Yazılar

Cinsiyet mantığı

Erkekler pek sever 1-0 mantığını. Ya vardır ya yoktur. Ya 1‘dir ya 0’dır. Kadınların akıl yürütme biçimleri ise kuantum mantığına benzer. Aynı anda pek çok olabilirliği hesap ederek, 1 ve 0 yanında diğer olanakları birlikte değerlendirebilirler. Kadınlar düşünürken oradan oraya sıçrayarak muhakeme eder ve pek çok detayı bir arada gözden geçirirler. Erkekler ise kesin sonuçlara gitmeye eğilimlidir. Geneli okur, olasılıklardan kati sonuçlar çıkarmaya yatkındırlar diyebiliriz.
   Kimse erkek ya da kadın doğduğu için doğuştan kazanmaz bu yetenekleri... Kadınlar erkek egemenliğinden, baskı ve şiddetten kendilerini korumak için on binlerce yılın sonunda bu yönde evrimleşmiştir muhtemelen. Erkekler de erkek düzenin onlara sağladığı konfor sayesinde kesin yargılara çabuk varır hale gelmiştir. Güç onlardadır. Kadınlar üzerinde güç gösterisi yapmak uğruna basitleşebilmeleri, kadınları sindirme istemlerinden ileri gelir. İktidar kuramadıkça ya kafaları karışır ve birlikte hareket ederler veya kesin bir sonuca varmak için gelişmişliklerine göre değişen baskı kurma taktiklerine sarılabilirler. İşin komiği, bunların hiçbiri işe yaramadığında yenilgilerini süsler, inkâr ve çarpıtmalarla düştükleri durumdan hızlıca sıyrılmaya çalışırlar.
   Kimseyi, cinsiyetlerin kalın çizgileri arasına hapsetmemek gerekir kuşkusuz. Öyle olsa erkekleri sevecek kadın kalmazdı ne de kadınları sevebilen erkek bulunurdu. Erkeklerle kadınlar arasındaki güç oyunları insanlık var oldukça sürecekse vay halimize… İnsan belli bir yaşa ve deneyime sahip olunca ne kadar biçimlendirilmiş olsa da öğrenilmiş kadınlık ve erkeklikten sıkılmaya başlıyor. Gözünüzü ısıran davranışlar, kulağınızda uğuldayan bilgiçlikler kalbinizi eski yükte ve derinlikte darbelemiyor, beyninizi aynı yoğunlukta yormuyor. Ne olursa olsun hayatın matematiği hiç beklemediğiniz anlarda en güzelini daha yaşamadığınızı size fısıldayacak kadar etkileyici ve cezb edici… Erkeklerin heteroseksüel kadınlar için önemi belki de hiç değişmeyecek. Kadınlar tartışa tartışa onları sevmeye devam edecek, erkekler de usana usana kadınları kabul etmeyi sürdürecek.
   Kadınların erkeklerin 1-0’larına ihtiyacı olduğu gibi erkeklerin de kadınların detaycılığına gereksinimi var. Hem erkek egemenliği sorgulandıkça erkekler değişiyor ve daha da vazgeçilmez oluyorlar. Gene de tek kişilik yaşamların muazzam özgürlüğünde yalnızlık paylaşılmak istenmez. Çift olma duygusu ve ideolojisi çok saçma görünebilir. Çiftlerin sıkılmışlıkları ve bezginliği perdeleyen oyunculuklarına kıyasla her zaman tercih edeceğiniz, kısıtlanmasına izin vermeyeceğiniz büyük bir serbestliktir tek olma hâli…
   Yaşadığımız zaman diliminde başarılısı, daha başarılısı, en başarılısı olmaya çalışırken bize sunulan alanlarda hayatlarımızdan ciddi ödünler veriyoruz. İstemeden verilenlerin ağırlığı, bir çırpıda koşarak alınanların hafifliğini eziveriyor. ‘Her şeyin bir bedeli var’ diyorlar sonra. Bedel, genellikle hayatın en büyük hatası… Bir kere dolandı mı ucu nerede, kökü kimde, hepsi birbirine giriyor. Çok azı düğümü çözüyor; çoğunluk ise başa geleni çekiyor, ayyaşlıkla delirmek arasında gidip geliyor. Sapkın erkekler dövebiliyor, öldürebiliyor. Erkekleşen kadınlar da şiddete sarılıyor.
   İnsan iyi ki de duygusal bir varlık. Uğradığı haksızlıkları unutmuyor, eziyet edenlerin cezasının verilmesini istiyor. Adaletsizliklerin sona ermesini, güçlülerin güçlerini nasıl elde ettiklerinin araştırılmasını talep ediyor. Öyle olmasa, bugün ne kadın mücadelesinden ne işçi haklarından ne etnik ayrımcılıklardan ne görevi kötüye kullanmaktan bahsediyor ne de LGBT bireylerin özgürlüklerini koruyorduk. İnsanlık daha iyiye, doğru olana yürümekten caymıyor. Caymayalım, vazgeçmeyelim.
   Kadınca, bir kelimeden, bir fiilden başka bir yere sıçrayasım geldi şimdi: ‘4’lü koalisyon dağılacak’ dedikodularını yaymaktan ‘vaz geçebilir’ siniz ama! Alışmış UBP, iktidarı nereden geldiği belli olmayan ‘duyum’larla, kendi ürettiği dedikodularla bir şekilde elde edecek ve kalan ne varsa aralarında paylaşacak. Sus payı dağıtacak ve kurduğu düzeni eski hamam eski tas, aynı yolsuzluklarla yönetecek. Hamam yıkılmış, tas oksitten kararmış kimin umurunda…
 

Can Sarvan’a cansarvan@mikro-makro.net’den doğrudan ulaşabilirsiniz.
:

Yorumunuz

share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın