Türkiye Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün 1 Ekim 2024- 30 Eylül 2025 dönemini kapsayan 2025 su yılı raporu açıklandı.
Akdeniz'de yağışlarda %31 azalma
Rapora göre, Türkiye genelinde metrekareye 422,5 kilogram yağış düştü. Bu değer, uzun yıllar ortalamasının %26, geçen yılın aynı döneminin ise %29 altında kaydedildi. Türkiye genelindeki 12 aylık yağış verileri, son 52 yılın en düşük seviyesine indi. Bölgelere göre yağış verilerinde ise Akdeniz'de %31 azalma kaydedildi.
Üç aylık kuraklık değerlendirmesine göre ise Marmara Bölgesi'nin tamamında orta ve üzeri şiddette meteorolojik kuraklık yaşandı. Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin çeşitli illerinde de değişen şiddetlerde meteorolojik kuraklık tespit edildi.
“Suya erişim zorlaşacak”
Raporu değerlendiren Türkiye Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şubesi Başkanı Sinan Can, bölgenin ciddi kuraklık tehlikesi altında olduğu uyarısında bulundu.
Gelecekte suya erişimin zorlaşacağını belirten Can, “Bu veriler bize ciddi uyarılarda bulunuyor. Gelecek adına kaygı verici. Mersin Üniversitesi tarafından yapılan bir açıklamaya göre, Güney Kore'de yapılan bir modellemede özellikle İstanbul, Adana, Mersin ve Diyarbakır’ın kuraklık seviyesinin çok yüksek olduğu ve önlem alınmadığı takdirde 2030 yılında içme suyuna erişimde zorlanılacağı belirtildi. Yine Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin bir çalışmasına göre ise Mersin ciddi anlamda kuraklık yaşayan ve taşkın riski taşıyan bölgeler arasında yer alıyor.” dedi.
"Suyun verimli kullanımı toplumsal bir çabayla mümkün"
Kuraklığa karşı alınacak önlemlere değinen Sinan Can, “Yeni su kaynakları tespit edilip sondaj çalışması ile elde edilmesi lazım. Kayıp-kaçakla mücadele en önemli mücadele yöntemlerinden birisidir. Vatandaşların farkındalığının artırılması yine önemli bir konu. Çünkü Türkiye şiddetli kuraklıkla yüz yüze. Suya erişimin zorlaşacağı, çölleşmeye doğru gidildiğini gösteriyor rakamlar. Su hayattır, su olmadan canlı yaşamının sürdürülmesi mümkün değil. Suya erişimin sağlıklı olması lazım. Suya erişim zorlaşırsa hem ekonomik hem de sosyal anlamda sıkıntı yaşayacak noktaya gelecektir. Suyun önemi gün geçtikçe artmakta. Suya erişim azalırsa, su kaynakları azalırsa canlı yaşamını ciddi tehlikeler bekliyor. Az önce bahsettiğimiz gibi 2030 ve 2050 yılında hem ülkemizi hem dünyayı ciddi sıkıntılar bekliyor. Suyun verimli kullanımı toplumsal bir çabayla mümkün. Özellikle kentlerimizin ve su kaynaklarımızın iklim değişikliğine daha dirençli olması için herkes üzerine düşeni yapmalı” diye konuştu.
Kaynak: DHA/Evrensel











Yorumunuz