Onlarca yılın ardından, Doğu Akdeniz'de keşif süreci 2015 yılında biten, içinde paha biçilmez değerde eski eser bulunan ve 1630 yılında battığı düşünülen Osmanlı gemisi enkazı için, keşfi yapan İngiliz şirket ve Kıbrıs Rum yönetimi arasında uluslararası medya üzerinden karşılıklı algı operasyonu yürütülüyor.
İngilliz The Guardian Gazetesi, geçtiğimiz 18 Nisan’da, keşiften yıllar sonra ilk kez, İngiliz şirketinin keşif sürecini ve keşifte bulunan eserleri konu alan, Dalya Alberge imzalı bir haber yayınladı.
24 Nisan’da ise, Kıbrıs’ta yayın yapan Cyprus Mail’de keşfi yapan İngiliz şirketini Kıbrıs Rum yetkililerinin ağzından suçlayan, Annette Chrysostomou tarafından yapılan bir haber basıldı.
2 gün önce, 1 Mayıs’ta Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Financial Mirror’da Kyriacos Kiliaris imzalı bir haberle konu tekrar ele alındı.
2 Mayıs tarihinde ise Al Jazeera’nin Arapça yayınında konuyla ilgili bir haber yayınlandı.
Al Jazeera haberin sonunda ‘Kıbrıslı gümrük yetkililerinin eserleri ele geçirdiğini söyleyen İngiliz şirketine karşı Kıbrıs otoritelerinin sert bir açıklama yayınladığını belirtmek gerekir’ dedi.
2 gün önce Financial Mirror’da, Kyriacos Kiliaris imzasıyla yayınlanan haberde ise Cyprus Mail gazetesinde çıkan, Annette Chrysostomou imzalı 24 Nisan tarihli habere atıfta bulunuldu.
Financial Mirror, ‘Ada’nın [Güney Kıbrıs] Eski Eserler Dairesi'nin, keşfi yapan İngiliz şirketi Enigma’nın yasa dışı bir şekilde eski gemi enkazlarını kazmakla suçladığı’nı yazdı. Haberde, Kıbrıs Cumhuriyeti Eski Eserler Dairesi’nin enkazda bulunan eserlere İngiliz şirket tarafından zarar verildiğine yönelik ifadeleri aktarıldı. Ayrıca, İngiliz şirketi Enigma’nın Kıbrıs Gümrük Dairesi tarafından el konulan eski eserlerin Kıbrıs'ta bir açık artırmayla satılmasının planlandığını iddia ettiğini ancak Kıbrıs Eski Eserler Dairesi’nin bunu reddettiği yazıldı. İlgili haberde, Cyprus Mail’in haberinden alıntı yapılarak, Enigma'nın “Hem Kıbrıs hem de diğer ülkeler ve UNESCO dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından yasa dışı sualtı kazılarındaki faaliyetleri nedeniyle iyi tanındığı’ ifadelerine yer verildi.
Batık gemi enkazının ve içinde bulunan eserlerin neden önemli olduğunu merak ediyorsanız, İngiliz The Guardian Gazetesi’nde, 18 Nisan 2020’de yayınlanan Dalya Alberge imzalı haberi, Tarkan Tufan çevirisiyle aşağıda okuyabilirsiniz:
Fotoğraflar: © Enigma Recoveries.
'Akdeniz’deki Osmanlı batığı ‘küreselleşmenin doğuşunu’ gösteriyor'
Dalya Alberge, The Guardian
‘Yaklaşık 70 yıldan beridir arkeologlar, antik çağın güçlü nakliye yolları boyunca batan gemileri bulmak için boşu boşuna Doğu Akdeniz’i aradılar. Ama şimdi, İngilizlerin öncülüğündeki bir ekip, muhteşem bir keşfi ortaya çıkarmış olabilir; yaptıkları keşif, MÖ 3 ilâ 19’uncu yüzyıllar arasında Levant Havzası’daki* dalgaların yaklaşık iki kilometre altında kaybolan Helenistik dönem, Roma, erken İslam dönemi ve Osmanlı batıklarından oluşan bir enkaz alanında bulundu.
Doğu-Batı Deniz Keşif Merkezi Müdürü ve Enigma Gemi Enkazları Projesi’nde (ESP) arkeolog olan Sean Kingsley, Observer’a şunları söyledi: “Bu gerçekten çığır açıcı, Akdeniz’in derinlerinde yapılan en inanılmaz keşiflerden birisi.”
KÜRESELLEŞMENİN İLK ÖRNEĞİ
Araştırmaya dahil olan uzmanların aktardığına göre, ESP’nin bu heyecan verici su altı keşfi, bazıları tarihi yeniden yazabilecek olan bulguları araştırmak ve kaydetmek için kullanılan en yeni uzaktan kumandalı robot teknolojisi sayesinde gerçekleştirildi.
Enkazlardan biri ‘tam anlamıyla bir dev’ olarak tanımlanan, 17’inci yüzyıla ait bir Osmanlı gemisi ve normal büyüklüğe sahip iki geminin güvertesine sığabileceği kadar büyük. Muazzam büyüklükteki kargosu, bir Akdeniz enkazında bulunan en eski Çin porseleni, İtalyan üretimi boyalı testiler ve Hindistan’dan gelen karabiberler de dahil olmak üzere, toplam 14 kültür ve medeniyetten gelen yüzlerce eser ve kalıntı barındırıyor. ESP, bulunan geminin Çin’den İran, Kızıldeniz ve Doğu Akdeniz’e kadar uzanan ve daha önce bilinmeyen bir deniz yolunda işleyen ipek ve baharat rotasını ortaya çıkardığını dile getiriyor.
Kingsley’e göre, 1630 yılı civarında Mısır ve İstanbul arasında yelken açtığı sırada battığı düşünülen bu gemi, küreselleşen dünyanın başlangıcını anlatan bir zaman kapsülü gibi; “14 farklı kültür ve medeniyete ait ürün ve eşyalar, dünyanın dört bir tarafına yayılmış durumdaki Çin, Hindistan, Basra Körfezi, Kızıldeniz ve batı Kuzey Afrika, İtalya, İspanya, Portekiz ve Belçika’nın modern öncesi herhangi bir dönemde yapılan taşımacılık açısından büyük oranda kozmopolit olduğunu ortaya koydu.”
Kingsley sözlerine şöyle devam ediyor: “43 metrelik uzunluğu ve bin tonluk yüküyle, deniz teknolojisi ve ticaretine dair herhangi bir okyanusta görülen en muhteşem örneklerden biri. Ölçüleri, yüklerinin büyüklüğüyle uyumlu.”
Çin porselenleri, çayın rahatça yudumlanması için tasarlanan ve son Ming İmparatoru Chongzhen döneminde Jingdezhen’deki fırınlarda üretilen 360 adet süslü bardak, tabaklar ve bir şişeyi içeriyor; Osmanlılar bu ürünleri Doğu’ya yayılan kahve içme çılgınlığı sırasında uyarlamıştı. Ambarın derinlerinde, karada ya da denizde keşfedilen en eski Osmanlı kil tütün pipoları bulunuyordu. Bunlar muhtemelen yasadışıydı; zira o günlerde tütün içilmesine karşı ciddi yasaklar vardı.
MODERN KENT KÜLTÜRÜ ‘BARBAR DOĞU’DA BAŞLAMIŞTI
Kingsley şunları söylüyor: “Osmanlı kahvelerinde tütün ve kahve içerek, modern kültürün ayırıcı özellikleri olan eğlenceli ve incelikli bir toplum fikri hayata geçirildi. Nezaketle ilgili kavramları Avrupa’nın icat ettiği düşünebilir; fakat kazadan arta kalan kahve fincanları ve cezveler, ‘barbar Doğu’nun’ durgun bir sudan ziyade bir öncü olduğunu kanıtlıyor. Londra’daki ilk kahvehane kapılarını ancak 1652 yılında, yani Levant’tan tam bir asır sonra açmıştı.”
Enigma Eş Direktörü Steven Vallery ise şu ifadeleri kullandı: “Levant Havzası’nda, Enigma batıkları herhangi bir ülkenin sınırlarının uzağında yatıyor. Kalıntıların tamamı bir dizi dijital fotoğraf, HD video, fotomozaik ve çok ışınlı bir alıcı kullanılarak dikkatli biçimde kayıt altına alındı. Bu buluntular, bilim ve sualtı araştırmaları alanında ileriye doğru atılan dev bir adım.”
Enigma’nın yaptığı saha çalışmasının son aşaması 2015 yılı sonunda gerçekleştirildi ve kazı sonrasındaki süreç yıllar boyunca devam etti; ancak şu ana kadar bilgiler kamuoyuyla paylaşılmamıştı. Batıktan elde edilen kimi eserler, arkeologların çalışmalarını yürüttüğü Kıbrıs’ta tutuluyor. Kingsley, araştırma bölgesinin Kıbrıs sularında olup olmadığına dair ilk endişelerin ortadan kalktığını ve Enigma ekibinin artık koleksiyonun tamamının kamuya açık büyük bir müzede kalıcı biçimde sergilenebilmesini umduğunu söylüyor.
*Levant, Akdeniz’in doğu sahillerinde bulunan geniş bir araziyi tanımlamak için kullanılan, sınırları kesin olmayan, coğrafî, tarihî ve kültürel bir adlandırmadır. Geniş anlamda ise İtalya’nın doğusundaki Doğu Akdeniz Havzası’nın tamamını tanımlamak için kullanılır.’
Bkz. https://www.financialmirror.com/2020/05/01/ottoman-shipwreck-stirs-the-waters/
Not: The Guardian’da yayınlanan, Dalya Alberge’ın İngilizce makalesi Türkiye'de yayınlanan Duvar Gazetesi için Tarkan Tufan tarafından Türkçe’ye çevrilmiş ve 22 Nisan 2020'de Duvar Gazetesi’nde yayınlanmıştır.
Deniz Haritası İllüstrasyon: Getty Images
Yorumunuz