Türkiye iktidarlarının Kıbrıs politikalarını Türkiye toplumuna anlatmak gibi ciddi bir çabamız hiç olmadı. 2000’lerin başında esen çözüm rüzgarı sırasında Türkiye iktidarı çözümü destekliyordu; Türkiye basını da aniden çözüm taraftarı kesilivermişti. Kitaplar yazılmaya başlandı, Türkiye’deki gazetecilerle sohbetler gelişti. Vah vah Kıbrıs’ta neler olmuş da haberimiz yokmuş yazılarının, kitaplarının ardı arkası kesilmiyordu. ‘Hemen çözüm’, ‘derhal çözüm’ başlıkları köşeleri süslüyordu.
Gel zaman git zaman Türkiye’nin Kıbrıs politikası değişti ya da söylemde değişmiş göründü diyelim. Kuzey Kıbrıs’ın muhafazakârlaştırılması adına yapılanlar ve yandaş kıyakları arasında sudan çıkmış balığa döndürüldük ve Türkiye’deki muhalefet partilerine derdimizi anlatmak üzere bir gayret göstermedik. CHP değişmezdi; Meral Akşener zaten milliyetçiydi. HDP’yle birlikte görünen de damgalanıyordu. Ama ilginçtir; Türkiye muhalefeti ile Kıbrıs politikaları ve milliyetçilik dışındaki pek çok konuda, demokrasi ve laiklik başta olmak üzere benzer düşünenlerimiz epeyi vardı.
Üniversite adasıyız güya fakat Türkiye’nin Kıbrıs politikalarını yeni araştırmalarla ortaya koyan, rakamlarla analiz eden Türkiye piyasasında basılmış bir kitaba rastlayamazsınız. Tek tük birkaç gazeteci ve akademisyen dışında Türkiye’de seminer veren, üniversitelerin kulüplerinde Kıbrıs sorununu masaya yatıran arkadaşlarımızın sayısı yok denecek kadar azdır. Siyasal partilerimizin gençlik örgütleri neden daha sık Türkiye’nin muhalefet partileri ile bir araya gelmezler? Parti liderleri niçin Türkiye’ye gittiklerinde muhalefet liderleri ile de görüşemez?
Her şeyimizin Türkiye’ye bağlı olması siyasal alanda ve araştırma dünyasında da baskısını dayatıyor çünkü. Kıbrıs’taki Türkiye politikalarını açıklıkla gündeme getirecek araştırmalar yapar ve Türkiye’de yayınlatırsanız özel ya da vakıf üniversitelerimizin sahipleri ile başınız derde girer. Önce mobbing; olmadı, direkt atılırsınız. Üniversiteler Türkiye’den destek alır, fonlardan kimse olmak istemez. Siyasal partilerin çoğu Türkiye iktidarının yörüngesinden bir milim dışarıya kayamaz. Muhalefetle resmi görüşmeler yapmayı göze alacaklarına aracılarla görüşürler. Ne şiş yansın ne kebap politikalarımızın sonucunda Türkiye’de birileri düğmeye basarsa çözümü; basacak düğme bırakmazlarsa susar otururuz ta ki yeni bir bahar gelsin…
Yani Türkiye toplumu, Türkiye muhalefeti bizi anlamadığı için değil, biz kendimizi anlatamadığımız için, anlatmak için çaba dahi sarf etmediğimiz için Türkiye’de Kıbrıs sorunu ve Türkiye’nin Kıbrıs politikaları anlaşılmıyor. İçerideki çözüm ve çözüm karşıtlığı kutuplaşmasının bilinen argümanları da aracılarla ne kadar Türkiye’deki muhalefet liderlerine giderse o kadarı ile kalıyor. Halbuki dış politika bugün bugündür, dün dündür oyunu oynamak üzerine kurulu, çıkarlara göre ülke liderliklerinin her an değişebileceği kaygan bir zeminde yol alır. Birileri bağımsızca, cesurca yayınlar yapacak, sözünü sakınmayacak ki günü geldiğinde o yayınlar karıştırılabilsin ve gerçekler ortaya serilebilsin.
***
Surlariçi Platformu’nun düzenlediği Arabahmet Panayırı’na Lefkoşa dışında Girne’den, Mağusa’dan hatta Lefke’den bile gelenler olması son derece şaşırtıcı ve Surlariçi’nin ne kadar sahiplenildiğinin görülmesi açısındansa çok anlamlıydı. Panayır sırasında başka güzellikler de oldu: Panayır programında olan tavla oyunları için tavla eksiğimiz vardı; Surlariçi’nde bir lokal 4 tavlayı bize hiçbir karşılık almadan anında temin etti.
Bir arkadaşımızın kızı yurt dışından geliyordu. Organizasyonda ağır yükü olan anne yurt dışından gelecek kızına evde yemek bile yapamamıştı. Kadınlar arası dayanışmanın enteresan bir örneğini daha yaşadık bu sayede: Bir kurum yararına panayırda satışa sunulan kek ve pastalardan kalanları kadınlar ve çocukları için bir başka kuruma tam göndermiştik ki panayırda gözleme yapan bir stant sahibi kadın aniden yanımıza geldi ve hiç haberimiz yokken bize özenle yaptığı 6 farklı çeşit, enfes gözlemeyi ikram etti. Paketteki gözlemeler organizasyon için çalışan anne ile yurtdışından gelen kızına gitti.
Karşılık beklenmeden yapılan iyiliğin ve güzelliğin bitmek tükenmez getirisi…
Yorumunuz