Özel Haber

T.C kararları ile KKTC’deki suç varlıklarına tedbir konulmasına doğru mu?

Burak Şoföroğlu’na MASAK’la mutabakat imzalama yetkisi verilmesi ne anlama geliyor? KKTC Anayasası ve yasaları yok mu sayılacak?

Kara para aklama ve terörün finansmanının önlenmesinde uluslararası hükümetler arası denetim ve değerlendirme gözlemcisi Mali Eylem Görev Gücü, Türkiye’yi suç gelirlerinin aklanmasının ve terörizmin finansmanını önleyemediği için 21 Ekim 2021’de gri listeye almış, KKTC’de de Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasa Tasarısı Türkiye’nin gri listeye alınmasından yaklaşık 1 sene sonra 17/11/2022’de Cumhuriyet Meclisi’ne sunulmuştu.

Tasarı aylardır Meclis komitesinde beklerken geçen haftadan bu yana birkaç ani gelişme yaşandı.

Tasarının tartışıldığı Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nin Ulusal Birlik Partisi’nden (UBP) Başkanı Resmiye Eroğlu Canaltay, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden (CTP) Başkan Vekili Fikri Toros, CTP’den Salahi Şahiner ve UBP’den Hasan Küçük ve Alişan Şan’dan oluşan komite, beraberinde nedense Alişan Şan olmaksızın KKTC Merkez Bankası Başkanı Rifat Günay, Maliye Bakanlığı Para, Kambiyo ve inkişaf Sandığı İşleri Dairesi Müdür Muavini Pembe Arifoğlu, Meclis Hukukçucu Zeynep Düzener ve Meclis Raportörü Feyza Sarıkamış’la birlikte geçen hafta Türkiye’ye gitti. 

Komite başta Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) yetkilileri olmak üzere üst düzey temaslarda bulundu.

Yapılan toplantıların gündem maddesi KKTC’deki Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasa Tasarısı idi.

Geçen hafta yaşanan bu gelişmenin hemen sonrasında dün KKTC Bakanlar Kurulu, MASAK ile KKTC Suç Gelirlerinin Aklanmasını Önleme Kurulu Arasında Suç Gelirlerinin Aklanması, Bağlantılı Öncül Suçlar ve Terörizmin Finansmanı Hakkında Finansal istihbarat Değişiminde İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırası'nın imzalanma sürecinin başlatılması amacıyla, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Burak Şoföroğlu'na imza yetkisi verilmesine karar verdi.

MASAK’la KKTC Suç Gelirlerinin Aklanmasını Önleme Kurulu arasında nasıl bir mutabakat imzalanması beklenir?

MASAK’la başka ülkelerin muadil mali istihbarat birimleri arasında bugüne dek imzalanmış mutabakat muhtırası sayısı 59’dur ve bu mutabakatların ilki 2006 yılında KKTC ile imzalanmıştır.

2006 yılından bu yana Türkiye ve 59 ülkenin mali istihbarat birimi ile mutabakat muhtırasına imza konulmuştur. 

Bu mutabakatların yıllara göre dağılımı şu şekildedir: 

2006 (1) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; 

2007 (3) Endonezya, Portekiz, İsveç; 

2008 (6) Moğolistan, Afganistan, Gürcistan, Arnavutluk, Suriye, Romanya;

2009 (4) Makedonya, Güney Kore, Hırvatistan, Bosna Hersek;  

2010 (6) Japonya, Ukrayna, Norveç, Ürdün, Senegal, Lüksemburg;  

2011 (6) Belarus, Birleşik Krallık, Kanada, Monako, Finlandiya, Avustralya; 

2012 (8) ABD, Hollanda, Belçika, Polonya, Malezya, Kosova, Rusya, Filipinler;  

2013 (7) G. Afrika, Almanya, Tunus, Türkmenistan, Danimarka, S. Arabistan, Fas;  

2014 (2) Kazakistan, Bangladeş; 

2015 (5) Azerbaycan, Arjantin, Kırgızistan, Tacikistan, Karadağ;  

2017 (2) Katar, Pakistan;  

2018 (2) Ekvator, Özbekistan;  

2021 (6) Malta, Irak, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin, Hong Kong;  

2022 (1) Meksika.

MASAK faaliyet raporundan...

Söz konusu mutabakat muhtıraları incelendiğinde, genel olarak talepte bulunulan yardımlaşmanın tarafların ulusal yasal sistemine, yasal mevzuatına veya ulusal güvenliğine ya da uluslararası anlaşmalara aykırı olmaması esastır.

Azerbaycan-Türkiye arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Özbekistan arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Türkmenistan arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Karadağ arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Ekvator arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Katar arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Rusya arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Almanya arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye-Belçika arasında imzalanan mutabakattan:

Türkiye ile KKTC arasında 2006 yılında imzalanan “Karapara Aklama ile İlgili İstihbari Finansal Bilgi Değişiminde İşbirliğine Dair Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yetkili Makamları Arasındaki Mutabakat Muhtırası”nın 7. Maddesi’nde “Talebin yerine getirilmesi ulusal yasalara veya hükümetin diğer çıkarlarına ters düşüyor ya da ulusal güvenlik bakımından zararlı görülüyor ise bilgi talep edilen yetkili makam talebi yerine getirmeyebilir” denilmektedir.

KKTC Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde şu anda tartışılmakta olan Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasa Tasarısı’nın 17.Kısım, 52’inci Maddesi’nin 10’uncu fıkrasında, “Hukuk Dairesi (Başsavcılık), yabancı mali istihbarat biriminden veya başka bir ilgili yabancı makamdan alınan doğrulanmış bir yazılı talep uyarınca, bu maddede belirtilen şartlar dahilinde ve mütekabiliyet esasına dayanarak, suç geliri aklama veya terörizmin finansmanı veya yaygınlaşmanın finansmanı şüphesiyle hakkında soruşturma başlatılan gerçek ve/veya tüzel kişilerin mülkiyetinde ve/veya tasarrufunda bulunan malvarlıklarına tedbir konulması için talimat verebilir” ifadeleri yer almaktadır.

Meclis komitesinde tartışılmasına hız verildiği anlaşılan Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Yasa Tasarısı’nın 52’inci Maddesi’nin 10’uncu fıkrası ile birlikte KKTC Bakanlar Kurulu’nun aldığı Maliye Bakanlığı Müsteşarı Burak Şoföroğlu'na MASAK’la yapılması planlanan mutabakat muhtırasına imza yetkisi verilmesi kararı birlikte okunduğunda, acaba MASAK’ın KKTC ile imzalayacağı mutabakatta diğer ülkelerle imzaladığı mutabakatların içeriğinden farklı maddeler mi yer alacak şüphesi uyanıyor.

Neden mi?

Türkiye’de bağımsız yargının üzerinde siyasi baskı kurulduğu, yargı bağımsızlığının ihlal edildiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmadığı, hapse giren çete elebaşlarını ziyarete giden siyasilerin olduğu, bazı hakimlerin yolsuzluğa bulaştığı yıllardır artarak eleştiriliyor. 

Dünya genelinde herhangi bir ülkenin organize suç grupları için kamu yönetiminde ve kolluk kuvvetlerinde görevlendirilen kişilerin yanı sıra savcılar ve hakimlerin cazip hedefler olduğu biliniyor.

Bu eleştiriler ve tespitler doğrultusunda, Türkiye’de yolsuzluk ve her alandaki siyasi baskı artmaktayken ve bunun Kıbrıs Türk toplumuna laiklik dahil olumsuz etkileri yansıtılmaktayken KKTC’de suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi çabalarının yoz devlet memurları eliyle gizli bir rüşvet ve şantaj tuzağına dönüşmesi riski yok mu?

Bu riski bertaraf etmenin tek yolu, tüm bu taleplerin değerlendirilmesinde KKTC yasal sistemine uygunluğunu diğer ülkelerle yapılan mutabakatlarda olduğu gibi şart koşmaktır.

KKTC’nin ciddi bir kara para ve kara paranın aklanması sorunu olduğunu çok uzun zamandır dile getiriyoruz. Daha ileri gidiyor ve KKTC'nin DNA'larının bile suç gelirlerini aklamakla kodlandığını ileri sürüyoruz. Kayıt dışı para akışının yoğunluğu ve kara paranın aklanması KKTC’deki yolsuzluğun ana damarıdır. Yolsuzlukla mücadele finansal suçların üzerine gidilmeden verilemez.

Ancak kara paranın aklanması soruşturmaları, iki ülke arasındaki bilgi paylaşımı ve Türkiye'de açılan soruşturmalar sonucunda KKTC'de yaşayanların mal varlıklarına tedbir konulması kararlarının, KKTC Anayasası, KKTC yargısı yok sayılarak ve KKTC hukuk sisteminin üzerinden atlanılarak Türkiye'de alınan kararlarla KKTC'deki mallara tedbir konulmasını yasallaştıramaz ve sonunda yolsuzluğun daha da arttığı çirkef bir yola girilme riskini güçlendiremez.

Bu haberle ilgili herhangi başka bir bilgi ve/veya belgeye sahipseniz Mikro-Makro’ya iletisim@mikro-makro.net’den veya +90 533 852 60 63’den ulaşabilirsiniz.
:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın