Amerikan iş gazetesi The Wall Street Journal (WSJ), ABD Adalet Bakanlığı müfettişlerinin Rusya ve Türkiye'nin ABD yaptırımlarından kaçınmak için Mersin Akkuyu'da inşa edilen nükleer santralı kullandıklarını tespit ettiğini ileri sürdü. Türkiye ile ilgili skandal ifadelerin kullanıldığı haberde, müfettişlerin bu tespitinin ardından ödemelerin dondurulduğu belirtildi.
Haberde yer alan iddialara göre, Rusya Ukrayna'yı işgal ettikten birkaç ay sonra nükleer santralın finansmanı için Türkiye'ye birçok büyük ödeme gönderdi. Kısa sürede, daha fazlasının geleceği vaadiyle 5 milyar dolardan fazla para transfer edildi. Santral, Rusya’nın devlet şirketi olan Rosatom tarafından hem inşa hem de finanse ediliyordu. Para akışı ise JPMorgan Chase ve Citigroup tarafından yönetiliyordu.
2 milyar dolar JPMorgan'ın hesaplarında sıkıştı
Habere göre, bu transferler ABD Adalet bakanlığı müfettişlerinin dikkatini çekti.
Müfettişler Rusya’nın, nükleer projeyi merkez bankasına uygulanan yaptırımları atlatmak için kullandığını düşünüyordu.
Bunun üzerine ABD hükümeti, bazı banka transferlerini durdurdu ve Rus fonlarının 2 milyar doları JPMorgan'ın hesaplarında kaldı.
Paraya el konulmak istendi
ABD savcıları, 2024'te yaptırımlardan kaçınma, kara para aklama ve banka dolandırıcılığı geliri olduğu gerekçesiyle paraya el koymak istedi. ABD hükümetinin Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi gibi farklı bölümleri, Adalet Bakanlığı ulusal güvenlik veya diplomatik etkileri olabilecek adımlar atmadan önce sıklıkla devreye girerdi. Bu sefer de öyle oldu ve iddiaya göre, ABD'nin eski başkanı Joe Biden yönetimi el koyma girişimi son aşamada engellendi. Çünkü Beyaz Saray, müttefiki Türkiye'yi kızdırmak istemiyordu.
ABD'nin yeni başkanı Donald Trump yönetiminden bir yetkili ise ABD hükümetinin yaptırım rejimlerini gözden geçirmeye devam edeceğini ve bunlardan kaçmaya çalışan kişilere karşı harekete geçeceğini söyledi.
Rosatom’dan yanıt
Rusya devletine ait Rosatom'un bir sözcüsü, nükleer santrale tahsis edilen tüm fonların projeyi finanse etmek ve Türkiye'deki yükleniciler ile diğer sosyal ve mali taahhütleri ödemek için kullanıldığını söyledi ve "Üçüncü tarafların etkisiyle haksız yere alıkonulan fonlara gelince, konunun çözülmesini bekliyoruz" iadelerini kullandı.
Konuya yakın kaynaklar, Adalet Bakanlığı'nın yaptırımların aşılması yönündeki emrin doğrudan Moskova'nın en üst makamından geldiğine ve Rusya Merkez Bankası başkanının bu kararda önemli bir rol oynadığına inandığını söyledi.
2022’de Rusya Merkez Bankası’na yaptırım
ABD ve müttefikleri Şubat 2022'de Rusya Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini dondurduktan sonra, bankanın başkanı Elvira Nabiullina hükümetin bu hamleye dava açarak itiraz edeceğini kamuoyuna açıkladı. Habere göre, özel olarak, merkez bankası ve RASATOM, Kremlin'den Rusya'nın fonları çalıştırması için bir yol bulma talimatı aldı.
İddiaya göre Nabiullina ve diğer üst düzey Rus yetkililer olası bir çıkış yolu tasarladılar. Yine habere göre, bu nedenle yaptırımlara tabi olmayan Rosatom seçildi. Gazprombank, Rosatom'a yaklaşık 9 milyar dolar kredi verecekti. Rusya Bankası da krediyi gizlice finanse edecekti.
Türkiye için teşviğin ise finansal sistemindeki dolar arzını artırmak olduğu iddia edildi
Haberde, Türkiye için teşviğin ise finansal sistemindeki dolar arzını artırmak olacağı belirtildi. Moskova, Amerika denetiminden kaçınmak için bir offshore dolar rezervi yaratmaya çalıştı.
Moskova'nın planına göre, nükleer santral, Ziraat'te hesapları olan Rus firmalarına dolar verebilirdi. Bu yöntemle takipten çıkılması hedeflendiği savunuldu.
