Dünya

Türkiye, organize suç sıralamasında 10’nuncu ülke

Global düzeyde finansal suçlar ve siber suçlar artışta…

İsviçre, Cenevre merkezli Ulusötesi Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim (Global Initiative Against Transnational Organized Crime), 193 ülkenin suçluluk düzeyini ve organize suça karşı dayanıklılığını ölçen 'Küresel Organize Suç Endeksi 2025 Raporu’nu yayımladı.

Her iki yılda bir hazırlanan endeks, ülkeleri suç pazarları, suç aktörleri ve dayanıklılık göstergeleri üzerinden değerlendiriyor. 350’den fazla uzmanın katkısıyla oluşturulan rapor, 10 Kasım 2025’te kamuoyuna sunuldu.

Finansal ve siber suçlar yükselişte

Rapor, 2023’ten bu yana özellikle finansal suçlar ve siber suçların küresel ölçekte belirgin bir artış gösterdiğini ortaya koydu. Bu artışın temel nedeni olarak, yapay zekanın yaygınlaşması ve dijitalleşmenin hızlanması gösteriliyor.

INTERPOL’ün tahminlerine göre, siber suçların neden olduğu ekonomik kayıplar artık birçok büyük ekonominin GSYİH’siyle yarışır düzeye ulaştı. 2025’te finansal suçlar 6,21 puanla en yaygın suç pazarı olurken, 2023’e göre 0,24 puanlık bir artış kaydedildi.

Finansal suçlar, 78 ülkede kötüleşme gösterdi. Zimmete para geçirme, vergi kaçırma, çevrimiçi dolandırıcılık ve kimlik hırsızlığı gibi suçlar dijital ortamda hızla yayılıyor.

Uyuşturucu pazarlarında tarihi kırılma: Kokain ve sentetik pazarı büyüyor

Uyuşturucu piyasaları da değişiyor: Küresel düzeyde esrar hâlâ en yaygın yasa dışı madde olmaya devam ederken, kokain ve sentetik uyuşturucular hızla büyüyen pazarlar olarak öne çıkıyor.

Küresel Uyuşturucu Raporu’nda, 2023’te dünya genelinde 316 milyon kişinin uyuşturucu kullandığı tahmin edildi. Bu, son 10 yılda %28 artış anlamına geliyor.

Kokain ticaretinde, Güney Amerika’daki kartellerin küresel etkisi devam ediyor. Güney Amerika 8,42 puanla dünyanın en yüksek kokain endeksine sahip bölgesi. Onu Orta Amerika (7,94) ve Karayipler (6,81) izliyor. Batı Afrika (6,67) ve Batı Avrupa (6,05) ise yeni kaçakçılık hatlarıyla yükseliyor.

Sentetik uyuşturucular ise çok daha merkeziyetsiz, esnek ve yayılmacı bir ekonomi yaratıyor. Üretim laboratuvarları artık tüketici pazarlarına yakın bölgelerde kurulabiliyor. Metamfetamin ve sentetik opioid üretiminde kullanılan kimyasalların çoğu yasal olarak erişilebilir ve bu da kontrolü zorlaştırıyor.
Rapor, bu maddelerin “uyarlanabilir doğası” sayesinde her bölgeye hızla yayılabildiğini belirtiyor.

Eroin ticareti düşüşte, esrar yeniden şekilleniyor

Eroin ticareti ise küresel ölçekte düşüş eğiliminde. 2023’te 4,08 puan olan küresel ortalama, 2025’te 3,77’ye gerileyerek en sert düşüşü kaydetti.
Afganistan’daki haşhaş yasağı üretimi azaltırken, Myanmar gibi ülkeler bu boşluğu kısmen doldurdu.

Esrar pazarı da dönüşüm halinde. Kuzey Amerika, Avrupa ve Latin Amerika’da yasal düzenlemeler ve tıbbi olmayan kullanımın serbest bırakılması, yasa dışı pazarla yasal pazarın iç içe geçtiği hibrit bir yapı oluşturuyor.

Bu durum, organize suç ile düzenleme arasındaki karmaşık ilişkiyi yeniden gündeme getiriyor: Yasallaşma bazı suç ekonomilerini zayıflatırken, suç gruplarını daha kârlı ve tehlikeli maddelere yönlendirebiliyor.

Organize suçta yeni dönemeç: "Şiddetsiz" siberleşmiş suçlar

Rapora göre, organize suçlar artık yalnızca sokak şiddetiyle değil, “şiddetsiz” ancak dijital olarak derinleşen yöntemlerle büyüyor.

Finansal manipülasyon, fidye yazılımları, kimlik avı, çevrimiçi dolandırıcılık gibi eylemler, “görünmez suç ekonomisi”nin ana motoru haline geldi. Özellikle Güneydoğu Asya ve Myanmar’daki dolandırıcılık merkezleri, “teknolojik kölelik” denilebilecek biçimde insanların kandırılıp dijital suç ağlarında çalıştırıldığı yeni bir suça dönüşmüş durumda.

Bu pazarlar, şiddetsiz gibi görünseler de büyük psikolojik, maddi ve sosyal yıkımlar yaratıyor.

Küresel düzeyde yargı sistemleri zayıflıyor

Raporun en çarpıcı bulgularından biri, “yargı sistemi ve tutuklama” göstergesindeki kötüleşme.

2023’e göre -0,12 puanlık bir düşüşle yargı sistemi, 2025 Endeksi’nde yargı, suç faaliyetlerine karşı ne kadar güçlü tepki verilebildiğini ölçen tüm dayanıklılık göstergeleri arasında en keskin gerilemeyi yaşadı.

Bu zayıflama, devlet kurumlarındaki yolsuzlukla doğrudan ilişkili. Yargı göstergesi, “devlet aktörleri yolsuzluğu” ile -0,79 korelasyon katsayısına sahip; bu da, yargı sisteminin yolsuzluktan en fazla etkilenen alanlardan biri olduğunu gösteriyor.

Rapora göre, "Yolsuzluk, siyasi müdahale ve kanunun seçici bir şekilde uygulanması yargı bağımsızlığını aşındırır, savcılık kapasitesini zayıflatır ve cezalandırma uygulamalarını çarpıtır. Ceza infaz sistemleri, suç ağlarını çökertme ve rehabilite etme alanları olarak hizmet etmek yerine, suç ağlarının uzantıları haline gelebilir ve aktörlerin hapishane duvarları içinden nüfuz kullanmalarına, ayrıcalıklar elde etmelerine ve hatta suç operasyonlarını yönetmelerine olanak tanıyabilir."

Raporda şu uyarıya yer verildi: “2025’te gözlemlenen bu düşüş, istatistiksel bir dalgalanma değil; devletin ele geçirilmesi ve kurumsal zayıflığın dayanıklılığı aşındırdığının göstergesidir.”

Türkiye, en yüksek suçluluk düzeyine sahip ülkeler arasında 10’uncu sırada

Küresel Organize Suç Endeksi’nin “suçluluk puanları” bölümüne göre Türkiye, 7.20 puanla 193 ülke arasında en yüksek suçluluk düzeyine sahip 10’nuncu ülke oldu.

Türkiye’nin puanı 2023’e kıyasla +0.17 artış göstererek yükseldi. Bu sonuç, Türkiye’nin yüksek suçluluk seviyesine sahip ülkeler arasında konumlandığını ortaya koyuyor. Türkiye, listede Lübnan'ın (7.30) hemen arkasında, Kenya'nın (7.18) ise önünde yer aldı.

Rapor, Türkiye’nin suç piyasaları ve organize suç aktörlerinin etkisi bakımından riskli ülkeler arasında bulunduğunu gösteriyor.

129. sıradaki Kıbrıs ve KKTC

Küresel Organize Suç Endeksi’ne göre Kıbrıs, 193 ülke arasında 129. sırada yer alarak düşük düzeyde suçluluk oranına sahip ülkeler arasında bulunuyor. 

Raporda, Kıbrıs’ın mağdurların cinsel sömürü, zorla çalıştırma ve diğer suç teşkil eden baskı biçimlerine maruz kaldığı, özellikle de insan ticaretinde bir varış noktası olmaya devam ettiği vurgulanıyor. KKTC içinse şu değerlendirmelere yer veriliyor:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), özellikle kadınları zorlayıcı koşullar altında sömüren gece kulüplerinde seks ticareti için önemli bir merkez konumundadır. Zorla çalıştırma ayrıca inşaat, ev işçiliği, tarım ve perakende gibi çeşitli sektörleri de etkilemekte ve insan tacirleri mağdurlar üzerinde kontrol sağlamak için borçlandırma yoluyla zorlama ve sınır dışı etme tehditleri kullanmaktadır.”

“Kıbrıs'ta silah kaçakçılığı nispeten küçük bir pazar olmaya devam ediyor ve kayda değer birkaç vaka bildiriliyor. Kaçak silahlar çoğunlukla KKTC sınırları içindeki bölgelerden geliyor ve resmi olmayan geçişler yoluyla hükümet kontrolündeki bölgelere kaçırılıyor.”

“KKTC, Türkiye'den kaçakçılık yoluyla getirilen sahte ürünler için önemli bir giriş noktası görevi görmektedir.”

Raporda, Kıbrıs'ta eroin kaçakçılığının nispeten düşük ve istikrarlı seyrettiği, kokain pazarının ise önemli olmakla birlikte ulusötesi tedarik zincirinde belirleyici bir rol oynamadığı ifade ediliyor. Ele geçirmelerin sınırlı olduğu, genellikle diğer AB ülkelerine gönderilmek üzere hazırlanan sevkiyatlara yapılan müdahalelerde ortaya çıktığı kaydediliyor.

Limasol kokain tüketiminde merkez

Turizm sektörünün kokaine talebi artırdığı belirtilirken, Limasol’un kokain tüketiminde önemli bir merkez haline geldiği aktarılıyor. Rapora göre son yıllarda toplam ele geçirmeler azalmış olsa da, Türk-Kıbrıslı suç örgütleri gibi gruplar dağıtımda etkinliğini sürdürüyor.

KKTC kumarhanelerinin suç gelirlerinin aklanmasında önemli bir rol oynadığına dikkat çekilen raporda, şu ifadelere de yer veriliyor: “Kıbrıs'ta esrar yaygın olarak tüketilmeye devam ediyor. Sınırlı yerel üretime rağmen, talep, özellikle turistler arasında artış gösteriyor. İthal esrar ele geçirme vakaları sık sık bildiriliyor ve Suriye kıyı bölgeleri önemli bir kaçakçılık rotası olarak kullanılıyor.”

Kıbrıs’ın sentetik uyuşturucular açısından ikincil bir pazar konumunda olduğu, ancak artan ele geçirmelerin yerel talepte potansiyel bir büyümeye işaret ettiği ifade ediliyor. Özellikle amfetamin ve ecstasy kullanımının Avrupa’daki eğilimlere paralel biçimde yükselişte olduğu belirtiliyor.

“Yönetim içinde yüksek düzeyde suç faaliyeti”

KKTC’ye ilişkin olarak ayrıca şu tespitler öne çıkıyor:

“KKTC, özellikle uyuşturucu kaçakçılığı için bir geçiş noktası olması nedeniyle mafya tarzı operasyonların kolaylaştırılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Son gelişmeler, Kıbrıslı mafya tarzı gruplar ile Rusya ve Polonya'dan gelenler de dahil olmak üzere uluslararası suç örgütleri arasındaki bağlantıların arttığını göstermektedir.”

“KKTC liderliği, organize suça karşı ‘sıfır tolerans’ duruşunu kamuoyuna açıklamış olsa da, kanıtlar yönetim içinde yüksek düzeyde suç faaliyeti olduğunu göstermektedir.”

“KKTC'de yolsuzluk ve rüşvet, etkili yönetişimin önündeki en büyük engeller olarak algılanmakta ve kamu sektörü atamalarında kayırmacılık ve çıkar ilişkilerine dayalı uygulamaların sürdüğü bildirilmektedir.”

Raporun tamamını Ulusötesi Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim'den okuyabilirsiniz.

:
share
Siteyi Telegram'da Paylaşın
Siteyi WhatsApp'ta Paylaşın
Siteyi Twitter'da Paylaşın
Siteyi Facebook'ta Paylaşın