Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın geçen kasım ayında Avrupa şirket kayıtlarının AB kara para aklama karşıtı kuralları gereği kamuya açık olmasını engelleyen bir karar alması eleştirilmeye devam ediyor.
Araştırmacı gazetecilerin ortak çalışmasıyla kararın alınmasına neden olan davayı açan Lüksemburglu iş insanın, zengin Rus iş adamlarıyla çoklu bağlantıları olduğu belgeleriyle sunuldu ve davacı iş insanının gerçekte kara para cennetlerinde yüzlerce şirketle ilişkili paravan bir vekil olduğu ileri sürüldü.
Avrupa Birliği’nin kara para aklama karşıtı şeffaflık kuralları gereği Lüksemburg'da tüm şirketlerin sahiplerine ilişkin bilgileri kamuya açan Lüksemburg Ticaret Sicili Dairesi’ne karşı Lüksemburg’dan bir iş insanın açtığı bir dava sonucunda, Avrupa Birliği Adalet Divanı iş insanının lehine karar vermiş ve Mahkeme yalnızca Lüksemburg'da değil, tüm Avrupa'da kamuya açık şirket kayıtlarının kapatılması kararına varmıştı.
Davayı açan iş insanı Patrick Hansen Mahkeme'de, kaçırılabileceği veya kişisel güvenliğinin tehlikeye girebileceği gibi riskler nedeniyle şirket kayıtlarının kamuya açık olmaması gerektiğini savunmuştu.
Bağımsız araştırmacı gazetecilik kuruluşu OCCRP (Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi, Organized Crime and Corruption Reporting Project) davayı açan iş insanı Patrick Hansen’in kim olduğunu irdeledi.
Patrick Hansen, Grafik: OCCRP
OCCRP “Lüksemburglu işadamı, Avrupa'nın kurumsal sicillerini kapattırdı. Fakat kimin gizliliğini koruyordu?” başlıklı haberinde, Patrick Hansen'in zengin Rus iş adamları da dahil sırları olan bir iş insanı olduğunu belirtti.
Hansen’in, Belize, İngiliz Virgin Adaları ve Lüksemburg gibi tanınmış gizlilik cennetleri de dahil, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde kayıtlı 110'dan fazla şirketin sahibi veya yöneticisi olduğu ve yönettiği şirketlerin çoğunun Rus sahipleri bulunduğunu kaydedilen haberde, Hansen’in yöneticisi olduğu Rus şirketlerden birinin Rusya’da iktidardaki Birleşik Rusya partisinden bir milletvekilinin ailesine ait olduğu ve şirketin bir yatın personelini yönetmek için kullanıldığı belirtildi.
Hansen’in yöneticisi olduğu ve sahibi gizli olan güney Kıbrıs merkezli bir diğer Rus şirketinin büyük bir Rus emlak portföyüne ve kasasında 99 milyon dolar nakit paraya sahip olduğu, Hansen’in ayrıca eski bir Gazprom yöneticisi Alexei Bazhenov'un, yolsuzluk skandalına karışmış Iraklı işadamı Nasir Abid'in, eski bir KGB ajanı Nikolai Bogachev'in firmalarıyla ve Rusya'nın en büyük sualtı boru hattı inşaatçısı şirketin, baba-oğul sahipleri Valeriy Kolikov ve oğlu Alexander Kolikov'la bağlantılı olduğu vurgulandı.
Hansen'in yönettiği 'Luxaviation' adlı özel jet ve helikopter hizmetleri sunan şirketi ise Rus boru hattı inşaatçısı şirketlerden yaklaşık 100 milyon Euro kredi almış ve küçük bir Avrupa firmasından küresel erişime sahip bir işletme haline gelmişti. Luxaviation'ın hesaplarına, Hansen'in Avrupa Birliği'nde uğruna savaştığı aynı kurumsal gizliliğin örtüsü altında mülkiyet bilgilerinin gizlendiği Britanya Virjin Adaları ve güney Kıbrıs'ta bulunan şirketler aracılığıyla para aktarılıyordu.
Lüksemburglu iş insanının yönetici olduğu Luxaviation'a kredi veren şirketler arasında güney Kıbrıs'tan Rus Alexander Kolikov'a ait Dardanos Marine Limited de bulunuyor.
Kara para aklama karşıtı uzman Graham Barrow'a göre, Hansen, yönettiği veya direktörü olduğu, özellikle de vergi cennetlerindeki offshore şirketlerde bir vekil olarak hareket ediyor olabilirdi. Hansen’in gerçek bir işle uğraşmak yerine başkası adına şirketlerde isim olarak görünen bir vekil olması oldukça mümkündü.
Hansen’in, Lüksemburg, Britanya Virjin Adaları, Belize, Bahamalar ve dünyadaki diğer ülkelerinde en az 117 şirketin yöneticisi veya sahibi veya ilişkili olduğunu, şirket isimlerini ve Hansen’in pozisyonunu yayınlayarak belgeleyen OCCRP, bu kayıtlara Pandora Belgeleri’nden ulaştığını bildirdi.
Ülkelerine göre Hansen'in bağlantılı olduğu şirketler...
"Birinin adı birden fazla şirkette yönetici olarak göründüğünde ve daha da önemlisi bu şirket sayısı yüze yaklaştığında, hepsi için yönetici kapasitesinde hareket etmek mümkün değildir"
OCCRP'nin bulgularını inceledikten sonra, Graham Barrow, "Birinin adı birden fazla şirkette yönetici olarak göründüğünde ve daha da önemlisi bu şirket sayısı yüze yaklaştığında, hepsi için yönetici kapasitesinde hareket etmek mümkün değildir. Deneyimlerime göre, bu kadar çok şirketin yöneticiliği, 'vekil' olmakla güçlü bir şekilde ilişkilidir, gerçekte ise asıl faydalanıcılar sahne arkasında faaliyet göstermektedir" dedi.
Alman kâr amacı gütmeyen Finanzwende'de mali suçlar uzmanı olan Konrad Duffy de benzer bir değerlendirme yaptı: "Aynı anda yüz şirketi yönetmek pek mümkün değildir" dedi ve Hansen'in çok sayıda şirkette müdür olarak görünmesini "şüpheli" olarak nitelendirdi.
‘Şeffaflık savunucuları, yolsuzluk, kara para aklama ve vergi kaçakçılığının şirket sahipliğinin gizli olduğu ortamlarda gelişebileceğini söylüyor’ ifadelerine yer verilen haberde, AccessInfo grubundan şeffaflık aktivisti Helen Darbishire, "Bu sadece yolsuzlukla mücadele meselesi değil. Gerçek faydalanıcı kayıtlarına halkın erişiminin daha birçok faydası var. Girişimciler için, kiminle iş yaptıklarını bilmek önemlidir. Bir vatandaş, [takip ettiği] medyanın nihai sahibinin kim olduğunu bilme veya tükettikleri bir ürünün bir Rus oligarka ait bir şirket tarafından üretilip üretilmediğini bilme hakkına sahiptir" dedi.
Almanya’dan mali suçlar uzmanı Duffy, şeffaflığın ahlaki bir konu olduğunu söyledi. "Kamusal erişim, anonim kurumsal yapılara sahip olmanın bir hak olduğu inancından uzakta, daha şeffaf ve dürüst bir sisteme doğru ilerleyen kültürel bir değişim için önemlidir" dedi.
Avrupa Parlamentosu'nun önümüzdeki haftalarda konuyla ilgili bir pozisyon üzerinde anlaşmaya varması ve ardından yasal bir çözüm için konuyu Konsey ve Komisyon ile müzakere etmesi bekleniyor
Bir diğer araştırmacı gazetecilik kuruluşu Investigate Europe, Mahkeme'nin Hansen lehine verdiği kararın ardından, AB Adalet Divanı’nın AB Kara Para Aklamayı Önleme Direktifi'nin (AMLD 5) en son sürümündeki ilgili bölümleri geçersiz ilan ettiğine ve yalnızca "meşru çıkar" durumunda şirket kayıtlarına erişime izin veren önceki direktifle en son direktifi yeniden oluşturduğuna dikkat çekti. ‘Meşru çıkar’ ifadesi nedeniyle, Avrupa'daki şirketlerin gerçek faydalanıcılara ilişkin sicilin uzun süre halka ve gazetecilere kapalı kalabileceğine vurgu yaptı.
AB Parlamentosu'nda direktif için yasa teklifi hazırlamaktan sorumlu olan Hollandalı milletvekili Paul Tang: "Kara para aklamayla mücadele örgütlerinin ve gazetecilerin çalışmaları, kara para aklamayla mücadele direktifinin işlevini yerine getirmek için esastır. Kayıt defterlerine erişimlerinin garanti altına alınması gerekiyor"
AB Parlamentosu'nda direktif için yasa teklifi hazırlamaktan sorumlu olan Hollandalı milletvekili Paul Tang, Investigate Europe ve OCCRP'ye verdiği demeçte, "Kısa vadeli bir çözüme ihtiyacımız var, ancak şu anda masada iyi bir seçenek görmüyorum. ‘Meşru çıkarlar'a atıfta bulunmanın gazeteciler ve STK'lar için pratik olarak erişimi engelleyeceğinden endişe duyuyorum" dedi. Tang, 'meşru çıkarlar' tanımının pratikte uygulanması zor olabileceğinden, "büyük bürokratik engeller" yaratabileceğini kabul etti ve "Kara para aklamayla mücadele örgütlerinin ve gazetecilerin çalışmaları, kara para aklamayla mücadele direktifinin işlevini yerine getirmek için esastır. Kayıt defterlerine erişimlerinin garanti altına alınması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Avrupa Parlamentosu'nun önümüzdeki haftalarda konuyla ilgili bir pozisyon üzerinde anlaşmaya varması ve ardından yasal bir çözüm için konuyu Konsey ve Komisyon ile müzakere etmesi bekleniyor.
Kaynaklar: OCCRP – Investigate Europe
OCCRP Haber: Dragana Peco (OCCRP/KRIK), Alina Tsogoeva (OCCRP), Antonio Baquero (OCCRP), Tom Stocks (OCCRP), Luc Caregari (Reporter.lu) ve Carina Huppertz (Paper Trail Media/Der Spiegel), Investigate Europe Haber: Elisa Simantke
Grafik: OCCRP
Yorumunuz