Dünya

Fransız aktör Alain Delon hayata veda etti

Feministleri kızdıran, 'melek yüzlü' 88 yaşında hayatını kaybetti.

Kendisine bir sürü hayran yanında birçok eleştirmen de kazandıran uzun bir kariyerin ardından, Fransız aktör Alain Delon hayata veda etti.

Pazar günü 88 yaşında hayatını kaybeden aktör Alain Delon bazılarına göre 20. yüzyılın en seksi erkeğiydi.

Bazılarına göre ise, kendisinden sıklıkla üçüncü şahıs olarak bahseden ve bir kadına tokat attığını itiraf eden Delon, egoist bir şovenistti.

"Melek yüzlü" lakabıyla ün kazanan Delon’un itibarı sık sık çalkantılı özel hayatı sayesinde zedelendi. Alain Delon, kişiliğiyle halk arasında hayal kırıklığı yaratsa da Fransız sinemasının devlerinden biriydi.

Delon, ilk film rolleriyle ün kazandıktan kısa bir süre sonra, Avrupa sinemasının en büyük yönetmenleri tarafından ilgi görmeye başladı ve bu yönetmenler Delon’u sinema tarihinin en saygı duyulan yapımlarından bazılarında oynattı.

'Melek yüzlü'nün aldığı ödüller

1960'ta, İtalyan film yapımcısı Luchino Visconti Alain Delon’u ‘Rocco and His Brothers'da oynattı. Film İtalya’nın endüstriel kuzeyinde yolunu bulmaya çalışan kırsal güney İtalya'dan bir ailenin sıkıntılarını anlatan toplumsal gerçekçi çalışmaydı ve Venedik Film Festivali'nde büyük jüri ödülüyle taçlandırıldı. 

İki yıl sonra, daha da ünlü bir İtalyan yönetmen olan Michelangelo Antonioni, Delon'u ‘Eclipse'de oynattı. Bu sefer Cannes Film Festivali'nde bir büyük jüri ödülü daha kazandı.

1963'te Delon, Visconti'nin, Sicilyalı yazar Giuseppe Tomasi di Lampedusa'nın başyapıtı Leopar'ın görkemli bir uyarlamasında, Salina Prensi'nin karizmatik yeğeni Tancredi rolünde oynadı. Bu kez film Altın Palmiye'yi kazandı.

Aynı yıl, Delon ilk kez aktör Jean Gabin ile ‘Any Number Can Win’ filminde çalıştı, yıldız Gabin ve büyük ekranın yerleşik ikonu Delon, Cannes'da bir kumarhanenin soygununu planlayan bir suç ikilisini canlandırdı. En çok Georges Simenon'un Müfettiş Maigret'sini canlandırmasıyla tanınan ve savaş öncesi döneme uzanan uzun bir kariyere sahip olan Gabin, Delon için bir nevi model oldu.

‘Any Number Can Win’ yalnızca beğeni toplamakla kalmadı, aynı zamanda ticari başarı da elde ederek 3,5 milyon bilet sattı. Ancak Delon, gişede en büyük pazar olan ABD'de başarılı olmaya çalıştığında, üç Hollywood filminde de, Dean Martin gibi ünlülerin varlığına rağmen ticari başarısızlık yaşadı. Kendisine daha sonra önerilen projelerden ilham almayan Fransız yıldız Avrupa'ya geri döndü.

Delon, Fransa'ya döndüğünde bazı eski tanıdıklarıyla yeniden bağlantı kurdu. 1969'da, 1959'dan 1963'e kadar ilişki yaşadığı Alman-Fransız aktris Romy Schneider ile ‘The Swimming Pool’ filminde cinsel kıskançlığa bulanmış bir çifti canlandırdı. 

Romy Schneider-Alain Delon

'Hayatımın aşkı' dediği Romy Schneider 43 yaşında öldü

"Hayatımın aşkı" dediği Romy Schneider, oğlunun bir korkuluğa saplanarak korkunç bir kazada ölmesinden bir yıldan az bir süre sonra 43 yaşındayken evinde ölü bulundu. Resmi ölüm nedeni kalp kriziydi.

Delon'un, Schneider'le "büyük tutku"lu bir ilişki yaşarken, aynı zamanda Velvet Underground şarkıcısı Nico'dan da bir oğlu olduğu iddia edildi.

Alain Delon'un annesi oğlunun inkar ettiği çocuğu büyüttü

Çocuğun kendisinden olduğunu her zaman inkar etti, ancak Delon'un annesi, Delon'a çok benzeyen Ari Boulogne adlı çocuğu büyüttü ve Alain Delon’un annesi, Ari Boulogne'nun 2023 yılında 60 yaşında aşırı dozda eroinden ölene kadar oğlu Alain Delon'dan olduğunu ileri sürdü.

"Ben mutluluk için değil, başarı için programlandım. İkisi bir arada olmaz" diyen Delon, şöyle devam etmişti: "İlk eşim Nathalie'nin, Romy'nin (oyuncu ve uzun süreli partnerim), Mireille'in (Darc) veya çocuklarımın annesinin (Rosalie van Breemen) gözlerindeki bakış, beni olduğum kişi olmaya motive etti." 

Aile içi şiddet ve kadına karşı şiddet gösterdiği iddia edildi

Ancak oğullarından ikisi babalarını aile içi şiddetle suçladı, biri Delon'un annesinin sekiz kaburgasını ve burnunu iki kez kırdığını söyledi.

Delon bu iddiaları reddetti fakat kendisine saldıran kadınlara tokat attığını itiraf etti.

1969’da Fransız gangster filmi ‘The Sicilian Clan'da hem Gabin hem de ‘Any Number Can Win'in yönetmeni Henri Verneuil ile yeniden bir araya geldi.

Ancak Delon'un kariyerinin en çarpıcı filmini ortaya çıkaran, Jean-Pierre Melville’in yönettiği, neo-noir şaheseri ‘Samuray’ filmiydi. Bu filmde Delon’un "melek yüzlü" görünümü, yalnız, metodik tetikçi rolüyle güçlü bir tezat oluşturuyordu. Delon ve Melville birlikte iki film daha çektiler, ‘The Red Circle’ ve ‘A Cop’.

Aynı zamanda Delon, kariyeri boyunca kırk filme yapımcılık yaparak prodüksiyon rolleri üstlenmeye başladı. Yine de, suç gerilim filmi ‘For a Cop's Hide’ için yönetmen rolünü üstlenmesi 1981'e kadar gerçekleşmedi. 1983'te ‘Le Battant’ adlı başka bir filmi yönetti.

Koruması Stevan Markovic bir çöplükte ölü bulunmuştu

Tüm bu tartışmasız profesyonel başarıya rağmen, Delon 1968'den itibaren üzerinde bir şüphe bulutuyla dolaştı. O yıl koruması Stevan Markovic bir çöplükte ölü bulundu. Markovic'in kardeşine yazdığı bir mektup daha sonra bulundu; mektupta "Ölürsem, bunun yüzde 100'ü Delon ve vaftiz babası François Marcantoni'nin suçu olacak" yazıyordu. Marcantoni Korsikalı bir gangsterdi. Polis uzun süre Markovic'in cinayetinde rollerinden şüphelense de Delon ve o zamanki eşi Nathalie hiçbir zaman kovuşturulmadı.

1980'lerin sonuna gelindiğinde, Delon'un otuz yıllık bir kariyeri vardı. Ancak kariyerinin son aşamasına doğru ilerledikçe giderek artan sayıda fiyaskoda rol aldı.

1990'larda ‘Dancing Machine’ ve ‘The Return of Casanova’ gibi birkaç ticari filmde rol aldı. Birkaç başarısızlığın ardından Fransız filozof Bernard-Henry Lévy'nin yönettiği ‘Day and Night’ ile övgü aldı. Delon 1997'de sinemadan emekliliğini açıklasa da ara sıra roller almaya devam etti.

Bununla birlikte, Delon'un siyasi ve kültürel kurumların sunabileceği en prestijli ödüllerden bazılarını aldığı dönem bu dönemdi. 1991'de dönemin Fransız cumhurbaşkanı François Mitterrand onu Legion of Honor şövalyesi yaptı. On dört yıl sonra, Mitterrand'ın halefi Jacques Chirac Delon’u "dünya sineması sanatına katkısı" nedeniyle komutan rütbesine yükseltti.

"Irkçı, kadın düşmanı ve homofobik"

Delon’u onurlandıran sadece Fransız devleti değildi. 1995'te Berlin Film Festivali Alain Delon’a yaşam boyu başarı ödülü olarak Altın Ayı verdi. Ardından 2019'da Cannes Film Festivali ona Palme d'Honneur’le ödülendirdi. Ancak bu iki ödül arasındaki dönemde toplumsal yapı büyük ölçüde değişmişti. Cannes'ın Delon’u onurlandırma kararı özellikle feminist örgütlerin tepkisine yol açtı ve Delon feministler tarafından "ırkçı, kadın düşmanı ve homofobik" açıklamalarda bulunduğu için eleştiriliyordu.

Suç dünyasıyla bağlantıları olduğu iddiaları, eski Ulusal Cephe lideri Jean-Marie Le Pen ile dostluğu ve kadınlar ve eşcinseller hakkında gerici açıklamaları kamuoyunun önemli bir kesimini zaten Delon’a karşı soğutmuştu.

2008'de, büyük ekranda son kez, kitle pazarına yönelik fantastik komedi ‘Asterix at the Olympic Games'te göründü.

Tartışmalı bir karakter olmasına rağmen Delon, sanat çevrelerinde bir ikon olmayı sürdürdü ve Sofia Coppola, Quentin Tarantino, Madonna ve Marianne Faithfull gibi tanınmış isimlerin yer aldığı eklektik bir kadro Delon’u her zaman saygıyla selamladı.

Delon'un ikonik statüsünün farkındaydı çünkü ara sıra kendisinden üçüncü şahıs olarak bahsetme eğilimi vardı. Palme d'Honneur'ü kabul ederken ise gözyaşları içerisinde birinci şahıs olarak konuşmuştu: "Kariyerime başladığımda en zor şeyin dayanmak olduğunu biliyordum ve 62 yıl dayandım. Şimdi en zor şeyin ayrılmak olduğunu biliyorum, çünkü bunu yapacağımı biliyorum."

Fransa'yı 'beyaz ırkın ülkesi' ilan eden bakanı desteklemişti

2016 yılında, Fransa'yı "beyaz ırkın ülkesi" ilan eden ve Fransa'nın 'Müslüman olmasını istemediği2ni ilan eski bakan Nadine Morano'yu destekledi.

Haziran 2019'da geçirdiği felç sonucu Fransa'nın Loiret bölgesindeki malikanesinden neredeyse hiç ayrılmadı.

Çocuklarının mülk savaşı

Üç çocuğu, Alain Delon’un mülkü üzerinde açık bir savaşa tutuştu. Çocukları, Anthony, Anouchka ve Alain-Fabien  ilk olarak, Japon arkadaşı ve eski bakıcısı Hiromi Rollin'i babalarından faydalanmaya çalışmakla suçlayarak şikâyette bulundu.

Dava düştüğünde, Ocak 2024'te çocukları da birbirlerine düştü ve Anthony Delon, en sevilen kız çocuk olarak Anouchka'yı "zayıflamış" babalarına musallat olmakla suçladı.

Delon, sene başında avukatı aracılığıyla oğlunu polise ihbar edeceğini söylemişti. 

Kaynak: France 24

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın