Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası ile birlikte toplam 77 sendika, siyasal parti, kültürel dernek, meslek örgütü ve STK’nın Lefkoşa’da dün akşam düzenlediği, hükümetin laikliğe karşı düzenlemelerini protesto eylemine binlerce kişi katıldı. Dereboyu’ndan Cumhurbaşkanlığı’na yürüyen insan seli Kuğulu Park’ın önünden geçerek Şehitler Anıtı önüne geldi.
Kurulan sahnede ilk konuşan Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem’di.
Eylem şöyle konuştu:
“Bir kez daha sokakları, meydanları dolduran dostlar, hoş geldiniz. Buraya gelirken bir haber aldık: Bakanlar Kurulu başörtüsü tüzüğünü geçirmiş. Sözcü, geçirdiklerini söylemiş. Buradayız. Toplumun iradesi buradadır. Bu toplum, dayatmalarınıza boyun eğmeyecek. Ne tüzüğünüzü ne de sizi tanımayacak. Gidin artık, gidin! Gidin!
“Demokrasi ve adalet için mücadele veren Türkiye halkına desteğimizi, dayanışmamızı ve saygılarımızı iletiyoruz”
Öncelikle demokrasi ve adalet için mücadele veren Türkiye halkına desteğimizi, dayanışmamızı ve saygılarımızı ileterek başlamak isterim, dostlar, hoş geldiniz.
Atatürk İlke ve Devrimlerini temel alan Anayasamızı ve yasalarımızı, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını, uzmanlarımızın sorularını yok sayarak talimatlar verenlere; bu doğrultuda siyah Vitolarla okul bahçelerine kadar girip veya çocukların evlerini ziyaret edip çocuklara baskı yapan, istismar eden AKP temsilcilerine hep birlikte “Yuh!” diyoruz.
Bunlara ve bunların ideolojik talimatlarını harfiyen yerine getirip kendi ülkesini, çocuklarını, insanını satan; hiç düşünmeden ateşe atan, eğitimini, geleceğini düşünmeyen, okullarımızı kaosa sokan; kız çocuklarımızın, kadınlarımızın karanlığa sürüklenmesine çanak tutan, göz yuman, toplumu bölen, kutuplaştıran, koltuk sevdalısı, basiretsiz, yüzleri dahi kızarmayanlara “Dur!” demeye geldik, dostlar. Hoş geldiniz.
Her kurumumuza, dinimize, özgürlüklerimize saldıranlara; kendi ülkemizden bizi kovacak kadar kendinden geçenlere haddini bildirmeye, “Bu memleket bizim!” demeye geldik dostlar, hoş geldiniz.
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem: “Kıbrıslı Türklerin dilinde sigara söndürme hayali kuran faşistlerin kız çocuklarımızın bedeni üzerinden yapılan siyasetle ilgili özgürlükten veya demokrasiden bahsetmesine, 'külahıma anlat!' demeye geldik dostlar”
Kıbrıslı Türklerin dilinde sigara söndürme hayali kuran faşistlerin kız çocuklarımızın bedeni üzerinden yapılan siyasetle ilgili özgürlükten veya demokrasiden bahsetmesine, 'külahıma anlat!' demeye geldik dostlar, hoş geldiniz.
Biz Kıbrıslı Türklerin varlığını, iradesini ortadan kaldırmak için sürdürülen hamlelere, talimatlara, paketlere, tüm dayatma politikalarına; bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durum nedeniyle kapalı kapılar ardında üst düzey toplantılar yapıp talimatlar vererek, disiplin tüzüğü aracılığıyla burada gündem yaratıp, bundan siyasi rant elde etme çalışmalarına; bunu fırsat bilerek, “Orada ne varsa burada da olacak” dayatmalarının dozunun artırılmasına boyun eğmeyeceğimizi, izin vermeyeceğimizi; hep birlikte direnmeye, devam edeceğimizi haykırmaya geldik dostlar, hoş geldiniz.
Ada yarısında yaratılan rüşvet, torpil, yağma, talan düzeninden yararlanıp faşizmin ülkemizdeki sözcülüğünü yapanlardan gelen, nereden olduğu belli olup tek bir merkezden organize edilen sahte trollerden, sahte hesaplardan gelen ya da bilinçli ve kasıtlı olarak hedef gösterilmek üzere kışkırtmak amacıyla yapay zeka ile yapılmış yalan, sahte, uydurma senaryolar içeren videolar sonucu gelen tüm hakaret, baskı ve tehditlere karşı susmayacağımızı, durmayacağımızı, başımız dik, alnımız açık mücadeleye devam edeceğimizi haykırmaya geldik dostlar, hoş geldiniz.
“Atatürk İlke ve Devrimleri çerçevesinde çağdaş, ilerici, eşitlikçi, kendi kendimizi yöneteceğimiz bir düzende güvenli bir şekilde yaşamak için; geleceğimiz için, çocuklarımız için mücadeleye devam edeceğiz”
Kendi ülkemizde insanca, çözüm ve barış içinde; bağımsız, özgür bir şekilde yaşamak, uluslararası hukuk içerisinde yer almak, Anayasa’nın, yasaların yok sayılamayacağı; tüm suçluların hesap vereceği, temiz bir toplumda eşit, adil, demokratik, laik bir şekilde, Atatürk İlke ve Devrimleri çerçevesinde çağdaş, ilerici, eşitlikçi, kendi kendimizi yöneteceğimiz bir düzende güvenli bir şekilde yaşamak için; geleceğimiz için, çocuklarımız için mücadeleye devam edeceğimizi ve asla vazgeçmeyeceğimizi haykırmaya geldik dostlar, hoş geldiniz.”
KTOEÖS Başkanı Eylem destek veren sendikalar, dernekler ve siyasal partilerin yanı sıra Mehmet Küçük, Serdar Denktaş ve gelen milletvekillerine teşekkür etti
Selma Eylem konuşmasının sonunda eyleme destek veren ve organizasyonda katkısı bulunan tüm sendika, örgüt ve siyasi parti başkan veya temsilcilerini sahneye davet etti ve isimlerini sıraladı:
“Arif Hasan Tahsin Vakfı, Bağımsızlık Yolu, Baraka Kültür Merkezi, Barış Derneği, Barış ve Demokrasi İnisiyatifi, Basın-Sen, BES, Biyologlar Derneği, BKP, CTP, ÇAĞ-SEN, DAÜ-BİR-SEN, DAÜ-SEN, DEV-İŞ, EL-SEN, GÜÇ-SEN, HAKSEN, Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası, HÜR-İŞ ve HÜR-İŞ’e bağlı sendikalar, Kadın Eğitimi Kolektifi, Kamu-Sen, Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği, Kıbrıs Türk Diş Tabipleri Odası, Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası, Kıbrıs Türk Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Derneği, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Tabipleri Odası, Kıbrıs Türk Strateji, Alevi Kültür Merkezi, KOOP-SEN, Kıbrıs Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği, Maliye-Sen, Sol Hareket, TDP, Türk-Sen, Vergi-Sen, YKP, Yurtsever Kıbrıslılar Hareketi.”
Eyleme destek için meydanda olan kişi ve örgütlerin de isimlerini açıkladı: “Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Platformu, Halk Sanatları Derneği, SEÇ-DER, GASAD, GÜSAD, TAV-DER, KAY-DER, AK-DER, GÖÇTAŞ, Alayköy Folklor Derneği, Turizm ve Folklor Araştırmaları Derneği, Lefke Turizm Derneği, Kıbrıs Türk Kütüphaneciler Derneği, Yenierenköy Kültür ve Sanat Derneği, Mehmetçik Kültür Dayanışma Derneği, Gazimağusa Halk Dansları Derneği, Gençlik Merkezi Birliği, Kıbrıs Halk Dansları ve Sanat Merkezi Derneği, İnönü Gençlik Merkezi Kültür ve Sanat Derneği, Akdoğan Kültür Sanat ve Spor Derneği, Lefkoşa Folklor ve Gençlik Merkezi, Lefkoşa Folklor Derneği, Çağdaş Müzik Derneği, Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Kıbrıs Havaları Derneği, Dikmen Gençlik Merkezi, Baraka Kültür Merkezi, Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği, Değirmenlik Sanat Derneği, Kıbrıs Sanat Derneği, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği, Kıbrıs Türk Barolar Birliği, Kıbrıs Alevi Kültür Vakfı, Kıbrıs Türk Atatürkçü Gençlik Hareketi, Halkın Partisi, Bağımsızlık İttifakı.”
KTOEÖS Başkanı Eylem ayrıca Mehmet Küçük, Serdar Denktaş ve gelen milletvekillerine, tüm halka, destek ve dayanışma ileten herkese teşekkür etti.
Ardından Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Başkanı Mustafa Baybora bir konuşma yaptı.
KTÖS Başkanı Mustafa Baybora: “İrade buradadır. İrade Lefkoşa’dadır. İrade Kıbrıs’tadır. Hepiniz bu iradeye saygı göstereceksiniz”
Baybora şöyle konuştu:
“Akdeniz’in aydınlık yüzleri, hoş geldiniz. Kıbrıs’ımın aydınlık yüzleri, hoş geldiniz. Mücadelemize onur verdiniz. Ülkemizde siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel çürüme yaşanmaktadır. Bunun en temel sebebi alt yönetim olmamız ve kolonize edilmemiz ve irademizi teslim etmemizdir. İrademize sahip çıkmak için buradayız. İrade buradadır. İrade Lefkoşa’dadır. İrade Kıbrıs’tadır. Hepiniz bu iradeye saygı göstereceksiniz. İrademize saygı göstereceksiniz. Talimat alarak, ülkeyi talan eden bir hükümetle karşı karşıyayız. Denizlerimizi, dağlarımızı, ovalarımızı peşkeş çektiler. Bizlere nefes alacak alan bırakmadılar. Ülkemize sahip çıkmak için buradayız.
Sahte diplomalarla, rüşvetlerle ve yolsuzlukla anılan bu hükümet, Yolsuzluk Endeksi'ne göre yolsuzluk şampiyonu olmuştur. Bu yolsuzlukları reddettiğimiz için buradayız. Düşünce ve ifade özgürlüğünün mahkûm edilmesine karşı çıktığımız için buradayız.
Sevgili dostlar, Kıbrıs Türk toplumunun kimliğinin, kültürünün ve kendine özgün yapısının dönüştürülme politikaları bir süredir eğitim aracılığıyla topluma dayatılmak istenmektedir. İki öğretmen sendikası kararlı, cesaretli bir şekilde, korkmadan bugüne kadar mücadele etmiştir. Geldiğimiz nokta itibarıyla bu mücadele öğretmenin sorunu olmaktan çıkmış, toplumun sorunu olmuştur.
“Biz bu filmi yakın coğrafyamızda gördük. 'Benim bacımın başörtüsü' mağduriyetiyle tek adam rejimi yaratıldı. Yasama, yürütme ve yargı tek elde toplandı. İnsan hakları ve özgürlükleri yerle bir edildi”
Kısa bir süre önce Eğitim Bakanlığı tarafından 18 yaş altı kız çocuklarının tesettürle okula gitmelerinin önünü açacak bir tasarı önümüze getirdiler. Bunun gericiliğe atılan bir adım olduğunu bizler biliyoruz. Gericiliğe asla geçit vermeyeceğiz. Biz bu filmi yakın coğrafyamızda gördük. 'Benim bacımın başörtüsü' mağduriyetiyle tek adam rejimi yaratıldı. Yasama, yürütme ve yargı tek elde toplandı. İnsan hakları ve özgürlükleri yerle bir edildi.
Dinin siyasallaştırılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Laikliğe sahip çıkmak için buradayız. Atatürk ilkelerine bağlı, laik yaşamı savunmak için buradayız. Kıbrıs laiktir; laik kalacak!
Bir eğitim bakanımız var. Talimat alarak eğitimi yönettiğini iddia ediyor. Tüzük değişikliği ile ilgili ortaya koyduğu gerekçe olarak bize, resmi toplantıda ifade ettiği gibi “Ne yapayım, böyle bir talep vardır.” diyor. Kendisine buradan soruyorum: Şeriat talebi gelmesi hâlinde okullardaki müfredatları, eğitim-öğretim faaliyetlerini şeriata göre mi düzenleyeceksiniz?
Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na: “Onuru varsa, istifa etsin”
Eğitim Bakanı olduğu günden beri, öğretmeni itibarsızlaştıran, değersizleştiren, hiçleştiren söylemlerde bulunmuş ve bizleri sürekli hedef göstermiştir. Kendisi Atatürkçü ve laik olduğunu söylüyor. Buradan bunu ispatlamaya davet ediyorum kendisini. Onuru varsa, istifa etsin.
“Siyasete geldiği ilk günden beri etnik köken üzerinden ve son dönemde de başörtüsü üzerinden, dinin siyasallaştırılması üzerinden siyaset yapan Erhan Arıklı’ya çeyrek asır önce KTÖS kurucusu sevgili Arif hocamız gerekli cevabı vermişti”
Siyasete geldiği ilk günden beri etnik köken üzerinden ve son dönemde de başörtüsü üzerinden, dinin siyasallaştırılması üzerinden siyaset yapan Erhan Arıklı, toplumu kutuplaştırmaktan başka hiçbir şey yapmadı. Hiçbir şey yapmadı!
Erhan Arıklı’ya, çeyrek asır önce KTÖS kurucusu sevgili Arif hocamız gerekli cevabı vermişti. Erhan Arıklı, 25 senedir bunun travmasıyla yaşıyor.
“Yönetemiyorsunuz iş birlikçiler! Önce Saray’daki kayyumunuz gidecek. Sonra da siz gideceksiniz. Bu toplumun size ihtiyacı yoktur”
Yönetemiyorsunuz iş birlikçiler! Önce Saray’daki kayyumunuz gidecek. Sonra da siz gideceksiniz. Bu toplumun size ihtiyacı yoktur. Toplumun siyasi iradeye ve siyasi liderliğe ihtiyacı vardır. Siyasi irade de buradadır. Siyasi liderlik de buradadır.
“Bu ülkeyi yurt bilen, farklılıklarınıza saygı gösteren herkesle kol kola yürümek için buradayız”
Çocuklarımız göç etmesin diye buradayız. Yaşanılabilir bir ülke yaratmak için buradayız. Bu ülkeyi yurt bilen, farklılıklarınıza saygı gösteren herkesle kol kola yürümek için buradayız.
“Bizleri 93 bin sterlin altın karşılığında satanları unutmadık. Bize ‘besleme’ diyenleri de unutmadık”
Bu arada bazı önemli tarihleri unutmamak gerekir. Bizleri 93 bin sterlin altın karşılığında satanları unutmadık. Bize ‘besleme’ diyenleri de unutmadık.
“EOKA’ya karşı silahlı mücadele veren nesillerin evlatlarıyız”
Kıbrıs Türk toplumu varoluş mücadelesi vermiştir. Hâlâ daha vermektedir. Mücadele veren bir neslin evlatlarıyız. EOKA’ya karşı silahlı mücadele veren nesillerin evlatlarıyız. Sizlerden ve sizlerin türevlerinden de korkmuyoruz.
“Rahatsız olanlara ne diyeceğiz? Farklıyız be gavvolem, farklıyız işte!”
Bazı çevreler kimliğimizden, kültürümüzden, değerlerimizden, yaşam tarzımızdan, hatta şivemizden bile rahatsız oluyorlar. Rahatsız olanlara ne diyeceğiz? Farklıyız be gavvolem, farklıyız işte.
Siz de farklılığımıza saygı göstereceksiniz ki saygı göresiniz. Sözlerime Fakir Baykurt’un sözleriyle son vermeden önce, bir öğretmen çocuğu olmaktan gurur duyduğumu ifade etmek isterim.
Öğretmen yalvarmaz efendiler.
Öğretmen boyun eğmez efendiler.
Öğretmen el açmaz efendiler.
Öğretmen ders verir efendiler. Ders verir.
Gerekli dersi verecektir.
“Her şey çok güzel olacak”
Ve Ekrem’in deyişiyle: Her şey çok güzel olacak.”
KTAMS ve KİEF Başkanı Güven Bengihan: “Bu ülkenin değerlerine müdahale edenlere, talimat veren halk düşmanlarına 'dur' demek için geldik”
Mustafa Baybora’dan sonra Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Kıbrıs İşçi ve Emekçi Sendikaları Federasyonu (KİEF) Başkanı Güven Bengihan konuştu.
Bengihan şu ifadeleri kullandı:
“Bu ülke için gaile çekenler, bu ülkenin çocukları için mücadele verenler; yani bu ülkenin gerçek yurtseverleri hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, dayanışmayı getirdiniz. Hoş geldiniz. Bugün yine meydanlardayız. Sokaklardayız. Eylemdeyiz. Çünkü ülkemiz çok kötü yönetilmekte ve kötü günlerden geçmektedir. Ekonomik olarak, siyasal olarak, kültürel olarak felakete doğru sürüklenmektedir.
İşte bu felakete, kimliğimize, kültürümüze sahip çıkmaya ve bu ülkenin değerlerine müdahale edenlere, talimat veren halk düşmanlarına 'dur' demek için geldik.
Meydanlardayız çünkü asgari ücretliye hayat pahalılığı ödeneğini dahi vermeyen, asgari ücretliyi açlığa mahkûm eden emek sömürücüsü, emekçi düşmanlarına dur demeye geldik.
Meydanlardayız çünkü Anayasamıza, yasalarımıza uymayan, Anayasamızı yok sayan, demokrasiyi ayaklar altına alan, hukuk düşmanlarına, demokrasi düşmanlarına “Geçit yok” demeye geldik.
Meydanlardayız çünkü dini siyasete malzeme yapanlara, çocuklarımızı siyasete alet edenlere, halkımızı bölmek isteyen iş birlikçilere, teslimiyetçilere, kuklalara, hammacılara, hummacılara, cukkacılara dur demeye geldik.
Meydanlardayız çünkü laik, demokratik, bilimsel eğitim hakkına sahip çıkmak; Atatürk düşmanlarına, laiklik düşmanlarına, gericilere, yobazlara, tarikatlara, hade be barra, hade be barra demeye geldik.
“Öğretmenlerimiz sahipsiz değildir. Öğretmenlerimiz bu toplumun aydınlık yüzüdür”
Evet, buradayız. Öğretmenlerimize hakaret edenlere, öğretmenlerimizi tehdit eden terbiyesizlere karşı öğretmenlerimiz sahipsiz değildir. Öğretmenlerimiz bu toplumun aydınlık yüzüdür be, aydınlık yüzüdür.
“Beğenmiyorsan Rum’a git” diyen hadsizlere haddini bildirmeye geldik”
Sokaklardayız, eylemdeyiz çünkü bu ülkenin geleceği için gaile çeken güzel insanlara, bu ülkenin geleceğine yönelik çocuklarımız için mücadele veren onurlu insanlara, “Beğenmiyorsan Rum’a git” diyen hadsizlere haddini vermeye geldik. Haddini bildirmeye geldik.
Bizler bu ülkenin onurlu yurtseverleri olarak hiçbir yere gitmiyoruz. Bizler yıllardır bu topraklarda toplumsal varoluş mücadelesi veriyoruz. Ve bu topraklarda vardık, varız, var olacağız arkadaşlar.
Ama bu iş birlikçiler, bu teslimiyetçiler ve bu kukla cukkacılar, o koltuklardan gidecekler.
Sevgili yurtseverler, Bizlerin çocuklarımıza güzel bir ülke bırakma sözümüz var. Atalarımıza, bu topraklara ve bu ülkeye sahip çıkma sözümüz var. Bu sözümüzü tutacak mıyız?
Şairin de dediği gibi:
Ekmeği bol eyledik.
Acıyı bal eyledik.
Sıratı yol eyledik.
Geldik bugüne.
Ekinir, ekin oluruz.
Ezilir, un oluruz.
Bir gider, bin geliriz.
Bizi tutmak, kolay mı?
Kör olasın demiyorum.
Kör olma da gör beni.
Kahrolasın demiyorum.
Kahrolma da gör beni.
Sağır olasın demiyorum.
Sağır olma da duy bizi.
Bu memleket bizim, biz yönetelim. Sevgili yurtseverler, Atatürk düşmanlarına, laiklik düşmanlarına geçit verecek miyiz?
Gericilere, yobazlara geçit verecek miyiz? Kimliğimize, kültürümüze, geleceğimize müdahale edenlere geçit verecek miyiz? Sizleri saygıyla, sevgiyle, umutla selamlıyorum.”
Selma Eylem meydandan cep telefonlarını ışıklarını yakmasını istedi
Selma Eylem, “Meydanın kalabalığını görünür hale getirmek için, -hani birileri görsün buradaki kalabalığı- kendimizi göstermek için tüm telefon ışıklarını yakalım. Görsünler binleri. Görsünler on binleri. Görsünler iradeyi.” dedi. Meydanda cep telefonu ışıkları yandı.
Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu: "Gel bura bakalım Nazım Bey, Kıbrıs Türküne sen nasıl dinini yaşayacağını öğretemezsin. Bir kere ben Müslümanım. Bana kimse Müslümanlığımı nasıl yaşayacağımı anlatamaz. Hele kul hakkı yiyenler hiç anlatamaz!"
Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu ise şöyle konuştu:
“Evet, çok güzel bir manzarayla karşılaştık. Demin telefonlar çok güzeldi arkadaşlar. Söyleyecek çok sözümüz var bu akşam. O yüzden buraya çıktıktan sonra kimse kusura bakmasın.
Bize kimse din dersi veremez. Kesinlikle! Asla! Hele hele Nazım Çavuşoğlu hiç veremez arkadaşlar. Hiç veremez. Gel bura bakalım Nazım Bey, Kıbrıs Türküne sen nasıl dinini yaşayacağını öğretemezsin. Bir kere ben Müslümanım. Bana kimse Müslümanlığımı nasıl yaşayacağımı anlatamaz. Hele kul hakkı yiyenler hiç anlatamaz. Hiç! Bunlar hiç anlatamaz!
Hademeler başları kapalı, hanımefendiler başları açık hepsiyle birlikte, 269 tane kadınla birlikte, 9 ay boyunca mücadele ettik. 9 ay boyunca okullarda neden mücadele ettik? Hak ve adalet için. Şimdi burada bize din dersi verenler, hak ve adaletten bahsedenler o zaman bu insanları kapının önüne koydular. Hem de çocuklarının ne yiyeceğini, ne içeceğini düşünmeden. Şimdi sen gelecen de Kıbrıs Türkünü dinsizlikle suçlayacaksın ha? Hadi be oradan ya. Hadi be oradan işinize! Terbiyesizler! Hadsizler!
Selma Hanım ve diğer arkadaşların hepsi Rumcuymuşlar. Hadsizler! Ha bunlara karşı geldin, bir de vatan haini olun, Rum olun ha? Ama bunlar bir numaralı milliyetçidirler ha!
E tamam... Şimdi ben de Rumcu oluyorum! Hadi bunlar Rumcudur, ben neyim ya? Ben de mi Rumcu olacağım?!
“Kıbrıs Türkünü bölemeyeceksiniz”
Yok! Yağma yok! Oyununuz bozulur! Kıbrıs Türkünü bölemeyeceksiniz. Bölemeyeceksiniz! Hatırlatacayık: Başbakanlıkta eylem yaparız. Zincirledik hademeleri. Anlaştık, girdik Başbakanlığın içine. Müsteşarla anlaştık, çıkıyoruz dışarı. Bir de önümüze kim geldi: Başbakanın şoförü! Ünal Bey’in şoförü! Konuşacayık bunları. Öyle sahte milliyetçilik olmaz ha!
“Türkiye Cumhuriyeti sizi izliyor mu? Duysun o da! Duysun onu temsil edenlerin burada ne kadar yalancı ve arsız olduklarını!”
Türkiye Cumhuriyeti sizi izliyor mu? Duysun o da! Duysun onu temsil edenlerin burada ne kadar yalancı ve arsız olduklarını! Ne dedi bana, bilir misiniz? Şoförü bana dedi ki – daha doğrusu bana değil, müsteşarına dedi.- On binlerin önünde söylerim bunu, yalansa çıksın beni yalanlasın. Aynen şu şekilde dedi; ben de kulaklarımla duydum: “Duy ey Türkiye Cumhuriyeti, duy! Güvendiğinle, inandıklarına... Bu adayı temsil ettiklerini söyleyenler ne yaptılar?” Şoförü bunu dedi ve hâlâ daha Lordlar Kamarası’nda gezer, özel arabalarda gezer. Müsteşara dedi ki: “Müsteşar, bunların işini yapmayacaksın,” dedi. “Bunlar aldı TC’lileri, geldiler de hak talep ederler,” dedi. “Yapmayacaksın kendilerine işlerini!” dedi.
Hadi be oradan be! Ünal Üstel de yapmadı. Yapmadı!
“Kıbrıs Türk halkıyla Türkiye halkı kardeştir; kardeş kalacaktır”
Kul hakkı yiyecen ha! Öyle değil, böyledir. Ondan sonra da: ‘Anavatan çok yaşa, anavatan bir tane, anavatan öyle, anavatan böyle... Anavatan Türkiye bak; Türkiye Cumhuriyeti’ne olan sevgimizi kimseye tartıştırmayız. Hiç kimseye. Çünkü Kıbrıs Türk halkıyla Türkiye halkı kardeştir arkadaşlar, kardeş kalacaktır. Bunu da kimse bozamaz. Erhan Arıklı dahil. O zaten bozmaya çalışmaz. O zaten her fırsatta "Ne koparırım da cebime korurum" onun dalgasında. Yok ki şimdi dinini çok düşünüyor bu dinsizler!
“Bizde öyle kıvırma yoktur. Kıvıramam. Kıvıramadığım için kıvırmayı beceren cumhurbaşkanı da istemiyorum”
Bir şey daha söyleyeceğim: Ersin Tatar için canlı yayında ben demişim ki Ersin Tatar’a oy vermeyecekmişim. Vermeyeceğim ya. Yani Allah’ın bildiğini kullarından mı saklayacağım ya? Bizde öyle kıvırma yoktur. Kıvıramam. Kıvıramadığım için kıvırmayı beceren cumhurbaşkanı da istemiyorum. İstemiyorum.
Şimdi bu saate kadar alkışladınız beni. Ama bir şeycik daha söyleyeceğim, bilmem dokunmasın... Ben de buna dahilim arkadaşlarım: Ama Kıbrıs Türkü olarak bilmemiz lazım ki bundan sonra liderimizi seçeceğimizde dikkat edelim. Çünkü Kıbrıs Türk halkının bir lidere gerçekten ihtiyacı var.
“Sayın rahmetli Rauf Denktaş’ın söylediği sözleri hepimiz paylaşıyoruz şimdi… O zaman... Ama ben de dahil… AKP bu memlekette Denktaş’ı yeme operasyonu başlattığında ne derdik bu meydanlarda? Öz eleştiridir bu arkadaşlar”
Bakın, beğenirsiniz beğenmezsiniz ki Sayın rahmetli Rauf Denktaş’ın söylediği sözleri hepimiz paylaşıyoruz şimdi… O zaman... Ben de dahil AKP bu memlekette Denktaş’ı yeme operasyonu başlattığında ne derdik bu meydanlarda? Öz eleştiridir bu arkadaşlar. Denktaş gibi ne derdik? “Zibile kapağı da üstüne...” derdik. Demez miydik? Derdik. Bu öz eleştiridir arkadaşlar.
“Rauf Denktaş'ı sahiplenseydik o gün... Çünkü -beğeniriz, beğenmeyiz, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın- tek halkını satmayan adamdır”
Sahiplenseydik o gün... Çünkü -beğeniriz, beğenmeyiz, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın- tek halkını satmayan adamdır. Ha, diğer tartıştığımız konular ayrı. Öze bakacağız arkadaşlar. Ondan sonra bence Doktor Fazıl Küçük'tür. ikinci, odur. Ondan sonra lider gelmedi. İşte onun için mahvolduk. Takım tutarız arkadaşlar, mesele nedir biliriz. Kıbrıs’ta barış engellenemez ama buraya çıkan konuşmacılar bazen de öz eleştiri yapmalı. Ben de öyle yapmaya çalıştım.
Ersin Tatar’a oy vermeyeceğim dedim. Herkes aldı, paylaştı Ersin Tatar’a oy vermeyeceğini. Beğeniyle paylaştılar. Ocak ayında ne için paylaşmazlardı? Yani bunlar doğru şeyler değil arkadaşlar. Bunları görmemiz lazım. Görmediğimiz sürece...
“Önümüze bakacağız. Benim tek istediğim, kıvrak olmayan ve benim oyumu hak edecek olan bir liderdir, arkadaşlar”
Ama size son bir şey söyleyeceğim: Ben Kıbrıs Türküyüm, arkadaşlar. Ve sonuna kadar da sizinle mücadeleye varım. Ve her zaman da, bu can bedende olduğu sürece de var olacağım. Ve mücadeleye de devam edeceğim. Geçmiş geçmişte kaldı işte. Önümüze bakacağız. Benim tek istediğim, kıvırmayan ve benim oyumu hak edecek olan bir liderdir, arkadaşlar.
Başka da hiçbir şey istemiyorum. Teşekkür ederim.”
Selma Eylem: “Laiklik karşıtlarına, çocuk haklarını ihlal edenlere, çocuklarımızı istismar etmek isteyenlere, tüm çocuklarımızı, kadınlarımızı karanlığa sürüklemek isteyenlere... Geçit yok!”
Eylemin sonunda Selam Eylem kısaca meydana seslendi:
“Değerli yoldaşlar. Şimdi hep birlikte emir veren, talimatlar yağdıranlara ve harfiyen yerine getiren emir eri kuklalara hep birlikte ‘Geçit yok!’ diyoruz!
Gericiliğe, Yobazlığa, siyasal İslam dayatmasına, tarikatlara, vakıf, dernek, cemaatlere, laiklik karşıtlarına, çocuk haklarını ihlal edenlere, çocuklarımızı istismar etmek isteyenlere, tüm çocuklarımızı, kadınlarımızı karanlığa sürüklemek isteyenlere... Geçit yok! Atatürk ilke ve devrimlerini temel alan Anayasa’yı, Milli Eğitimi yok sayanlara, dayatmalara, yoksullaştırmaya, kuşatmaya, varlığımızı, irademizi yok sayanlara... Geçit yok!
Çekin ellerinizi çocuklarımızın üzerinden! Çekin ellerinizi eğitimimizin, öğretmenlerimizin, sendikalarımızın, toplumumuzun üzerinden!
Bu memleket bizim! Talimat verenler de, talimat alan emir eri kuklalar da bilsinler ki: İrade buradadır. Bugün bir gider, binler, on binler geliriz."
(Konuşma metinleri yapay zeka yardımıyla, orijinalinde değişiklik yapılmadan, kontrol edildikten sonra yayımlanmıştır.)
Eylemin savunucularından ve büyük destekçilerinden Serdinç Maypa...
Yorumunuz