MİT Başkanı İbrahim Kalın hedef alındı
Skandal ifadelerin yer aldığı haberde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın da hedef alındı. WSJ, son dönemde Suriye başta olmak üzere birçok kritik adreste dikkat çeken başarılara imza atan İbrahim Kalın’ın Cumhurbaşkanlığı Sözcülüğü dönemine işaret ederek ödemeler sürecinde rol aldığını öne sürdü.
Son kararı Trump verecek
İddiaya göre, 2022 yazında Gazprombank, Citi aracılığıyla Ziraat'taki nükleer santralın mevduatlarına 3 milyar dolar gönderdi. 2 milyar dolardan biraz fazlası JPMorgan aracılığıyla geçti. ABD'li yetkililerin JPMorgan ile temasa geçerek bir sonraki 2 milyar dolarlık paranın Türkiye'ye ulaşmasını engellediği, fonların dondurulduğu ileri sürüldü.
Adalet Bakanlığı yetkilileri geçen yıl paraya el koymak istediler. Yetkililer, Türkiye'yi suçlayan bir şikâyetin, tutuklu değişiminden terörle mücadele çalışmalarına, Suriye'yi istikrara kavuşturma ve Gazze'deki savaşı sona erdirme çabalarına kadar Türkiye'yle her konuda iş birliğini baltalayabileceğinden endişe etti.
Habere göre, paraya el konulup konulmayacağına ABD'nin yeni başkanı Donald Trump karar verecek.
Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi bugünkü köşesinde konuyu yazdı
Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi bugünkü köşesinde konuyla ilgili detaylı bilgi verdi:
“ABD basını MİT Başkanı’nı neden hedef gösterdi
ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, hiç ilgisi olmayan bir konudan dolayı MİT Başkanı İbrahim Kalın’ı hedef gösterdi.
2 Şubat tarihinde The Wall Straet Journal’de üç gazetecinin ortak imzasıyla bir analiz yayımlandı. Analiz baştan sona sona çelişkilerle dolu, birbirini tekzip eden cümlelerin arka arkaya sıralandığı bir operasyon gazeteciliği kokuyor. Biden yönetimine yakın kalemlerin Başkan Trump’la Erdoğan arasındaki ilişkiyi bozmaya yönelik bir hamlesi olarak görünüyor.
Rusya, Ukrayna savaşı 24 Şubat 2022 tarihinde başladı. Türkiye olarak Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısına karşı çıktık. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün yanında durduk. Ama ABD’nin Rusya’ya yaptırım kararına katılmadık.
Tarihi çelişkiler
Wall Street Journal’de yayımlanan analiz, Rusya’nın 2022 yılında Ukrayna yaptırımlarından birkaç ay sonra bloke edilen 2 milyar dolar tutarındaki parasıyla ilgili. Akkuyu Nükleer Santralı’nın yapımı için Rusya ile Türkiye 2010 tarihinde anlaşma imzaladı. Rusya, nükleer santral yapımı için 9 milyar dolar kredi açtı. O zaman Rusya-Ukrayna savaşı var mıydı? Yoktu. Rusya’ya yaptırımlar var mıydı? O da yoktu.
2 milyar dolar
Üç gazetecinin imzasıyla yayımlanan analizde ise Rusya’nın yaptırım kararından sonra, 2010 yılında yapılan kredi anlaşmasının gereği olarak Türkiye’ye 5 milyar dolar para aktarmak istediğini yazıyor. Bunun 3 milyar doları aktarılmış. Sorun 2 milyar doların aktarılması sırasında yaşanmış. Amerika, Rusya’nın 2 milyar dolarını bloke etmiş. Ama Türkiye ile Rusya arasındaki kredi anlaşmasının taksiti olduğu için paraya el koyamamış. Şimdi bunu yazmalarının sebebi ise Trump’a “Bak Biden bu paraya el koymadı, sen el koy” diye ihbarda bulunmak.
Maddi gerçeklikten kopuk
Wall Street Journal’ın yayını maddi gerçekliklerden o denli kopuk ki neresini düzelteceğimi şaşırdım.
1- Rusya ile Türkiye arasındaki Akkuyu Nükleer Santral Anlaşması 2010 yılında yapılmış. Ortada henüz Rusya-Ukrayna savaşı yok.
2- Nükleer santralın yapım işini Türk ortaklarıyla birlikte Rus Rosatam şirketi üstlenmiş. Rosatam şirketi ile yine Rus Gazprombank arasında 9 milyar dolarlık kredi anlaşması imzalanmış. Gazprombank, Rusya’nın ünlü Gazprom şirketinin bankası.
Rus şirketleri yaptırıma dahil değil
3- Ukrayna savaşından sonra ABD, Rusya’ya yaptırım kararı almış. Ancak Gazprombank ve Rosatam isimli Rus şirketleri yaptırıma dahil değil.
Bu şirketler bizimle ilişkileri nedeniyle yaptırım dışı tutulmamışlar. Tam aksine ABD ve Avrupa’nın çıkarları için yaptırıma dahil edilmemişler. Gazprombank, Avrupa’nın Rus yakıtı ithal edebilmesi için, Rosatam ise ABD’nin Uranyum tedarikinin devam etmesi için yaptırım dışı tutulmuş. Amerika ve Avrupa kazanıyorsa yaptırım yok.
ABD bankalarıyla çalışıyorlar
4- Ayrıca hem Gazprombank, Wall Street’te muhabir hesaplara sahip. Ayrıca başından beri ABD’nin en büyük iki bankası JP Morgan Chase ve Citigroup bu para akışını kontrol ediyor.
5- Nükleer Santralle ilgili hesapların açıldığı Ziraat Bankası ise JP Morgan ve Citigroup’la muhabir hesaplara sahip.
Yani her şey şeffaf, her şey yasal. Yaptırıma dahil değil.
Kanıtlayamamışlar
Peki, 2 milyar dolar neden bloke ediliyor? O zaman Adalet Bakanlığı’na hâkim olan ekip, “Rusya Merkez Bankası bu yöntemle yaptırımları delmeyi hedefliyor” diyor. Ama parayı bloke ettiren Adalet Bakanlığı 3 yıl içinde bunu kanıtlayamadığı için paraya el konulamamış. Nükleer santralı inşa eden Rosatam şirketi ise bu paranın kredi anlaşmasının bir dilimi olduğunu ve nükleer santral yapımında kullanılacağını, yüklenici firmalara ödemeler yapılacağını bildiriyor.
MİT Başkanı ne alaka
Amerikan bankaları ile ilişkileri ve Rus şirketlerinin yaptırıma dahil olmadığı bilgisini Wall Street Journal’ın analizinden öğrendim. Bu yazıyı kaleme alan 3 gazeteci çelişkilerle dolu analizlerine konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir ismi dahil ediyorlar. O da MİT Başkanı İbrahim Kalın. MİT Başkanı ile ilgili ileri sürdükleri gerekçeleri o kadar maddi gerçeklikten uzak ki sormadan edemedim:
İbrahim Kalın’ın fotoğrafını MİT Başkanı diye analizin sonuna neden eklediniz?
İbrahim Kalın’ın daha önce Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı, Sözcü ve Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğunu hatırlatılıyor, sonra MİT Başkanı olduğunun altı çiziliyor. Peki, bu görevlerin para transferiyle ilgisi ne?
Efendim o dönem çok güçlü bir bürokratmış. Adalet Bakanlığı’nca 2022’deki ödemelere İbrahim Kalın’ın da dahil olduğundan şüpheleniliyormuş.
Operasyon gazeteciliği
İki devlet arasındaki kredi anlaşmasına göre yapılan ödemeler şahısların üzerinden olur mu? Köydeki amcana havale mi çıkarıyorsun? Bunu stajyer muhabirler yazsa haberi yüzüne atarlar. Ama Wall Street Journal’ın kıdemli üç gazetecisi böyle bir cehaletin altına imza atmışlar. Bunu bilmeden mi yapıyorlar? Benden daha iyi bilirler. Peki neden yapıyorlar? Çünkü habercilik değil operasyon gazeteciliği yapıyorlar. Belli ki MİT bir yerde bunların ayağına basmış. Ama bu iş o kadar ucuz değil, MİT bunun cevabını hem sahada hem masada verir.
Ayrıca o tarihlerde Adalet Bakanlığı en çok Trump’dan şüpheleniyordu. Evine baskın yaptırdılar. Demir parmaklıklıların arkasına attılar. Ama Trump şimdi Amerikan Başkanı."
Kaynaklar: WSJ - Patronlar Dünyası - Hürriyet
Bilgi notu: ABD Başkanı Donald Trump, Bank of America ve JPMorgan Chase’in CEO’larını Cumhuriyetçiler için bankacılık hizmeti sunmamakla suçlamıştı. Bu suçlamalar, Cumhuriyetçi Parti’nin sektöre yönelik şikâyetlerini yansıtıyordu.
Trump, Beyaz Saray’a döndükten sonra İsviçre’de Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu’nda video bağlantı üzerinden yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Umarım bankanızı muhafazakârlar için açarsınız, çünkü birçok muhafazakâr, bankaların onlara iş yapma izni vermediğinden şikâyet ediyor, bu da Bank of America gibi bir yeri içeriyor.”
“Yaptığınız şey yanlış,” diye eklemiş ve ayrıca JPMorgan CEO’su Jamie Dimon’dan da bahsetmişti: “Sen ve Jamie ve herkes, umarım bankanızı muhafazakârlar için açarsınız.”
Yorumunuz