduğunu belirtti.

Gerginleşen sanık Tekin Arhun evrakta sahteleme davası için Güvenlik Kuvvetleri Komutanı'na bile yazdığını söyledi

Kendisini bu davada suça bağlayan hiçbir şey olmadığını iddia eden sanık Tekin Arhun, 2013’de sahtelendiği iddia edilen bir belge için 2017’de ifadesini aldıklarını, yıllarca kendisine dava okunmadığını, 2014’teki soruşturmanın 2019’a kadar devam ettiğini sesini yükselterek ileri sürdü.

‘Mahkemede yargılanması gerekenin Polisler olduğu’nu iddia eden sanık Arhun, PGM Müdürü’nden randevu istediğini ama kendisine randevu verilmediğini, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı’na yazdığını, Bilgi Edinme Yasası tahtında müracaat yaptığını, YİM’de iki dava açtığını, ‘leave’ istediğini ama Mahkeme’nin reddettiğini, reddedildiği kararları istinafa götürdüğünü, bu dava ile ilgili hiçbir endişesi olmadığını, beraat edeceğini, kaçma niyetinin asla olmadığını ileri sürdü.

Sanık Arhun, Mahkeme'ye sahtelenmiş evrak sunduğunu ve sahte evrakta 2 parmak izi tespit edildiği iddialarını reddetti

Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz sanığı sorgusunda, sanığın Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nde Yargıç Düriye Elkıran’ın huzurunda görülen davada davalı olduğunu, Kascon İnşaat ile C&T Construction arasındaki davada, sanık Arhun’un Mahkeme’ye sahtelenmiş bir evrak sunduğunu, sahte evraktaki 2 parmak izinin sanığa ait olduğunu belirtti.

Aleyhine açılan diğer ceza davası için 'O da bana yapılan hiledir. O dava da düzmece' iddiasında bulundu

Sanık Tekin Arhun sinirlenerek parmak izlerinin kendisine ait olduğu iddialarını reddetti. Savcının sanığa bir başka ceza davasında, 180/2021 sayılı teminatla yurt dışı yasağı konulduğunu söylemesi üzerine, sanık Tekin Arhun, ‘O da bana yapılan hiledir. O dava da düzmece’ iddiasında bulundu. Sanık Savcı’ya diğer davada yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması için müracaat ettiği için, 10 sene sonra Ağır Ceza’daki davada kendisine çıkış yasağı konulması için müracaat yapıldığını ileri sürdü. Alt Mahkeme’ye yaptıkları müracaatta ‘Mahkeme’nin bir ışık gösterdiği’ni, o nedenle tekrar müracaat yaptıklarını iddia eden sanık Arhun, milyar sterlinlik bir projenin gerekleri için yurt dışına çıkış başvurusu yaptığını yineledi.

Savcı Mustafa İldeniz, sanık Tekin Arhun’un alt Mahkeme’de 5 yıl hapislikle; Ağır Ceza’daki şu anki davada ise 23 davayla itham edildiğini ve 10 yıl hapislikle daha ciddi suçlardan yargılandığını, Savcı olarak davaya 9 ay önce dahil olduğunu, bu davada yurt dışı çıkış yasağı olmadığını kendisinin bile yeni öğrendiğini kaydetti.

Savcı sanığın ‘274 parça mülkle, 20-30 milyon sterlinle yurt dışında yaşamak için fazlasıyla imkanı olduğu’nu ifade etti.

Gergin sanık Arhun, Savcı'nın sosyal medyaya göre hareket ettiğini savununca Mahkeme uyardı; sanık özür diledi

Sanık Arhun, alt Mahkeme’nin aleyhindeki kararını istinaf etmediklerini, Mahkeme’nin kararında, kendisinin ‘yurt dışına gidip gelmeyeceğine inanmadığı’nı beyan ettiğini, Savcı İldeniz’in yurt dışı çıkış yasağını sosyal medyaya göre hareket ettiği için şimdi istediğini iddia etti. 

Ağır Ceza Heyeti Başkanı Füsun Cemaller, gittikçe sinirlendiği gözlemlenen sanık Arhun’a niçin bu kadar gergin olduğunu sorarak, uyardı.

Sanığın Savcı İldeniz’in sosyal medyaya göre hareket ettiği iddiasını sürdürmesi üzerine, Savcı İldeniz sosyal medyaya göre hareket etmediğini belirtti. Mahkeme Başkanı Cemaller sanık Tekin Arhun’a ‘sınırları aşmaması’ konusunda ciddi bir uyarı yaptı.

Mahkeme’den özür dileyen sanık Arhun, kendisine sanki düşmanmış gibi davranıldığını iddia ederken, Savcı İldeniz Başsavcılığın yasal mevzuata göre her safhada Mahkeme’ye başvuru yapma hakkı olduğunu, hiçbir şeyi sosyal medyaya göre yapmadıklarını vurguladı ve Yurt dışı çıkış yasağı konmasının sanığa ne külfet ne zül getireceğini bildirdi.

Hitaplara geçildi

Sanık 1 Muslu’nun avukatı Süleyman Dolmacı Mahkeme’ye hitabında, Başsavcılığın yeni bir durum olmaksızın, yeni şartlar ortaya çıkmaksızın sadece sanığa zahmet ve külfet yaratmayacağı iddiası ile yurt dışı çıkış yasağı talep ettiğini, sanık Muslu’nun 2014’den bu yana 40 kez karadan, 13 kez havayolu ile çıkış yaptığını, sanığın kaçma ihtimalini güçlendiren hiçbir şüphe yokken çıkış yasağı talep edildiğini ileri sürdü. 

Avukat Süleyman Dolmacı Savcılığın şahadet bile sunmadığını ve iddialarının altını doldurmadığını ileri sürdü

Avukat Dolmacı, sanığın yeni bir gelişme olmaksızın, mevcut teminatına ek olarak yurt dışı çıkış yasağı konulabilmesi için teminatın istinafa gitmek suretiyle değiştirilmesi gerektiğini iddia etti. Savcılığın şahadet bile sunmadığını ve iddialarının altını doldurmadığını ileri sürdü ve bazı Yargıtay kararlarına atıfta bulundu.

Sanık 2 Arhun’un avukatı Serhan Çınar hitabında, sanık Arhun hakkında 17 Mart 2014’deki teminat kararında yurt dışı çıkış yasağı talep edildiğini ancak yargıcın sanığın ‘iş adamı olması’ gerekçesi ile çıkış yasağı vermediğini, Savcılığın da o Mahkeme kararını istinafa götürmediğini hatırlattı.

Avukat Serhan Çınar’ın ‘En büyük ceza, yurt dışına git de gelme demektir’ ifadelerini kullanması oldukça dikkat çekti

Sanık Arhun’un aldığı malları ve birçok yatırımını 2014’den sonra yaptığını, bu yatırımların en büyük kısmını da 2020’den sonra, söz konusu ceza davası açıldıktan sonra yaptığını, bu malların değerinin çok yüksek olduğunu yineledi. Sanık Arhun’un kaçma niyeti olsa bu yatırımları yapmayacağını, kendine güveninin çok olduğunu söyleyen avukat Serhan Çınar’ın ‘En büyük ceza, yurt dışına git de gelme demektir’ ifadelerini kullanması oldukça dikkat çekti.

Sanığın her seferinde salona ilk giren kişi olarak 15 kez PI, 28 kez de Ağır Ceza oturumlarına geldiğini, adının bir kez bile odacı tarafından çağrılmadığını, sanığın davanın Ağır Ceza’ya çıkmasından sonra Savcılığın hiçbir itirazda bulunmadığını, diğer bir ceza davasına sanığın 23 Ağustos 2023’de geçici olarak yurt dışı yasağının kaldırılması için müracatta bulunduğunu, Mahkeme’nin kararında sanığın yurt dışına çıkıp da dönmemesi endişesi duymadığını belirttiğini, Mahkeme’nin sadece sunulan emarelerdeki çelişkilere göre hareket ederek, çıkış yasağının kaldırılmasını kabul etmediğini belirtti.

Savcılığın bir şüphesi olsaydı her iki davada da istinafa gideceğini ama gitmediğini, bu emri kim değiştirmek isterse ispat yükünün ona geçeceğini ileri süren avukat, Savcılığın hiçbir iddia ortaya koymadığını, neyin değiştiğini, istisnai bir durum varsa ne olduğunu sunmadığını öne sürdü.

Savcılığın daha öncesinde Ağır Ceza’daki davada sanığa çıkış yasağı konmadığını biliyor olduğunu, bir savcının ‘ben yeni geldim, öncesi beni bağlamaz’ diyemeyeceğini, sanığı suça bağlayan hiçbir şahadet olmadığını, davanın gayriciddi bir dava olduğunu, sanığa karşı husumet güdüldüğünü, bu olayın çığırından çıktığını ileri sürdü. 

Polis’i Polis’e şikayet ettiklerini, Yargıtay kararlarında teminat koşullarına bakılırken esas amacın sanığın davasında hazır bulunup bulunmadığı olduğu, sanığın her davasına geldiğini, 2 davaya da bir gün bile geç gelmediğini, kaçma niyeti olmadığı için yatırım yaptığını, dün bile mal aldığını, ihalelere başvurduğunu ifade etti.

Her Mahkeme’nin takdir yetkisi olduğunu ama Mahkemelerin bu yetkiyi kullanırken şahadet sunulması gerektiğini ancak şahadet sunulmadığını ileri sürdü.

Savcı İldeniz Savcılığın çıkış yasağı için müraacat ettiğini ama Mahkeme’nin izin vermediğini, var olan bir yanlışı Mahkeme’nin düzeltmesini talep etti

Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz Mahkeme’ye hitabında, meslektaşlarından iddia makamının ne güzel bir şahadet sunulduğunu söylemelerini beklemediğini, 113/2014 tarihli teminatta yurt dışı yasağı talep edildiğini ancak Mahkeme’nin çıkış yasağı vermediğini dile getirdi.

Ceza Yasası’nın 23A Maddesi ve 48’inci Maddesi uyarınca yurt dışı çıkış yasağı verilebilecekken ilgili kaza Mahkemesi’nin çıkış yasağı vermediğini, sonrasında sanığa diğer davadan konulan 180/2021 sayılı teminat emri ile çıkış yasağı konulduğunu ve bu davada çıkış yasağı konmadığının ortaya çıktığını söyleyen Savcı, bunun nasıl gerçekleştiğini araştırdığını, zabıtları istediğini ve Savcılığın çıkış yasağı için müraacat ettiğini ama Mahkeme’nin izin vermediğini vurguladı.

Sanığın kaçacağı iddiasında olmadığını, sanığın 10 yıllık hapis cezası ile suçlanmasına neden olacak şekilde bir Kaza Mahkemesi’nde bir yargıç huzurunda sahte evrağı Mahkeme’ye sunduğunu, Yargıtay’ın aldığı bazı kararlara atıfta bulunarak Ceza Yasası’nın 48’inci Maddesi uyarınca tek dikkate alınacak unsurun sanığın davasında hazır olması olmadığını, suçun ciddiyeti, aynı suçu tekrarlaması ve tanıklara müdahale etmesi ihtimalinin dikkate alınmasının gerektiğini ve bu durumda Mahkeme’nin ek tedbirler getirebileceğini ifade etti.

Savcı İldeniz, Lefkoşa Kaza Mahkemesi’nin evrak sahteleme gibi bir ciddi bir suça, talebe rağmen yurt dışı çıkış yasağı koymadığını, kutuda yargılanıp da yurt dışına çıkış yasağı olmayan tek davanın bu dava olduğunu belirtti ve var olan bir yanlışı Mahkeme’nin düzeltmesini talep etti.

Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti kararın 17 Kasım’da okunacağını bildirdi.

Bu haberle ilgili herhangi başka bir bilgi ve/veya belgeye sahipseniz Mikro-Makro’ya iletisim@mikro-makro.net’den veya +90 533 852 60 63’den ulaşabilirsiniz.
:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın