Cumhuriyet Meclisi’nin 11 Mart 2025 tarihli 31. Oturumu’nda, 14 Mart Tıp Bayramı öncesinde konuşma yapan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Sıla Usar İncirli, sağlık alanında çalışanların yaşadığı sorunlara dikkat çekti.
UBP İskele Milletvekili Emrah Yeşilırmak'ın dokunulmazlığının kaldırılması görüşmeleri için UBP'nin özel komite üyelerini bildirmemesine değindi
İncirli konuşmasının başında, Ulusal Birlik Partisi (UBP) İskele Milletvekili Emrah Yeşilırmak’ın sahte diploma alıp tedavüle sürdüğü iddiaları doğrultusunda dokunulmazlığının kaldırılmasının görüşülmesiyle ilgili özel bir komite kurulması kararının alındığını hatırlattı.
“Biliyorsunuz, dün Genel Kurul’da bir karar alındı. Öncesinde yapılan danışma toplantısında, milletvekili Sayın Emrah Yeşilırmak'ın dokunulmazlığının kaldırılmasının görüşülmesiyle ilgili bir özel komite kurulması kararlaştırıldı. Kıymetli arkadaşlar, bu süreçleri oyalamak ve karşı durmak doğru değildir. Bu durum, ne milletvekili açısından ne de Meclis’in itibarı ve yükseköğretimin içinde bulunduğu türbülans açısından iyi bir şeydir. Toplum açısından da bu konunun uzatılması doğru değildir. Doğru olan, sağlıklı ve selametli olan, bu sürecin hızlıca tamamlanmasıdır.
CTP grubu olarak kararlılığımızı dün Danışma Kurulu’nda ve kendi aramızdaki konuşmalarda paylaştık. Bu konuda bir anlaşmaya vardığımızı düşünüyorduk. Sayın Meclis Başkanı'nın da bu konudaki iradesi ve açıklamaları ortada. Hükümetin de bu noktada iradesi olduğunu sanıyorduk. Çünkü kendi aramızda yaptığımız değerlendirmelerde, sürecin başlatılması yönünde anlaşmaya varmıştık. Bugün, üç komite üyesinin isminin Meclis’e bildirilmesi gerekiyordu, ancak bu yapılmadı. Bu durum doğru değildir ve ülkeye, Meclis’e ve ilgili milletvekiline zarar verir.
Anlaşılıyor ki dün sizinle yaptığımız anlaşma, bugün bazı gerekçelerle bozulmuş ve bu isimler henüz Meclis’e bildirilmemiştir. Lütfen bugün bu çalışmayı tamamlayarak, Meclis çalışmaları sona ermeden komitenin üyelerini Ulusal Birlik Partisi grubu tarafından Meclis’e bildirin. Genel Kurul çalışmaları devam ederken bu komiteyi oluşturalım ve bir an önce çalışmalarına başlayalım, kıymetli arkadaşlar.
Biz CTP grubu olarak bu konunun yavaş ilerletilmesini ve ayak sürünmesini kesinlikle doğru bulmuyoruz. Bunu çok zararlı olarak değerlendiriyoruz. Ulusal Birlik Partisi grubundan talebimiz, bugün genel kurul çalışmaları içerisinde bu üç ismi Meclis’e bildirmenizdir.” dedi.
Sağlık çalışanlarının zorlu çalışma koşulları
Güncel konuşmasında sağlık çalışanlarının çalışma düzenine değinen İncirli, sağlık sisteminde iki tür nöbet olduğunu belirtti:
“Vardiya nöbetleri, günde üç vardiya şeklinde düzenlenir ve hemşireler—kadın ve erkek fark etmeksizin—bu vardiyalar içinde çalışır. Hekimler ise 32 saat kesintisiz nöbet tutarlar. Sağlık alanında, ‘Çocuğum hasta oldu, bankada bir işim var, şu işimi halletmem lazım’ gibi mazeretler söz konusu olamaz. Çünkü sağlık çalışanlarından, hastaları hayatta tutmaları, bakımlarını ve tedavilerini yapmaları, ameliyatlarını gerçekleştirmeleri beklenir. Dolayısıyla sağlık alanında çalışan insanların önceliği her ne olursa olsun hastalarıdır, verdikleri hizmetlerdir.” dedi.
Sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının zorluğuna dikkat çeken CTP Milletvekili, düzensiz ve gece çalışmalarının sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini vurguladı. “Düzensiz çalışma ve gece çalışması, bilimsel olarak kanıtlandığı üzere insan ömrünü kısaltan bir etkendir. Gece çalışmak, insanların biyoritmini bozan bir unsurdur ve bu da onların sağlıksız bir yaşam sürmesine neden olabilir.” ifadelerini kullandı.
“Bugün sağlık alanında çalışan hemşire eksikliği ciddi bir sorun. Bu, sadece ek mesai tartışmalarıyla geçiştirilecek bir konu değil. Hemşireler, vardiya nöbetlerini tamamladıktan sonra, eksiklik nedeniyle tekrar nöbete girmek zorunda kalıyorlar. Bu insanlar gerçekten tükeniyor. Hemşirelerin tükenmesi, yaptıkları işe de olumsuz yansıyor. Kamu maliyesine olan külfeti bir yana, sağlık çalışanlarının sağlığını korumak ve işlerini verimli yapmalarını sağlamak devletin sorumluluğundadır.” dedi.
"Girne’ye, Güzelyurt’a, Lefke’ye servis yok. Sağlık çalışanlarının ulaşım meselesi acilen çözülmelidir”
Uykusuz ve yorgun sağlık çalışanlarının trafikte yaşadığı riskleri de hatırlattı. Sağlık çalışanlarının ulaşım sorununa dikkat çeken CTP Lefkoşa Milletvekili Sıla Usar İncirli, Sağlık Bakanlığı'nın bu eksikliği gidermesi gerektiğini belirtti.
“Ne yazık ki, uykusuzluk ve yorgunluk nedeniyle birçok sağlık çalışanı trafik kazası geçirmiştir. Doktorlarımızı, hemşirelerimizi bu yüzden kaybettik. Yıllar önce çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı bu şekilde kaybettik ve halen acısını içimizde hissediyoruz. Bu yüzden, sağlık çalışanlarının ulaşım meselesi acilen çözülmelidir. Sağlık Bakanlığı, bu konuda daha neyi beklemektedir? Şu anda sadece Mağusa’ya servis var ama Girne’ye, Güzelyurt’a, Lefke’ye yok. Sağlık Bakanlığı, bu hizmeti sağlamak zorundadır. Bu, maddi bir mesele değil, iş güvenliği meselesidir.
Uykusuz kalan, bütün gece çalışan bir sağlık çalışanının, sabaha karşı yorgun halde direksiyon başına geçmesi büyük bir risktir. Hava koşulları, gece karanlığı gibi etmenler de eklenince, kazalar kaçınılmaz hale gelmektedir. Sağlık Bakanlığı bu konuda adım atmalı ve hemşireler ile doktorların vardiya sonrası güvenli bir şekilde evlerine ulaşmalarını sağlayacak servisleri devreye sokmalıdır. Bunun kamuya büyük bir maliyet getireceğini düşünmek yanlış olur. Küçük bir bütçeyle bile, sağlık çalışanlarının hayatını koruyacak bir sistem kurulabilir.” dedi.
Sağlık çalışanlarına yemek ve üniforma şart: "Devletin, nöbet esnasında çalışan sağlık personeline yemek sağlaması gerekir"
İncirli, sağlık çalışanlarının yemek ihtiyacının da ihmal edildiğini belirterek şunları söyledi:
“Bir hastanede 10 saat süren bir ameliyat gerçekleştiren doktorun, hemşirenin ve diğer sağlık personelinin yemek ihtiyacını karşılamamak kabul edilemez. Beyin cerrahisi gibi büyük ameliyatlar saatlerce sürebiliyor. Bu süre boyunca çalışan sağlık görevlilerinin beslenme ihtiyacının görmezden gelinmesi kabul edilemez.”
Konuşmasına şöyle devam etti: “Kalp damar cerrahisi ameliyatları saatlerce sürebiliyor. Bir ameliyatı her zaman önceden planlamak mümkün değildir. Acil bir vaka geldiğinde, sağlık çalışanlarının o anda ne kadar yorgun ya da aç olduğu önemli değildir; onlar hemen ameliyata girer ve hastanın hayatını kurtarmak için çalışırlar. Bu onların görevidir. Ancak devletin de görevi, bu sağlık çalışanlarının temel ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Nöbette çalışan doktorlar ve hemşireler, çoğu zaman yemek sipariş edecek fırsatı bile bulamıyorlar. Devletin, nöbet esnasında çalışan sağlık personeline yemek sağlaması gerekir. Herkes görevini yapacaksa, sağlık çalışanları hastaları yaşatacaksa, devlet de bu hizmeti veren çalışanlarının sağlıklı ve verimli çalışmasını sağlayacak koşulları oluşturmalıdır. Bahsettiğimiz şey bir lüks değildir. Ancak sağlık çalışanlarının aç kalması, dinlenememesi büyük bir sorundur. Hastanede çalışan herkes, acıktığında yemek yiyememenin, uykusuz kaldığında uyuyamamanın ne demek olduğunu çok iyi bilir. Çünkü hastalar ve ameliyatlar beklemez.
“'Acıktık, yemek de yemedik. Bu saatte ne bulup yiyeceğiz?' dediklerini duydum. Saat gece 12’ydi"
Geçenlerde bir arkadaşım için Acil Servis'te uzun süre bulundum. Personelin kendi aralarında konuştuklarına şahit oldum. “Acıktık, yemek de yemedik. Bu saatte ne bulup yiyeceğiz?” dediklerini duydum. Saat gece 12’ydi. Sağlık çalışanları aç kalmıştı ve sabaha kadar çalışmaya devam etmek zorundaydılar. Bir hekim için nöbet günü, tüm öğünlerin hastanede geçtiği bir gündür. Öğle yemeği, nöbetin akşam yemeği, ertesi günün kahvaltısı ve öğle yemeği dahil olmak üzere 32 saat boyunca hastanede kesintisiz çalışıyorlar. Devlet, bu süreçte çalışanlara yemek sağlamalıdır.”
Bunun yanı sıra, sağlık çalışanlarına üniforma desteğinin de sağlanması gerektiğini vurguladı. “Önceden hemşirelere düzenli olarak üniforma temin edilirdi. Ancak son yıllarda bu ihmal edilmeye başlandı. Tüm sağlık çalışanlarının uygun, tek tip bir üniforma giymesi hem hijyen hem de düzen açısından önemlidir.” dedi.
Sağlık sisteminde yaşanan personel eksikliğine dikkat çeken İncirli, özellikle hemşire eksikliğinin sağlık sistemini zora soktuğunu belirtti.
“Hastanelerde inanılmaz bir hasta sirkülasyonu yaşanmaktadır. Hastanelerde hasta yatışları ve çıkışları baş döndürücü bir hızda gerçekleşiyor. Ancak buna rağmen, servislerdeki hemşire ve doktor sayısı yetersiz kalmaktadır. Özellikle hemşire eksikliği, sağlık sisteminde büyük bir soruna yol açmaktadır. Vardiya nöbeti tutan hemşireler, eksiklik nedeniyle bir sonraki vardiyaya tekrar girmek zorunda kalmaktadır. Gece vardiyasına devam etmek zorunda kalan sağlık çalışanları, ertesi gün ciddi bir yorgunluk yaşamaktadır. Bu durum, hem çalışanların sağlığını hem de hastalara sunulan hizmetin kalitesini olumsuz etkilemektedir.”
“Sayın Bakan, “Bu kadar doktor ve hemşire aldık” diyerek yapılan alımlarla övünmektedir. Ancak yetersizliği kabul etmek de önemlidir. Bir ülkede sağlık hizmetlerinin doğru planlanabilmesi için, nüfusun doğru bilinmesi gerekir. Nüfusunu tam olarak bilmediğiniz bir ülkede, sağlık alanında yapılan alımların yeterliliğini değerlendirmeniz mümkün değildir. Hasta sirkülasyonu kontrol altına alınmalı ve sağlık sistemi kapasitesine uygun hizmet verilmelidir. Şu anda sağlık sistemimiz kapasitesinin çok üzerinde bir hasta yüküyle karşı karşıyadır. Bu aşırı yük, sağlık çalışanlarını daha fazla yıpratmakta ve hastalara sunulan hizmetin kalitesini düşürmektedir.” dedi.
Kadın sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorluklara dikkat çeken İncirli, özellikle gece nöbeti tutan annelerin emzirme izni konusunda yasal düzenleme eksikliğine vurgu yaptı.
“Sağlık alanında çalışan genç kadın hekimlerin sayısının giderek artması sevindirici bir gelişmedir. Genç kadın hekimlerin, uzmanlık eğitimlerini tamamlayarak ülkelerine dönmeleri ve kendi insanlarına hizmet etmeleri büyük bir mutluluktur. Ancak hekimlik mesleğinde eğitim süreci uzun olduğu için, kadın hekimler genellikle doğurganlık çağlarında meslek hayatlarına başlamaktadır. Bu durum, hekim anneler ve hemşire anneler için emzirme konusunda ciddi sıkıntılar yaratmaktadır.” dedi.
Mevzuatın yalnızca gündüz çalışan anneleri kapsadığını belirten İncirli, gece nöbet tutan kadın hekimler ve hemşireler için herhangi bir düzenleme bulunmadığını ifade etti:
“Şu anda gece çalışan hemşire ve doktor anneler, tamamen klinik şeflerinin inisiyatifine bağlı olarak emzirme izni kullanabilmektedir. Şeflerin iyi niyetli olmalarına rağmen, sistematik bir düzenleme olmadığı için bu konuda büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Emzirme izni konusunda net bir yasal mevzuat oluşturulmalı ve bu izin, yöneticilerin insiyatifine bırakılmamalıdır.”
Aynı durumun özel hastaneler için de geçerli olduğunu belirten CTP Milletvekili, özel sektörde çalışan sağlık çalışanlarının da emzirme izinleri konusunda düzenlemelere ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Sağlık Fonu krizi: "Sağlık Fonu şu anda kullanılamadığı için, Sağlık Bakanlığı millete borç takmış durumda”
Konuşmasının sonunda Sağlık Fonu’nun kullanılamaması nedeniyle sağlık sektöründe yaşanan ödeme krizine dikkat çeken İncirli, Yataklı Tedavi Kurumları Müdürü’nün görevden alınmasıyla imza yetkisi sorunu doğduğunu ve bu yüzden yeni alımların ve ödemelerin yapılamadığını ifade etti.
“Şu anda Yataklı Tedavi Kurumları Müdürü görevden alındı. Bu durumun üzerinden neredeyse iki-üç ay geçti. Hepimizin bildiği gibi, Sağlık Fonu diye çok önemli bir fon var. Ancak bu fonun imza yetkisi yalnızca Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi Müdürü'ne ait. Şimdi ise, oraya vekâlet eden kişinin böyle bir imza yetkisi bulunmadığı için, planlanmış ve tamamlanmış işlerin ödemeleri gerçekleştirilemiyor. Yeni alımlar yapılamıyor. Bu nasıl bir hata olabilir? Nasıl böyle bir yönetim boşluğu yaratılır?
Sayın Bakan, nasıl böyle bir hata yaparsınız? Gerçekten akıl alır gibi değil. Üstelik Sayın Sağlık Bakanı da burada değil. Ancak bu konu çok ciddi bir sorundur. Sağlık Fonu şu anda kullanılamadığı için, Sağlık Bakanlığı millete borç takmış durumda. İşlerini tamamlayan insanlara ödeme yapılmıyor. Hizmet sunan, tedarik sağlayan, iş yapan kişiler, devletin kendilerine ödeme yapmasını bekliyor. Ancak devlet, bu fonu kullanamaz hale getirdiği için, insanlar mağdur ediliyor. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu sorun daha ne kadar sürecek?” diye sordu.
Konuşmasının sonunda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün anlamını bir kez daha vurgulayan İncirli, kadınların eşitlik mücadelesine destek verilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle tüm sağlık çalışanlarının bayramını kutladı.
Yorumunuz